Özel: ''Bugün seçim olursa iktidarız''
31 Mart yerel seçimlerinden büyük bir zaferle çıkan CHP'nin Genel Başkanı Özgür Özel, katıldığı canlı yayında son seçim anketlerini değerlendirdi ve "bugün seçim olursa iktidarız" ded,
CHP lideri Özgür Özel, SÖZCÜ TV'nin konuğu oldu. Duayen gazeteci Uğur Dündar'ın gündeme dair sorularını yanıtlayan Özel, Biden'ın ABD Başkan adaylığından çekilmesiyle ilgili şu ifadeleri kullandı;
Geçtiğimiz hafta sayın Trump'a bir saldırı gerçekleşti. Kulağını sıyıran bir mermi ki bir kaç saniyeyle ölümden dönüyor. O zaman sosyal medyadan da paylaşım yapıp saldırıyı kınadık. O süreçte Biden'ın söylemleri de önemliydi.
Biden'ın aldığı kendi kararı ve sonuçta ABD'nin tercihi. Kampanyayı yürütmekte zorluk çekiyordu. Trump'ın karşısına daha zorlu bir rakip çıkacak gibi görünüyor.
Sağlık durumuyla, meseleleri algılama konusuyla sosyal medyada gençler tarafından çokça gündeme geliyordu. Partisi açısından daha iddialı bir adayla yola devam etmek daha iyi olacaktır.
ERDOĞAN'LA NORMALLEŞME SÜRECİ
Son seçimlerdeki ana muhalefet partisinin genel başkanı ülkenin Cumhurbaşkanıyla bayramlaşmıyor, Anıtkabir'de bile el sıkışmıyor, camide bile göz göze gelmiyor.
Ben bu tabloyu şahsen doğru bulmam. ülkeyi yönetmeye talip olan ve son seçimlerde birinci parti olmuş, bugün seçim yapılsa bütün anketlerde birinci parti çıkan bir partiye bu tablo yakışmaz. O yüzden ilk adımı ben attım.
"BUGÜN SEÇİM OLSA İKTİDARIZ"
22 yıl boyunca Tayyip Beyin partisi birinci partiydi. 22. yılın sonunda biz birinci parti olduk. Bugün seçim olsa biz iktidarız. O yüzden ilk telefonu ben açtım, ilk ziyarete ben gittim.
Sonra da onlar bize geldi. Ben buna 'normalleşme' diyorum. Biz düşman değiliz. Biz bu ülkenin birinci ve ikinci partisiyiz.
KIBRIS'TA ERDOĞAN’LA NE KONUŞTU?
Kişileri eleştirebiliriz ama kurumları yıpratmamak lazım. Önce o kısa bir hal hatır sordu. Daha sonra ben de hatırını sordum. Biz Türkiye olarak içimizde her kavgayı yapalım, Kıbrıs meselesinde, Azerbaycan meselesinde bir olmak zorundayız.
METİN FEYZİOĞLU'NA SERT TEPKİ
Ülkemizde bir protokol var. Protokolde sayın Cumhurbaşkanı var, sayın Meclis Başkanı var, Ana muhalefet partisi var ve daha sonra diğer siyasi partiler var.
Ben Türkiye'de protokolde üçüncü sıradayım, beni karışılama görevleri arasında ve dünyanın neresine gidilirse gidilsin ana muhalefet lideri büyükelçileri bizi havalimanlarında karşılıyorlar. Gelemeyebilirse elçilikten biri gelir. Hiç kimse yoksa çaycısı gelse başımızın üstünde yeri vardır çünkü Türkiye Cumhuriyetini karşılıyordur.
Biz Kıbrıs'a gittik ve bu ikinci gidişim, kendi yok (hadi CHP ile bir geçmişin var, belki bir kinin var) sen görev olarak orada bulunmak zorundasın. Kendin gelmezsen birini yolla. O yollanmayan kişiler de çok üzülüyordur ben eminim.
Şu anda Kıbrıs'taki büyükelçi dışında Kıbrıs'taki hiç kimseye kızgın değilim. Çünkü oradaki o çirkin planlama büyükelçinin sorumluluğunda.
Bugün açıklama yapmış beyefendi, "Biz sadece bakanları karşılarız. Partileri karşılamayız" diye... )Bakan benden sonra geliyor protokolde. Parti dediği de Ana muhalefet partisi...) Bir de Özgür beyi görmedim, görsem selamlardım diyor. Ekranlarda bütün Türkiye, bütün dünya gördü. Cumhurbaşkanı'nın iki yanındayım ben. Bu beyzade AK Parti masasına gidiyor bizim masamıza gelmiyor.
Bize ne garezi var bilmiyorum. Bildiğim bu kişi muhalifti, tek adam rejimine karşıydı. Sonra ne olduysa oldu 180 derece döndü. Büyükelçilik verdiler, kendi meslektaşları bunu aforoz ettiler.
Bu sanki benim suçummuş gibi Atatürk'ün partisine kafa tutuyor şimdi. Büyükelçi olmasa ben ona diyeceğimi biliyorum da arabasında Türk bayrağı taşıyor...
Ben değerlendirmeyi Dışişleri Bakanlığı'na bırakıyorum. Ben ona bir kulp takarım onu öyle kullanırlar ama bu doğru değil.
Bu hazımsızlıktan geliyor. Dönekler çok Ortodoks olur. Söylenecek çok söz var da taşıdığı bayrağa saygıdan söylemiyorum. Biz yaşadığımız rahatsızlığı Dışişleri'ne bildireceğiz. Gereğini yapmak da Dışişleri'ne kalmış.
GEZİ TUTUKLULARI
Can Atalay'ın, Osman Kavala'nın içeride tutulması anormal bir şey. Ben iki sefer bu konuyu sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ifade ettim, etmeye de devam ediyorum.
Tuğrul Türkeş'in çabalarını da görüyorum. Tuğrul bey şunu söylüyor; Kavala Türkiye'de hapis, biz de Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi'ndeki (AK PartiM) bu odada hapisiz diyor. Onların odada hapis olması tabi ki sembolik bir şey. Avrupa Konseyi'nde Türkiye adına Tuğrul Türkes neyi dile getirmek istese bu konu karşısına çıkıyor. Her şeyde Kavala duvarına tosluyoruz.
Bundan bir sonuç alamazsak bu ülkenin hali harap. Gri listeden çıkmak için gerekli bir kaç maddeyi yerine getirdiler notumuz hemen arttı. Şu Gezi sorununu çözseler bir anda Türkiye için bambaşka bir şey olacak.
ANKETLER NE DİYOR?
Anketlerde keyfimiz yerinde. Bizi 34, AK Parti'yi 32, 31 ölçen de var; bizi 31'i AK Parti'yi 29 ölçen de var. Bir tane ankette 29 ile 28'de gördüm.
Tabii bunda kararsızlar da var, bakalım kararsızlar nasıl bir yönelimde olacak. Son yerel seçimde güzel bir karar verdiler. Biz anketlerde birinci parti olmayı sürdürmeyi istiyoruz ama şunu söyleyeyim seçim zamanına gelmeden hiçbir şey belli olmuyor.
Biz sen kurultayda partiyi yüzde 14-16 bandında aldık, 38'le seçimi sonuçlandırdık. Önemli olan süreçleri iyi yönetmek.
"YUMUŞAK MUHALEFET YAPMAM"
Erdoğan yumuşama diyordu, ben normalleşme diyordum. Şimdi herkes normalleşme diyor. Erdoğan da normalleşme diyor. Niye; görüler ki bizim muhalefeti yumuşak yapma gibi bir niyetimiz yok. Yapmam ben yumuşak muhalefeti.
Nerde görülmüş seçimlerden sonra 2 ay içerisinde 6-7 miting yapıldığı. Nerede görülmüş Türkiye'de emekli mitingi 110 bin kişi, emekçi mitingi 125 bin kişi... Nerede görülmüş Rize'de o meydanın çay üreticileri tarafından doldurulduğu. Bunlar yumuşak muhalefet mi oluyor.