''Test sayılarını düşürerek, vaka sayısını düşürmüş olmuyoruz''

Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Melahat Cengiz, İstanbul için özel tedbir alınması gerektiğini belirterek "Test sayılarını düşürerek, vaka sayısını düşürmüş olmuyoruz" dedi.

Türkiye, Covid-19 salgınıyla mücadelesini sürdürüyor. Ancak alınan önlemlerin salgınla mücadelede ne kadar uygulanabilir olduğu meçhul. İktidar kanadından art arda salgının yayılma hızının düştüğüne ilişkin açıklamalar yapılsa da alınan alelacele ve yetersiz önlemlerin salgınla mücadeleye olumsuz etkileri sürüyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıkladığı verilere göre ülkedeki koronavirüs vakalarının yüzde 60’ı İstanbul’da. Geçenlerde ilk Covid-19 vakasının görüldüğü Çin’in Vuhan şehri ile megakenti kıyaslayıp, “İstanbul, Türkiye'nin Vuhan'ı oldu” diyen Sağlık Bakanı Koca, önceki gün yaptığı açıklamada, “İstanbul’la ilgili özel tedbirimiz yok” ifadesini kullandı. Peki, yaklaşık 16 milyon yurttaşın yaşadığı İstanbul için neden özel tedbir alınmıyor? Bugün başlayan 30 büyükşehir ile Zonguldak'taki 3 günlük sokağa çıkma yasağının etkisi ne olacak? Ücretsiz maske dağıtımı neden bir türlü düzenli ve eşit bir şekilde yapılamıyor? Bu sorulara yanıt aramak için Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Melahat Cengiz ile görüştük. Aynı zamanda İstanbul Tabip Odası Covid-19 İzleme Kurulu Üyesi de olan Dr. Cengiz, “İstanbul için özel tedbir alınması gerekiyor” diyor ve ekliyor: “Vaka sayımız azaldı, iyileşen sayımız çoğaldı diyebilecek durumdaysak, sağlık çalışanlarını ve İstanbul özelinde tüm riskli alanları kontrol etmemiz gerek.”

KONTROL EDİLMESİ ŞART

Bakan Koca, önceki gün yaptığı açıklamada, “İstanbul'la ilgili özel bir tedbirimiz yok. Vakamızın yüzde 60'ı İstanbul'da” dedi. Peki sizce megakente özel tedbirler neden uygulanmıyor?

İstanbul için özel tedbir alınması gerekiyor. Bir bölgede bu kadar yoğunlaşma varsa, öncelikle o bölgenin izolasyonunun sağlanması gerekiyor. Özellikle salgınlarda ilk yapılması gereken şeylerden biri budur. Bu açıklama  şanssız, talihsiz bir açıklamadır. Özel bir çalışma yapılmıyor ise o zaman bunca yapılan çalışmanın çok da bir anlamı yok demektir. İnsanların ulaşımından, sağlık sisteminin organizasyonuna, kişisel koruyucu ekipmanların kullanılması konusundan sağlık çalışanlarına daha çok test yapılmasını içeren bir sürece girilmesi lazım. Bu bir kere sağlığın gelişimi açısından gerekli. Eğer ‘yavaş yavaş aşağıya inilmeye başlandı, vaka sayılarımız azaldı, iyileşen sayımız çoğaldı’ diyebilecek durumdaysak, öncelikle sağlık çalışanlarını ve İstanbul özelinde tüm riskli alanları kontrol etmemiz gerekir. Bu sayıyı düşürmeden önce her zaman yeni bir dalgayı açmış olacağız. Bir de sağlık çalışanlarının genel vaka sayısı içerisinde oranı yüzde 6,5 buçuk olduğu telaffuz edildi. Ekipmanları eksik ve aile sağlığı merkezlerinde bile hâla birtakım sıkıntıların görülüyor. Bu da sağlık çalışanlarının hem kendileri için hem de çevresine yaymaları açısından riskli grup haline getiriyor.

GİDİŞAT İYİ DEĞİL

Ülkede maske dağıtımı adeta yılan hikâyesine döndü ve dağıtımdaki aksaklıklar hâlâ çözülemedi. Oysa salgın günlerinde maske kullanımı büyük önem taşıyor. Siz bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sağlık Bakanlığı ya da hükümetin maske dağıtması olayı çok efektif bir durum olmadı. Bu çok açıklıkla görüldü. Yapılması gereken şey, çalışan insanların, dışarı çıkabilmesi ve çalışabilmesi için de maske takarak bir alandan başka bir alana girmesi gerekiyor. Yüksek riskli alanlar içerisinde bulunan, metro, metrobüs kullanan insanların maske takması gerekiyor ki yeniden bir karşılaşma sorunu içerisinde kalmasın. Bakanlık bir denetim içerisine alabilir ve bu maske dağıtımı konusunu cüzi fiyatlarla yapıma bırakabilir. Yeter ki denetim yapılsın. Eczaneler pekala satışı gerçekleştirebilir. Üretimi artırmaya yönelik çalışmalar da yapılabilir, teşvik edilebilir. Maskeleri yurt dışına göndermek yerine önce biz iç yangımızı toparlamamız gerekir. Bu anlamda da gidişat çok iyiye giden bir gidişat değil. Sonuç itibariyle biz hâlâ 65 yaşı evde tutacağız, 20 yaş altını evde tutacağız, bu seyirde gitmiş olacağız. Sayının iki bin olması az değil. Dünyada nüfusa göre 17’nci sıradayız, pandemide 7’nci sayıdayız. Test sayılarını düşürerek, vaka sayısını da düşürmüş olmuyoruz.

TOPLUM BAĞIŞIKLIĞI AMAÇLANIYOR

31 kentte uygulanacak olan 3 günlük sokağa çıkma yasağı bugün başladı. Yasağın kısa süreli olması eleştiri konusu. Sizce daha uzun süreli kısıtlama getirilmemesinin nedeni ne?

Sokağa çıkma yasağının böyle uygulandığı dünyada başka bir ülke var mı bilemiyorum. Hafta içi çıksınlar ama hafta sonu evde kalsınlar gibi bir durum ancak kontrollü bir süreklilik eğrisi çizdirerek devam ettirilir. Kontrollü bir toplum bağışıklığı geliştirilmeye çalışılıyor. Bu da çok uzun bir süreç gerektirir. Bu süreçte ekonomiyi kurtarma adına insanları mağdur etmiş olacaksınız.

Sonraki Haber