"54 Savcı Ve Hakim Hakkındaki İddianame" (7)

İddianameden:- "Hedef şahıs ve irtibatlarının haberleşme trafiğinin, gerek açık kaynaklarda, gerekse yürütülen soruşturmalar kapsamında alınan ifadelerde, örgütün 'yargı imamı, yargı imam yardımcısı, tayin heyeti üyesi, ana kadro, üst düzey sorumlusu' ola

İSTANBUL (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) "Selam Tevhid" soruşturmasında kumpas yaptığına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, o dönemde görev yapan 54 hakim ve savcı hakkında hazırlanan iddianamede, hedef şahıs ve irtibatlarının haberleşme trafiğinin, gerek açık kaynaklarda, gerekse yürütülen soruşturmalar kapsamında alınan ifadelerde, örgütün "yargı imamı, yargı imam yardımcısı, tayin heyeti üyesi, ana kadro, üst düzey sorumlusu" olarak nitelendirilen şahıslarla yoğunlaştığının görüldüğü belirtildi.

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcıvekili Ömer Faruk Aydıner tarafından tamamlanarak gönderildiği Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna (TİB) müzekkere yazılarak "Selam Tevhid" soruşturması kapsamında dinlemelerin hangi adresten yapıldığının tespit edilmesinin istendiği belirtildi.

İddianamede, dinlemelerin yapıldığı IP adreslerinin, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünün 2. ve 4. katında, 2010-2012 tarihleri arasında Bilgi Teknolojileri Daire Başkanlığının O Blok birinci katında, 2012 yılı nisan ayından itibaren Terörle Mücadele Daire Başkanlığı tarafından kullanıldığı, 2010-2014 yılları arasında Gastonia/Amerika Birleşik Devletleri kaynaklı olduğunun bildirildiği, bir bakıma Amerika Birleşik Devletleri'nden de dinleme işleminin gerçekleştirildiğinin belirlendiği kaydedildi.

- FETÖ/PDY'nin yapılanması

Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na ilişkin (FETÖ/PDY) bilgilere de yer verilen iddianamede,1970’li yıllara kadar Yeni Asya Grubu içerisinde yer alan Fetullah Gülen'in bu tarihten sonra İzmir Kestanepazarı Kuran Kursu'nda görev yaptığı dönemde çevresinde bulunan arkadaşları ile dini motifleri de kullanmak (istismar etmek) suretiyle örgütünün çekirdek kadrosunu oluşturarak müstakil hareket etmeye başladığı, faaliyetlerini daha ziyade 13-18 yaş grubundaki öğrenci ve genç kesim üzerinde yoğunlaştırarak, teyp/video kasetlerine çekilen vaaz ve konuşmaları, sohbet toplantıları ve özellikle yaz kamplarında görüşlerini ulaştırdığı sempatizan grubu ile kendi adı ile anılan örgütünü kurduğu kaydedildi.

Özellikle 1990'lı yılların başından itibaren yurt dışına da açılmaya başlayan yapının, zaman içerisinde hayatın doğal akışına aykırı şekilde dünya genelinde 160 ülkede faaliyet gösterir hale geldiği vurgulanan iddianamede, örgütün amacının Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tüm anayasal kurumlarını ele geçirmek, aynı zamanda uluslararası düzeyde büyük ve etkili siyasi ve ekonomik güç haline gelmek olduğu belirtildi.

Bu kapsamda FETÖ/PDY'nin tabanında bulunan insanları istismar ederek kaynak ve meşruiyet devşirme, topladığı gençleri, bünyesindeki vakıf, ışık evleri, okul ve dershaneleri marifetiyle ideolojisi doğrultusunda yetiştirerek insan gücü elde etme amacında olduğu vurgulanan iddianamede, şu ifadelere yer verildi:

"Devlet modeline uygun bir paralel örgütlenme ile gizlice başta siyaset, mülkiye, adliye, maliye, askeriye ve emniyet olmak üzere devletin tüm kılcal damarlarına sızma, yurt, okul, dershane ve ışık evlerinde, beyin yıkama metotları ile sorgulamayan, düşünmeyen, mutlak itaati esas alan yapıya bağlı insan tipi yetiştirme, dinler arası diyalog çerçevesinde, semavi dinlerin temsilcileri ile görüşerek, kendisini İslam adına muhatap göstermeye çalışma, devlet dışında kendisine bağlı bir ekonomik sistem kurma, şirket birlikleri ve konfederasyonlar kurarak zenginler kulübü oluşturma böylelikle ulusal ve uluslararası ticarette söz sahibi olma, kamu, ÖSYM gibi sınavlarda soruları hukuka aykırı yollarla ele geçirip, kendi mensuplarının sınavlarda başarılı olarak kamu kurumlarına ve etkin okullara girmesini sağlamanın yanında, ürettiği sahte belge ve delillerle, örgüt mensubu olmayan kişiler hakkında adli ve idari soruşturmaların açılmasını sağlayarak devlet kadrolarından tasfiye etme ve bu kadrolara kendi örgüt elemanlarını yerleştirme yöntemlerini amacına ulaşmak için kullandığı anlaşılmaktadır."

- "Terörist örgütlenmelerin taktiklerini kullanıyorlar"

Fetullah Gülen'in hakkında örgüt içerisinde "Olağanüstü haller yaşamış bir veli olduğu" görüşünün yaygın olduğu kaydedilen iddianamede, "Etrafında bu kadar çok insanı toplayabilmesinin arkasında bu anlayışın yattığı söylenebilir. Gülen, örgüt üyelerine gelişen teknoloji ile birlikte teyp kasetleri, videokasetleri, kitapları, çeşitli dergilerde yer alan başyazıları, internet siteleri, radyo ve televizyon programları ile görüşlerini rahatça iletebilmiştir" ifadelerine yer verildi.

İddianamede, Pensilvanya örgütünün lider merkezli bir yapıya sahip olduğu belirtilerek, lidere en yakın insanların liderin koruyucusu oldukları, lider etrafında örgütlenen hareketin en dışında ise, örgüte ilgi duyanların bulunduğu kaydedildi.

FETÖ/PDY örgütlenmesinin, gizlilik, hiyerarşik yapılanma, pelür kağıtlarıyla haberleşme, özgeçmiş raporu verme ve kod adı kullanma gibi özellikleri ile yasa dışı terörist örgütlenmelerin taktiklerini kullandığı vurgulanan iddianamede, "FETÖ/PDY’de Fetullah Gülen'in verdiği kararı sorgulama anlamına gelecek her düşünce, eylem veya tavır kuvvetle ezilmekte, liderin ve ona bağlı diğer yöneticilerin tüm talimatları, aklın da ötesinde bir kutsiyet kazandırılarak uygulanmaktadır. Gülen başta olmak üzere örgüt yöneticileri, halka hitap ederken büyük bir tevazu sergilerken, örgüt içerisinde mutlak bir otorite ile hareket etmekte olup, örgüt içerisinde ödül ve ceza sistemi uygulanmaktadır" bilgisi verildi.

- Örgütün hiyerarşik yapısı

İddianamede FETÖ/PDY Örgütünün, "coğrafi", "sektörel" ya da "kurumsal" anlamda, "imam" olarak ifade edilen sorumlulardan oluşan bir çalışma ve hiyerarşik düzene sahip olduğu belirtilerek, FETÖ/PDY mensuplarınca "Kainat İmamı" ve "Mehdi" olarak kabul edilen Gülen'in liderliğini yaptığı örgütün, danışman kadrosu, kıta imamları, ülke imamları, bölge imamları, il ve ilçe imamları, esnaf imamları, semt imamları ve ev imamları üzerinden örgütlendiği ve tabana yayıldığı vurgulandı.

Mülkiye, emniyet, TSK, MİT ve yargı içerisinde faaliyet gösteren imamların ayrı bir yapılanma içerisinde yer aldığı belirtilen iddianamede, bu yapılanmada yer alanların, devletin hassas kurumlarında görev yapmaları nedeniyle takip edilmemek için diğer örgüt mensuplarına nazaran daha fazla önlemler aldığı ve teknolojinin iletişim konusunda sağladığı imkanlardan kontrollü bir seviyede istifade ettiği aktarıldı.

İddianamede, şunlar kaydedildi:

"Fetullah Gülen'in, 1970’lerin sonunda başlattığı uzun vadeli projenin ilk halkasını eğitim oluştururken, tedrisattan geçenler başta emniyet, yargı, TSK ve mülkiye olmak üzere, devletin önemli kademelerine yerleştirilmiş, bir kısmı ise iş adamı olmaya aday gösterilmiştir. Örgüt bir yandan eğitimle kadro yetiştirip, bir yandan da diğer alanlarda etkinliğini artırmıştır. Örgütün özellikle, TSK, emniyet, yargı, MİT, mülkiye ve bürokrasideki örgütlenmesi ile yasa dışı faaliyetleri, muhtelif tarihlerde resmi kurumlar ve istihbarat birimlerince hazırlanan çeşitli raporlarla devlet arşivlerine girmiştir. Fetullah Gülen ilk etapta devlete karşı savaş vererek hedeflere ulaşmanın yıpratıcı olacağını teşhis etmiş; bu nedenle, mevcut sistemi yıkmak yerine, devletin tüm kurumlarını ele geçirmeyi hedeflemiştir."

FETÖ/PDY’nin, diğer devlet kurumları gibi polis teşkilatı içinde de örgütlendiğinin kamuoyu tarafından da bilindiği kaydedilen iddianamede, "Örgütün ulaşmak istediği nihai hedefler göz önünde bulundurulduğunda, bu son derece anlaşılabilir bir durumdur. Zira Emniyet Genel Müdürlüğü, adli, idari ve istihbari kolluk görevi ifa eden ve aynı zamanda güç kullanma yetkisine sahip olan bir devlet kurumudur. Bu nedenle, örgütün sızıp kontrolü altına almaya çalıştığı kurumların başında gelmesi de oldukça doğaldır. Örgüt, emniyet teşkilatındaki kadrolaşmasını belirli bir düzeye ulaştırdıktan sonra, buradaki gücünü operasyonlarının ana aracı olarak kullanmaya başlamıştır" denildi.

İddianamede, şüpheli hakim ve savcıların örgüt bağlantılarını gösterir iletişim dökümlerinin olduğu belirtilerek, savcı ve hakimlerin Hidayet Karaca, Ekrem Dumanlı, Polis Akademisi öğrencilerinden sorumlu imam Rıdvan Akovalı, Fetullah Gülen'in bir dönem avukatlığını yapan Mehmet Rasim Kuseyri, yargı imamı Ahmet Can, iş adamı İzzet Akyar, emniyet memurları imamı Süleyman Uysal, Şerif Ali Tekalan, Ali Görel, Mahmut Akpınar, Süleyman Pehlivan, Abdullah Taşdemir, Yurt Atayün, Alaeddin Kaya, Muammer İhsan Kalkavan, İlhan İşbilen, Hasan Tarık Şen, Sedat Yetişkin, Naci Tosun gibi isimlerle yapıya üye olup ayrılmış veya halen aktif bir şekilde faaliyet yürüten şahıslar çok sayıda arama/mesaj kayıtlarının bulunduğu, şüphelilerin örgütsel bağlantısını gösteren telefon numaralarının da bulunduğu kaydedildi.

Hakim ve savcıların ABD, İspanya, Fransa, Almanya, Avusturya, Sudan, Britanya Hint Okyanusu Toprakları kaynaklı telefon numaraları ile doğrudan veya kurye aracılığı ile görüşme yaptıklarının tespit edildiği vurgulanan iddianamede, yürütülen soruşturmalar kapsamında alınan mağdur/müşteki, tanık, bilgi sahibi ve şüpheli ifadelerinde, 12 hedef şahıs hakkında FETÖ/PDY'ye müzahir olduğuna dair bilgilerin olduğu belirtilerek, yapılan HTS analiz çalışması neticesinde, 38 hedef şahsın, yürütülen soruşturmalarda alınan ifadelerde, FETÖ/PDY'ye müzahir olduğuna dair bilgiler bulunan 32 şahısla doğrudan irtibatlarının olduğunun tespit edildiği belirtildi.

- "Örgütle bağlantılı olduklarına dair iz ve emareler görülmüştür"

Hedef şahısların, birçoğunun açık kaynaklarda örgüt yöneticisi ve üst düzey sorumlusu olduğu yönünde bilgiler bulunan 74 şahısla irtibatlarının olduğunun görüldüğü vurgulanan iddianamede, hedef şahıs ve irtibatlarının HTS analiz çalışmalarında elde edilen bilgiler, şahısların yurtdışı kaynaklı telefonlarla irtibatlarının olduğunu ve belirli numaralar üzerinde yoğunlaştığını gösterdiği vurgulandı.

İddianamede, şunlar kaydedildi:

"Hedef şahıs ve irtibatlarının haberleşme trafiğinin, gerek açık kaynaklarda gerekse yürütülen soruşturmalar kapsamında alınan ifadelerde, örgütün 'yargı imamı, yargı imam yardımcısı, tayin heyeti üyesi, ana kadro, üst düzey sorumlusu' olarak nitelendirilen şahıslarla yoğunlaştığı görülmektedir. Bu durum, örgüt içerisindeki hiyerarşik yapılanmanın gereği olarak talimatların yukarıdan aşağıya ve aşağıdan yukarıya doğru silsile yoluyla iletildiğine, örgüt jargonunda mahrem hizmetler olarak adlandırılan mülkiye, adliye, askeriye ve emniyet birimlerinde var olan örgüt üyeleriyle haberleşmede kullanılan kurye yönteminin varlığına işaret etmektedir. Adı geçen şahısların ve 1.derece irtibatlarının FETÖ/PDY mensubu şahıslarla yoğun irtibatlı oldukları yapılan HTS analiz çalışmasında açıkça görülmektedir. Şahısların, FETÖ/PDY içerisinde yer alan ya da iltisaklı bulunan kimselerle yukarıda izah edilen bağlantıları incelenmesi sonucu adı geçen şahısların FETÖ/PDY kapsamında örgütlü bir şekilde hareket ettiklerine ve örgütle bağlantılı olduklarına dair iz ve emareler görülmüştür."

(Sürecek)

Sonraki Haber