MHP lideri Bahçeli hakkında şok iddia
CHP'li Özgür Özel, "Mitili İstanbul'a atacağım" diyen MHP lideri Bahçeli'ye "Bu nasıl ittifak ki,ittifak ortağınız sizden utanmaktadır. Sizi seçimi kaybettirecek etkide görmektedir. İttifak ortağı 'İstanbul'a ayak basma, sokağa çıkma, propagandanın bir parçası olma' diyor" diyerek seslendi.
Özgür Özel, CHP İstanbul İl Başkanlığı’nda düzenlediği basın toplantısında gündeme dair dikkat çeken açıklamalar yaptı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin zehirli bir dili olduğunu söyleyerek, “Alıştığımız, ötekileştiren, hakaret eden, iftira atan zehirli dili bu bayrama da damgasını vurmaya devam ediyor. ‘Bu seçimlerin arkasında FETÖ, PKK, hırsı tükenmeyen politikacılar vardır’ ifadesini ibretle dinledik. Terör örgütleri yaptıkları eylemleri adından söz ettirmek için, kendi propagandasını yaptırmak için yaparlar. Güvenlik bürokrasisinin siyasetçilerden en çok istediği şey, terör örgütlerinin ismini anmamaktır. Çünkü terör örgütünün varoluş sebebi kendi ismini duyurmak, korku yaymak üzerine inşa edilmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi, adında milliyetçilik olan temel siyasetini milliyetçilik üzerine kurgulayan birisinin terör örgütlerinin ismini her gün anarak onlara itibar kazandıracak bir işi yapması son derece manidardır. Bunu bilgisizlikten yapıyorsa acınacak durumdadır. Bile bile yapıyorsa o zaman üzerinde bir kez daha düşünmesi gerekir” şeklinde konuştu.
SAYIN BAHÇELİ, MİTİLİ İSTANBUL’A ATMAKTAN SİZİ ALIKOYAN NEDİR?
Özgür Özel sözlerini şöyle sürdürdü; “Sayın Bahçeli’ye şunu sormak istiyorum. 5 Mayıs günü karar açıklanmadan YSK’dan kararı çıkmadan ‘Bu seçim iptal edilmelidir. İptal edilmesi durumunda mitili İstanbul’a atacağım’ dediniz. Herkes TDK’dan baktı. Mitili atmak nedir diye. Bulunduğu yerden kalkmamak, oraya yapışmak. Oradan ayrılmamak anlamına geliyordu. 5 Mayıs’tan bu yana 32 gün geçti. Sadece 11 Mayıs akşamı birkaç saatliğine o da MHP teşkilatına iftar vermek için geldiniz. Bu nasıl mitil sermek? Hani bütün kampanya boyunca İstanbul’dan ayrılmayacaktınız? Bugün bir bayramlaşma programı duyurulmuştu. Onu da iptal edildiğini anlaşılıyor. Henüz basınla paylaşılan bir iletişimi belli değil. Seçimlere sayılı günler kaldı. Sayın Bahçeli, mitili İstanbul’a atmaktan sizi alıkoyan nedir? Kim dedi ki ‘İstanbul’a gelirsen zarar verirsin’ Bu nasıl ittifak ki ittifak ortağınız sizden utanmaktadır. Sizi seçimi kaybettirecek etkide görmektedir. Sayın Bahçeli, madem İstanbul seçim terör örgütlerinin arzuladığı bir seçim, siz de çok milliyetçisiniz. Gelip burada mücadele versenize. İttifak ortağının ‘İstanbul’a ayak basma, sokağa çıkma, propagandanın bir parçası olma’ dediği birisi bunu içine nasıl sindirmektedir? Gerçekten üzülerek takip ediyoruz. Gerçek milliyetçiler yolunu çoktan MHP’den ayırdılar. MHP’nin isminden, ambleminden, geçmişinden etkilenen MHP’nin sevdalılarını bir kenara ayırarak söylüyorum. Bu yönetim anlayışı, sadece MHP’lileri değil, hepimizi utandırmaktadır. Bu zehirli dil, akıl alır gibi değil.”
“DEMOKRASİ TOKADINI YEDİN”
Son günlerde oylar çalındı diyen sadece Devlet Bahçeli’nin kaldığını ifade eden Özgür Özel, “YSK yazdığı gerekçeli kararında oyların çalınmadığını söyledi. Binali Yıldırım, ‘Halk diliyle öyle söyledim, çalma olmadığını biliyordum’ dedi. Erdoğan’ın promptere bu yazıları yazanlar vazgeçti ama Devlet Bahçeli vazgeçmiyor. Bu zehirli dilden vazgeçmemenin sonucu 31 Mart’ta sonucunu tekrar etmektir. 31 Mart’ta o çok üzüldüğü sonucun beterini görmektir. Devlet Bey, böyle bir sonuca hazır olsun. Vatandaşın çocuğuna, gelinine, damadına, komşusuna çöp dedin, çukur dedin, illet dedin, zillet dedin, terörist dedin. Sandıkta Osmanlı tokadı var dedin. Demokrasi tokadını yedin. Şimdi de aynı zehirli dil. Vatandaşın kendine, damadına, komşusuna hırsız diyenlerin İstanbullulardan alacağı bir cevap daha var” ifadelerini kullandı.
“TRABZONLULAR, SÜLEYMAN SOYLU’YA MEYDANI DOLDURARAK CEVAP VERDİ”
Ekrem İmamoğlu’nun Trabzonlu olması ve Karadeniz’de büyük bir coşkuyla karşılanmasını hatırlatan Özel, sözlerini şöyle sürdürdü; “Bunlar, birilerinin kimyasını bozdu. Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu’yla başlayan ve Trabzonlu olmasından yola çıkarak ‘Pontus’ benzetmeleri iktidar partisinin bu ülkeyi birleştirebilecek bir dili terk ettiğini, İstanbul’u kucaklamasının da mümkün olmadığını gösteriyor. Dün, Trabzon meydanındaki görüntüler hem Esenler Belediye Başkanı’na hem de Süleyman Soylu’ya verilen en iyi cevaptı. Süleyman Soylu’ya kim ne desin? Derse derse hemşireleri der. Trabzonlular Süleyman Soylu’ya VIP’de yaşananlarla değil, o koca meydanı doldurarak esas cevabı vermişlerdir. Hırsız dediler tutmadı, Pontus demeye başladılar bunun da İstanbul’da yaşayan Karadenizlilere ne büyük hakaret olduğunu hepimiz görüyoruz. İstanbul’dan 120 milletvekiliyle 39 ilçede çalışan bir partinin Grup Başkanvekili olarak söylüyorum. Sahadan aldığınız geri bildirim nedir derseniz en kuvvetli bildirim Karadeniz kökenli seçmenin ‘Bizim uşağa ayıp ettiler’ demesi. AK Partili olsa da tepkili. ‘Evladımıza ayıp ettiler, yanlış yaptılar’ diyorlar. O yanlışın 23 Haziran’da düzeleceğini Giresun’da, Ordu’da, Trabzon’da gördük. Bir yandan da bakanlık yapmış bir genel başkan yardımcısı. Kendisine verilen görev halen aynı tahriki sürdürmek olacak ki utanmadan ‘Pontuslularla mücadele eden Topal Osman’ın AK Parti, Pontus’un da Ekrem İmamoğlu ve CHP’ olduğunu söylüyor. Bir yandan Naci Bostancı, ‘Böyle bir ayrımcı dil yok, dil sürçmesi oldu. Birileri bunu köpürtüyor’ dedikten sonra partisinin Genel Başkan Yardımcısı aynı zamanda İstanbul milletvekili Nurettin Canikli, ‘Topal Osman Ağa’nın Kurtuluş Savaşı döneminde Pontuslulara karşı, bu bölgeyi Pontuslulaştırmak isteyenlere verdiği mücadelenin bir benzerini şuan da yine biz torunları tarafından verilmesiyle karşı karşıyayız. O zaman Topal Osman Ağa, hangi amaçla kime karşı mücadele vermişse şimdi aynı projeyi hayata geçirmek isteyenlere karşı inşallah o projeyi akamete uğratmak için Giresunlular olarak çalışmayı sürdüreceğiz’ dedi. İstanbul seçimlerine Giresunluları kendisini Pontuslularla mücadele eden Topal Osman, bizleri ve Ekrem İmamoğlu’na sahip çıkan Giresunluları, Pontuslar olarak gören bir zihniyet. Dünden bugüne duymadığımız gibi bir disiplin soruşturması, görevden alma duymayacaksak herkes bilsin ki bu AK Parti’nin kurumsal tavrıdır. Bizler, Canikli ve partisi gibi başarı için her şeyi göze alan, eski siyasi geleneklerini terk eden ve bir apartmanın son katında avukatlık bürosunun kurulmuş bir parti olarak değil, Anadolu ve Rumeli müdafaai hukuk cemiyetlerinden kurulmuş, kökünü milli mücadeleden alan, savaş meydanlarında kurulmuş bir parti olarak partimizi her türlü terör örgütüyle, terörist girişimle eşleştirecek dili reddettiğimizi açıkça ifade etmek gerekiyor”
CANLI YAYIN VE İZİN TARTIŞMASI
Süleyman Soylu'nun ‘Ben Trabzon üzerinden hiçbir istismar yapmadım. Bundan sonra da yapmam. Trabzon kimliğimi kullanmam' şeklindeki sözlerine atıfta bulunan Özel, “Soylu'nun son 3 günlük programına baktım. 4, 5 ve 6 Haziran günlerini Trabzonlularla geçirdi. Trabzonlu kimliğimi kullanmam diyor, dün Trabzon'un yazı müjdeleyen halini görünce ama son 3 günlük programının tamamı Trabzon dernekleri üzerine” diye konuştu.
Özel şöyle devam etti; “Binali Yıldırım, Ekrem İmamoğlu'nun kendisini taklit ettiğini söyleyedursun 31 Mart öncesi İmamoğlu'nun söylediği bütün projelere ‘kimin parasıyla yapacaksın' eleştirilerine karşın bütün projeleri sahipleniyor. İmamoğlu'nun mazbatası gasp edilene kadar yüzde 40 suyu ucuzlatırken seçim öncesi kimin parasıyla yapıyorsun diyenler, ulaşımda indirimi sağlayan İmamoğlu ve bunun karşında eleştirenler, bunu biz yaptık diyecek kadar takipçi olanlar şimdi akla ziyan sözler söylüyorlar. Tabi bir yandan da bir olguyla bir algıyı yer değiştirmeye çalışan bir zihniyetle karşı karşıyayız. Bir canlı yayın söz konusu. Bu konuda AKP ve adayı Binali Yıldırım nasıl bir kompleks yaptıysa, AKP bir Grup Başkanvekilimize telefon açıyor. Bunu genel başkanınıza söyleyecek misiniz diyerek ‘Gördünüz mü Genel Başkanlarından izin alıyorlar' diyecek kadar acziyetteler. Yıldırım'ın okuduğumuz açıklamaları… Oysa 17 yıldır bütün CHP'liler gelin televizyonda tartışalım diyor. İmamoğlu bundan hiçbir zaman kaçmadı ama Yıldırım bugünkü ifadeleriyle nasıl bir kompleks içinde olduğunu görüyor. Binali Yıldırım'ın kendi kompleksini ve korkusunun Ekrem İmamoğlu'na atfetmeye çalışan manevralarını da ibretle bir kenara kaydettiğimizi belirtmek isteriz.”
“ERDOĞAN SUÇ DUYURUSU YAPMAKTAN NİÇİN GERİ DURMAKTA?”
AKİT TV'de Murat Alan’ın orduya, generallere ve askerlere yönelik hakaret içerikli sözlerine de değinen Özel, “Hayvan adını anmaya da utanmayarak ‘eşek gibi Cumhurbaşkanın karşısında hizaya geçiyorlar' ifadelerine karşı gelmeyen, gelemeyen, gösterilmeyen tepkiler vatandaşımızın tepkisini çekiyor ve hepimizi isyan ettiriyor. Özellikle kendisine ABD'li bir generalden üstün hizmet madalyası niçin aldığı sorulan ya da yine bir AKİT yazarı olup Atatürk'ün manevi çocuğuna küfretmeyi gelenek haline getirmiş bir kadını hastanede ziyareti sorulan ya da ‘keşke Yunan kazansaydı' diye kişilerle partisini kurduğu ilişki sorulan Hulusi Akar, bunlar üzerine Genel Başkanından aldığı talimatla şahsıma 500 bin TL'lik tazminat davası açarken bu bayram gününde ordumuzun şerefli neferlerine sahip çıkamamalarının nedeninin merak ediyoruz ve soruyoruz. Ey Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konudaki talimatın nedir? AKİT herhangi bir gazete midir? Yoksa AKP'nin sözcüsü, onun yerine söven, hedef gösteren, küfreden ve onun resmi yayın organı yerine geçen, legal illegal algı operasyonlarını yerine getiren işaret fişekçisi midir? Cumhurbaşkanı AKİT'e karşı susuyorsa edilen hakaretlerin ortağı demektir. Erdoğan'a soruyorum. Eleştiri sınırlarına 500 bin TL tazminat açanlar, ordumuzun askerine, generaline eşek diyenlere bir tazminat davası ya da suç duyurusu yapmaktan niçin geri durmaktadırlar. Bu hepimiz için merak konusudur” ifadelerini kullandı.
“İMAMOĞLU VIP SALONLARA NE MUHTAÇTIR NE MERAKLIDIR”
Ekrem İmamoğlu'nun Trabzon'a gidişinde VIP karşılanmasından Süleyman Soylu’nun rahatsızlık duyduğunu söyleyen Özel, ” ‘Bu kapıdan geleceğini duydum. Gelemez de geçemez de’ diyerek ileride yaşanacak rezilliğin işaretini vermişti. Ordu-Giresun havalimanında İmamoğlu'na VIP'nin kapılarını kapatma basitliğinde bulundular. VIP rica listesine göre, büyükşehir belediye başkanları oradan geçerler. Bu görevi geçmişte yapanlar da oradan geçerler. İmamoğlu mazbatası gasp edilene kadar o görev yaptığı gibi 18 günde yaptığı iş ve işlemler geçerliliğini korumuş, büyükşehir belediye meclisine verdiği önergeler işlerlik kazanmıştır. Zaten kendisinin o salonu kullanma hakkı varken, o salonu kullanma hakkı olmayan AKP'lilerin o salonu kullanmasına defalarca kez şahit olduk. Hatta ve hatta AKP'nin İzmir'deki ilçe gençlik kolları Ankara'ya toplantıya giderken o salonu kullanabiliyordu. Süleyman Soylu milletvekili olmadan önce o salonlarda bulunduğu halde şimdi nasıl oluyor da İmamoğlu'na o salonun kapısını kapatabiliyor? İmamoğlu, Trabzonlu bir ailenin mütevazı bir çocuğu olarak ne VIP salonlarına muhtaçtır ne de meraklıdır. Birileri gibi konvoylarla gezmez. Ekrem İmamoğlu'nun yüzüne kapatılan kapı İstanbulluların yüzüne kapatılan kapıdır. Ordu Valisi o kapıdan İmamoğlu'nu sokmayarak İstanbul'daki 16 milyon İstanbullunun Ekrem İmamoğlu üzerinden gönlünü ve hatırını kırmıştır. Bu yaşananlar Süleyman Soylu'nun seviyesini göstermiştir. Soylu'nun sözlerinin hiçbirine yanıt vermeyeceğiz. Ona cevap Trabzonlulardan geliyor. Soylu'nun seviyesine inemeyiz çünkü o seviyeye inersek çıkarken vurgun yeme ihtimalimiz yüksektir.” diye konuştu.
“BİR GEREKÇEM VAR AMA SÖYLEYEMEM”
YSK'nin dün akşam sandık kurulu başkanlarına ilişkin verilen karara da değinen Özel, sözlerini şöyle tamamladı: “YSK Başkanının apar topar yaptığı açıklamayı AKP Genel Başkanı Erdoğan'ın dünkü serzenişiyle birlikte okumak lazım. Aslında dün tüm Türkiye şunu öğrendi. Usulsüzlük yaptığı iddia edilerek hedef gösterilen kişilerin yeniden görev yapmalarına karar verildi. Biz 33 bin sandıkta görev yapanların, ya da ilçe seçim kurullarından kaçının tayin gördüğünü biz bilmiyoruz. YSK'nin kararını saraydan sipariş olarak görüyoruz. Bildiğimiz bir şey var. Seçimin iptaline neden olanlar yeniden görev yapsın mı ya yapsın denildi. Biz bunu görüyoruz. YSK'nin bu kararı iktidarı rahatlatma kararı. Bu seçim başka gerekçelerle iptal edildi. Gerekçe şu: Bir gerekçem var ama söyleyemem. Emir büyük yerden. Bu adeta bir seçim gaspının sonucudur. Bir şey oldu ama ne oldu bilmiyoruz. Bunu yapanlar hukukun ve tarihin önünde mahcup olana kadar takip etmek bizim görevimiz. O kurullar zarfları açtılar. 3 oy sarayın işine geldi biri gelmedi. AKP'nin işine gelmeyen oyu geçersiz sayanlarla bu milletin görülecek hesabı var. Önce 23 Haziran'da sonra ileriki zamanlarda…”