Numan Kurtulmuş'tan Rıdvan Dilmen yorumu

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, ünlü isimlerin ''evet'' kampanyasını değerlendirdi.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş bir televizyon kanalında katıldığı programda önemli açıklamalar yaptı. Kurtulmuş açıklamasında kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye hakkında verdikleri kararlar hakkında da konuştu. Kurtulmuş bedelli askerlikle ilgili de "Terörle mücadelenin bu durumda olmasından kaynaklı bedelli askerlik herhangi bir biçimde gündemde değildir. Yakın zamanda da gündemimizde olmayacak" dedi.

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Türkiye'nin makro  ekonomik dengelerinde büyük bir sorun bulunmadığını belirterek, "Zaman zaman  derecelendirme kuruluşlarının ekonomik kaygılarla değil, siyasi kaygılarla da  Türkiye'nin notlarıyla ilgili olumsuz davrandıkları oldu. Türkiye'nin açıkçası  hem döviz üzerindeki bu baskının, döviz üzerinde oynayan birtakım uluslararası  aktörlerin hem de derecelendirme kuruluşlarının bu son kararlarının Türkiye'nin  köşeye sıkıştırılmasına dönük olarak sürdürülen kampanyanın bir parçası olduğunu  düşünüyorum." dedi.

Kurtulmuş, CNN Türk canlı yayınında Hakan Çelik'in gündeme ilişkin  sorularını yanıtladı.

"Kredi derecelendirme kuruluşlarının farklı değerlendirmeleri var.  Yeni bir haftaya giriyoruz ekonomi buna nasıl tepki verir?" sorusu üzerine  Kurtulmuş, Türkiye'nin zaman zaman derecelendirme kuruluşlarının not vermesiyle  karşı karşıya kaldığını söyledi.

Bu süreci sakin bir şekilde yürütebilmenin önemine işaret eden  Kurtulmuş, "Yani ne notlarımızı yükselttiği zaman 'Türkiye ekonomisi güllük  gülistanlık.' manasına gelmeli ne de not indirdiği ya da görünümü, istikameti  değiştirdiği zaman 'Eyvah yandık, bittik.' moduna girmemeliyiz." diye konuştu.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, ekonominin kendi dinamiklerinin  sağlıklı yürütülmesinin önemli olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Bu açıdan baktığınız zaman Türkiye'nin makro ekonomik dengelerinde  çok şükür büyük bir sorun yoktur. Türkiye'de esas olan üretim tarafını artırmak.  Yani Türkiye ekonomisinin üretim gücünü kuvvetlendirmektir. O çerçevede de  biliyorsunuz sürekli birtakım tedbirler almaya gayret ediyoruz. Geçen hafta  içinde Başbakanımızın cazibe merkezleriyle ilgili kamuoyuna açıkladığı bir teşvik  programı var. Yani bizim yapmamız gereken üretimi artıracak, özellikle KOBİ'leri  destekleyecek, Türkiye'de finansman maliyetlerini azaltacak tedbirleri  alabilmektir. Makro ekonominin genel dengelerini bozmayacak şekilde ekonomi  yönetimini sürdürebilmektir. Aynı şekilde bankacılık ve finans sektörünün de  dengelerinin bozulmaması için gayret sarf etmektir. Böyle bakınca bu ekonomi  derecelendirme kuruluşlarının şahsen etkilerinin fazla olmayacağı kanaatindeyim.  Burayı hassas, dengeli şekilde geçirmeli, bunların ne manaya geldiğini iyi takip  etmemiz lazım. Ama sonuç itibarıyla zaman zaman derecelendirme kuruluşlarının  ekonomik kaygılarla değil, siyasi kaygılarla da Türkiye'nin notlarıyla ilgili  olumsuz davrandıkları oldu. Türkiye'nin açıkçası hem döviz üzerindeki bu  baskının, döviz üzerinde oynayan birtakım uluslararası aktörlerin hem de  derecelendirme kuruluşlarının bu son kararlarının Türkiye'nin köşeye  sıkıştırılmasına dönük olarak sürdürülen kampanyanın bir parçası olduğunu  düşünüyorum."

"ÜRETİM GÜCÜMÜZÜ ARTIRARAK YOLUMUZA DEVAM EDECEĞİZ"

"Türkiye gibi önemli bir ülkeyi neden ve kim köşeye sıkıştırmak  istesin. Nihai hedef nedir?" sorusuna Kurtulmuş, şu karşılığı verdi:

"İşin arkasındaki saikleri bilmiyoruz ama görünen şu; Türkiye artık  güçlü bir ülke olarak uluslararası siyasette de kendi tezlerini rahatlıkla  gündeme getirebilen, özellikle bu bölgenin gelişen dengeleri içerisinde daha  güçlü bir şekilde yer almak isteyen bir Türkiye ve hep başından beri söylediğimiz  bazılarına fantezi bazılarına komplo teorisi gibi gelen oynanan esas oyun, büyük  resim, bu bölgede ikinci Skyes Picot'un ortaya konulmasıdır. Daha fazla siyasi  bölünmenin, hatta kültürel bölünmenin ortaya çıkmasının sağlanmasıdır. Bu  oyunları bozabilecek ülke Türkiye'dir, yegane ülke Türkiye'dir bölgede.  Türkiye'nin bu anlamda daha güçlü şekilde yoluna devam etmesinden rahatsız olan  unsurların sürekli olarak Türkiye üzerinde oyun oynadıklarını, teröre destek  verdiklerini, ekonomide Türkiye'yi ciddi şekilde köşeye sıkıştırmaya  çalıştıklarını biliyoruz. Burada biz bunları göreceğiz, bileceğiz, telaşa  kapılmadan, mühim olan içerideki dengelerimizi bozmadan, ekonomiyle ilgili  konuşuyorsak, üretim gücümüzü artırarak yolumuza devam edeceğiz."

Numan Kurtulmuş, "Türkiye ekonomisi için en büyük risk nedir?"  sorusunu "Bizim kamu olarak dış borcumuz, kabili ihmal seviyededir. Buradaki en  büyük tehlikelerden birisinin, özel sektörün dış borcu olduğunu söylememiz lazım.  Özel sektörün dış borcunun dövizdeki dalgalanma nedeniyle etkileneceği ortadadır.  Dolayısıyla en fazla dikkat edilmesi gereken nokta burasıdır." diye yanıtladı.

REFERANDUM

Anayasa referandumuna ilişkin soru üzerine Başbakan Yardımcısı Numan  Kurtulmuş, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bir kere erken seçim meselesini kaldıralım. Erken seçim ihtimali  yoktur. Türkiye'de yeni seçilmiş bir parlamento var, yapacak çok işi var. Anayasa  değişiklik paketi parlamentodan geçti. Parlamento buna benzer çok önemli işler  yapacak. Dolayısıyla seçim meselesini bir kenara koymamız lazım. (Referandumdan)  Karar ne çıkarsa çıksın, o ayrı bu ayrı bir konu. Referandum önümüzde önemli bir  meseledir. Bu referandumu da 'Her şey referanduma bağlı.' şeklinde görmemek  lazım. Referandum olacak, ne sonuç çıkarsa çıksın başımızın üstünde, Türkiye  yoluna devam edecek. Demokrat olmak bunu baştan kabul etmek demektir.  'Referandumdan benim istediğim çıkmazsa bu millet yanlış yapıyor.' Yok böyle bir  şey. Bu millet bizim kanaatimizce çok yüksek oranda 'evet' oyu verecektir. Ama ne  karar verirse versin başımız gözümüz üstüne. Bu olgunluk içerisinde siyaset  davranmak mecburiyetindedir. Yoksa birden fazla seçeneğin bir anlamı kalmaz  siyasette. Referandumun Türkiye siyaseti için hatta Türkiye demokrasi tarihi için  çok önemli bir adım olduğuna inananlardanım. İnşallah Türkiye burada yeni Türkiye  istikametinde çok önemli bir virajı dönmüş olacak. Ama sonuçta bütün ekonomiyi,  her şeyi getirip, referandum üzerinden konuşmanın da doğru olmadığını  düşünüyorum."

'RIDVAN BUNU SÖYLEDİYSE...'

"(Güçlü bir Türkiye için EVET  kampanyası) Herkes kendi görüşünü açıklamakta özgür. Falanca 'evet' dedi diye ona  karşı bir linç kampanyası veya 'hayır' dedi diye bir linç kampanyası yapmanın,  doğru olmadığı kanaatindeyim. Zaten iki tane seçenek var. Ya 'evet' diyecek ya da  'hayır' diyecek. İnsanlara, 'Siz niye görüşünüzü açıklıyorsunuz?' diyemezsiniz  ki. Dolayısıyla burada herkes rahat olsun. 'Evet' diyenler de 'hayır' diyenler de  karşı taraftakine saygı duysun. Özellikle sanat ve spor camiasında çok rahatlıkla linç kampanyası başlatma eğilimleri oluyor zaman zaman. Rıdvan bunu söylediyse, kendi içinden geleni söylemiştir. Bir başkası başka bir şey söylüyorsa, yine  kendi zihnindekini söylemiştir. Dolayısıyla gayet güzel, keyifli, yaratıcı bir kampanya aslında."

BEDELLİ ASKERLİK AÇIKLAMASI

Kurtulmuş izleyicilerden gelen "bedelli askerlik çıkacak mı?" sorusuna da "Türkiye'nin şu ortamında bedelli askerlikle ilgili Milli Savunma Bakanlığı'nda da Bakanlar Kurulu'nda da konuşulan bir konu değildir. Yakın dönemde de gündeme gelme ihtimali yoktur" şeklinde cevap verdi.

Sonraki Haber