Sinan Aygün kendi rüşvet iddiasını kendisi yalanladı!
Eski CHP milletvekili Sinan Aygün, Ankara'daki rüşvet tartışması hakkında basın toplantısında konuştu ve gündeme bomba gibi düşen "rüşvet" iddiasının detaylarını açıklarken kendi iddiasını kendi kendine yalanladı.
Eski CHP milletvekili Sinan Aygün ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş arasındaki rant ve rüşvet iddiasıyla ilgili Sinan Aygün, basın toplantısı düzenledi.
Basın toplantısında konuşan Aygün'ün kendi rüşvet iddiasını kameraların karşısında kendi ağzıyla yalanlaması ise dikkatlerden kaçmadı.
Tartışılan inşaatı belediyeden alınan ruhsata göre yaptığını söyleyen Aygün, haksız rant elde ettiği yönündeki iddialara yanıt verdi. Sinan Aygün, kendisinden 25 milyon lira istendiği iddiasını tekrarladı ancık bunun rüşvet olarak değil, okul bedeli olarak istendiğini söyledi.
Basın toplantısı sırasında bir basın mensubunun "Çok net bir soru soracağım, o kişiler sizden 25 milyon lirayı kendi ceplerine indirmek için mi istedi ?" sorusuna yanıt veren Sinan Aygün, "Hayır, öyle bir şey yoktur. Bana şöyle dediler, okulun bedeli 25 milyon tutuyor." dedi.
Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mansur Yavaş, Sinan Aygün’ün kendi ağzından söylediği sözleri paylaşarak, “Hakikat, yalana, iftiraya ve harama işte böyle diz çöktürür…” dedi.
İşte Sinan Aygün'ün açıklamasından satırbaşları:
Şimdi Mansur Yavaş’a bir çağrım var. Lütfen hemen geri kalan 79 dosyayı bir aç bakalım neler var. Bu 30 katrilyonu, benim hesabımı yaptığım gibi 950 milyon ranttan yaptıysan vay bu belediyenin haline. Yazık olur Ankara’ya diye düşünüyorum.
İnsanlar 79 tane hangi projeler mühürlenecek onun peşine düşmüş vaziyette. Üstüne basarak söylüyorum. Benim kayıtlarım mevcuttur, ben MASAK incelemesinden geçmiş bir insanım. Son 20 yılım incelendi.
Ekim ayında 12-13 tane daire sattım, kasım ayında 12-13 tane daire sattım. Faizler indi, vadeler 10 yıl uzadı. Tam inşaat sezonu. Tam piyasalar düzelmişken böyle bir iddianın ortaya atılması, Mimarlar Odası'nın önüne gelene dava açması, kamu kuruluşlarına dava açması, özel sektöre dava açması… Buradan üstüne basarak söylüyorum. Şu anda müşterilerin büyük bir çoğunluğu, inşaat almaya gittiği zaman sorduğu soru şu: “Burada mahkemelik durum var mı, dava var mı?” Sorulan soru bu. Ankara’da Mimarlar Odası'nın açmış olduğu 500’e yakın dava var. Mimarlar Odası'nın niye bazı projelerle uğraşmadığı çok ayrı bir dosya.
SAYIN YAVAŞ BU 79 PROJEYİ AÇIKLAMAK DURUMUNDA
Sayın Yavaş bu 79 projeyi açıklamak durumunda, 79 inşaatı acaba mühürleyecek mi? Acaba yine bir okul pazarlığı var mı, onu da bilmiyorum. Ama benim başıma geldi. Ben hakkımı her zaman aramışımdır. Yapmam gerekeni yaptım ve başvurdum. Televizyonda izledim diyor ki, 'inşaatın yapıldığı arsa 20 bin metrekare' diyor. Cahil adam sen televizyona çıkıyorsun…
ANKARA'DAKİ MÜTEAHHİTLER ŞU ANDA ZAN ALTINDA
Bütün Ankara’daki iş alemi, müteahhitler şu anda zan altında. Şu anda bu arsaların tapuları burada. Arsa 12 bin 82 metredir. Mansur Bey'in dediği gibi 20 bin metrekare arsa değildir. Bunun 2721 metresi şahsıma aittir, arsa da 20 bin metre değildir.
Biz ne yaptık sonra? Arsaları birleştirdik, sanayi arsası gözüküyor ticari kullanım alanına düzenlenmesi lazımdı. Plan değişikliği yaptık ve plan değişikliği yaparken de kentsel altyapı etki değerlendirme raporu hazırladık. Ankara’daki birçok inşaatta bu rapor yoktur. Bunu yaparken de dedik ki, burası fabrika arsası, fabrika olarak emsali 1.5. Bizim hakkımızı verdin. Hakkımız nedir? Ortalaması 2.55. Ben de 2.5 olarak müracaat ettim.
Biz 2.5 istedik belediyeden. O zamanki sağ olsun belediye başkanımız bunu reddetti. Emsali 2.1’e indirdi. Sayın Melih Gökçek bunu vermedi. 'Tamam' dedim, '2.1 yapacağım, bir şey yok' dedim. Ve belediyeye başvurdum. İkinci olarak Mansur Yavaş, ben ona diyorum ki “Benden rüşvet istediler, benden para istediler. İrtikapa girer bu” diye suç duyurusunda bulunuyorum. O da diyor ki “Sinan Aygün FETÖ’cü…” Beni FETÖ’cülükle suçladı. Ve diyor ki “Suç duyurusunda bulunuyorum. Bu arsanın yüzde 50’sine el koysunlar” diyor. Arsanın zaten hepsi benim değil ki. Beni kötüye nasıl bağlamaya çalışıyor…
İddia edildiği gibi, sayın Yavaş diyor ki “Parayı FETÖ’cülere verdi, yurt dışına kaçtı” Bu sene 40’ıncı yılım benim. Hayatımın hiçbir devresinde yurt dışına bir lira para yollamadım. Yurt dışında gayrimenkul almadım. Acaba Londra’da kimin evi var, kimlerin ne şirketleri var? Bir de bunun araştırın bakalım. FETÖ’cülükle suçlanacak en son insan benim.
Bunu da ilk defa söylüyorum. Ergenekon hakimleri denen alçaklar yargılanıyorlar. Ben her davasına gidiyorum bu adamların, peşini bırakmayacağım bu adamların. Ve tekrar ben 1 Temmuz 2019 tarihinde bana karakoldan bir yazı geldi. “Şüpheli Sinan Aygün gel ifadeni ver” diye. Ben FETÖ’cüyüm ya, ortak çalışıyorum ya… Yapmış olduğum hakaretlerden dolayı FETÖ’cü savcılar beni savcılığa bildirmişler. Ben tekrar başladım yargılanmaya… Niye? FETÖ’cülere hakaretten.
Ben FETÖ’cü olsam, benim başıma bunlar gelir miydi? Benim 1 Temmuz 2008’de el konulan param, el konulan mallarım; bugün ayın 23’ü, 10:15 itibariyle hala alamadım. Harf sırasına göre iade ediliyor. Şu mallarımı da iade etsinler de onları da satayım inşaatımı bitireyim diye düşünüyorum.
BU ADAM BELEDİYE İÇİN MAHSURLU BİR ADAM
Yine tabi en önemli konu bu. 25 bin metrekare inşaat yapmam gerekirken 120 bin metrekare inşaat yapmışım. Fazlada 95 bin metrekare inşaat yapmışım, bunun değeri de 950 milyonmuş. Bu adam Ankara’yı yönetecek, gerçekten belediye için mahsurlu bir adam. Peki benim rantım 950 milyon lira, iddiası o. Ben rantı da ona veriyorum, arsayı da, iki tane kuleyi de ona veriyorum. Burasını 550 milyona gelsin benden alsın.
Oturduk teker teker çıkardık. Bu inşaat 120 bin metre doğru. Eksi 7 kat yerin dibine girdik biz. Yerin yedi kat altındaki otopark olan yeri rant olarak söylüyor. Burada 40 bin metrekare dediği yer otopark.
Koç kulesini bitirdiğim zaman Ankara Valiliği'ne müracaat ettim. Dedim ki, 'Sayın Valim okulu yapmak istiyorum ben babamın adına.'' Sözleşmem 16 Mart 2017’de “Hayırsever Sinan Aygül ile ilgili protokol buradadır” diye Vali'nin imzası var. Ben okula başladım, ruhsatını aldım. Ama ben bunu yaptıktan sonra Melih Gökçek, “Sen bu valiliğe bağışlamışsın, bizim vasıtamızla yapsan olur mu” dedi. Sonra 12 Nisan 2017’de Vali de tamam dedi. Sonra ben Çankaya Belediyesi'ne başvurduk, okulumuzun ruhsatını aldık. SSK’ya bildirip işçi çalışıyor dedik, okulumuzu sigortasını yaptırdık.
Okul devam ederken mahkeme şöyle bir karar çıkardı: “Okul yapamazsınız” diyor. Bu karara üst mahkeme de “imar plan mevzuatına, kamu yararına uygun bulunmadığı” gerekçesiyle iptal ettiler. Bizim inşaat kaldı mı bu şekilde… Durdurduk mecburen. 12.10.2018 tarihinde o zaman Belediye Başkanı Mustafa Tuna. Bir karar aldı, mahkemeler bu işi bozmaya başladılar, meclisimize gelen imar planlarından özellikle okul yapımıyla ilgili olarak MEB projelerinden okulların yapılması konusunda plan ve taahhütname alındı.
Beni belediyeye çağırdılar, Perşembe günü. Yanımda da kız kardeşim var, bir konuşalım diye. Grup odasına girdik 8 tane Meclis üyesi… “Abi ne vereceksin” Ben dedim ki, sizde hiç mi korku yok ya, bu nasıl bir soru. “Yahu burası dinleniyordur, benimle bu konuyu nasıl konuşursunuz? Benden şunu isteyin. Niye istiyorsunuz benden para? İstinafa müracaat edip etmemek için”...
Bu konuşma orada yapılıyor, dedim ki 'Bana böyle bir teklifle gelmeyin.' Gerçekten şüphelendim. CHP’nin grup odası, burası dinleniyordur. Dedim ki 'Siz ne kadar cesaretli adamlarsınız' dedim, 'Ben gidiyorum' çıktım. Belediyenin bürokratları yok. ''İmar Daire Başkanı'nı çağırın'' dedik, adam geldi Allah var. Üstüne basarak söylüyorum. Bu Mansur’dan belediyeden, Ankara’nın çekeceği var diye düşünüyorum. Mimarlar Odası yazı yazdı, buranın diyor imar planında değişiklik oldu diyor. Buranın ruhsatını iptal et ve mühürle diyor 28 Mayıs 2018, hala Mustafa Tuna zamanı.
Belediye yazı yazıyor, herhangi bir karar bulunamadı, ruhsatın iptali için bir işlem edemeyiz diyor. 5 Temmuz 2018’de. Yine Mimarlar Odası’na Mansur Yavaş’ın olduğu zaman 28.11.2019’da. Mimarlar Odası’na bir yazı yazıyor. Yazıda şunu diyorlar, siz bize dilekçe verdiniz, biz bunu inceledik, gerekeni yaptık. Diyor ki, senin talebini yapamayız, mühürleyemeyiz diyor. Sonra mühürlüyor.
Mimarlar Odası’ndan daha önce Şehir Plancıları Odası bize dava açıyor 2018’de. Şehir Plancı Odası diyor ki, buranın ruhsatını iptal et, inşaatını mühürle diyor. 7’inci İdare mahkemesi diyor ki, “Senin bunları isteme hakkın yok, ehliyetin yok.” Böyle bir karar veriyor, reddediyor, burayı mühürleyemem diyor. Garabete bakın siz. Akabinde şehir plancıları odası burayı üst mahkemeye götürüyor. İstinaf da diyor ki, şehir plancıları odasına “Evet burada senin böyle bir hakkın yok” diyor. Ama akabinde Mimarlar Odası Ankara Şubesi ruhsatın iptali için dava açıyor. Bu sefer diyor ki, Mimarlar Odası dava açabilir.. Böyle bir karar çıkıyor ve bu inşaat mühürlenebilir. İşte sorun bu. Biz de diyoruz ki, biz istinafa götürdük, davayı kazandık. Bunu da istinafa götür diyoruz. “Götürmem” diyor.
Ben Mansur Yavaş’ın özel kalemine dilekçe veriyorum. Bak diyorum, siz bu davayı kaybederseniz ben kaybetmiyorum. Çok büyük tazminat ödersiniz, bedel ödersiniz. Bu parayı belediyeden alırım ben” Çünkü yanlış bir iş yapmadım. 16,00’da verdim, 16,57’de istinafa başvurdular.