Sağlık Bakanı Müezzinoğlu:
"Türkiye bugün dünyanın en gelişmiş ülkelerindeki kişi başına düşen yoğun bakım hasta yatağı sayısını yakalamış durumda. Bugün Almanya Avrupa'nın en gelişmiş yoğun bakım yatak sayısı anlamında ülkesi ve 100 bin nüfusa 25 yatak düşüyor. Bizde de 24,8"- "Va
İSTANBUL (AA) - Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Türkiye'nin bugün dünyanın en gelişmiş ülkelerindeki kişi başına düşen yoğun bakım hasta yatağı sayısını yakaladığını belirterek, "Bugün Almanya Avrupa'nın en gelişmiş yoğun bakım yatak sayısı anlamında ülkesi ve 100 bin nüfusa 25 yatak düşüyor. Bizde de 24,8" dedi.
Müezzinoğlu, TÜYAP Kongre Merkezi'nde Sağlık Bakanlığı'nın desteğiyle, Reed TÜYAP Fuarcılık tarafından düzenlenen "Uluslararası İstanbul Tıbbi Analiz Teşhis Tedavi Koruma Rehabilitasyon Ürün Cihaz Sistem Teknoloji Donanım ve Hastaneler Fuarı (EXPOMED) 2016"nın açılışının ardından, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin, yoğun bakım yatak sayılarına ilişkin sorusu üzerine Müezzinoğlu, "Türkiye bugün dünyanın en gelişmiş ülkelerindeki kişi başına düşen yoğun bakım hasta yatağı sayısını yakalamış durumda. Bugün Almanya Avrupa'nın en gelişmiş yoğun bakım yatak sayısı anlamında ülkesi ve 100 bin nüfusa 25 yatak düşüyor. Bizde de 24,8. İngiltere'de bunun yarısı. Avrupa'nın diğer ülkeleri bu yatak oranının yarısında. Bizim Türkiye olarak bugün yoğun bakım yatağı sayısı sorunumuz yok. Yoğun bakım yataklarımızın verimli kullanımıyla ilgili veya planlı kullanımıyla ilgili sorunumuz var." dedi.
Yatak sıkıntısının planlama ve verimli kullanamama nedeniyle orta çıktığına işaret eden Müezzinoğlu, zaman zaman pik mevsimlerde yoğun bakım yataklarına talebin arttığını anlattı.
Müezzinoğlu, bu sorunun yapılacak iyi planlamalarla aşılacağını ve çalışmalar kapsamında konunun sıkıntısız hale geleceğini kaydetti.
Bakan Müezzinoğlu, 2002 yılında Türkiye'de toplam 890 yoğun bakım yatağı olduğunu, bu sayısının bugün itibarıyla 12 bine çıkarıldığını aktararak, "Hastalarımızın bu anlamda hizmet alabileceği karşılık imkanları var. Ancak pik dönemlerde çektiğimiz sıkıntılar var." şeklinde konuştu.
Acillerdeki yoğunluğun önlenebilmesi için yapılan düzenlemelere ilişkin soru üzerine de Müezzinoğlu, şöyle devam etti:
"Toplumsal acil kavramımız, hasta olan herkes kendisini bir defa acil noktasına taşıyor ki kendi ölçeğinde haklıdır. Ancak tıbbi ölçekte acil kalp krizi, beyin kanaması, trafik kazası gibi olağanüstü durumlardır. Ama çocuğunun ateşinin 38'e çıkması anne için acildir veya bulantı, kusma şikayetleri olan hasta için onun ölçeğinde acildir. O nedenle bizim acil konseptimizi tıbbi ve toplumsal algı anlamıyla yeniden bir eylem planı hazırlıyoruz. Burada bize gelen acillerin yüzde 70'i tıbbi anlamda gerçek aciller değil. Ancak yüzde 30'u olan gerçek acillerinden hizmet almasını engellediği için esas kaybeden gerçek acillerimiz oluyor. Buna müsaade etmemek lazım. Bununla ilgili planlamalara da kamuoyumuzun, vatandaşımızın destek vermesini arzu ediyoruz."
Müezzinoğlu, yeşil, sarı ve kırmızı alanlara ilişkin bilgi vererek, acillerde hastalara her üç boyutla da hizmet sunulduğunu ve sunulacağını, ancak kırmızı alan hastasının zaten yüzde 90 oranında belli olduğunu dile getirdi.
- "Kimyasal olan bir ürünü sağlıkta ancak hekim yazar"
Bakan Mehmet Müezzinoğlu, bir gazetecinin zayıflama ilaçlarına ilişkin alınan önlemleri sorması üzerine, şunları kaydetti:
"Bu konuda bir defa en etkili önlem bireyin kendi aldığı önlemdir. Vatandaşımızın sağlığıyla ilgili aldığı her etken maddeyi bilinçli kullanması lazım. Marketten bir gıda almıyor. İçinde kimyasal olan bir ürünü alıyor. Kimyasal olan bir ürünü sağlıkta ancak hekim yazar, uzmanı yazar veya tavsiye eder. Dolayısıyla yanlışlığı önce birey olarak kendimizin yapmaması lazım. Hele hele bu zayıflama gibi, uçuk cümlelerle, ileri kandırma cümleleriyle kendisini kandıran alanlara asla müsaade etmemesi lazım. Bu zaten reel olarak varsa biz Sağlık Bakanlığı olarak onun hizmetine o ürünü sunarız. Sağlıklı bir şekilde var olan bir ürünü biz vatandaşımızdan esirgemeyiz. Birini kapatıyorsun yarın kaçak bir internet sayfası daha açıyor. Dolayısıyla denetimler önemli ama iletişimin bu kadar uluslararası bir boyut kazandığı bu noktada da denetimlerle kontrol edebilmek çok mümkün değil. Can boğazdan gelir boğazdan da çıkar. İşin içinde hekim ve uzman yoksa hesap sorabileceği muhattap da yok."
Zayıflamanın ilaca endekslendiğinde bir başka yanlışın daha yapılacağına işaret eden Müezzinoğlu, zayıflamanın sağlık açısından tedavi edilecek bir boyutu olduğu zaman diyetisyenlere, endokrinoloji uzmanlarına başvuru yapılması gerektiğini söyledi.
Müezzinoğlu, "Yaşam Yol Ver" kampanyası hatırlatılarak, kameralı 112 ambulanslarına ilişkin soru üzerine de "Tabii burada cezai uygulamaları yoğunlaştırıyoruz. Şimdi 112 ambulanslarımızın önünde ve arkasında kameralar var. Önde yol vermeyen araçların plakalarını otomatikman emniyete bildiriyor. Yol vermeyen araçlar sonradan otomatikman faturalarıyla muhatap kalırlar. Yıl başından bu yana uygulama devam ediyor." ifadelerini kullandı.
- "Özel hastaneler SGK'nın belirlediği ücretin iki katından fazlasını alamaz"
Bazı özel hastanelerin fazla para aldığı yönündeki soruya da Müezzinoğlu, özel hastanelerin yasal olarak SGK'nın verdiği ücrettin iki katından fazlasını alamayacağını dile getirerek, özel hastanelerin acil olan vakalardan ücret alamayacağını söyledi.
Müezzinoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Acillerde hiç alamaz, aciller ücretsiz diyoruz. Diyaliz, yoğun bakım, kanser hastalarından alamaz. Kalp krizlerinden veya kardiyovasküler cerrahilerden alamaz. Bunları vatandaşımız zaten internet ortamında hepsini görebilir. Bunun dışında rutin hastalıkların da almayabilir, iki misline kadar alabilir. Vatandaşımız da almayan, yüzde 30, 40 alan arasındaki değerlendirmeyi de kendi yapacaktır. Paranın karşılığı hizmeti alıyorsa ve memnunsa bizim söyleyeceğimiz bir şey yok. Ancak yüzde 300 dediğiniz zaman vatandaş o faturayla bize gelir veya SGK'ya gider cezalı olarak onun karşılığını vatandaş parasının iadesini alır ve kurum da cezai müeyyideyi öder."
Müezzinoglu, Türkiye'de çalışan yabancı hekimlere ilişkin soruya da ülke genelinde 500 civarında yabancı uyruklu hekim çalıştığını dile getirerek, bu sayının özellikle standardı yüksek, marka değeri olan, uluslararası boyutta akademik unvanı olan yabancı hekimlere, özel sektörde ve eğitim araştırma hastanelerinde hem tecrübe aktarımı hem de paylaşımı anlamında bunun yolunu açtıklarını belirtti.
Gelecek dönemde bu sayının biraz daha artmasını arzu ettiklerini vurgulayan Müezzinoğlu, bu durumun sağlık turizmine de güçlü bir altyapı oluşturacağını sözlerine ekledi.