Türkiye'de artan fabrika yangınlarının nedeni ne ?

Fabrika yangınları korkutuyor. Ülkenin çeşitli illerinde son iki ayda -yalnızca basına yansıyan- 34 fabrika yangını meydana geldi.

Bu yaz çok sayıda fabrikada yangın meydana geldi. Son iki ayda -yalnızca basına yansıdığı kadarıyla- en az 34 fabrika yandı. Bu yangınların bazılarında facianın eşiğinden dönüldü, çok sayıda işçi yanarak ya da dumandan etkilenerek hastaneye kaldırıldı. Büyük oranda maddi hasar meydana geldi, bazı fabrikalar kullanılamaz hale geldi.

Birgün gazetesinden Kadir Ünal'ın haberine göre 13 Temmuz-13 Eylül tarihleri arasında basına yansıyan haberlerden tespit edebildiğimiz 34 yangının 6’sı İstanbul’da, 4’ü Maraş’ta meydana geldi. Bu illeri ikişer yangınla Bursa, İzmir, Antep ve Sivas izledi. Bu iller dışında 18 ilde daha fabrika yangınları yaşandı.

Yangın çıkan fabrikaların başında tekstil ve kâğıt-ambalaj fabrikaları geliyor. Katık atık depoları ile plastik, boya, odun-kereste fabrikalarında da çok sayıda yangının meydana gelmiş olması dikkat çekiyor. Kimyasal-yanıcı maddelerin bulunduğu fabrikalarda kısa sürede büyüyen yangınlar büyük paniğe neden olurken, bazı yangınların patlama sonucu meydana geldiği görülüyor. Elektrik kaynaklı yangınlar da azımsanamayacak boyutta.

İşçi sağlığı ve güvenliği açısından ciddi tehdit oluşturan bu fabrika yangınları neden önlenemiyor? Eksiklikler neler? Ne yapılmalı? Bu soruları uzmanlara sorduk.

‘Suyu olmayan var’

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı bir iş müfettişi, yaz aylarında daha da sık yaşanan bu fabrika yangınlarının temel nedeninin denetim yetersizliği olduğu görüşünde. Patronların daha fazla kâr için maliyetten kaçmaları ise bir diğer etmen: “Yangın önleme sistemi pahalı bir sistem. Bu yüke girmek istemiyor patronlar. Denetimler de yetersiz olunca, bırakın önleyici sistemi, suyu bile olmayan devasa fabrikalar var.”

Yangınların önemli bir bölümünün elektrik kaynaklı olduğuna da dikkat çeken müfettiş, “Oysa elektrik kaynaklı yangın çıkmasını önlemenin maliyeti bin lirayı bulmaz, ancak gerek duymuyor patron. Ne yazık ki durum bu” diye konuşuyor.

‘Yıllardır uyarıyoruz’

TMMOB Kimya Mühendisleri Odası (KMO) İstanbul Şubesi 2’nci Başkanı Onur Gökulu da, “KMO olarak artık yıllardır benzeri uyarıları yapmaktan ve bu uyarıların dikkate alınmamasından biz sıkıldık, fakat yetkililer bu işin ciddiyetini anlamama ve ders çıkarmama ısrarlarından sıkılmadılar” diyor ve ekliyor: “Artık hiçbir vatandaşımızın kimyasalların yönetilememesinden kaynaklı patlama ve yangınlarda hayatını kaybetmesine, yaralanmasına tahammülümüz kalmadı.”

Kimyasalların yönetimine dair gerekli önlemlerin alınması ve gerekli denetimlerin yapılması konusunun artık ertelenemeyecek bir duruma geldiğini vurgulayan Gökulu, patlamalara ve yangınlara karşı çalışanların ve halkın daha bilinçli ve müdahaleci davranması gerektiğini ifade ediyor. Gökulu, bu konuda sendikalara büyük görev düştüğünü de ekliyor.

OKSB'LER KURULMALI

KMO'dan Gökulu, kimyasal kaynaklı patlama ve yangınların önüne geçilebilmesi için önerilerini şöyle sıralıyor:

*Kentsel dönüşüm adı altında kentlerin ranta açılması sürecinde, sanayi sektörleri plansızca kent çeperlerine sürüklenmemeli. Özellikle kimya sanayiinin yarattığı risklerin yönetilebilmesi için Organize Kimya Sanayi Bölgelerinin kurulması teşvik edilmeli.

*Doğal afet ve olası kazalara karşı il ve bölge bazında ‘Tehlikeli kimyasal maddeler envanteri’ çıkarılmalı. Kent içindeki kimyasalların envanteri tek elde toplanmalı ve kamu ile paylaşılmalı.

*Büyük endüstriyel kazalara yönelik acil durum planları hazırlanmalı, kamuoyu ile paylaşılmalı. Vatandaşlar hangi durumda tahliye olacakları vb. bilgilere sahip olmalı.

*Yerel yönetim, kimya sanayicileri, Valilik, KMO ve ilgili diğer kurumlardan oluşan kentsel risk yönetimi kurulları-komiteleri-birimleri oluşturulmalı.

Sonraki Haber