Muharrem İnce’nin seçim anketi iddiasına yalanlama
Yöneylem Araştırma’nın direktörü Derya Kömürcü, cumhurbaşkanı adayı olan Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce’nin, “En fazla oyu AK Parti’den alıyorum” iddiasını kendi araştırmalarından örnek vererek yalanladı.
Memleket Partisi Muharrem İnce, dün katıldığı TV 100 programında “Hepimiz (yüzde) 24 aldık diyelim ki, Erdoğan da (yüzde) 27 aldı. Seçilecek mi? Adaylar (yüzde) 23-24 bandında alırsa seçilecek mi, hayır. Belediye başkanlığı olsa seçilecek. En az CHP’den en fazla Ak Parti’den oy alıyorum. Ne yaptığımı biliyorum, egomun peşinde değilim; zaman Muharrem İnce’yi haklı çıkaracak.” demişti.
İnce’nin en fazla oyu AKP’den aldığını iddia etmesi üzerine Derya Kömürcü’den açıklama geldi. Yöneylem’in araştırmasından örnek veren Kömürcü, Twitter’dan şunları yazdı:
“Araştırmalarımızın hiçbirinde böyle bir tablo yok. Son üç araştırmamıza baktığımda 14 Mayıs’ta AKP’ye oy vereceğini söyleyenlerin yüzde 0,2 ila 0,7’si cumhurbaşkanlığı seçimi ilk turunda İnce’ye oy veririm diyor. Bu oran CHP seçmeninde yüzde 2’nin, İYİ Parti seçmeninde yüzde 9’un üzerinde.”
Ünlü anketçiden sürpriz 4 parti iddiası
Yöneylem Araştırma koordinatörü Derya Kömürcü, deprem sonrası AK Parti’nin oylarında kayda değer düşüş olmadığını belirtti. Kömürcü, Memleket Partisi, TİP, YRP ve Zafer Partisi’nin ölçümlerdekinden fazla oy alabileceğini söyledi.
Yöneylem koordinatörü Doç. Dr. Derya Kömürcü, AK Parti’de kayda değer düşüş olmadığını belirterek cumhur ittifakı içinde geçişler olabileceğini söyledi:
Öngörülenin aksine cumhur ittifakı oylarında deprem sonrasında kayda değer bir düşüş olmamasını iki nedene bağlamak mümkün.
İlk neden, toplumun iktidar tarafından bilinçli olarak çok sert biçimde kutuplaştırılmış olması. Bu kadar birbirinden uzaklaşmış toplum kesimleri arasında geçişler çok zor gerçekleşiyor.
Ekonomik kriz neden Erdoğan etrafındaki çelik çekirdeği kıramadıysa, deprem sonrası ortaya çıkan başarısız tablo da o yüzden kıramıyor.
İkincisi, vatandaşların büyük felaketlerin ardından yaşanan panik ve kaygı ortamında geçmişten çok geleceğe bakarak oy tercihlerini belirliyor olması.
AK Parti birinci parti çıkabilir
Kömürcü, depremin orta-uzun vadeli etkilerinin dönüşüm açısından daha fazla belirleyici olacağını belirterek AK Parti’nin seçimden birinci parti çıkma olasılığının güçlendiğini söyledi:
Ülkenin çok büyük bir kısmı depremle ilgili müthiş bir kaygı içindeyken, vatandaşların en azından üçte biri sorunların çözümünün daha önceden ne yaptığını bildikleri bir güçlü liderde olduğunu, kendi içinde çekişen çok parçalı muhalefetin yeterince güven vermediğini düşünüyor.
Erdoğan iktidarı, depreme hazırlık, arama-kurtarma ve yardım konularında çok başarısız bir sınav vermiş olsa da içinde bulunduğumuz koşullar, destekleyenin daha çok desteklediği, karşı olanın da daha çok karşı olduğu bir ortam yarattı.
‘Ortak liste hayati’
İktidar da, muhalefet de konsolide oldu. Depremin orta-uzun vadeli etkileri, Türkiye toplumunun değişimi, dönüşümü açısından çok daha belirleyici olacaktır. Ancak iki ay gibi kısa bir süre içinde seçmenlerin oy tercihlerini radikal bir biçimde değiştirmediği, değiştirme olasılığının da oldukça düşük olduğu görülüyor.
Dolayısıyla AK Parti’nin seçimden birinci parti çıkma olasılığı giderek güçleniyor. Ancak yine de Cumhur İttifakı’nın TBMM’deki çoğunluğunu yitireceği bir tablonun ortaya çıkmasını bekleyebiliriz.
Bu tabloyu yorumlayan Kömürcü’ye göre ‘ortak liste’ çalışması hayati bir önem kazandı.
Dört partiden sürpriz beklentisi
Kömürcü, seçimin diğer yandan rejim referandumu gibi algılandığını bildirerek dört partinin ölçümlerin üzerinde oy alabileceğine dikkat çekti:
Önümüzdeki seçimin öncelikli olarak bir cumhurbaşkanlığı seçimi, hatta bir rejim referandumu gibi algılandığını göz ardı etmemek gerekir. Seçmenler, cumhurbaşkanlığı seçimi üzerine çok daha fazla kafa yorarken, partiler alanına ilgisizliklerini sürdürüyor.
Partiler alanına dair seçmende gözlemlenen kayıtsızlık seçimin milletvekilliği ayağında sürprizler yaratabilir. AK Parti oylarının DSP gibi radikal bir biçimde düşmesi şeklinde değil ama Genç Parti’nin yükselişine referansla 3 Kasım 2002 seçimlerine benzer bir seçim yaşayabiliriz.
Bu bağlamda dört partiyi dikkatle izlemekte fayda var: Memleket, Türkiye İşçi Partisi, Yeniden Refah ve Zafer. Bu partilerden bir veya ikisi beklentilerin ya da araştırma ölçümlerinin üzerinde bir oy oranıyla seçimlerden çıkabilir.