Suriyeli Çocukların İç Dünyaları Brüksel'e Taşındı

Travma geçirmiş Suriyeli sığınmacı çocuklara yönelik 2014'te Maya Vakfı'nca başlatılan "Tut Elimi" programı, Avrupa Parlamentosu'nda düzenlenen oturumda örnek uygulama olarak anlatıldı- Fotoğraflar ve Suriyeli çocukların proje kapsamında yaptığı resimlerl

BRÜKSEL (AA) - Suriyeli sığınmacı çocukların iç dünyaları ve gelecek umutları, sığınmacı krizine çözüm arayan Avrupa Birliği'nin (AB) başkenti Brüksel'e taşındı.

Maya Vakfı'nın "Tut Elimi (Project Lift)" projesi, Avrupa Parlamentosu (AP) çatısı altında ele alındı.

Yapılan konuşmalarda çocukların içinde bulunduğu travmaya dikkat çekilirken, psikolojik destek verilmesinin önemine işaret edildi.

Maya Vakfı Kurucu Başkanı Esra Özsüer, oğlu Emir Özsüer’in henüz 16 yaşındayken başlattığı projede sanat terapisini uyguladıklarını belirterek, "Ancak burada altını çizmek isterim ki sanat bir faktör olarak kullanılıyor. Yaptığımız son derece ciddi, ağır ve bir terapi şeklinde uygulanmaktadır. 50'şer dakikalık 15 dersten oluşuyor bu terapi. Çocuklarımız bu terapi sırasında hem sanat hem hareket hem de müzik derslerinden terapi ile istifade ediyorlar" dedi.

Uzman travma terapistleriyle geliştirilen programla sığınmacı çocukların kendilerine ve geleceğe güvenmelerini, hayata bağlanmalarını ve yeniden hayaller kurabilmelerini sağlayabilmek için destekte bulunduklarını kaydeden Özsüer, projenin başta sığınmacı çocuklar olmak üzere travmaya maruz kalmış tüm çocuklar için yaygınlaştırılmasını amaçladıklarını ifade etti.

- "Bu tramvayla yaşamak onlar için çok yıpratıcı"

Projenin sahibi Emir Özsüer de şunları söyledi:

"2015 senesinde savaş çıktığında Suriyeliler zorunlu olarak ülkemize göç etmeye başladılar. Çok zor durumlarda ülkemize göç ettiler. Geldikleri zaman inanılmaz bir tramvayla karşı karşıyaydılar. Bu tramvayla yaşamak onlar için çok yıpratıcı bir durum. Bu tramvayla yetişen çocuklarda ileride şiddete meyil de görülebiliyor. Ben de dedemin zorunlu bir göçle ülkemize gelmiş olmasından dolayı bir sempati duyuyorum. Bu yüzden de yardım etmek istedim."

Project Lift programı klinik direktörü Leyla Akca, savaş yüzünden hayatları darmadağın olan çocukların yaşadıklarını bir uygulamayla gösterdi.

Uygulamada oturuma katılanlar, önce bir kağıda istedikleri şekli çizip ardından da bunu hemen yanındaki bir kişiye verdi. O kişi de kağıdı parçalayıp iade etti. Ardından da katılımcıların o parçalardan ilk şekli yapıştırıcıyla yeniden oluşturmaları istendi.

Küçük uygulamanın sonunda Akca, ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın savaş gibi bu büyük sorunlarla karşı karşıya kalanların hayatlarını yeniden kurmaların zor olduğunu, hep bir şeylerin hayatlarında eksik kalacağını dile getirdi.

Travma geçirmiş çocukların günlük hayatlarına sağlıklı şekilde devam edebilmeleri için algılarının ve zihinsel fonksiyonlarının düzgün çalışması gerektiğine dikkati çeken Akca, "Project Lift kurgusunda travma rehabilitasyonu için sanatı bir araç olarak kullanıyoruz. Resim ile görsel, müzik ile işitsel, dans terapisi ile de beden-zihin bağlantısını kurmalarını sağlamaya çalışıyoruz" ifadesini kullandı.

- "Bir Çocuğun Gözünden: Suriyeli Mülteci Hikayesi"

AP'deki oturumun ardından Turkcell'in de desteğiyle travma terapisi gören çocukların resimlerinden ve sanatçı Kaan Çuhacı'nın fotoğraflarından oluşan "Bir Çocuğun Gözünden: Suriyeli Mülteci Hikayesi ve Empati" sergisi, kentteki Bozar Sergi Sarayı'nda açıldı.

Çocukların göç sırasındaki zorlu yolculuğunun ayaklarla anlatılmaya çalışıldığı sergide, Suriyeli çocukların katettikleri mesafelere, evlerinden ne kadar uzak olduklarına dikkat çekiliyor ve geri dönmelerinin mümkün olup olmadığı sorgulanıyor. Çocukların kendi çizdikleri resimlerle de iç dünyalarında yaşadıklarına dikkat çekiliyor.

Projede özellikle ayaklara odaklandığını belirten Çuhacı, "Çünkü yola çıkıldığında çileyi de genellikle ayaklar çekiyor. Göçmenlerin çektiği sıkıntıyı bu şekilde anlatmaya çalıştım" diye konuştu.

Çuhacı, çalışmalarının bir tanesinin iki fotoğraftan oluştuğunu kaydederek, "Çalışmada, ailenin bir kısmı geçmiş, bazıları arkada kalmış, geri gitmek istiyorlar ama gidemiyorlar" dedi.

- "Suriye'de gerçekten bir trajedi yaşanıyor"

Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu, 3 bin yıldır insanlığın göçerek ilerlediğini ifade ederek, "Maalesef biz bu düzeni bozuyoruz. Pasaport diye bir şey icat oluyor ve insanları belirli yerlere hapsediyoruz. Bu da artık İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine yeniden bakmamızın zamanının geldiğini gösteriyor. Bizler din, renk, dil gibi pasaportu da bir insanlık eşdeğeri olarak görmek zorundayız" değerlendirmesini yaptı.

Suriye gerçekten bir trajedi yaşandığını vurgulayan Terzioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İki Suriyeliden biri, ülkesini terk etti ya da ülke içinde kalmış olsa bile kendi evini terk etti. Biz 16 yaşındaki bir çocuğun heyecanının Türkiye'ye örnek olması gerektiğini düşündüğümüz için projeyi destekledik. Buraya geldiğimizde gördük ki sadece Türkiye değil, Avrupa'ya da bir örnek, dünyaya da bir örnek. Bu gibi projeleri desteklemeye devam edeceğiz. Burada amacımız hakikaten doğru davranışlar ortaya çıkararak herkese örnek olmak. Bu örnek olmayı da dünyada yaygınlaştırmak, Türkiye'nin sesini de bu şekilde duyurmak."

Terzioğlu, mevcut sığınmacı krizinin bu gibi doğru davranışlarla aşılabileceğini dile getirerek, bu konuda destek vermekten geri durmayacaklarını kaydetti.

Brüksel'de 23 Mart'a kadar görülecek sergi, daha sonra Türkiye ve dünyanın farklı ülkelerine taşınacak.

Sergiyle Suriyelilerin sadece hayatta kalmalarının değil, rehabilitasyonla hayata yeniden başlamalarına imkan verilmesinin önemi vurgulanmaya çalışılıyor.

Sonraki Haber