Ömer Çelik'ten korona uyarısı: Malesef ciddi bir yükseliş var

AK Parti MYK Toplantısı sonrası sözcü Ömer Çelik gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Sözcü Çelik'in açıklamaları özetle şöyle:

Covid salgınıyla ilgili olarak son derece kritik bir dönemdeyiz. Maalesef vaka sayılarında ciddi bir yükseliş var. Maske mesafe temizlik konusunda zaman zaman zaaflar ortaya çıkıyor. En büyük yük sağlık çalışanlarımızda. Sağlık çalışanlarına bir kez daha saygılarımızı sunuyoruz, sevgilerimizi gönderiyoruz. Dünyaya örnek olacak bir mücadele veriyorlar.  Sağlık çalışanlarımız insan sevgisi ve vatanseverliğin tanımı yeniden yazıyorlar.

DİYARBAKIR ANNELERİ

Diyarbakır anneleri ile ilgili gündemi takip ediyoruz. Tüm annelere bir kere daha sevgi ve saygılarımızı iletiyoruz.21 annemiz evladına kavuştu.

Sayın Cumhurbaşkanımıza toplantılarımızda bir ilçenin problemi kendisine sunulduğunda, bir ilçenin problemiyle ilgilenir. Yüzde 30 gönderdiğimiz yardımı koronavirüs döneminde yüzde 40 olarak gönderdik. Kirası ödenmemiş il ya da ilçe binası ile bir durum söz konusu değildir. Hiçbir arkadaşımızın maaşının ödenmemesi gibi bir durum söz konusu değildir.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN BAKÜ ZİYARETİ

 Siyasi süreci yakın bir şekilde takip ediyoruz. Cumhurbaşkanımız çarşamba günü Azerbaycan'a bir ziyaret gerçekleştirecekler. Bu tarihi bir gün. 9-10 Aralık'ta Bakü ziyareti Azerbaycanlı kardeşlerimizle zafer sonrası buluşmamız açısından önemli. İmzalanan mutabakat imzalandı ve Ermenistan'ın çekilme süreci başladı. İşgal edilen topraklar asıl sahiplerine Azerbaycanlı kardeşlerimize döndü.

FRANSA'NIN KARABAĞ KARARI

Türkiye Rusya arasında ortak merkez oluşturulacak. Hazırlıklar tamamlandı. Fransa parlamentosu yukarı Karabağ'ı tanıyan bir karar alıyor. Bu karar hukuki açıdan hükümsüzdür. Ama Fransa'daki devlet zihniyetini göstermesi bakımından manidardır. Bu devleti tanımak, oradaki gayri meşru yapılara onay vermektedir. Minsk grubundaki tarafsızlığını da kaybetmişlerdir. Son dönemde anormal davranışları var. Fransa açısından Türkiye karşıtlığı doğru bir politika değil, Fransa'yı giderek marjinal siyasete sıkıştıran yaklaşım. Fransa ve benzeri ülkelerin attığı adımlar oradaki insanların hayrına değildir. Fransa gibi ülkeler bir rehin politikası izliyor. Azerbaycan Türkleri zafere ulaşmıştır. Fransa'nın aldığı karar sembolik bile olsa, provokatiftir. Bu takıntılı bir siyasettir. Bu radikal yaklaşımdan Fransa'nın vazgeçmesi ve Türkiye ile makul bir dil ile iletişim kurması gerekmektedir. Yaptıkları Fransa gibi bir ülkeye hiç yakışmıyor.

Orada bir balıkçı teknesinin gezmesi ile Fransa gemisinin gezmesinin bir farkı yok. Ama ilişkilere zarar veriyor. Fransa'nın bu yanlış dış siyasetini rayına sokmasının gerekliliğinin altını çizmek isterim. Türkiye karşıtlığı doğru bir politika değil.

DOĞU AKDENİZ'DEKİ GERGİNLİK

Yunanistan sürekli masa kurmaktan diplomasiyi çalıştırmaktan bahsediyor. Ancak son derece provokatif açıklamalar yapıyorlar. Türkiye ile olan ikili sorunumuzu AB'nin sorunu haline getirdik diyorlar. AB'yi yanlış siyasetlere sürüklüyorlar.Bu yanlış saldırganlık, yanlış bir siyaset. NATO Genel Sekreterinin ayrışma politikası var. Yunanistan hiçbir toplantıya katılmadı. Masaya oturmaktan kaçan Yunanistan tarafıdır. Komşuyuz, bu dayatmalar sonuç almaz. Başkalarından medet ummak yerine iş birliği ile diyalog bu meselenin çözümünün temelidir.

AB ZİRVESİNDE TÜRKİYE GÜNDEMİ

Türkiye olmadan Avrupa'nın güvenliği olmaz. Türkiye bu kadar mülteciyi misafir ederek Avrupa demokrasilerini kurtarmıştır. Elbette Türkiye bunu Avrupa demokrasilerini korumak için değil, bu mültecilerin hayatlarını kurtarmak için yapıyor. 
Genişleme politikası siyasi değerler konusunda daha çok müzakere alanı ile daha genişleyen bir Avrupa Birliği olması gerekiyor. Köprüler kuran bir Avrupa Birliği yerine duvarlar ören bir Avrupa Birliği olduğunu görüyoruz. AB'nin yapması gereken ilk iş Türkiye'ye karşı bu yaptırım dilinden vazgeçmesidir. Yapmaması gereken tek şey vardır, o da yaptırım dili kullanmamasıdır. Avrupa Birliği açısından ilk 5 mesele olarak hangi meseleleri sayarsanız, Türkiye olmadan Avrupa Birliği'nin bunu yönetmesi mümkün değil.

TÜRK GEMİSİNE HUKUKSUZ ARAMA

Kılıçdaroğlu'nun sözlerini inanılmaz yadırgıyoruz. Karşı tarafın tezlerini iç siyasette CHP'nin tezi haline gelmesini
ibretle izliyoruz. Karşı tarafa 'bunu yapamazsınız' diye bildirilmiştir. Diyor ki; sayın Cumhurbaşkanı'na saatlerce ulaşılamadı. Aradığınızda bir dakika içerisinde ulaşırsınız. Görüş ve talimatını almak bu derece kolaydır. Ben bunun Türk siyasi tarihinde bir benzeri olduğunu sanmıyorum. Karşı tarafın hikayesini gerçek bir hikaye gibi anlatmak Kılıçdaroğlu'nun ısrarla yaptığı şeydir. Bir tek Yunanlılar muhalefet liderinin doğru olduğunu söylüyor.

Ne oldu? Hafter birçok kişiyi öldürdü, toplu mezarlara gömdü. Tuttu ne dedi CHP; o toplu mezarların arkasında olan Hafter için seküler biri dedi. Böyle bir şey olabilir mi? Uyarıyorsunuz tekrar tekrar oluyor. Böylesine bir 5. kol siyaseti olabilir mi? Yabancı devletlerin tezi ile kendi devletini suçlama siyaseti olabilir mi?

CHP'DE TACİZ OLAYI

Bu suskunluk makul mü? Temeli bozuk bir yapının üstündeki çatının sağlam olması düşünülemez. Bu tecavüz taciz vakasında neden susuyorsunuz? Bunun gereğinin yapılması lazım. Bunların tasfiye edilmesi lazım. Gerek partiden gerek hukuki açıdan her şeyin yapılması lazım. Kendi içinizde çıkıyor bu tartışma. Her gün yeni bir açıklama ekleniyor bu tartışmaya ve bu yine sizin kendi partiniz tarafından ifade ediliyor. Bu kurumsal suskunluk sağlıklı ve ahlaki bir suskunluk değil. Dün bir deyim kullandı, umarım ne anlama geldiğini biliyordur Sayın Kılıçdaroğlu. Diyor ki 'Alice Harikalar Diyarında gibi konuşuyorlar.'  Biz harikalar diyarında değiliz. Asıl konu sizin partinizin içinden geçmekte olduğu Alacakaranlık Kuşağındaki suskunluğunuzdur.  

Sonraki Haber