"Risk Grubundaki Kadınlarda Kanser Gelişimi Önlenebilir"
Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Karateke:- "Ailesinde veya yakın akrabalarında yumurtalık veya meme kanseri nedeniyle tedavi gören bir hasta varsa, diğer bireyler bu mutasyonu taşımaları bakımından riskli gruplardır ve genet
İSTANBUL (AA) - HATİCE ŞENSES - Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Ateş Karateke, ailesinde yumurtalık ya da meme kanseri tedavisi gören kişilerin riskli grupta yer aldığını belirterek, "Bu kişiler genetik taramayla incelemek için uygun adaylardır. Mutasyonu taşıdığı bilinen kadınlar koruyucu önlemler alarak kanser gelişimini önleyebilir." dedi.
Karateke, AA muhabirine yaptığı açıklamada, rahim ağzı kanseriyle mücadelenin en önemli adımının tarama konusundaki duyarlılık olduğunu ifade ederek, ileri incelemenin rahim ağzının değerlendirilmesinde önemli bir yer tuttuğunu söyledi.
Bu işlemin deneyimli hekimlerce yapılması gerektiğine işaret eden Karateke, "Bu kanserlerle mücadelede kontrollerini zamanında yaptırması çok önemlidir. Kadınlarda görülen kanserler arasında özellikle yumurtalık ve meme kanserlerine ailesel yatkınlık olduğu, son 20 yıldır yapılan çalışmalarla net olarak gösterilmiştir. Yaklaşık olarak meme kanserlerinin yüzde 5-10'u, yumurtalık kanserinin ise yüzde 20'si ailesel, diğer bir deyişle genetik kaynaklıdır." diye konuştu.
- "Genetik taramayla mutasyon taşıyanlar tespit edilebilir"
Karateke, genlerde meydana gelen mutasyonları taşıyan kadınların 70 yaşına kadar ciddi oranda yumurtalık ve meme kanseri riski taşıdığının kanıtladığını aktararak, şöyle devam etti:
"Günümüzde, genetik tarama testleriyle bu mutasyonları taşıyan kadınlar saptanabilmektedir. Özellikle, ailesinde veya yakın akrabalarında yumurtalık veya meme kanseri nedeniyle tedavi gören bir hasta varsa, diğer bireyler bu mutasyonu taşımaları bakımından riskli gruplardır ve genetik taramayla incelemek için uygun adaylardır. Mutasyonu taşıdığı bilinen kadınlar koruyucu önlemler alarak kanser gelişimini önleyebilir. Bu öneriler arasında doğum kontrol haplarının kullanımı riski azaltıcı rol oynar. Ancak cerrahi tedaviler en etkin koruyucu önlemdir. Mutasyon tipine göre 35-45 yaşları arasında yumurtalıkların ve tüplerin ameliyatla alınmasının yumurtalık kanseri gelişme riskini yüzde 80- 96 oranında azaltacağı kanıtlandı. Yumurtalık ve tüpleri alınan kadınlarda aynı zamanda meme kanseri gelişme riskinin de yüzde 46-56 oranında düştüğü gözlemlendi."
- "Rahim ağzı kanserinde erken tanı mümkün"
Prof. Dr. Karateke, rahim ağzı kanserinin de uygun tarama ve tedaviyle önlenebilir olduğunun kabul edildiğini dile getirerek, "Rahim ağzı kanserinin sebebi olarak adlandırılan HPV virüsü kanserli hastaların yüzde 99'unda tespit edilir. HPV virüsüne karşı geliştirilmiş aşılar mevcuttur. Aşılamanın kızlarda 9-26 yaşlar arasında yapılması önerilir. Rahim ağzı kanserinin uzun bir kanser öncesi dönemi bulunur. Bu dönemin smear testi taramasıyla erken tanısı mümkündür." değerlendirmesinde bulundu.
Kadınlık hormonlarını ve yumurtayı üreten overlerde şişlik, ağrı, dolgunluk hissi veya idrara çıkma sıklığında artışın yumurtalık kanseri belirtileri olarak değerlendirildiğine işaret eden Karateke, şu bilgileri verdi:
"Adet görmeye erken yaşta başlayıp, geç yaşa kadar devam etme, gebe kalmamış olma, ailede yumurtalık, meme ve rahim kanseri öyküsü olan kadınlar bu kanser tipine karşı risk faktörü taşır. 4 kadından 3'ünün ancak ileri seviyeye ulaştıktan sonra teşhis konduğu bu kanser tipine karşı doğum kontrol hapları yüzde 40 koruma sağlayabiliyor. Yumurtalık kanseri teşhisi konan hastalarda ameliyat ve ilaçlı tedavi yöntemlerine başvurulur. Ultrason, tomografi ya da MR ameliyat ve kan tetkikleriyle teşhis konularak, tedavi edilir."
Karateke, rahim kanserinin belirtileri arasında da anormal kanama, lekelenme, kilo kaybı, alt karın bölgesinde ağrı ve ele gelen şişkinliğin yer aldığını, sorunun çeşitli teşhis yöntemleriyle bulunabileceğini kaydetti.