Murat Hazinedar: ''Yüzde 25'in suçlusu halk olamaz''
Yerel seçimlerde %77 oy alarak Beşiktaş Belediye Başkanlığı'na seçilen Av. Murat Hazinedar'dan samimi açıklamalar...
Sıradışı açıklamalarıyla dikkat çeken CHP’li Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar, parti çevrelerinde tartışma yaratan 3’üncü Köprü ziyaretini Yeni Yüzyıl muhabiri Meltem Yılmaz’a değerlendirdi.
Yeni Yüzyıl Gazetesi'nden Meltem Yılmaz'ın haberine göre Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar, 30 Mart 2014 Yerel Seçimleri’nde yüzde 77 oy oranı ile koltuğuna oturdu. Geçen iki yılda adından sık söz ettiren Hazinedar, halkla iç içe olan bir isim... Sokakları bilen ve yaşayan bir başkan... Beşiktaşlıların ne istediğinin ve neye ihtiyacı olduğunun farkında olduğunu kaydeden Hazinedar ile Beşiktaş’ı ve gündem yaratan açıklamalarını konuştuk. Beşiktaş’ın bir kültür sanat merkezi olması hayali kurduğunu söyleyen Hazinedar, kendisini de 'özgürlükçü' olarak tanımlıyor. İstanbul'a yapılan 3'üncü Köprü'yü beğendiğini açıklamasıyla tartışmaların odağına oturan Hazinedar "Beğendinizse 'Beğendim' diyeceksiniz. Ben beğendim, ne diyeyim? Hem de çok beğendim. Üstelik herkes beğenecek. Halkın yüzde 90’ı açıldığı zaman köprüye beğenisini paylaşacak" dedi.
Yüzde 77’lik büyük bir oy oranı ile başkanlığa geldiniz. Bu nedenle ayrı bir sorumluluk hissettiniz mi?
- Rekor oyla seçilmenin getirdiği ağır sorumluluğu elbette hissettim. Bu oyu veren seçmenle helalleşmeniz gerekiyor. Benim hayata ve siyasete bakışımda helalleşmek önemlidir. Bu sorumluluğu yerine getirdiğinizde temsil ettiğiniz makamın hakkını vermiş oluyorsunuz. Ben istikrarlı uzun vadeli bakışın önemli olduğunu düşünüyorum. Bu siyasi hayatımda da özel hayatımda da böyle. Toplumda Beşiktaş’a dair ilgi, merak ve sevginin arttığını görüyorum.
Ben CHP'nin adamıyım
Belediye Başkanı adayı olduğunuz dönemde, sizin için 'Mustafa Sarıgül’ün adayı' deniliyordu. Belki de o dönemde Murat Hazinedar dendiğinde akıllara Mustafa Sarıgül geliyordu. Sizce bugün Murat Hazinedar denildiğinde akla ne geliyor?
- Bunu yapanlar, benim için 'Sarıgül’ün adamı' diyenler partinin içerisindeki mikroplardı. Herkes birilerinin adayıdır. Herkesi birileri tavsiye etmiş, önermiştir, 'İyi adamdır, faydalı olur' diye önerilmiştir. Önerilmeniz birilerinin adamı olduğunuzu göstermez. Ben CHP’nin adamıyım. Her şeyden önemlisi Beşiktaş halkının belediye başkanıyım. Benim siyasetimi onlar şekillendirir. Sorunuzun cevabına gelince 'Özgürlükçü' diyorum. Bana tarafsız bakan herkes bunu görecektir. 'Bütün değerlere karşı saygılıyım' demekle olmaz, aktif saygı, eylemsel tutumu gösterir. Bana karşı olan gruplara salonlarımızı veriyoruz. Benim aleyhime konuşmalar yapıyorlar, burada pankartlarını bile yapıyoruz. Beni eleştirsinler diye salon veriyorum. Sosyal demokrat çizgiyle halkın değerleriyle barışık bir çizgiyi barıştırmaya çalışıyorum. Bizde katı, ayrıştırıcı dilin hakim olduğu sol bir yapı var. Bu yapıda çok ciddi tartışmalara neden oluyorum. Ancak CHP’nin yüzde 25’inin yanında bir de yüzde 75 var. Halkçılık senin değerlerin dışındaki, sana oy vermeyen insanları da o değerlere oy verir hale getirmektir. Halk suçlu olamaz, onlara önderlik yapan bizler sorumluyuz. Bize oy vermeyenlerin neden vermediğini düşünmeliyiz. Türkiye’de CHP’nin ihtiyacı olan iç değişimin dinamiklerinden olmak istiyoruz. Yüzde 25’ten yüzde 50’ye çıkacak, iktidar olacaksak dönüp kendimize bakmalıyız. Bu noktada Ecevit’in istikrarlı mücadelesini çok değerli buluyorum. Aynı mücadelenin bir benzerini Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu veriyor.
Açık siyaseti öğrenmeliyiz
Size yönelik ağır eleştiriler olduğunu söylediniz. Son olarak Mehmet Ağar ile görüşmeniz, 3'üncü Köprü’yü beğendiğinizi söylemeniz tartışma konusu oldu. Sizce neden bu kadar çok eleştiriliyorsunuz?
- Açık siyaset yaptığım için. Ben Atatürk’ü örnek alıyorum. Düşünün ki; işgal kuvvetlerinde ağırlık Yunanlar. Milli Mücadele'nin sonunda bir devlet kurmuşuz ve o devletin başkanı birkaç sene önce kıyasıya mücadele ettiği Yunanistan’n Başbakanı Venizelos’u davet etmiş, Beşiktaş’ta Dolmabahçe Sarayı’nda ağırlamış. Geçmişle kavga edilmez. Mehmet Ağar, Beşiktaş sakiniymiş. Ben bir vesileyle kendisiyle karşılaştım. İçinde bulunduğu site ile ilgili bir sorunu konuşmak istedi. Arkadaşlarım bana ‘Sosyal medyada paylaşalım mı?’ diye sormazlar bile. Sosyal medya paylaşımındaki takdir dilini eleştirebilirsiniz ama benim devlet saygım var. Eski bir siyasetçi, hiçbir makamda değil. Benim kendisinden bir menfaatim olabilir mi? Benim ne söylediğimi kimse bilmez ki. Asıl önemli olan kiminle görüştüğünüz değil neyi savunduğunuzdur. Herkesle görüşebilirsiniz, görüşmelisiniz de. Kimseyle kapalı kapılar ardında görüşmüyorum. Bütün bu tartışmaların kaynağı açık siyaset. Siyasetçilerin neredeyse tamamına yakını bunu tercih etmiyor ama açık siyaseti öğrenmeliyiz.
CHP’li belediye başkanlarıyla AK Partili belediye başkanlarını bir arada görmeye pek alışkın değiliz ama siz 3'üncü Köprü’ye Beyoğlu ve Üsküdar belediye başkanlarıyla birlikte çıktınız…
- Aslında olay öyle gerçekleşmedi. İstanbul Boğazı Belediyeler Birliği toplantısı için bir araya gelmiştik. Sarıyer, Beykoz, Beyoğlu, ve Üsküdar belediyeleri ile birlikte yer alıyoruz. Çok önceden kurulmuş bir birlik. Sarıyer ve Beykoz belediye başkanları normalde toplantılara katılıyorlar, o gün katılamadılar. Benim de katılamadığım günler oluyor. CHP’li Sarıyer’in belediye başkan yardımcısı da oradaydı. Zaten köprü başkanın bölgesinde olduğu için daha önce çok kez ziyaret etmiştir. Ayrıca beğendinizse 'Beğendim' diyeceksiniz. Ben beğendim, ne diyeyim? Hem de çok beğendim. Üstelik herkes beğenecek. Halkın yüzde 90’ı açıldığı zaman köprüye beğenisini paylaşacak.
‘İktidar olsam ben de Marmaraylar yaparım’
Siz 'Çok beğendim’ diyorsunuz ama CHP’nin üçüncü köprüye ilişkin eleştirileri olmuştu…
- CHP adına konuşmak için yetkili değilim ama siyasetini savunmakla mükellefim. Kim 'CHP köprüye karşı çıkıyor' diyorsa karşıma çıksın. 'CHP köprüye, havalimanına karşı' diyenler CHP’ye zarar veriyor. Biz oradaki yeşil dokuya karşı hassasiyetimizi dillendiriyoruz. Topluma 'Artık her türlü teknik imkan var hemen buraları yeşillendiririz, yolun çevresi orman olur, burayı imara açmayacağız' sözünün verilmesi önemli. Telefon kullanıp baz istasyonuna, araba kullanıp yola karşı olunmaz. O gün orada da söyledim, 'Bu muhteşem köprünün yolları imara açılmamalı. Çevresi orman olmalı.' Bu köprü ödüller alacak göreceksiniz. Ben de iktidar olsam Boğaz’ın altına Marmaraylar yaparım. Benim söylediklerime tepki gösterenler öne çıkmamı sağlıyorlar. 'Twitter ensesti' diye bir şey var. Herkes birbirini mention'lıyor. Sokağa çıktığınızda farklı bir dünya var. Oradaki siyasetin parti siyasetine, belediye siyasetine büyük bir tesiri yok.
Eyleme geçtiğimiz dönemdeyiz
Geride bıraktığımız iki yıllık süreçte gerçekleşen projelerinizden ve önünüzdeki planlardan bahseder misiniz?
- Halk ile çok iyi ilişki kuran bir belediyeciliğimiz var. Halkın taleplerini dinliyoruz. İlk altı ay tanışma, ikinci altı ayı kaynaşma, üçüncü 6 altı ay tartışma, dördüncü altı ayı ise karar verme olarak görüyoruz. Artık eyleme geçtiğimiz bir dönemdeyiz. Beşiktaş’taki bütün tarihi çeşmeleri restore ederek çalışır hale getirdik. Beşiktaş’a metro geliyor bu çok önemli bir gelişme. Beşiktaş Meydanı projesini gerçekleştireceğiz. Hastane projemizin sözleşmesini yaptık, bakanlıktan onay bekliyoruz. Bu sene hayata geçireceğiz. Beşiktaş Kulübü ile Fulya’da bir spor tesisi projemiz var.
Beşiktaş’ta en çok neyi gerçekleştirmek istersiniz?
- Beşiktaş’ın her taraftında sinema, tiyatro salonlarının bulunduğu bir kültür sanat merkezi olmasını hayal ediyorum. Bunu gerçekleştirerek kültür sanatta lider olacağız. Beşiktaş, Boğaziçi Öngörünüm Bölgesi, Boğaziçi Etkilenme Bölgesi, Kentsel SİT Bölgesi… Dolayısıyla her aldığımız karar birçok yerden onaylanıyor. Ben Atatürkçü bir Müslümanım. Böyle bir aileden geliyorum. Ailem Atatürkçü, modern değerleri sahiplenen bunun yanı sıra dinini yaşayan bir aileydi. Biz 500 yıldır yapılmayan Musevi Bayramı Hanuka’yı Beşiktaş’ta kutladık. Bütün dünya Yahudileri bizi takip etti. Noel ile Şeb-i Arus’u buluşturduk. Zaman zaman kiliselere, ayinlere giderek konuşmalar yapıyorum. İlk defa bir sinagogta nikah kıydım. Bütün inanç ve farklı kültüre özgürlük alanı açıyoruz. Beşiktaş’ta da Türkiye’de de çok önemli karşılıklar görüyorum.
‘Avrupa geçmişte köle satmaktan sabıkalıydı bugün mülteci satıyor’
Ankara Kızılay ve İstanbul Beyoğlu’nda yaşanan terör saldırılarına ilişkin ne düşünüyorsunuz?
Beşiktaş İstanbul’un önemli merkezlerinden, bu saldırılar Beşiktaş’ı nasıl etkiledi? - Beşiktaş herkesin gözü önünde olan bir yer. İstanbul’un kalbi. Her gün 2 milyon insanın geçtiği bir yer. Bu nedenle her an tehdit de var. Dünyada ulaşım iletişim imkanları artarken tehdit de arttı. Terör her şeyden önce adaletsizlikten besleniyor. Zengin ülkeler paylaşmazlarsa rahat yaşayamazlar. Batı’nın bu konudaki duyarsızlıkları dünyayı daha da terörize ediyor. "Bana dokunmayan bin yıl yaşasın’" derseniz o yılanlar sizi sokar. Türkiye bu konuda adaletli bir ülke. 80’li yıllarda 500 bin Kürdü Saddam’dan kurtararak kucak açtık. Bugün milyonlarca Suriyeli kaçarak Türkiye’ye geliyor. Türkiye’nin bu konuda Avrupa’dan daha adaletli olduğunu düşünüyorum. Cumhurbaşkanı, Avrupa’yı tarihin önünde hesabını veremeyeceği bir duruma soktu. Avrupa Birliği kendisini var eden değerler bütününü hiçe sayarak mülteci satmaya başladı. Dün köle satmaktan sabıkalılardı şimdi mülteci satıyor. Suçlanması gereken Türkiye değil Avrupa.