Rusya ve Ukrayna'daki tahıl İstanbul Boğazı'na geliyor
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, katıldığı canlı yayında Rusya ve Ukrayna'dan çıkarılması beklenen tahılların sevkiyatının Türkiye üzerinden yapılacağı için Türkiye stratejik konum elde edececeğini eblirterek "Gemiler Boğaz'dan geçecek." dedi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Habertürk canlı yayınında önemli açıklamalarda bulundu. 'Tahıl koridorunda son durum ne? sorusuna da yanıt veren İbrahim Kalın önemli bilgiler verdi. Kalın, "Herkes bu sevkiyatın bir an önce başlamasını istiyor. Rusya ve Ukrayna'nın elinde 40 milyon ton tahıl olduğu söyleniyor. Bu dünyada yüzde 30-35'lik rakama tekabül ediyor. O koridorun belirlenmesi, gemilerin sevkiyata başlaması 3-4 haftalık bir süreç. Bu sevkiyat Türkiye üzerinden yapılacağı için Türkiye stratejik konum elde edecek. O gemiler Boğaz'dan geçecek." ifadelerini kullandı.
İbrahim Kalın'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
CEMAL KAŞIKÇI DAVASI
"Mısır, Ermenistan, Suudi Arabistan'la normalleşme döneminden geçiyoruz. Uluslararası ilişkilerde ezeli ve ebedi düşmanlık ve husumet olmaz. Barış yaparsınız yolunuza devam edersiniz. Suudi Arabistan'la Kaşıkçı cinayetine kadar çok ciddi sorunlarımız yoktu. Bir iki yerde görüş ayrılıklarımız vardı. Kaşıkçı cinayeti büyük bir travma yarattı. Türkiye'nin o dönemde üzerine düşeni fazlasıyla yaptığını düşünüyorum. Bu olaydan dolayı Suudi Arabistan'la ilişkilerimiz ciddi yara aldı. Türkiye Cumhuriyeti topraklarında böyle bir cinayete kurban gitmesi es geçilecek, üzeri örtülecek bir şey değildi.
'AİLESİNİN BİR DAVA SÜRECİ OLMADI'
Bir başka ülkenin vatandaşlarının yargılanması söz konusu burada. O kişilerle ilgili Suudi Arabistan'da bir hukuki süreç oldu. Dediğim gibi bizim vicdanımızı rahatlatmayabilir. Hukuki açıdan baktığımızda 6076 uygulandı. Başka ülkeler de başka türlü girişimler de yapabilirdi. Bir iki yerde bireysel davalar açıldı. Bizim bu davalara dahlimiz söz konusu olmaz. Cemal Kaşıkçı'nın Ailesinin bir dava süreci olmadı. Katılalım, katılmayalım bir hukuki süreç işletildi. Bir başka ülkenin vatandaşların yargılanması söz konusuydu. Bununla ilgili adli işlem yapıldı, orada 16 kişiyle ilgili mahkeme yapıldı ve cezalar verildi. Dolayısıyla hukuki olarak baktığımızda bu tarafı ihmal etmek lazım. Siyasi olarak bu mesele asla kabul edilebilir bir şey değil. Türkiye sert tepki verdi, üzerine düşeni yaptı.
'KEMAL BEY'İN İFADESİ SAKİL BİR İFADE'
Kemal Bey'in 'üç beş kuruş için yapıldı' ifadesi gerçekten sakil bir ifade. Son tahlilde Suudi Arabistan bölgenin önemli aktörü. Bu olaya kadar bizim belli konularda görüş ihtilaflarımız olsa bile, böyle bir çatışma dönemine girmedik. Zaman zaman görüş ayrılıkları elbette olabilir ama ülkemizin çıkarlarını da düşünmek zorundayız. Türkiye'nin konumu, bölge ile ilişkileri, Suudi Arabistan ilişkilerini büyük fotoğrafı görmek zorundayız. Husumetle yönetemezsiniz dış politikayı. Keşke bu olay hiç yaşanmasaydı. Sadece bizim topraklarımızda değil herhangi yerde yaşanmasaydı. Son tahlilde biz de bu davanın mağduru olduk.
İSRAİL İLE NORMALLEŞME SÜRECİ
İsrail'le normalleşme süreci başladı. Türkiye, Filistin davasından vaz mı geçiyor? Değil tabii ki. Dış politikada sıfır toplamlı oyunlar olmaz. Son tahlilde biz sıfır toplamlı bir oyun olmaktan ziyade, 360 derece perspektifinden dış politikaya bakabilmenin mümkün olduğunu söyledik. Biz Filistin'in işgaline baştan beri karşıyız, karşı olduğumuzu söylüyoruz. İsrail'de saatlerce ben konuştum. 'Pozisyonumuz bu, ne Kudüs'ü işgal etmenizi tanıyoruz ne Filistin halkına yaptıklarınızı tanıyoruz' dedim. Ramallah'ta sayın Mahmud Abbas'ı ziyaret ettiğimde. Orası rahmetli Arafat'ın fiili hapishane yaşadığı yerdir. Rahmetli Arafat'ın oturduğu odada sayın Abbas'la görüştük. Abbas 'sizin İsrail ile ilişkileri düzeltmeniz bizim faydamıza' dedi. Sorunları çözerek ilerlemek zorundasınız. 3 yıl boyunca Suudi Arabistan'la ilişki kurmadık. İsrail'le, ne zaman Filistin halkına saldırı olsa sesimizi yükselttik, büyükelçimizi çektik. Hepsindeki temel ilke hakkı, hukuku gözetmek. Ülkemizin çıkarlarını, konumunu düşünmek zorundayız. Türkiye'nin güçlü olması mazlum halkların davalarında olmazsa olmaz şarttır. Biz Kudüs'te, Gazze'de, Ramallah'ta olmadığımızda o insanların hakkını kim savunacak?
TAHIL KORİDORUNDA SON DURUM NE?
Ülkemizin çıkarını düşünmek zorundayız. Biz bunu batılılara da söyledik. Bizim Rusya ekonomisine yaptırım uygulamamız Türkiye ekonomisine zarar verir. Gıda mevzusunda Türkiye kilit bir konuma geldi. Avrupalı dostlarımız arayıp soruyor. Sevkiyat başlayacak mı diye soruyorlar. Bir gemi Rusya'nın işgalinde olan limandan çıktı. Birkaç gün içinde Zonguldak'a ulaşması bekleniyor. Rusya ve Ukrayna ile müzakerelerimiz sürüyor. İstanbul'da bir koordinasyon merkezi kurulacak. Herkes bu sevkiyatın bir an önce başlamasını istiyor. Rusya ve Ukrayna'nın elinde 40 milyon ton tahıl olduğu söyleniyor. Bu dünyada yüzde 30-35'lik rakama tekabül ediyor. O koridorun belirlenmesi, gemilerin sevkiyata başlaması 3-4 haftalık bir süreç. Bu sevkiyat Türkiye üzerinden yapılacağı için Türkiye stratejik konum elde edecek. O gemiler Boğaz'dan geçecek. Biz nasıl Ukrayna ve Rusya tarafları arasında ilk kapsamlı masayı İstanbul'da kurduysak, tahıl sevkiyatı konusunda da ilk defa iki ülkeyi bir araya getireceğiz. Biz Rusya'nın işgalini söylüyoruz, açık ve net. Savaş uzadıkça maliyetler çok daha artacak. İki tarafı bir araya getirmek için gayret sarf eden başka bir ülke de yok açıkçası.
'SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ FARKLI OLACAK'
Kesinlikle önümüzdeki yıllarda bizi çok meşgul edecek bir döneme giriyoruz. Çok yönlü, batıda etkileri olan bir dönem olacak. Savaş bitebilir ama etkileri farklı bir şekilde devam edecek. Muhtemel sonuçları açısından kesinlikle önümüzdeki 10 yıllarda bizi çok meşgul edecek bir döneme giriyoruz. Türkiye denge politikasına devam edecek.
NATO ZİRVESİ ÖNCESİ 4'LÜ ZİRVE
Biz İsveç ve Finlandiyalı muhataplarımızla iki toplantı yaptık. Ankara ve Brüksel'de. Dün Cumhurbaşkanımızın NATO Genel Sekreteri ile yaptığı telefon görüşmesine binaen biz Sedat Bey'le yarın Brüksel'e gidiyoruz. Bize göre müzakere ettiğimiz konuları bir yere getirdik. Buradan geri adım atmamız mümkün değil. Oradan Madrid'e geçeceğiz. Salı günü NATO Genel Sekreteri'nin ricası üzerine Cumhurbaşkanımızın katılımıyla Türkiye, NATO, İsveç ve Finlandiya zirvesi yapılacak. NATO zirvesinden önce bu zirve olacak. Bu zirveye katılmak pozisyonumuzdan geri adım atacağımız anlamına gelmiyor. Bir müzakere yürütüyoruz. Onlar birtakım adımlar atacaklarını söylüyorlar. Taahhütlerini not ettik. Taahhütte bulunmakla somut adım atmak arasında fark var. Bunların hepsinin kayda geçirilmesini istiyoruz. Büyük oranda mutabakat sağladık, anlaşamadığımız birkaç konu var. Doğrudan PKK, PYD, YPG gibi yapılara karşı açık ve net tavır almalılar. Bu Suriye'deki PYD ve YPG ile ilişkiyi de kapsıyor.
Biz NATO'daki diğer müttefiklerimizle bu konuda anlaşamadığımız için sürekli gündeme getiriyoruz. Aslında İsveç ve Finlandiya ile gündeme gelmesi daha büyük tartışma olsun istiyoruz. Biz NATO'nun dilinden memnun değiliz, PYD, YPG'nin PKK olduğunu hepiniz biliyorsunuz, inkar etmeyin dedik. ABD'nin resmi yazışmalarında PKK'nın PYD'nin uzantısı olduğunu herkes biliyor. Bizim aklımıza hakaret etmeyin. Bu konuda bizi ikna edemezsiniz diyoruz."