Prof. Dr. Naci Görür'den Marmara Depremi sonrası için korkutan uyarı
Deprem Uzmanı Prof. Dr. Naci Görür, Marmara açıklarında meydana gelen 4.2 büyüklüğündeki depremle ilgili açıklamalarda bulundu. Depremin yerinin endişe verici olduğunu belirten Görür, "Depremin yeri endişece verici. Minimum 7.2 büyüklükte deprem beklediğimiz fayı tetikleyebilir" dedi.
Deprem Uzmanı Prof. Dr. Naci Görür, Marmara açıklarında meydana gelen ve İstanbul'da da hissedilen 4.2 büyüklüğündeki depreme ilişkin yaptığı açıklamada, "Minimum 7.2 büyüklükte deprem beklediğimiz fayın üzerinde. Bu da söz konusu fayın tetiklenmesine katkıda bulunabilir" ifadelerini kullandı.
AFAD verilerine göre; Marmara Denizi'nde Tekirdağ açıklarında saat 16.38'te 4.2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Yerin 7 kilometre derinliğinde gerçekleşen deprem İstanbul başta olmak üzere çevre illerden de hissedildi. Deprem Uzmanı Prof. Dr. Naci Görür, Twitter hesabından depreme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
"DEPREMİN YERİ ENDİŞE VERİCİ"
Naci Görür, yaptığı paylaşımda, "Arkadaşlar Marmara'da olan 4,3'lük depremi görüyorsunuz. Minimum 7.2 büyüklükte deprem beklediğimiz fayın üzerinde. Yeri endişe verici. Bu deprem fayda az da olsa stres değişimine ve mekanik vibrasyona neden olmuş olabilir. Bu da söz konusu fayın tetiklenmesine katkıda bulunabilir" ifadelerini kullandı.
PROF. ŞENER ÜŞÜMEZSOY: YILANIN SÜRTÜNMESİ GİBİ
Habertürk TV'ye açıklamalarda bulunan Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Şener Üşümezsoy ise sarsıntı ile ilgili şunları söyledi:
"1912'de yılında kırılan bir fay hattımız var Ereğli açıklarında. Bu Silivri hattına giden fay üzerinde, orada çatallaydı. Aşağı yukarı 3-4 kilometre karelik yüzeyin oynaması. Bu dağılmış olduğu için sürekli depremler yaratıyor. Kumburgaz çukurunu tetikleyecek diye bir veri yok. 1912'de kırılan fay enerjisini boşalttıktan sonra onun üzerinde bir kırık oluşturuyor. Yılanın sürtünmesi gibi, onlardan biri olmuştur. Bu sürekli enerjisini boşaltan, atma yapan Silivri-Tekirdağ fay hattında olan. Bizim için tehlikeli olan Kumburgaz fayı, onun üzerinde hareket yok.
Kumburgaz fayı üzerinde olsaydı riskli görülebilirdi. Bu sürekli stresini boşaltan bir fay. Ana fay değil. Kumburgaz fayı üzerinde olsaydı kırılabilecek potansiyeli vardı. Dediğim gibi yılanın sürtünmesi gibi hareket ediyor. Fayın 1912'de kırılmış olması itibarıyla çok büyük risk yok. Asıl korkacağımız Büyükçekmece ile Silivri arasındaki Kumburgaz çukur. Orada hareketlilik yok. Büyük depremler olacak söylemi İstanbul için geçerli değil. Ama o bölgede yapı stoğu heyelanlar üzerinde olduğu için risk taşıyabilir. Şu anda o fayda eli kulağında bir hareket görmüyoruz. Söyledikleri gibi 7'nin üzerinde bir deprem söz konusu değil."
PROF. DR. AHMET ERCAN: ÖNCÜ DEĞİL AMA UYARICI BİR DEPREM
Açıklamalarda bulunan bir diğer isim Prof. Dr. Ahmet Ercan ise depremle ilgili şunları kaydetti:
Büyük depreme alıştırmasıdır bu. Daha önce depremin iki kolda olacağını belirtmiştim. İstanbul ve Tekirdağ kolu. Deprem tam Tekirdağ kolunun merkezinde oldu. Bizim bundan sonra beklediğimiz 7.2'lik depremin nerede olacağını, hangi noktada kıracağını, aynı zamanda sağ atımlı bir kırık olacağını net olarak gösterdi. Marmara Ereğlisi'nin 10-15 kilometre önünde yaklaşık sağ atımlı kırıkla boşalma olacağını, bu depremin büyük olacağını söylemiştim. İstanbul kolunda ise Küçükçekmece önlerinde olacağını belirtmiştim. Geçen gün Mürefte'de bir deprem oldu. Ben de tesadüfen Mürefte'de tatildeyim. Bu depremle Mürefte'deki deprem birbiriyle bağlantılı. 1912'de Mürefte'de bir deprem olmuştu. 7.2 ve 7.4 arasındaydı. Kızılca kıyamet kopmuştu o depremde. Yangın çıkmıştı, çok fazla kayıp vardı. Buradaki sonuç şu; acaba Tekirdağ kolunda beklediğimiz büyük deprem daha önce olan Mürefte depreminin tıpkısı mı olacak. Benim görüşüm şu, geçen hafta Mürefte'de olan deprem bir izlenim değişikliğine neden oldu. Deprem bu kez karadan değil de Mürefte-Şarköy'ün önünden denizden geçti. Bir bakıma denizden geçmesinin işaretini verir gibi. Sözünü ettiğim bölgede genellikle yamaçlardan geliyordu. Bunun hasarı fazla oldu. Ama deprem denizden geçerse bu hasarın 1912 kadar olmamasını bekliyorum. Gerek İstanbul gerek Tekirdağ kolunda 4, 4,5, 5 ve hatta 6'ya varan uyarıcı depremler olacaktır. Bu depremler olmasa gelecek deprem konusunda herhangi bir bilgi veremeyiz. Son 21 yıldır Marmara'nın gergin olmadığını 7.2'lik depremi yaratmak için bir gücü biriktirmediğini söyleyegeliyorum. Yapılan araştırmalara göre ben 2045'e kadar 7.2'lik bir deprem beklemiyorum. Bizi dinleyen halen yazlıklarında olan Silivri, Kumburgaz, Marmara Ereğlisi, Mürefte, Tekirdağ'daki depremler için söylüyorum. Benim bunun arkasından daha büyük bir deprem beklentim yok. Deneyimlerime bağlı olarak bunun uyarıcı bir deprem olduğu kanısındayım. Bu tür depremler olacak, 'hadi elinizi çabuk tutun, yapınıza baktırın, deprem yönetmeliği size bu imkanları gibi' bir şeyler söylüyor. 'Deprem oldu' diye korkmak değil de, önemli olan sağlam yerde, sağlam konutta oturmak. 'Büyük bir deprem olacakmış' vaveylası hem Türkiye'nin ekonomisini hem de halkın psikolojisini bozuyor.
PROF. DR. ŞERİF BARIŞ: DEPREMİ DEPREM OLUNCA KONUŞMAYALIM
Depremi değerlendiren diğer isim Prof. Dr. Şerif Barış ise şöyle konuştu:
Bu başlı başına bağımsız bir deprem. Bostancı'da oturduğumuz halde hiç hissetmedik. İnsanların dışarıda olduğunu görüyorum. Şöyle bir sitemim var; biz maalesef biz deprem olunca depremi konuşuyor. Ve maalesef yanlış bilgileri konuşuyoruz. İnsanlar hangi basit önlemlerle hayatta kalabilirler bunları konuşmak lazım. Türkiye'de sıkı denetim şart. Bütün kurumlarda personelin deprem eğitimi alması gerektiğine dair bir yönerge var. Bu denetim olmazsa şirketler bu işi yapar mı? Denetimlerin sıkı sıkıya kontrol edilerek yapılması lazım. Deprem olunca hatırlıyoruz, birkaç gün konuşup unutuyoruz. Topyekün eğitim şart. Televizyonlar bunu gündemden düşürmese, kısa kısa spot bilgilerle, ünlülerle görsel olarak basit ve kolay olarak hayat kurtaracak önlemler. Bu çığda, depremde, salgın hastalıklarda böyle. Basit bir maske hayat kurtarıyor. İnsanlar şimdi nasıl emniyet kemeri takıyorlar, hayat kurtarıyor değil mi? Sıkı denetimlerle, sıkı eğitimlerle, tatbikatlarla şirketlerden başlayarak halka indirmek zorundayız. Askeri birliklerde eğitime gelen askerlere mutlaka depremle ilgili basit bilgiler vermemiz lazım, hemşirelik okulları gibi, 7'den 77'ye, hatta uygulamalı ve hatta çocuklarımıza oynamalı, oyuncaklarla eğitim verilmeli. İnanın bunlar çok zaman harcanacak işler değil. Japonya'da bu depremler sık olunca insanlar ister istemez unutmuyorlar. Bizde seyrek olduğu için çabuk unutuyoruz. Biz sanal tatbikat gibi programla, kısa kısa bilgilerle vermemiz gerekiyor. Küçük spotlarla, çarpıcı saatlerde ev kadınlarına, annelere, babalara kısa kısa bilgiler, görsel bilgiler, öyle saatlerce konuşmak değil bize söylediğimiz. Medya ile birlikte, Bakanlıkla beraber nasıl Kovid'i gösteriyorsak, doğru davranışları anlatmak lazım. Bu doğru davranışlar insanların hayatını kurtaracak, ekonomik kayıpları azaltacak. Başka çaremiz yok. Türkiye dünyada deprem tehlikesi açısından 4. sırada. Biz Japonya'dan daha tehlikeliyiz. Çok geçmiş olsun.
Marmara Denizi'nde meydana gelen 4.2 büyüklüğündeki deprem, İstanbul ve çevre illerde de hissedildi. Marmara Ereğlisi'nde saat 16.38'de meydana gelen deprem nedeniyle İstanbul'da ev ve işyerlerinde bulunan bazı vatandaşlar, cadde ve sokaklara indi. 18.87 kilometre derinlikte oluştuğu belirlenen depremin yarattığı kısa süreli sarsıntı İstanbul ve çevre illerde de hissedildi.