Ülkü Ocakları Başkanı ateş püskürdü !

Ülkü Ocakları Başkanı Kılavuz, PKK'lı kişiler tarafından öldürülen Fırat Çakıroğlu hakkında yazılı bir açıklama yaptı.

Ülkü Ocakları Genel Başkanı Olcay Kılavuz, hayatını kaybeden Ege Üniversitesi öğrencisi Fırat Yılmaz Çakıroğlu ve Çakıroğlu'nun ölümünün ardından yaşanan süreç ile ilgili açıklama yayımladı. Kılavuz, yaptığı yazılı açıklamada "Katil, terör örgütü kamplarında ve kırsalda çekilmiş fotoğrafları bulunan, terör eylemleri gerçekleştirmek üzere üniversiteye sokulmuş bir militandır. Ülkü Ocakları olarak gerek bölgedeki arkadaşlarımız, gerekse avukatlarımız aracılığıyla olayı yakından takip etmekteyiz. Yasal sürecin sonuçlanmasını, soysuz katillerin cezalandırılmasının yanı sıra bu eylemleri gerçekleştiren suç örgütünün de çökertilerek üniversitelerden çıkartılmasını sabırla bekleyecek ve adalet yerini bulmadıkça da susmayacağız. Gerek meydanlarda, gerek üniversitelerde, gerekse adliye koridorlarında mücadele etmeye, milletimizi ve vatanımızı bu soysuzlardan ve sapık zihniyetlerinden muhafaza etmeye devam edeceğiz" dedi.

"ÜNİVERSİTELERİMİZ, İNSANLIKLA İLGİSİ BULUNMAYAN AŞAĞILIK KATİL SÜRÜLERİNİN PROPAGANDA YAPABİLDİĞİ TERÖR ÜSLERİ HALİNE DÖNÜŞMÜŞTÜR"

Ülkü Ocakları Genel Başkanı Olcay Kılavuz tarafından yapılan yazılı açıklamada "Hükümetin "açılım" adı altında başlatmış olduğu ihanet süreci, üniversitelerimiz başta olmak üzere; memleketimizin birçok noktasında bölücü hainlerin serbestçe yuvalanıp, kanlı eylemler yapmasına zemin hazırlamıştır. Bunun son örneği, geçtiğimiz Cuma gün Ege Üniversitesinde Fırat Çakıroğlu ülküdaşımızın kahpece şehit edilmesi olmuştur. Bu hadise sadece Ülkü Ocaklıları değil, insanlık bilincine ve vicdana sahip her görüşten vatandaşlarımız tarafından büyük bir üzüntü ve öfkeyle karşılanmıştır. Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı gerek yaptığı basın açıklamalarıyla, gerekse yetkililerle gerçekleştirilen görüşmelerde; üniversitelerde yuvalanan ihanet şebekelerine dikkat çekmiş, gerekli önlemlerin alınması hususunda defalarca ikazda bulunmuştur. Bir ilim merkezi olması gereken üniversitelerimiz, insanlıkla hiçbir ilgisi bulunmayan aşağılık katil sürülerinin rahatça propaganda yapabildiği terör üsleri haline dönüşmüştür. Bu caniler güruhu, milliyetçi öğrenciler başta olmak üzere, üniversitede kendilerinden olmayan tüm öğrencilere karşı; tam bir terörist zihniyetiyle her türlü baskı ve yıldırma taktiğini kullanarak, öğrencilerin en temel hakkı olan okuma hakkını gasp etmektedirler. Üniversitelerimizin koridorları, bölücü terör örgütünün sloganları ve katillerin resimleriyle donatılmakta, Türk bayrağı başta olmak üzere, Türklüğe dair hiçbir simgenin bulunmasına müsaade edilmemektedir. Bu soysuzlaşmanın en büyük sorumlusu, elbette ki bu yapılanmalara müsaade eden ve teröristlere çanak tutan AKP iktidarıdır. "Kardeşlik", "Barış" ve "Analar ağlamasın" gibi masallarıyla taviz üstüne taviz vererek bölücüleri cesaretlendiren siyasi iktidar, içine düştüğümüz bu ihanet çukurunun başlıca müsebbibidir. Ancak "düşünce özgürlüğü" adı altında terörist faaliyetleri meşrulaştıran üniversite yönetimleri ve bölücü zihniyetin üniversite kadrolarına girmiş sözde öğretim elemanları ve üniversite yöneticileri de, gelinen bu noktada hükümetten daha az suçlu değildir. Öte yandan basın yayın organlarının çok büyük bir kısmının da meseleyi "sağ-sol çatışması", "karşıt görüşlüler arası kavga" gibi basit sözcüklerle geçiştirdiği görülmektedir. Tek dertleri okullarını tamamlayıp, milletine hizmet etmek olan Ülkücülerle; okula sadece terör örgütünün propagandasını yapmak için gelen hainlerin aynı kefede değerlendirilmesi eğer geri zekâlılıktan kaynaklanmıyorsa şerefsizliktir, namussuzluktur, ihanete ortak olmaktır" ifadelerini kullandı.

"FIRAT ÇAKIROĞLU'NU KASTEN ÖLDÜRME SUÇUNA İŞTİRAK EDEN KİŞİ YA DA KİŞİLERE HERHANGİ BİR SORUŞTURMA BAŞLATTINIZ MI?"

Olcay Kılavuz, "Fırat Çakıroğlu'nun kanı, siyasi iktidar başta olmak üzere; İzmir Valisinin, Ege Üniversitesi Rektörünün, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanının, İzmir Emniyet Müdürünün, üniversite güvenliğinin ve okula çok yakın olmasına rağmen zamanında olay yerine varıp, müdahale etmeyen sağlık görevlilerinin eline bulaşmıştır. Bu hadiseyi engelleyemeyenler, yapılan onca ihbar ve şikâyete rağmen görevlerini yerine getirmekten imtina edenler, vazife şerefine ve bilincine sahip iseler, üzerlerine yapışan bu lekeden kurtulmak için derhal istifa etmelidirler! İnsanlık vicdanı, vazife ahlakı da bunu gerektirmektedir. Buradan yetkililere çağrıda bulunuyor ve şu sorularımızın yanıtlanmasını talep ediyoruz. İzmir Valisi Mustafa Toprak ve İl Emniyet Müdürü Celal Uzunkaya; Fırat Yılmaz Çakıroğlu kardeşimiz, şehit edilmesine neden olan olay gerçekleşmeden önce de tehditler almaktayken ve farklı zamanlarda bunları ekiplerinize bildirmişken neden herhangi bir önlem almadınız? Üstelik basit bir basın organının dahi takip ettiği, terör örgütünün sözde gençlik yapılanmasına ait sosyal medya hesaplarından dahi bu tehditler savrulurken bunları hiç mi fark etmediniz? Bu husustaki ihmaller silsilesinin sebebi nedir? Bu tavrınız hükümeti yürüttüğü taviz ve ihanet politikaları sebebiyle terörist faaliyetlere göz yummanın bir parçası mıdır, yoksa emrinizdeki ekiplerin ihmalinden mi kaynaklanmaktadır? Eğer ekiplerinizin bir ihmali var ise bu kişiler hakkında ne gibi hukuki işlemler başlattınız? Fırat Kardeşimizi polis aracına almayı reddederek Türk Ceza Kanunu madde 83 kapsamında ihmali davranışla ölümüne sebep olan emniyet görevlileri hakkında ne gibi bir hukuki süreç başlattınız? Olayın doğrudan faili olan, öğrenci kılığındaki teröristler dışında ambulansın yolunu keserek olay yerine gelmesini engelleyen ve bu vesileyle Fırat Çakıroğlu'nu kasten öldürme suçuna iştirak eden kişi ya da kişilere yönelik herhangi bir soruşturma başlattınız mı?" açıklamasında bulundu.

"DEKANI OLDUĞUNUZ FAKÜLTEDE EĞİTİM VE ÖĞRETİM HAKKININ GASP EDİLMESİNE ÇANAK TUTUYORSUNUZ"

Ege Üniversitesi Rektörü Candeğer Yılmaz'a sorular yönelttiği açıklamasında Kılavuz, şunları kaydetti: "Ege Üniversitesi Rektörü Candeğer Yılmaz, eğitim öğretim yuvası ve gelecek nesillerimizin hem bedenen hem aklen sağlıklı bir şekilde yetiştirilmesine hizmet etmesi gereken üniversitenizin çeşitli fakülteleri, sınıfları ve öğrencilerin kullanımına açık diğer ortak alanlar bölücü örgüt sloganlarıyla, bölücübaşının posterleriyle, terör örgütü paçavralarıyla donatılırken; bunları yapan teröristler başta milliyetçiler olmak üzere tüm öğrencilerin temel hakkı olan eğitim öğretim hakkını gasp ederken ve bu hadiseler sağır sultanın dahi kulaklarını çınlatmışken siz hangi gerekçeyle bu teröristlere kol kanat gerdiniz? Fırat Çakıroğlu kardeşimizi şehit eden soysuz terör örgütü mensubu olduğunu alenen beyan ederken, örgüt kamplarında çekilmiş fotoğraflarını paylaşırken, öğrenciliğine devam etmesine neden müsaade ettiniz? Olayın gerçekleştiği Edebiyat Fakültesi'nin terör örgütünün cephaneliği, mağarası ve adeta karargahı haline gelmesine göz yuman fakülte yöneticileri hakkında başlatılmış veya bu acı olay üzerine başlatmayı düşündüğünüz herhangi bir hukuki süreç var mıdır? Ege Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi'nin, diğer bir ifadeyle Ege Üniversitesi'ndeki PKK üssünün Dekanı Ersin Doğer, Fakülteniz koridorlarınızda ve duvarlarında yer alan sloganlar afişler sizin sanatsal bakışınızı mı yansıtmakta? Dersliklerde bulunması gereken sıra, masa ve sandalyelerin koridorlarda fırlatılmış ve kırık vaziyette yığılması, farklı yönetim anlayışınızın mı bir eseri? Akıl sahibi her birey gibi böyle bir yaklaşımın gerçeklerle bağlantısı olmadığı kanaatindeyiz. O halde geriye bir tek seçenek kalıyor. Siz ve fakülte yönetiminiz ya korktuğunuz için acz içindesiniz ya da terörist faaliyetlere yardım ve yataklık yaparak Dekanı olduğunuz fakültede eğitim ve öğretim hakkının gasp edilmesine çanak tutuyorsunuz. Aksi takdirde sorumlu olduğunuz akademik birimin, terör örgütünün her türlü yapılanmasının istingâhı oluşunu, fakülte koridorlarının mağaraya çevrilmesini, kahpe saldırılarda kullanılan silahların saklandığı cephanelik olarak kullanılmasını nasıl açıklayacaksınız? Bu aciz yönetim anlayışınızdan mı vazgeçeceksiniz yoksa vazifenin gerektirdiği sorumluluk ve şeref mefhumlarından bir nebze de olsa haberdar olduğunuzu göstererek istifa mı edeceksiniz? Bu sorularımız sadece basın açıklamasından ibaret olmadığını; tespit ettiğimiz ihmallerle alakalı olarak saydığımız kurum ve kişiler hakkında da hukuki süreçleri başlatacağımızı, gereken her türlü hukuki mücadeleyi vereceğimizi belirtmek isteriz"

"ÜLKÜCÜLERİN SAĞDUYUYU YANLIŞ YORUMLAMAYA DEVAM EDENLER HÜSRANA UĞRADIKLARINI GÖRECEKLERDİR"


Ülkü Ocakları Genel Başkanı Olcay Kılavuz, açıklamasını şu sözlerle sürdürdü: "Ülkemizdeki tüm üniversite yetkililerine ve güvenlik birimlerine bir çağrıda bulunmak istiyoruz. Üniversiteleri terörist unsurlardan temizleyiniz. Aksi takdirde bundan sonra yaşanacak her türlü olayın sorumlusu sizler olacaksınız. Siz ve yandaş basın grupları her ne kadar görmezden gelseler de, üniversitelerdeki terörist yapılanmalar sadece Milliyetçi-Ülkücü öğrencilere değil; geleceğimizin inşasını gerçekleştirecek tüm üniversite gençliğine yönelik bir tehdit ve tehlikedir. Bu soysuzların yoğunlaştığı üniversite ve diğer eğitim kurumlarının tamamında öğrenciler benzer sıkıntılara maruz kalmaktadır. Ülkücülerin gösterdiği sağduyuyu yanlış yorumlamaya devam edenler er veya geç hüsrana uğradıklarını muhakkak göreceklerdir. Bütün bu elim hadiselerin yanında Fırat kardeşimizin şehit edildiği olayın ardından terör örgütünün uzantıları tarafından, tamamen hastalıklı ve kahpe bir zihniyetin ürünü olan bir takım iddialar ortaya atılmış; aklı başında hiç bir kimsenin dikkate almayacağı bu safsatalar da birtakım basın kuruluşları tarafından haber yapılmıştır. Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı olarak elbette ki soysuz teröristleri muhatap alarak iddialarına cevap verecek değiliz. Ancak öz konusu iddiaların haber yapılması üzerine, Aziz Milletimize olay ile alakalı olarak bilgi vermeyi gerekli gördük. Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Merkezi olarak, bizzat ve görevlendirdiğimiz avukatlar vasıtasıyla, yaşanan olayların arka planı ve Fırat Ülküdaşımızın şehit edilişi hakkında gerekli bilgilere sahip olduk. Soysuz katilin kim olduğu ve kaç kişinin arkadaşlarımıza ne tür silahlarla saldırdığı konusunda da deliller ortadadır. Katil, terör örgütü kamplarında ve kırsalda çekilmiş fotoğrafları bulunan, terör eylemleri gerçekleştirmek üzere üniversiteye sokulmuş bir militandır. Basın kuruluşlarının, kendilerinin de ifade ettiği üzere terör örgütü uzantısı olan bu soysuzların, adi ve alçak iddialarını haber yapmaları da bizleri şaşırtmış, üzmüş ve bir o kadar da öfkelendirmiştir. Ülkü Ocakları olarak gerek bölgedeki arkadaşlarımız, gerekse avukatlarımız aracılığıyla olayı yakından takip etmekteyiz. Yasal sürecin sonuçlanmasını, soysuz katillerin cezalandırılmasının yanı sıra bu eylemleri gerçekleştiren suç örgütünün de çökertilerek üniversitelerden çıkartılmasını sabırla bekleyecek ve adalet yerini bulmadıkça da susmayacağız. Gerek meydanlarda, gerek üniversitelerde, gerekse adliye koridorlarında mücadele etmeye, milletimizi ve vatanımızı bu soysuzlardan ve sapık zihniyetlerinden muhafaza etmeye devam edeceğiz"

Sonraki Haber