Türk casus sırlarıyla öldü

Bir zamanlar damgasını vuran Türk casus hakkındaki Ruzi Nazar'ın bilinmeyenleri...

Sovyetler’den gelmiş çoğu Türk kökenli 21 hacı adayını taşıyan otobüse, yine Türk kökenli ama Amerika’dan gelen iki kişi daha biniyor.

Biner binmez, “Siz Müslüman değilsiniz” diye bağırmaya başlıyorlar; “Siz komünist propagandacılarısınız, Moskova’daki Allahsızların hizmetindesiniz”. Daha sonra Mekke sokaklarında da Sovyet Müslümanlarını tacizi sürdürüyor; hatta çürük domates filan atıyorlar.

Bu manzarayı 27 Eylül 1954 tarihli Time dergisinden ayrıntılarıyla “Münih’te Bir Cami” kitabında aktaran yazar Ian Johnson’a göre, Kral Suud Amerikalıların tavsiyesiyle durumu şikâyet etmek isteyen Sovyet büyükelçisiyle görüşmeyi bile geri çeviriyor.

Time dergisine göre bu olay, Rusya’daki esaretten Batıya kaçmış Müslümanların samimi isyanıdır. Sonradan ortaya çıkıyor ki, bu CIA’in Sovyetlere karşı Müslümanlar üzerinden başlattığı ilk açık, organize eylemdir. CIA’in bu propaganda eylemine katılanların biri Hamid Raşid, diğeriyse Ruzi Nazar’dır.

Son üç-dört yılını geçirdiği Side’de vefat eden Nazar’ın haberini telefonla Enver Altaylı’dan alınca aklımdan ilk geçenler arasında işte bu Mekke eylemi vardı. Kendisi de bir istihbaratçı, eski bir MİT elemanı olan Altaylı 2013’te “Ruzi Nazar: CIA’nın Türk Casusu” kitabını yazmıştı.

UKRAYNA CEPHESİNDE

Altaylı gibi Nazar da Özbek asıllıydı. 1917’de Fergana Vadisi’nde Margilan şehrinde doğmuş, Taşkent Üniversitesi’nde ekonomi ve kimya okumuştu. Almanya 1941’de Sovyetler’e saldırınca askere alındı ve Ukrayna Cephesi’ne gönderildi.

Burada hayatının akışını değiştiren bir şey oldu: Ukrayna milliyetçileriyle tanıştı. Ukrayna’daki Rus nefreti o dereceydi ki, Moskova’ya karşı Nazi işgal kuvvetleriyle işbirliğine girmiş, cephe gerisinde arkadan vuruyorlardı.

Tam da o sıralarda Naziler Sovyetler’deki etnik grupları Rus milliyetçiliğine karşı kendi saflarında örgütleme siyasetine başlamıştı.

Ruzi, Kızıl Ordu üniformasını çıkardı, Wehrmacht üniformasını giydi; artık Türkistan Lejyonu’nun bir subayı olmuştu.
Bundan 6-7 yıl önce, konuşurken “Ben hiç SS olmadım” demek ihtiyacını duydu; “Nazi de olmadım, Amerikalılar gibi onlarla da Ruslarla savaşmak için işbirliği yaptım.”

Almanya yenilince Amerikalılarla işbirliği yapan başkaları da vardı. Adolf Hitler’in Askeri İstihbarat Başkanı Reinhard Gehlen Orta ve Doğu Avrupa, Rusya, Orta Doğu, Orta Asya ve Kafkaslardaki bütün casusluk teşkilatıyla birlikte Amerikan saflarına geçti. CIA böyle kuruldu, Ruzi’nin CIA kariyeri de böyle başladı.

TÜRKEŞ’LE DOSTLUĞU

Nazar, Münih’te iki propaganda radyosunun kurulmasında aktif görev aldı, Hür Avrupa Radyosu Doğu Avrupalı ve Ruslara yönelik, Azatlık Radyosu da Orta Asya ve Kafkaslara yönelik yayın yapıyordu.

Bir görüşmemizde “Amerika’nın Sesi gibi miydi?” diye sordum. “Yok” dedi Özbek aksanıyla; “Amrıkanın Avazı legal yayın yapar idi, biz daha başka işlerdik”.

Washington’da bulunduğu yıllarda Türkçülüğe meraklı Türklerle de temas yolları aradı. İlk tanıştığı kişi Türkiye Büyükelçiliğinin Basın Ateşesi Altemur Kılıç oldu. Onun aracılığıyla NATO irtibat subayı olarak Pentagon’da görevli yaşıtı bir Türk subayıyla tanıştı: Alparslan Türkeş zaten Türkçülükten yatmış çıkmıştı; yıllar süren dostlukları böyle başladı.

Bir de Türkiye yılları var Nazar’ın ki hem kendi kariyerinin, hem de Türkiye’nin hâlâ en karalıkta kalan yıllarıdır. 1959’da, 1960 darbesinden önce geldi, 1971 darbesinden sonra gitti.

Hürriyet'ten Murat Yetkin'in yazısına göre resmi görevi bile kulağa alışılmadık geliyordu: Nazar, Sovyetlerle mücadele konularında ABD’nin Ankara Büyükelçisi ile Amerikan askeri heyeti arasındaki irtibat görevlisiydi.

Ama sadece asıl sorumluluk alanı olan Sovyet coğrafyasındaki anti-komünist faaliyetlerle uğraşmıyordu. Türkiye’de sivil toplum, medya, üniversite ve idarede komünizmle mücadeleyi ve siyasette İslamcı ve Milliyetçi akımların yükselmesini sağlamak için yüksek bütçeli fonlar onun kontrolündeydi.

Altaylı kitabında 12 Mart 1971 darbesi öncesinde, 9 Mart darbe girişimi (MİT ajanı Mahir Kaynak’ın sızmasıyla) açığa çıkan Cemal Madanoğlu’nun dahi Nazar ile irtibata geçmeye çalıştığını yazdı.

Sovyetlerin Afganistan işgali başlayınca Nazar Sovyetlere karşı İslamcı kabile şeflerinden bir direniş gücü ortaya çıkarılmasında ön saftaydı. Mücahitler Sovyetleri yendi, Sovyetlerin yıkılmasında pay sahibi oldu ama o ortamda ortaya çıkan Taliban, El Kaide gibi örgütler bugün dünyaya kök söktürüyor.
Bugünlere kolay gelmedik, Nazar’ın da bunda payı vardır. Soğuk Savaş’ın muharip-casuslar kuşağının (daha gizli kalıp yaşayan yoksa) sonuncusuydu.

Nazar’ı kitabını yazmaya ikna etmek için çok uğraştım. Altaylı bir kısmını yazdu. O ise hep kızının yazmasını isterdi. Kızı, başrolünü Russel Crowe’un oynadığı Akıl Oyunları filminin romanını yazan Sylvia Nasar’dır.
“Asıl adı Zülfiye’dir” dedi bir görüşmemizde; “Amma Amrıkalılar kolay söylesin diye Sylvia dedik.”

Sonraki Haber