Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a: ''Sürekli yalan söylüyor''
Kanaat önderleri ile bir araya gelen CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Bu ülkede yoksulluğu bitireceğim" sözünü verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 128 milyar dolar ile ilgili yaptığı açıklamaları hatırlatarak "Nereye gitti bu para? 'Merkez Bankası'nın parası nereye gittiği sorulur mu?' diyorlar. Bütün demokrasilerde sorulur" diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Aydın'da kanaat önderleri ile bir araya geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Merkez Bankası'nın parası ile ilgili sözlerine cevap veren Kılıçdaroğlu "Bir soru sorduk, '128 milyar dolar nerede' diye. Nereye gitti bu para? 'Merkez Bankası'nın parası nereye gittiği sorulur mu?' diyorlar. Bütün demokrasilerde sorulur" ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları şöyle:
"Çilek toplayan kadınlarla birlikte olduk. Onlar hayatlarından kısmen de olsa memnunlar. Ürünü seradan toplayıp belli yerlere ulaştırabiliyor, gelir elde edebiliyorlar. Gittiğim illerde bu tür ziyaretler yapıyorum ama o ilin kanaat önderleri ile de bir araya geliyorum. Siyasetçi olarak benim sorumluluklarım var biliyorum ama kanaat önderleri olarak sizin de sorumluluğunu var.
Dolayısıyla sizin de bir sorumluluğunuz var. O nedenle kanaat önderleri ile bir araya gelmek benim açımdan son derece önemli. Baştan ifade edeyim, zaman zaman bizleri televizyon kanallarında izlerseniz. Aklınızdan şu geçebilir, görsem de şu soruyu sorsam ne cevap verecek diye. Birbirimizi tanımak, önyargılarımızdan arınmak zorundayız. Ülkenin sorunları var mı evet var. Bir buhran var, bir buhran yaşıyoruz. Yüzbinlerce çocuk yardıma muhtaç, 21 yüzyılın Türkiye'sinde böyle bir tablo asla doğru değil.
"HALKINA SÜREKLİ YALAN SÖYLEYEN BİRİ..."
Esnaf geçim derdinde, sanayici önümü göremiyorum diyor. Üniversiteden mezun olan öğrenci nasıl iş bulacağım, dışarıya gideyim diyor. Gittiğim zaman orada daha mutlu olacağım diyor. Bu tablo Türkiye'nin hak ettiği bir tablo değil. Çıkaracak olan siyaset kurumudur. Siyaset kurumu nasıl olmalı? Siyasetçi nasıl olmalı? Halkına sürekli yalan söyleyen biri mi yönetmeli yoksa halkına doğruları söylemekten korkmayan biri mi olmalı?
Sorunları söylersiniz, sorunları aşmak için şunları yapacağım dersiniz. Ağustos 2018'de İstanbul'da bir basın toplantısı yaptım. Kimseyi eleştirmedim. Ekonomik kriz geliyor dedim, 16 maddelik bir şey açıkladım bunları yapın dedim. Ben açıklamadım ama iktidar sahipleri beni eleştirdiler, söylediğim sıradan şeyler aslında. İsrafı önlemek doğru değil midir? Devlet katında oturanlar israf yapabilir mi? Onlara böyle bir hak mı verilmiş? Söylediğiniz zaman suçlu durumuna geliyorsunuz.
KAÇA YAPTINIZ DİYORUZ YANIT ALAMIYORUZ?
Pandemi başladığında ekonomik kriz gelmişti, pandemi de üstüne geldi. Çıktım yine hiç eleştirmeden maddeler halinde şunları yapın dedik. 27.5 yılımı devlete verdim. Herkes beni SSK'dan bilir, en az çalıştığım süre orada aslında. Uzun yıllar Maliye'de çalıştım. Para nasıl harcanır, tasarruf nasıl yapılır bütün hayatım bunlarla geçti. Para toplayan bir birimde yöneticiydim. Gönderiyorsunuz başka yere aman israf olmasın bu para diyor. Devleti yönetenler, milletine hesap vermek zorundadır.
Demokrasinin gereğidir bu. Hesap vermeyen bir siyaset demokrat olamaz. Köprü, otoyol, hastane yapabilirsiniz. Biz kaça yaptınız diye soruyoruz cevap alamıyoruz. Yalnız ben değil, 600 milletvekili de alamıyor. 'Devlet sırrı' deniliyor. Ne oldu da devlet sırrı oldu? Bir soru sorduk, '128 milyar dolar nerede' diye. Nereye gitti bu para? 'Merkez Bankası'nın parası nereye gittiği sorulur mu?' diyorlar. Bütün demokrasilerde sorulur.
BÜTÜN YÜK VATANDAŞTA
Çiftçide, esnafta sorunumuz var. Sanayici önünü göremiyor. Çok sayıda gencimiz işsiz, 10 milyonu aşkın işsizimiz var. Türk lirası eriyor. Türkiye Cumhuriyeti'nde hükümet kendi vatandaşından dolar üzerinden borç alıyor. İktisatçılar buna ilk günah diyor. O günah işleniyor şimdi. İlk değil artık birden fazla kez devam ediyor. Hani milliyetçilik, hani vatanseverlik. Bu tabloyu hep beraber yaşıyoruz. Nasıl çıkacağız asıl soru bu. Biz bu buhranı nasıl aşacağız? Neler yapmalıyız? Bunun için ben çağrı yaptım. Sandığı koyun milletin önüne, seçim yapalım. Demokrasilerde kural budur. Vatandaş seni tekrar seçerse başımın üstüne. Bu olmaz diyorlar. Yük vatandaşın sırtında.