''Türkiye göz göre göre enfekte edildi''
Türk Tabipleri Birliği, salgının Türkiye'de yayılmasına neden olan 5 etmeni açıklarken, pandeminin yönetimine dair uygulanması gereken 3 kritik aşama sıraladı: Karantina, izolasyon, tecrit.
Türk Tabipleri Birliği (TTB), koronavirüs salgınının görüldüğü ilk andan bu yana pandemiye karşı alınması gereken tedbirler ve uyulması gereken kurallara dair kamuoyunu bilgilendirme açıklamalarına devam ediyor. Koronavirüs salgınının Türkiye'de yayılmasına neden olan 5 etmeni açıklayan TTB, 'Hastalığın ülkenin hemen her yerinde ve yaygın olduğunu söyleyebiliriz' ifadelerini kullandı.
Covid-19 salgının 198 ülkede, 700 binden fazla insanı hastalandırdığı ve 33 bin insanın ölümüne yol açtığını hatırlatan TTB, herhangi bir kontrol yönteminin uygulanmaması halinde toplumun yarısından fazlasının enfekte olması, hastalığın üç ay içerisinde zirveye ulaşması ve çok sayıda ölümün gerçekleşmesinin olası olduğu uyarısını yaptı.
Salgını özgü bir ilaç ve tedavinin henüz mevcut olmadığını belirten TTB, “Bu durum göz önüne alındığında, hastalıktan korunmak için sağlıklı kişilerin hastalanmasının önlenmesinin öncelik ve önem taşıdığını vurguladı. Bunun yolunun da salgın yönteminin bilimsel bilgiye dayalı olarak, Sağlık Bakanlığı’nın sorumluluğu ve koordinasyonunda, tüm bileşenlerinin katılımıyla ve şeffaf olarak hayata geçirilmesinden geçtiğinin altını çizdi.
UYGULANMASI GEREKEN AŞAMALAR SIRALANDI
Covid-19 pandemisine karşı temel yaklaşımın, insanların birbirleriyle temas oranlarını azaltarak virüsün hasta kişiden sağlıklı kişiye bulaşmasını azaltmak olması gerektiğini belirten TTB, salgın yönetimine ilişkin aşamaları şöyle açıkladı:
“Salgın yönetiminin birinci aşaması aktif sürveyans sisteminin kurulması ve sistematik bir biçimde filyasyon (bilinen hastalarla temaslıları, hastaları bulma) uygulanmasıdır. Öte yandan, salgın yönetiminde birbirini tamamlayan, evrenselleşmiş hatta edebiyat dünyasının önemsediği romanlara da konu olmuş üç ayağının da doğru zamanda ve doğru içerikle uygulanması önemlidir.
-Bunlardan ilki, karantinadır (Quarantine).
Hastalık şüphesi olanların, hastalarla temas etmiş olduğu bilinen ya da düşünülen kişilerin, o hastalığın etkeninin en uzun kuluçka süresi kadar bir zaman diliminde, uygun koşullarda, sağlıklı kişilerle temasının önlenmesi, onlardan ayrı yerlerde tutulmasıdır. Sağlık Bakanlığı’nın Çin’den özel uçakla getirip, muayene ve tetkiklerinde hastalık belirtisi bulunamamasına karşın, 62 yurttaşımızı Ankara’da Şehir Hastanesi nedeniyle hizmet sunmaya kapatılmış bir devlet hastanesinde 14 gün süresince misafir etmiş olması karantina uygulamasının bir örneğidir. Umre’den gelenlerin sadece son grubunun öğrenci yurdunda hep beraber misafir edilmesi ise karantina uygulanmasında bilimsel, sistematik ve bütünsel bir yaklaşımın olmadığını göstermiş, bununla birlikte, karantina uygulaması birçok durumda gerekli olmasına karşın, Bakanlık tarafından bir daha uygulanmamıştır.
-İkincisi izolasyon-ayırmadır (İsolation).
Hastalık tanısı konanların, hastalığın bulaşıcılık süresi kadar bir zaman dilimi için ayrı tutulmasıdır. Böylece hasta kişinin etkeni sağlıklı kişilere doğrudan ya da dolaylı olarak bulaştırmasının engellenmesi sağlanmaya çalışılmış olur. COVID-19 tanısı konmasına karşın, hastanede tedavisi gerekmeyen olguların, uygun koşullar sağlanarak, ailenin diğer üyelerinin korunması için gerekenler yapıldıktan sonra evlerinde tutulmaları bir izolasyon uygulamasıdır. Evde izolasyon koşullarının sağlanamadığı durumlar için yerel yönetimlerle birlikte barınma olanakları sağlanmalıdır.
-Sonuncusu tecrit-ayrı tutumadır (Segregation).
Tecrit, izolasyonun tersidir. Hastalanmamış, sağlıklı olduğu ve hastalanma riski olduğu bilinen kişilerin ayrı tutulmasıdır. Amaç hastalık riski taşıyanların hastalanmasını önlemektir. Günümüzde COVID-19 hastalığı riski yüksek olduğu bilinen 65+ yaş grubu yurttaşlarımızın uygun koşullar sağlanarak, dışarı çıkmalarının istenmemesi bunun bir örneği olarak kabul edilebilir. Unutulmamalıdır ki çocukları ve torunlarıyla birlikte yaşamakta olanlar için, özel tedbirler alınmamışsa, bu uygulamanın gerçekliğinden-başarısından söz edilemez.
Bunların dışında salgına karşı genel bir önlem olarak, toplumun hareketliliğinin sınırlanması (Community containment) söz konusu olabilir. Toplumun büyük bir çoğunluğunun uyması koşuluyla, kişisel etkileşimleri ve hareketliliği azaltmak için bütün toplantıların iptali, okulların kapatılması, evden çalışmanın benimsenmesi ve bakkaldan yiyecek almak gibi zorunlu karşılaşmalarda 2 metrelik fiziksel uzaklığın korunması gibi uygulamalar yürürlüğe konabilir. Ancak ülkemizde olduğu gibi özel sektörde çalışanların ücretli izin verilmeksizin çalışmaya devam etmek zorunda kaldığı koşullarda, bu uygulamanın etkili olması beklenemez.”