Türkiye'yi nükleer güç ile tehdit ettiler
Fransa ve ABD’nin Yunanistan ile milyarlarca dolarlık savunma anlaşması yapmasının altındaki tehlikeye dikkat çeken emekli Tümamiral Cihat Yaycı, Yunan hükümetinin büyük “megali idea”ları doğrultusunda Türkiye’yi Fransa’nın nükleer gücü ile tehdit ettiğini ifade etti.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı eski Kurmay Başkanı Müstafi Tümamiral Cihat Yaycı Doğu Akdeniz’de yaşanan gelişmelere dair dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Türkiye’nin atması gereken adımları açıklayan Yaycı, Doğu Akdeniz bölgesinin için neden hayati öneme taşıdığını anlattı.
Milli Gazete'den Bekir Şirin'e konuşan Yaycı, Türkiye’yi Fransa’nın nükleer gücü ile tehdit ettiğine dikkat çekti. Yaycı, “AB’nin tek nükleer gücü artık arkamızda diyorlar. Bu bir uluslararası suçtur. Yani nükleer güç kullanmakla tehdit ediyorlar” dedi.
Yaycı ile yapılan röportaj şöyle:
- Doğu Akdeniz bölgesi Türkiye için neden önemli? Bu meselenin hayati nitelikte görülmesinin sebebi nedir?
Doğu Akdeniz geçmişten günümüze çok önem verilen bir bölge... Karamanoğulları bölgeye kendi ismini vermiş ve Karaman denizi demiştir. Yine ecdadımız gerek Kıbrıs’ın gerekse Rodos’un fethi için büyük bir uğraş vermiştir. Atatürk de Kıbrıs adasının önemine dikkat çekmiş, Kıbrıs’tan gözünüzü kulağınızı ayırmayın, demiştir. Tarihsel süreç içerisinde Lozan Anlaşması ile birlikte Kıbrıs adası yabancıların tarif ettiği üzere bir uçak gemisi niteliğindedir. Kıbrıs Adası, Doğu Akdeniz’in ortasında birçok ülkeye ve stratejik bölgeye yakın konumdadır. Doğu Akdeniz jeopolitik, jeostratejik ve jeoekonomik öneme sahiptir. Üç açıdan çok değerlidir.
‘DOĞU AKDENİZ DENKLEMİNDE YUNANİSTAN YER ALMAMALIDIR’
Doğu Akdeniz’de kıyısı olmayan Yunanistan bölgeye burnunu sokuyor. Neden Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’e kıyısı yok diyorum? Bize hep bir algı operasyonu gerçekleştiriyorlar. Diyorlar ki; Meis, Rodos, Girit Adaları Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’deki adalarıdır. Yunanistan’ın deniz yetki alanları bağlamında Doğu Akdeniz’e kıyısı yoktur. Çünkü Yunanistan bir adalar ülkesi değildir. Filipinler, Endonezya, Japonya gibi değildir. Yunanistan’ın deniz yetki alanı sınırlandırması adalarından itibaren başlamaz. Bunlar kendilerini ada devleti gibi gösteriyorlar ve bu şekilde sınırlandırma yapıyorlar. Hâlbuki bu durum uluslararası hukuka aykırıdır. Bundandır ki Türkiye, Doğu Akdeniz’de Yunanistan’ı muhatap almamalıdır. Birinci yapılacak hareket budur. Doğu Akdeniz denkleminde Yunanistan yer almamalıdır. GKRY 2000’li yılların başında bir MEB ilan etti. Hem de kendisinin otuz katı büyüklüğünde bir alan ilan etti. Bunun ardından AB’yi arkalarına aldılar. Türkiye bir adım attığında AB bize zorluk çıkarmaya başladı. Elbette herkes biliyor ki Rum yönetiminin böyle bir gücü olamaz.
- AB, Rum yönetimini aparat olarak mı kullanıyor?
Kesinlikle.
- Mısır ve İsrail’i özellikle sormak isterim. Bu denklemdeki yerlerini nasıl değerlendirirsiniz?
Türkiye’nin Mısır ile ilişkileri bozulunca Yunanistan ve GKRY hemen Mısır’a yaklaştı. Türkiye, Mısır’ı dışlayınca Mısır’ın bu durumundan faydalanan Yunanistan ve GKRY, Mısır’ı bize karşı kışkırttı ve orada bir cephe meydana geldi. Enteresan bir şey var; Mısır ciddi bir şekilde deniz kuvvetlerini geliştiriyor. Kimse bunun farkında değil. Mısır ayrıca çok pragmatik bir devlet. Hem ABD hem de Rusya tarafından destekleniyor. Mısır, İsrail’in ardından ABD’den en fazla askeri yardım alan ülke. Rusya’dan en fazla askeri yardımı alan ülkedir aynı zamanda. İsrail de böyledir. İsrail’in stratejik iki ortağı vardır, biri ABD diğeri Rusya’dır. Mısır, Türkiye’ye karşı kışkırtılmıştır ama Mısır bunlara uymamıştır. Mısır ile Türkiye arasındaki kardeşlik bağları da güçlüdür.
‘DOĞU AKDENİZ’İ KONTROL EDEN DE ORTADOĞU’YU VE KUZEY AFRİKA’YI KONTROL EDİYOR’
Güvenlik bakımından çok açıktır ki Ortadoğu’nun büyük kısmını kontrol etmek isteyen güçler, Kıbrıs’ta egemen olmak isteyecektir. Bugün de onu görüyoruz zaten. GKRY’nin limanlarını İngiltere, Rusya, ABD, Fransa kullanıyor. Yunanistan zaten orada. Kıbrıs’ı kontrol eden Doğu Akdeniz’i, Doğu Akdeniz’i kontrol eden de Ortadoğu’yu ve Kuzey Afrika’yı kontrol ediyor. Burası öyle bir havza ki; Akdeniz havzası dünya denizlerinin yüzde birini tutsa da dünya ticaretinin yüzde otuzu burada gerçekleşiyor. Ekonomik açıdan önemi de bu şekilde. Doğu Akdeniz’de enerji yatakları da var. Bu kaynaklar Türkiye’nin 500 yıllık ihtiyacını karşılayacak nitelikte.
- Kendi MEB alanımızda değil mi?
Evet, bunu sadece ben demiyorum. Türkiye’nin belli başlı üniversiteleri de bunu teyit ediyor. Yani enerji açısından da Doğu Akdeniz çok önemli. Bir kere şöyle diyelim. Denizleri kara gibi düşünmeliyiz. Devletin ekonomik ülkesi vardır. Bu denizlerle birlikte düşünülmelidir. Ekonomik ülke deniz yetki alanlarını da içerir. Bu sınırları korumak, kullanmak vs. bunların hepsini yapmalıyız. Doğu Akdeniz’deki mevcut denkleme baktığımızda da konunun hayatiyeti gözüküyor. Hem bölgedeki hem de bölge dışındaki aktörlerin nüfuz mücadelesi söz konusu. Bu bağlamda Doğu Akdeniz denklemini değerlendirmenizi rica edeceğim. Yunanistan, GKRY, Mısır, İsrail, ABD, Fransa...
YUNANİSTAN, BÜYÜK 'MEGALI IDEA'LARİNDEN VAZGEÇMİŞ DEĞİL
Yunanistan, büyük “megali idea”lari doğrultusunda Büyük Yunanistan’ı kurma istiyor. Bunun için birinci olarak bütün adaları Yunanistan’a bağlamak istiyorlar. Zaten bu büyük oranda gerçekleşti. İkincisi de Batı Anadolu’nun Yunanistan’a bağlanması... Bunu da 1919’da denediler. Yine 1950’den 1963’e, 1974’e kadar bunu başarmayı denediler ama başaramadılar. 1 ay önce Yunan Dışişleri Bakanıyla Rum Dışişleri Bakanı beraber toplantı yapıp ‘Bizim amacımız Kıbrıs Helenizmi’ dediler. Bu ne demek? Kıbrıs’ın Yunanlaştırılması demektir. Yine İstanbul’un ele geçirilmesi ve Vatikan türü bir Patrikhane yapılması idealleri var. O zaman Yunanistan’ın ‘megali idea’larından vazgeçtiğini söylemek mümkün mü?
Ayrıca Yunan hükümeti Türkiye’yi Fransa’nın nükleer gücü ile tehdit ediyor. AB’nin tek nükleer gücü artık arkamızda diyorlar. Bu bir uluslararası suçtur. Bunu Türkiye’nin çok iyi kullanması lazım. Yani nükleer güç kullanmakla başka ülkeleri tehdit ediyorlar. Bunun BM ve dünya kamuoyu nezdinde çok net protesto edilmesi ve duyurulması lazım.”
ABD, FRANSA VE İSRAİL TÜRKİYE’NİN BÖLGEDEKİ VARLIĞINI İSTEMİYOR
- Fransa ve ABD’nin de bölge ülkesi olmamalarına karşın Yunanistan aracılığıyla Doğu Akdeniz’de egemenlik kurmaya çalıştığını görüyoruz. Ayrıca son olarak ABD ve Fransa ile milyarlarca dolarlık savunma anlaşması yaptı. Bu konuda değerlendirmeleriniz ne olur?
Bunun sebebi Yunanseverlik değil, Türk sevmezlik. Özellikle Fransa kendi etkinliği olan bölgelere Türkiye’nin etki etmesini istemiyor. Türkiye’nin Afrika’daki varlığından rahatsızlar o nedenle Türkiye’yi Doğu Akdeniz’deki sorunlarla meşgul etmek istiyorlar. ABD de Türkiye’nin bölgedeki varlığını istemiyor. İsrail de istemiyor. Neden? Çünkü İsrail’in ‘Büyük İsrail’i kurma planı var ve bunun için Türkiye’nin bölünmesi gerekiyor. Bir de önemli bir konu var. Fransa ile Yunanistan arasındaki bu savunma işbirliği anlaşmasında olay çok büyük. Fransa, Yunanistan ve Türkiye, NATO üyesi mi? NATO üyesi... Peki, Fransa ile Yunanistan arasında imzalanan ‘Bana yapılan saldırı sana yapılan saldırıdır’ şeklindeki anlaşma NATO’nun içerisinde zaten yok mu? Var, 5. maddesi. O zaman neden yapıyorsun? Türkiye’yi hedef alıyorsan NATO ittifakı içinde bir başka NATO ülkesini hedef alan iki ülke var demektir.
‘TÜRKİYE MEB İLAN ETMELİ’
- Özellikle 2000 yılının sonrasında Doğu Akdeniz’deki kritik gelişmelerin yaşandığını görüyoruz. Bu süreçte attığımız yanlış adımların bedelini mi ödüyoruz şu anda?
Türkiye’nin yapması gereken çok geç kalınmış hareketler var. Türkiye MEB ilan etmeli. Hukuki olarak ne yapıyorsunuz? Yuvarlak laflarla bir yere varılmaz. Adam benim MEB’im diyor, AB’yi ayağa kaldırıyor. MEB neden ilan edilmiyor? Mantıklı bir açıklaması var mı?
- Türkiye neden MEB ilan etmiyor?
Burada balıkçıları içeri sokmamak icap eder bu da mümkün olmadığı için MEB ilan etmiyoruz deniliyor. Komediye bak! Dünyanın hiçbir devleti balıkçıların tamamını kontrol edemez.
- MEB ilanı zaruri yani?
Elbette. Neden zaruri? Hem canlı ve cansız kaynakların kullanımı açısından hem de hukuki olarak haklı pozisyona geçebilmek için MEB ilan edilmelidir.
- Türkiye neden süreci sağlıklı yönetemiyor sizce? Bir stratejik akıl eksikliği mi söz konusu?
Kesinlikle bir stratejik akıl eksikliği var. İkincisi bilgi eksikliği var. Üçüncüsü hainler var. Bu kadar açık... Stratejik akıl eksikliğini tamamlamaya çalışıyoruz. Bilgi eksikliğini eğitimler vererek gençler yetiştirerek önlemeye çalışıyoruz. Hainlerle de mücadele ediyoruz. Elimizden gelen budur.