Seçimlerde ''Başkanlık'' ve ''Yeni Türkiye'' şoku !
Halk başkanlığa ‘hayır’ dedi, AK Parti ve Tayyip Erdoğan’ın savunduğu “Yeni Türiye” tanımı da yerle bir oldu..
Türkiye’de ‘yönetimde istikrar’ gerekçesiyle küçük partilerin önüne engel olan ve yıllardan beri düşürülmesi tartışılan yüzde 10 seçim barajı patladı. HDP’nin Türkiye partisine dönüşme vaadiyle yüzde 10 barajını aşması, en çok bu oranı düşürmemekte direnen iktidar partisi AK Parti’yi vurdu.
7 Haziran seçimlerinin sonuçlarının siyasete en büyük etkisi, Başbakanlık sisteminin artık gündemden çıkması olacak. Sonuçlar ayrıca, AKP'nin oy kaybettiğini, CHP'nin yerinde saydığını gösteriyor. Seçimin kazananları ise iki parti; MHP ve barajı geçen HDP. Bir başka sonuç ise, 2011 seçimlerinde AKP'ye yarayan ve aldığı oya göre çok fazla milletvekili çıkarmasını sağlayan seçim sisteminin, 7 Haziran 2015'te HDP'ye yaraması. Bu kez, HDP aldığı oy oranına göre, çok fazla vekil getirdi.
İşte Hürriyet’ten Zeynep GürcanlI’nın kaleminden Ankara kulislerine yansıyan, 7 Haziran'ın ilk analizleri;
HALK,BAŞKANLIK SİSTEMİNE "HAYIR" DEDİ
Halkın Başkanlık sistemine sıcak bakmadığını ortaya koydu. Dört partinin yer aldığı TBMM aritmetiğinde, partilerin seçim kampanyalarında halka verdikleri sözler gözönüne alındığında, Başkanlık sisteminin getirilmesi de mümkün görünmüyor. Seçim kampanyasında Başkanlık sistemini savunan sadece AKP olmuştu. Diğer üç parti, bu sisteme kesinlikle karşı olduklarını ifade etmişlerdi. Başkanlık sistemine geçilmesi için Anayasa değişikliği yapılması gerekiyor.
Anayasaya göre, anayasa değişikliklerinin referanduma sunulabilmesi için en az 330 ile 367 arası bir oyla TBMM’de kabul edilmesi gerekiyor. Bu oy aralığında kabul edilen düzenlemeleri, Cumhurbaşkanı ya referanduma sunuyor ya da Meclis’e iade ediyor. Meclis’in yeniden aynı aralıkta bir oyla anayasa değişikliğini kabul etmesi halinde ise düzenleme zorunlu olarak Cumhurbaşkanı tarafından referanduma götürülüyor. Anayasa değişikliklerinin referanduma götürülmeden yürürlüğe girebilmesi için, 367 milletvekilinin oyu gerekiyor. Bu durumda, Cumhurbaşkanı, düzenlemeyi referanduma götürebiliyor ya da onaylayarak yürürlüğe girmesine karar verebiliyor. Açılan sandıkların ortaya koyduğu mevcut tabloda, Başkanlık sistemi için anayasa değişikliği mümkün görünmüyor.
SEÇİM SİSTEMİ BU KEZ HDP'YE YARADI
2011 seçimlerinde AKP, seçim sistemi dolayısıyla en yüksek oyu alan parti olarak, sistemden en çok yararlanan parti olmuştu. 2015 seçimlerinde ise, sistem yüzde 10 barajını geçen HDP'ye yarayacak. Mevcut sonuçlara göre, HDP'nin yüzde 12'den biraz fazla oy alması bekleniyor. Yüzde 10 barajını aşarak, parlamentoya girmeye hak kazanması beklenen dört parti arasında, seçim sisteminden en çok HDP yararlanacak; aldığı oy oranına göre en fazla milletvekilini HDP çıkaracak. Yaklaşık yüzde 12'den fazla oy alması beklenen HDP'nin 70'in üzerinde 80'e yakın vekil çıkarması bekleniyor. Oysa yüzde 16'dan fazla oy alması beklenen MHP'nin vekil sayısı ya 80 olacak ya da 80'in biraz üzerinde. Yani aralarında yüzde 4'e yakın oy farkı olan iki partinin TBMM'ye taşıyacağı vekil sayısı hemen hemen eşit olacak. HDP'nin aldığı yüzdenin iki katından fazla oy alan, yüzde 25'ler civarında oy alan CHP ise, oy oranı HDP'nin iki katı olmasına rağmen, vekil sayısı HDP'nin iki katını bulmuyor. CHP'nin 130 ila 135 arasında vekil çıkarması bekleniyor.
YENİ BİR TÜRKİYE
Hürriyet’ten Nuray Babacan ile Bülent Sarıoğlu’nun haberine göre resmi olmayan sonuçlara göre, 13 yıl tek başına iktidar olan AK Parti’nin 2011 genel seçimlerinde yüzde 49.95 olan oyu yüzde 40.70’e düştü. AK Parti’nin oyu 9.25 puan geriledi. Aldığı vekil sayısı 327’den 255’e düşen AK Parti, 2011’e göre 72 sandalye kaybetti. Başbakan Ahmet Davutoğlu, girdiği ilk genel seçimde partisine en çok oy kaybettiren lider oldu. “Halkla Buluşma” adı altında mitingler düzenleyen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın desteği de dikkate alındığında, AK Parti seçimin “çifte kaybedeni” oldu.
ÜÇ PARTİYE OY GİTTİ
AK Parti’nin oy oranındaki düşüşte, hem HDP’ye hem MHP’ye hem de SP ile BBP’nin kurduğu milli ittifaka oy kaptırması etkili oldu. Daha önceki seçimlerde bu partiye oy veren muhafazakâr Kürtlerden bir bölümünün bu kez HDP’yi tercih ettiği ortaya çıktı. Orta Anadolu’daki “rahatsız” seçmenin de bu kez AK Parti yerine MHP’yi tercih ettiği görüldü.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ekonomik vaatleri ve farklı seçim kampanyasına rağmen oy toplamında ilerleme kaydedemedi. Yüzde yarımlık bir farkla CHP, 2011’deki oyunu korudu. CHP, özellikle büyük kentlerde HDP’ye kayan seçmeni, yeni projeleri ve vaatlerle gelen diğer seçmenle telafi etti. Oy oranında önemli değişim olmayan CHP, önceki seçime göre üç milletvekili kaybetti. Vekil sayısı 135’ten 132’ye düştü. CHP’nin 2011’de yüzde 25.94 olan oyu, yüzde 25.17’de kaldı. Bu sonuçlar kendisine yüzde 35 hedef koyan Kılıçdaroğlu’nu da istediği başarıya götüremedi.
2011’de yüzde 12.98 oy alan MHP, bu seçimlerde oyunu yaklaşık 3.52 puan artışla yüzde 16.50’ye çıkardı. MHP’nin yükselişinde çözüm süreci karşıtlığı ile AK Parti’den memnuniyet duymayanların etkisi oldu. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yıllardan beri değişmeyen politikalarıyla yüzde 18 hedefine ulaşamasa da HDP’den sonra seçimin başarılı ikinci partisi oldu.
DEMİRTAŞ FAKTÖRÜ
2011 seçimlerine bağımsız listelerle giren ve Meclis’te Barış ve Demokrasi Partisi olarak grup kuran Kürt hareketi, 4 yıl gibi kısa bir sürede farklı bir noktaya evrildi. BDP destekli bağımsızlar grubu 2011’de yüzde 6.58 oy oranıyla 35 milletvekiline sahipti. Hareketin eş başkanlığını yürüten Selahattin Demirtaş, Cumhurbaşkanlığı seçiminde bölge milletvekilliğinden çıkarak Türkiye’yi kapsayan dönüşümünü genel seçimde güçlendirdi. İlk kez parti olarak seçime giren HDP, riskli tercihinden başarıyla çıktı.