Türkiye'den AİHM'ye Osman Kavala yanıtı
Türkiye, Osman Kavala'nın yargılanmasına ilişkin resmi görüşünü Avrupa Konseyi'ne gönderdi.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi daha önce Türkiye'nin AİHM'in Osman Kavala kararına uyup uymadığının tespit edilmesi amacıyla AİHM'e başvuracağını bildirmişti. 2 Aralık'ta alınan ara kararla Türkiye'den 19 Ocak'a kadar konuya ilişkin görüşünü bildirmesi istenmişti. Birleştirilmiş Çarşı ve Gezi Davası'nda hukuki süreci devam eden Osman Kavala'nın yargılanmasına ilişkin resmi görüşü, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'ne gönderildi.
Şimdi gözler Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin 2 Şubat'ta yapacağı toplantıya çevrildi. Bakanlar Komitesi toplantıda Türkiye'nin cevabi yazısındaki değerlendirmeleri ele alacak, ardından da Kavala dosyasıyla ilgili AİHM'e başvurup yapılıp yapılmayacağını oylayacak.
OLAYIN GEÇMİŞİ
Gezi Parkı eylemlerine ilişkin aralarında iş adamı Osman Kavala, gazeteci Can Dündar, Ayşe Mücella Yapıcı ve oyuncu Mehmet Ali Alabora'nın da bulunduğu 16 sanığın 'Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs' suçundan yargılandığı dava, 18 Şubat 2020'de karara bağlanmıştı. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tutuklu sanık Osman Kavala'nın da aralarında olduğu 9 sanığın beraatına, firari sanıklar Ayşe Pınar Alabora, Can Dündar, Gökçe Tüylüoğlu, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, İnanç Ekmekçi ve Mehmet Ali Alabora'nın ise dosyalarının ayrılmasına hükmetmişti. Savcılığın yerel mahkemenin kararını istinafa taşımasının ardından İstanbul Bölge Adliye 3. Ceza Dairesi 22 Ocak 2021'de 9 sanık hakkındaki beraat kararını bozmuştu.
Bozma kararının ardından İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, 28 Nisan 2021'deki duruşmada bu dava ile yakalamalı sanıklar Can Dündar, Mehmet Ali Alabora, Ayşe Pınar Alabora, Gökçe Tüylüoğlu, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu ve İnanç Ekmekçi'nin dosyasının birleştirilmesine karar vermişti. Bunun yanı sıra Osman Kavala ile CIA eski danışmanı Henri Barkey'in FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin 'Anayasa'yı ihlal' ve 'Devletin gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etme' suçlarından İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandıkları davanın Gezi Parkı ana davasıyla birleştirilmesine karar verilmişti.