Uzmanlardan İstanbul için kuraklık uyarısı !
Uzmanlar İstanbul'a yağması gereken yağışın İtalya ve Yunanistan'a yağdığını ve bunun için İstanbul'da kuraklık tehlikesi oluştuğunu belirtti.
Uzmanlara göre ısı adasına dönüşen İstanbul’a yağacak yağmur, Yunanistan’a yağıyor. Kanal İstanbul da mevcut su kaynaklarını yok edebilir...
Sıcaklık değerlerindeki artış ve buna bağlı gelişen kuraklık riskine karşı, uzmanlar vatandaşları tasarruf konusunda duyarlı olmaya çağırıyorlar. Çevre Mühendisi Prof. Dr. Cemal Saydam, vatandaşların alması gereken tedbirleri sıralarken, şunları söyledi: “Su, sonsuz bir kaynak değil. Diş fırçalarken, bir yandan musluktan boşa su akıtılıyor.
Oto yıkamacılar kazanç peşinde ancak 4 milyon aracın olduğu İstanbul’da oto yıkama sistemi mevcut haliyle ciddi sorun. Marmara ve İstanbul özelinde konuşacak olursak, İstanbul’a düşmesi gereken yağışlar Yunanistan ve İtalya’yı ıslatıyor. Yunan halkı ‘yağmurdan bıktık’ diyor. Türkiye, mutlaka su kullanımını bir yaşam tarzına çevirmek ve bu konuda bilinçlenmek durumunda. İsrail su kaynakları en kıt ülkelerden ancak örnek bir tablo çiziyor.”
İstanbul’un su konusunda neredeyse tamamen dışa bağımlı bir kent haline geldiğine dikkat çeken Prof. Dr. Saydam, “Melen havzası kuruduğunda ne olacak? Kıyı kentlerindeki yapılaşma modeli yanlışlarla dolu. İstanbul gibi dev binaların olduğu merkezlerde ısı adası oluşumları görülüyor. Kıyıda 5-10 katlı binalar hemen arka cadde de 5 kat. Su kaynaklarını mutlaka koruma altına alınıp, geri dönüş tesisleri kurulmalı” diye konuştu.
Kanal İstanbul projesini hayata geçmesi durumunda elde kalan az sayıdaki su kaynağının da büyük tahribata uğrayacağına dikkat çeken Prof.Dr. Saydam, “Diyelim ki kanal projesi hayata geçti ve ikinci bir boğaz açıldı. İstanbul ada haline gelecektir. Kanal tatlı su kaynaklarının önüne barikat olacak. Boru döşeyerek suyu bir yere kadar taşıyabilirsiniz. Gelecekte tatlı su kaynaklarımızın yüzde 50’sini kaybetme riskimiz var. Sızıntı olursa, yeraltı suyu havzaları bir daha geri dönüşü olmayacak şekilde tuzlanır” ifadelerini kullandı.
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürdal Tuncel, yağışlar konusunda gözden kaçan bir ayrıntıyı Milliyet ile paylaştı. Prof. Dr. Tuncel, “Türkiye’de kirlilik yaratan başlıca endüstri bölgeleri İzmit, Aliağa, Gebze, Dilovası ve Tekirdağ’daki sanayi tesisleri. Ancak asıl tehdit Ukrayna’nın doğu kısmı, Rusya’nın Karadeniz sahili, Bulgaristan ve Yunanistan’dan gelen endüstri odaklı kirleticiler. Türkiye’ye düşen yağmurların yüzde 35’i asit içeriyor. Ancak çok şanslı bir ülkeyiz. 10 mikrogram gibi korkunç sülfat değerleri, havaya toz olarak karışan kireç tozları asit yağmurlarını nötralize ediyor” dedi.
Su tasarrufu için öneriler
Sebzeleri elde yıkamak yerine, su dolu bir kapta yıkanırsa 4 kişilik bir aile bu yöntemle yılda ortalama 18 ton su tasarrufu yapar.
4 kişilik bir ailenin günlük bulaşığını elde yıkaması yılda ortalama 26-40 ton arası suyun boşa akması anlamına geliyor.
Tüm muslukların su kaçırmadığından emin olun. Saniyede 1 damla su, damlatan musluktan günde 17 litre su boşuna akmaktadır.
Diş fırçalarken musluğu kapatın.
Bahçedeki bitkileri hortum veya fıskiye yerine yağmur suyu veya geri kazanılmış su kullanılsın.
Arabaların hortumla değil kova suyla yıkanması.
Su sayaçlarının düzenli kontrol edilmesi, bu sayede boruların su kaçırıp kaçırmadığının anlaşılması.
‘Dip suyu’ uyarısı
İTÜ Mikrobiyal Ekoloji Grubu Başkanı Prof. Dr.Orhan İnce ise, barajlardaki su seviyesinin yüzde 20’nin altına düşmesi durumunda dipte biriken tortuların suya karışması riski bulunduğunu ifade ederken, “İSKİ su konusunda uzman bir kurum haline gelmiştir. İSKİ, laboratuvar altyapısı, personel ve teknik kabiliyetler açısından ciddi uluslararası saygınlığa sahip bir kurum. Güvenilirlik açısından lider konumda olduğunu söylememiz gerekir. Ancak yine de barajlardaki dip suyunun, normal hacim suyundan daha fazla kirlilik barındırdına dikkat çekmek isterim. Ölü hacim dediğimiz ve çökeltilerin olduğu taban kısmında su durağandır. Su tabanına organik ve inorganik katı maddeler çökmüştür. Tortunun çekilen suya karışması durumunda hem arıtma maliyet rakamları artar, hem de arıtma tesislerinin kapasitesi yetersiz kalabilir. Baraj veya gölet tabanındaki çökeltiler suyun tat, koku ve kalitesini de bozabilir” dedi.
Balıklar gitti keçiler geldi
İstanbul’da hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi ve yağışsız geçen ayların ardından barajlardaki doluluk oranı yüzde 38’e kadar düştü. Doluluk oranının yüzde 32’ye gerilediği Alibeyköy Barajı’nda ise daha önceden balıkların yüzdüğü alanlarda şimdi keçiler otluyor. Kuruyan baraj zemininde ise otomobil lastik izleri görülüyor. Öte yandan Kocaeli’de içme suyunun büyük kısmının karşılandığı Yuvacık Barajı’nda, su seviyesi yüzde 20’ye düştü. Baraja, Sapanca Gölü’nden pompalarla su takviyesi yapıldı.