Uzman Dr. Savan Günay'dan hastalık açıklaması

Uzman Dr. Savan Günay, artan çocuk hastalıklarının gerekçesini değişime ve sekteye uğrayan aşı politikasına bağladı. Savan, yurt dışından ülkemize gelen savaş mağduru çocukların aşılarının olmadığını, devletin yeteri kadar önlem almadığını belirtti.

Türkiye’ye 2015 yılında gerçekleşen mülteci akınlarının salgın hastalıkların yayılmasında etkili olduğunu iddia eden Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Savan Günay, Cumhuriyet’e değerlendirmede bulundu. Günay, “Sıfırlanan el ayak hastalığının 10 binde 1 görülürken, yüzde 2 görülür hale geldiğini” söyledi.

Türkiye’de son döneme damgasını vuran el ayak ağız hastalığı salgın hastalıkların en başında geliyor. Zamanında gerekli önlemler alınmaması sebebiyle önüne geçilemeyen salgın hastalıklar, hastanelerin doluluk oranının artmasına da sebep oluyor. Bir virüsün neden olduğu enfeksiyon sonucu olarak ortaya çıkan, el ayak ağız hastalığı, oldukça bulaşıcı ve döküntülü bir hastalık . Belirtileri ağızda veya ağız çevresinde yaralar, ellerde, ayaklarda, bacaklarda ya da kalçalarda döküntü ve kabarcıklar. Ciddi bulgulara sahip olmayan hastalık, her yaş grubunda ve özellikle 10 yaş altındaki çocuklarda ortaya çıkıyor. Henüz kesin bir tedavisi bulunmasa da hastalığın belirtilerini hafifletmek için çözümler mevcut.

‘EL AYAK AĞIZ HASTALIĞI HORTLADIĞINDA BAKANLIĞI UYARMIŞTIM’

Dr. Savan Günay 2015 yılında kaleme aldığı “Ölüyü hortlattınız” başlıklı yazısında Türkiye’ye 4 buçuk milyon Suriyeli’nin getirildiğini, aralarından 1 milyon 800 bin kişinin aşısız olduğunu iddia etmişti. O zamana göre son 30 yıl içerisindeki demografik aşı haritasının değiştiğine dikkat çeken Günay, “30 yıldır görülmeyen kızamık hastalığını hortlattınız.Batı Şeria ve Gazze’den kontrolsüz geçişler yapıldı. El ayak ağız hastalığı hortladığında bakanlığı uyarmıştım. Dönemin Sağlık Bakanı kısa bir çalışma başlatmıştı ancak Suriye faciası ile olay kontrolsüz bir hala geldi. Sınır kapılarında aşı yapmak 1 buçuk milyon çocuk geldikten sonra akıllarına geldi” ifadelerini kullanmıştı.

"HASTALIK ANNEYE BİLE GEÇİYOR"

5 yıl aradan sonra hızla yayılmaya devam eden el ayak ağız hastalığı ile ilgili Cumhuriyet’e değerlendirmelerde bulunan Günay, 2015 yılında el ayak hastalarını çok fazla görmeye başladığını anlatarak, “Sağlık Bakanlığı’na yazı yazarak uyarıda bulundum. Çünkü bu hastalık daha önce görülmüyordu. 2010 yılında el ayak hastalığı hijyen bozukluğu nedeniyle Vietnam’da bulunan bütün kreşlerin kapanmasına neden oldu. Daha sonra da Batı Şeria ve Gazze’den gelen mülteciler ile bizde yaygınlaşmaya başladı ve mülteci akınının önüne geçilemedi. Kitaplarda el ayak hastalığı sadece çocuklarda görüldüğü ve ailelere geçmediği yazar. Ben iki aylık bebekten annesine geçen bir vaka gördüm. Bu şekilde virüsun virüansı değişmiş oluyor” dedi.

"BAKANLIK, 'EL AYAK HASTALIĞI DEMEYİN' DEDİ"

Günay, 2015 yılında kaleme aldığı yazısında, 30 yılda sıklığı binde 2’ye düşen suçiçeği hastalığının yüzde 4’e çıktığını, sıfırlanan el ayak hastalığının ise 10 binde 1 görülürken yüzde 2 görülür hale getirildiğini yazmıştı. Günümüzde ise kantitatif veri vermenin olanaksız olduğunu çünkü ülkenin tüm bölgelerinde mültecilerin bulunduğunu ve hastalıkların artışına ilişkin rakamların tespit edilemeyeceğini söylüyor.

Günay, günlük takribi 400 Suriyeli bebeğin dünyaya geldiğinden bahsederek, bu bebeklerin mutlaka Sağlık Bakanlığı’nın temel aşılama takviminde olması gerektiğini vurguladı.

Bir buçuk sene önce bakanlığın doktorlara “El ayak hastalığı demeyin” diye bir tamim yayınladığını belirten Günay, bu hastalığın yeni olmadığını aslında 5 yıldır mevcut olduğunu dile getirdi. Bakanlığın verilerine göre hiçbir salgın olmadığını söyleyen Günay, “Bakanlıkta doğru düzgün bir veri yok. Varsa bile verilerin sağlıklı olması mümkün değil. Türkiye’de hangi şehirde kaç Suriyeli olduğu bile bilinmiyor” dedi.

‘KARANTİNA KOŞULLARI OLUŞTURULMALIYDI’ 

El ayak hastalığının aşısı olmadığını da belirten Günay, “Bir kere geçiren bir daha geçirmez diye bir şey yok. Bana beş defa geçiren bir hasta geldi. Şu anda önlem almamız çok zor. 2015 yılında ülkeye girişler yapılırken karantina koşulları oluşturmalıydık. Ülkeye girişleri, 30-40 günlük bir bekleme süreci sonrasında gerçekleştirmeliydik. Şu anda yapabileceğimiz en basit şey bağışıklık sistemimizi güçlendirmek. Hijyeni bozuk ortamlardan kaçınılmalı. 10-15 kişinin birlikte yaşadığı evlerde, el ayak hastalığının yayılma olasılığı her zaman mevcut. 10-15 sene biz bu hastalık ile mücadele edeceğiz” dedi.

Öte yandan salgın olarak yüzlerce kişinin yakalandığı uyuz hastalığı ve el ayak hastalığı arasında bir benzerlik olmadığını da vurgulayan Günay, ”İkisi de hijyenin bozuk olduğu kalabalık ortamlarda sağlıksız koşullarda yaşayan insanlarda daha çok görülüyor. Uyuzun tedavisi gerçekleştikten sonra mikrop vücuttan çıksa bile 1-2 ay belirtiler ve kaşıntılar devam eder. Bir hastanın uyuzdan kurtulması kendisinin 3-4 ayını alabilir. AVM’lerde denenen kıyafetlerden çok rahat bir şekilde bulaşır. Maalesef çok uzun yıllardır uyuza pek rastlamıyorduk. O yüzden uyuz ilaçları depoların çoğunda mevcut değil” ifadelerini kullandı.

Sonraki Haber