Sınırdaki askere AB tezkeresi !
Türkiye'nin sınır güvenliği askerden sivil birliğe geçiyor...
AB'ye uyum kapsamında Türk Silahlı Kuvvetleri sınırdan çekiliyor. Sınır güvenliği İçişleri Bakanlığı'na bağlı sivil personelden oluşan yeni bir teşkilata devredilecek. Meclis'te bekleyen Silah Yasası ile bu yeni sivil birlik, asker gibi ağır silahla donatılacak
Akşam gazetesinin haberine göre Türkiye'nin sınır güvenliği, Türk Silahlı Kuvvetleri'nden (TSK) alınarak İçişleri Bakanlığı'na veriliyor. Böylece yıllardır asker tarafından yürütülen 'sınır güvenliği' görevi, İçişleri Bakanlığı'na bağlı özel eğitimli sivil personelden oluşacak yeni bir teşkilata devredilecek. AB uyum kapsamında yapılacak yasa değişikliğinin ardından, asker, sınır güvenliğinden çekilecek ve yerine profesyonel personelden kurulu sivil kolluk gücü geçecek.
50 BİN PERSONEL ALINACAK
Askerin 'sınır güvenliği' görevinden çekilmesi kademeli olarak gerçekleşecek. Yeni teşkilat ilk etapta 50 bin personelden oluşacak. Yeni sivil kolluk gücü, askerin kullandığı ağır harp silahları ile donatılacak. Silah Kanunu'ndan değişiklik öngören ve TBMM İçişleri Komisyonu'ndan, Alt Komisyon'a havale edilen tasarıda yer alan düzenlemede, sınır güvenliği için kurulacak yeni sivil kolluk gücünün ağır silahlar alabilmesine imkan tanıyacak açık kapı bırakıldı.
5. MADDEYE İNCE AYAR
Silah Kanunu'nun, roket atar, makineli tüfek ve top gibi ağır silahların ithalini düzenleyen 5. maddesinde önemli bir detay bulunuyor. Mevcut yasal düzenlemede, ağır silahların Milli Savunma Bakanlığı (MSB), Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), Emniyet ve OHAL Valiliği tarafından ithal edilebileceği açıkça yazarken, yeni düzenlemede bu kuruluşlardan yalnızca MSB, TSK ve MİT'in ismi yer aldı. Bu tanımlama, yeni kurulması planlanan sivil sınır güvenliği teşkilatının, harp silahı alımında kanundan kaynaklanan bir sıkıntı ile karşılaşmaması için yapıldı.
GENEL KOLLUK VURGUSU
Yeni düzenlemede, harp silahı ithal edebilecek MSB, TSK ve MİT'in dışındaki diğer kuruluşlar 'Genel Kolluk' ifadesiyle tanımlandı. Bu ifadenin, ilk aşamada 50 bin personel istihdam edilmesi planlanan yeni sınır güvenliği teşkilatını da kapsadığı belirtiliyor.
BAĞIŞ AKŞAM'A AÇIKLAMIŞTI
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, bir süre önce AKŞAM'a Türkiye'nin sınır güvenliğinde AB standardına ulaşmak için 50 bin kişilik özel bir güvenlik gücü kurma hazırlıkları yürüttüğünü söylemişti. Bağış, ABD'nin Meksika ve Kanada sınırlarını koruyan 'Border Patrol' sistemine benzeyeceğini açıkladığı yeni sınır koruma gücünün asker ve polisten farklı bir birim olacağını vurgulamıştı.
VAN KARAKOLU KALKIYOR
AB'ye uyum çerçevesindeki bu düzenlemeler kapsamında Türkiye'nin sınır güvenliğini sağlayan askeri birlikler arasında en dikkat çekici konuma sahip Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı'nın kaldırılması gündeme geldi. Bu birlik, Kara Kuvvetleri Komutanlığı'ndan aldığı yetki devri ile halen İran - Irak ve Suriye sınırının bir bölümünü koruyor. Yeni sınır güvenliği teşkilatının kurulmasının ardından Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı da, görevini kademeli olarak devredecek. Demokratik açılım çerçevesinde yürütülen çalışmaların, sınır güvenliği ile ilgili gelişmelerin takvimi açısından belirleyici rolü olduğu vurgulanıyor.
Akşam gazetesinin haberine göre Türkiye'nin sınır güvenliği, Türk Silahlı Kuvvetleri'nden (TSK) alınarak İçişleri Bakanlığı'na veriliyor. Böylece yıllardır asker tarafından yürütülen 'sınır güvenliği' görevi, İçişleri Bakanlığı'na bağlı özel eğitimli sivil personelden oluşacak yeni bir teşkilata devredilecek. AB uyum kapsamında yapılacak yasa değişikliğinin ardından, asker, sınır güvenliğinden çekilecek ve yerine profesyonel personelden kurulu sivil kolluk gücü geçecek.
50 BİN PERSONEL ALINACAK
Askerin 'sınır güvenliği' görevinden çekilmesi kademeli olarak gerçekleşecek. Yeni teşkilat ilk etapta 50 bin personelden oluşacak. Yeni sivil kolluk gücü, askerin kullandığı ağır harp silahları ile donatılacak. Silah Kanunu'ndan değişiklik öngören ve TBMM İçişleri Komisyonu'ndan, Alt Komisyon'a havale edilen tasarıda yer alan düzenlemede, sınır güvenliği için kurulacak yeni sivil kolluk gücünün ağır silahlar alabilmesine imkan tanıyacak açık kapı bırakıldı.
5. MADDEYE İNCE AYAR
Silah Kanunu'nun, roket atar, makineli tüfek ve top gibi ağır silahların ithalini düzenleyen 5. maddesinde önemli bir detay bulunuyor. Mevcut yasal düzenlemede, ağır silahların Milli Savunma Bakanlığı (MSB), Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), Emniyet ve OHAL Valiliği tarafından ithal edilebileceği açıkça yazarken, yeni düzenlemede bu kuruluşlardan yalnızca MSB, TSK ve MİT'in ismi yer aldı. Bu tanımlama, yeni kurulması planlanan sivil sınır güvenliği teşkilatının, harp silahı alımında kanundan kaynaklanan bir sıkıntı ile karşılaşmaması için yapıldı.
GENEL KOLLUK VURGUSU
Yeni düzenlemede, harp silahı ithal edebilecek MSB, TSK ve MİT'in dışındaki diğer kuruluşlar 'Genel Kolluk' ifadesiyle tanımlandı. Bu ifadenin, ilk aşamada 50 bin personel istihdam edilmesi planlanan yeni sınır güvenliği teşkilatını da kapsadığı belirtiliyor.
BAĞIŞ AKŞAM'A AÇIKLAMIŞTI
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, bir süre önce AKŞAM'a Türkiye'nin sınır güvenliğinde AB standardına ulaşmak için 50 bin kişilik özel bir güvenlik gücü kurma hazırlıkları yürüttüğünü söylemişti. Bağış, ABD'nin Meksika ve Kanada sınırlarını koruyan 'Border Patrol' sistemine benzeyeceğini açıkladığı yeni sınır koruma gücünün asker ve polisten farklı bir birim olacağını vurgulamıştı.
VAN KARAKOLU KALKIYOR
AB'ye uyum çerçevesindeki bu düzenlemeler kapsamında Türkiye'nin sınır güvenliğini sağlayan askeri birlikler arasında en dikkat çekici konuma sahip Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı'nın kaldırılması gündeme geldi. Bu birlik, Kara Kuvvetleri Komutanlığı'ndan aldığı yetki devri ile halen İran - Irak ve Suriye sınırının bir bölümünü koruyor. Yeni sınır güvenliği teşkilatının kurulmasının ardından Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı da, görevini kademeli olarak devredecek. Demokratik açılım çerçevesinde yürütülen çalışmaların, sınır güvenliği ile ilgili gelişmelerin takvimi açısından belirleyici rolü olduğu vurgulanıyor.