Türkbank skandalının kronolojisi ve Tuncay Özkan'ın gazetecilik ayıbı !!
ANAP eski lideri Mesut Yılmaz, TBMM tarafından Yüce Divana sevk edilen ilk Başbakan oldu. Mesut Yılmaz Türkbank ihalesine fesat karıştırdığı gerekçesi ile Anayasa Mahkemesi tarafından yargılanacak. Bu olayın kronolik süreci Meclis Araştırma Komisyonu tara
HABER3 ÖZEL
1998 yılında yaşanan Türkbank Skandalında Korkmaz Yiğit'in yayınlanan “İtiraf Kaseti” sonucu ANAP-DSP-MHP koalisyonu yıkılmış, Mesut Yılmaz için Yüce Divana giden yolun önü açılmıştı.
TBMM'de kurulan özel bir komisyon bu konuyla ilgili olarak çok sayıda siyasetci ve gazetecinin ifadesini almıştı. Komisyon hazırladığı raporda Mesut Yılmaz'ı ihaleye fesat karıştırmaktan suçlu bulmuştu.
Bu raporu oylayan TBMM Genel Kurulu da Mesut Yılmaz'ı dün yargılanmak üzere Yüce Divana sevk etti. Bu dava hiç kuşkusuz Türk Siyaset hayatının en önemli davalarından biri olacak. Mesut Yılmaz'ın bu dava sonunda mahkum olması ciddi bir olasılık.
Komisyon, bu araştırma sırasında, adeta bir araştırmacı gazeteci gibi çalışarak, olayın kronolojik bir akışını da çıkardı. Bu tabloyu birazdan aşağıda okuyacaksınız..
Ancak bu tabloda, biz gazeteciler açısından, yanlış olmasını umduğumuz, bir gazetecilik ayıbı da var..
TBMM komisyonu tarafından hazırlanan rapora göre, 29 Ağustos 1998 tarihinde SHP milletvekili Fikri Sağlar'a postadan bir kaset gelir. Bu kasette, Alaattin Çakıcı ile Korkmaz Yiğit arasında Türkbank ihalesi ile ilgili ilginç görüşmeler vardır.
Bu kasetin kamuoyu tarafından bilinmesi gerektiğini düşünen Fikri Sağlar, bunu ancak medya aracılığı ile yapacağını düşünür.
Aklına yakından tanıdığı ve çok güvendiği bir gazeteci gelir: Tuncay Özkan..
Fikri Sağlar, bu kaseti; 8 Ekim 1998 tarihinde, o dönem Kanal D Haber Müdürü olan Tuncay Özkan'a verir.
Fikri Sağlar, Tuncay Özkan'ın bu kanalı akşam haberlerinde yayınlanacağını sanarak, akşam haberlerinde Kanal D'nin başına geçer..
Ancak haberler bittiğinde kasetle ilgili en ufak bir haber yoktur !!
Fikri Sağlar şaşkındır..
Oysa aynı saatlerde Tuncay Özkan soluğu Başbakan Mesut Yılmaz'ın yanında almıştır !!
Evet yanlış okumadınız..
Bir gazeteci olarak görevi önce bu kasetin doğruluğunu, yani seslerin Korkmaz Yiğit ve Alaattin Çakıcı'ya ait olup olmadığını saptamak, sonra da kamu çıkarı gerekiyorsa yayınlamak olan Tuncay Özkan, bunu yapmak yerine kaseti Mesut Yılmaz'a sunmuştur !!
Gazetecilik etiği açısından hiç bir savunulur yanı olmayan bu davranışı, Tuncay Özkan'ın nasıl açıklayacağını biz de merak ediyoruz..
Tuncay Özkan'dan umudu kesen Fikri Sağlar, daha fazla beklemeyerekl, 13 ekim 1998 tarihinde bu kaseti bir basın toplantısıyla açıklarken hala Tuncay Özkan şoku yaşamaktadır.
Umudumuz, TBMM komisyonunun hazırladığı raporda yeralan bu bilginin yanlış olmasıdır..
Umarız, Tuncay Özkan kaseti bir haber olarak değerlendirmek yerine, koşa koşa Mesut Yılmaz'a götürmemiştir..
Yok eğer doğruysa, bu davranış tam bir gazetecilik ayıbıdır !!
Eğer ortada böyle bir gazetecilik ayıbı varsa, bu ayıp, her ortamda, herkese ahlak dersi veren, “Ben Uğur Mumcu'nun asistanıyım” diyen Tuncay Özkan'ın alnında kara bir leke olarak, ömürboyu kalacaktır..
Evet, meslektaşları şimdi Tuncay Özkan'dan, bu konuda somut bir yanıt bekliyor..
Ne olur bize, “Bu yazılanlar yalan !! Hiç öyle şey olur mu ?” de..
İşte Mesut Yılmaz'ı Yüce Divana götüren Türkbank Skandalının seyir defteri..
HABER3 ÖZEL