Kılıçdaroğlu'ndan Boğaziçi Üniversitesi'ndeki protestolara ilişkin açıklama
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Boğaziçi Üniversitesi'ndeki protestolara ilişkin "Erdoğan istediğini rektör olarak atayabiliyor. Tek koşulu var, partili olması lazım. Erdoğan'ın yanında durması onu alkışlaması lazım. Bilimsel özerkliğe hiç önem vermemesi lazım. Sadece görevi Erdoğan'ı ve arkadaşlarını alkışlamak." dedi.
Parti genel merkezinde CHP muhabirleriyle bir araya gelerek gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yeni yılın herkese sağlık ve mutluluk getirmesi temennisinde bulundu.
Her ne kadar yeni yılın ilk günlerinde bazı sert tartışmalar olsa da hiçbir zaman haksızlığı savunmadığını ve haksızlığın yanında durmadığını belirten Kılıçdaroğlu, bir yerde haksızlık varsa orada mutlaka birden fazla mağdur olduğunu dile getirdi.
O mağdurun hakkını korumanın kendilerine düştüğünü aktaran Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Çünkü mağdur olan vatandaş sesini çıkardığında ya savcı çağırıyor ya da adeta sosyal medyada linç ediliyor. Bu mağdurların hakkını biz savunacağız. Savunduğumuz zaman bize yönelik çok sayıda haksız eleştiri de geliyor ama vatandaşlarımızın ferasetine güveniyorum. Kim doğruyu söylüyor, kim doğruyu söylemiyor bunu en iyi bilen vatandaşlarımızdır. Farklı partilere oy verebilirler, Türkiye'nin değişik coğrafyalarında yaşayabilirler ama şu bir gerçek siyasette her ortamda doğruları söylemek önemli bir konudur. Siyasetçinin, devleti yönetenlerin samimi olması lazım. Vatandaşları bölmemesi, ayrıştırmaması lazım. Türkiye'nin dünya kadar sorunu var, nereye dokunursanız bir sorun yumağıyla karşı karşıyasınız. İster ekonomiye ister sağlığa ister dış politikaya ister eğitime...
Gerçekten de mutfaklarda yangın var, insanlar perişan. Böyle bir ortamda kısır tartışmaların içine girmek yerine vatandaşların var olan sorunlarını çözmeye siyaset kurumunun odaklanması gerekmez mi? Her sorun için hükümetin önüne çözüm koyduk. Bizim çözümlerimizi eksik bulabilirler ama onlar da bir çözüm koysunlar. Çözemiyorlarsa, çözemeyeceklerini anlıyorlarsa, o zaman 'biz Türkiye'yi yönetemiyoruz' demeliler. Bunu söyleyemiyorlar ama Türkiye'yi yönetemedikleri gerçeği ile karşı karşıyayız."
İKTİDARIN EKONOMİ POLİTİKASINA ELEŞTİRİ
İktidarın ekonomide aldığı kararların taban tabana ters olduğuna değinen Kılıçdaroğlu, bir dönem geliyor "faizi düşürelim" derken bir dönem "faizi artıralım" denildiğini vurguladı.
İktidarın, ekonomiyi dövizle faiz arasındaki bir eksene oturttuğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Bu ülkenin büyümeye ihtiyacı yok mu? Bu ülkenin üretime ihtiyacı yok mu? İstihdam yaratmaya ihtiyacı yok mu? Bunlar unutulan kavramlar." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, işsizliğin gerçekten can yaktığına işaret ederek, torpili olanın iş bulduğunu, olmayanın isterse KPSS'de 100 puan alsın elendiğini savundu.
Devlet yönetiminde torpil olamayacağına dikkati çeken Kılıçdaroğlu, "Bütün bunlar 2021'de önümüzdeki sorunlar. 2020'den 2021'e sorunları devraldık. Artık yeter, çözüm üretin. 18 yılda Türkiye, Londra'daki bir avuç tefeciye hizmet eder hale geldi. Bakın bu soruma Erdoğan asla cevap vermiyor, soruyorum Sayın Erdoğan 18 yıldır ülkeyi yönetiyorsun, 19'uncu yıla girdik, nasıl olur da 83 milyon vatandaşı, hangi gerekçeyle Londra'daki bir avuç tefeciye teslim ettin." ifadelerini kullandı.
'DÜNYANIN EN YÜKSEK FAİZİNİ ÖDÜYORUZ'
Türkiye'nin dünyanın en yüksek faizini ödediğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, Almanya'nın ise negatif faizle borçlandığını anımsattı.
Bütün bunların tartışılması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, CHP olarak 2021'de de Türkiye'nin bütün sorunlarına çözüm üretmeye devam edeceklerini bildirdi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Vatandaşlarımız şundan emin olsun, Türkiye'nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yoktur. Sorunu çözecek insanın kimliği önemlidir. Sorunu çözecek insan halk gibi yaşamalıdır. Sorunu çözecek insan işsizliğe odaklanmalıdır. Sorunu çözecek insan 'adalet, adalet, adalet' diyecektir. İsrafa asla izin vermeyecektir, sorunu çözecek insan 13 uçakla gezmeyecektir. Sorunu çözecek insan 3 bin korumayla gezmeyecektir. Yazıktır, günahtır, israf haramdır. Vatandaşları arasında ayrım yapmayacaktır, sorunu çözecek insan hiç kimseye hiçbir kadına 'vitrin süsü' demeyecektir. Kendi insanına hakaret etmeyecektir, sorunu çözecek insan her türlü eleştiriyi saygıyla karşılayacaktır. Demokrasiye inanacaktır, sorunu çözecek insan bu topraklarda yatağa aç giriyorsa o gece uyumayacaktır. Sorunu çözecek insanın nitelikleri budur. Bütün vatandaşlarıma sesleniyorum, bu niteliklere sahip olan insanlara oy veriniz. Bu nitelikleri savunan insanların yanında durunuz. Sorunu sokaktaki vatandaş yaşıyor, derdi de o yaşıyor.
Bunların hiçbirisi yok. Tamamen yapay gündemlerle Türkiye tartışıyor. Sorunu çözecek insanın devlette liyakatin, farklı düşüncelerin ne kadar önemli olduğunu bilmesi gerekir. Biz 2021'de sorunu çözecek insanların siyasette yükselmelerini istiyoruz, vatandaşın onlara destek vermelerini istiyoruz. Vatandaşın da 'artık yeter' demesini bekliyoruz. Her alanda ciddi sorunlarımız var. Biz bunları aşmaya kararlıyız, bu ülkenin insanlarıyla beraber aşacağız."
SORU-CEVAP
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir gazeteyi işaret ederek, "Kimse de lüzumsuz yere buna para verip almasın" şeklindeki sözleri sorulan Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:
"Bunu Erdoğan'ın çaresizliği olarak değerlendiriyorum. 'Gazete almayın, okumayın' ne demek. Ya da 'benim söylediğim gazeteleri okuyun, diğerlerini okumayın' demek ne demek? Düşünceye karşı olmak demek. Farklı düşüncelere tahammül edememek demek. Gazeteler özgürce yayın yaparlar, hükümetin yanında olan gazeteler de var. 'Niye bu gazeteler kapatılmıyor' diye aklımızdan hiç geçmedi. Herkes istediği gibi yazar, çizer. Hakaret olmadığı sürece her eleştiriye saygı duymamız lazım. Herkesin bizim düşüncelerimizi paylaşma gibi bir zorunluluğu yoktur. Eleştiri olacak, siyasetçinin en çok ihtiyaç duyduğu şey övgü değil, eleştiridir."
BAŞBUĞ'UN AÇIKLAMASI
Eski Genelkurmay Başkanlarından İlker Başbuğ'un 27 Mayıs'la ilgili açıklaması hatırlatılarak, dünden bu yana yaşanan darbe tartışmasına ilişkin düşünceleri sorulan Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin 20 Temmuz'dan sonra zaten bir sivil darbenin içinde olduğunu savundu.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Biz hiçbir darbeyi savunmadık. Demokrasinin bu noktaya gelmesinin temelinde de yatan darbeler vardır. Darbelere karşı çıkmak hepimizin ortak görevidir ama biz hem askeri hem sivil darbeye karşıyız. Şu anda Türkiye bir sivil darbenin içindedir. 12 Eylül'de Kenan Evren ve arkadaşları ne yaptılarsa benzerini aynen bunlar da yaptılar. 20 Temmuz'dan sonra 15 Temmuz'u fırsata çevirip OHAL ilan ettiler. OHAL koşullarında anayasa değiştirdiler ve şimdi o darbe süreci aynen devam ediyor. Biz sivil darbeye de karşıyayız. Bugün Erdoğan'ı eleştirme cesaretini kaç kişi gösterebiliyor. Kenan Evren'i eleştirme cesaretini kaç kişi gösterebiliyordu. Kıyasladığınız zaman bu paralelliği görürsünüz. O dönemde de parlamento büyük ölçüde askıya alınmıştı, bugün de büyük ölçüde askıya alınmış göstermelik bir parlamento var. Kıyaslayın, askeri darbeyle sivil darbenin koşut olduğunu, paralel olduğunu görürsünüz. Biz hem sivil hem askeri darbeye karşıyız."
BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ'NE REKTÖR ATAMASI
Boğaziçi Üniversitesinde rektör ataması sonrası protestolar sırasında yaşananlar hatırlatılarak hem atamalara hem de olaylara bakış açısı sorulan Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin bir sivil darbenin içinde olduğunu yineledi.
Kılıçdaroğlu, YÖK'ün 12 Eylül darbe hukukun bir sonucu kurulduğunu ve bugün de varlığını sürdürdüğünü ifade etti.
12 Eylül darbecilerinin yaptığı düzenlemelerinin hala yürürlükte olduğuna değinen Kılıçdaroğlu, o dönem üniversitelere rektör nasıl atanıyorsa bugün de aynı yöntemlerle atandığını dile getirdi.
Kılıçdaroğlu, "Erdoğan istediğini rektör olarak atayabiliyor. Tek koşulu var, partili olması lazım. Erdoğan'ın yanında durması onu alkışlaması lazım. Bilimsel özerkliğe hiç önem vermemesi lazım. Sadece görevi Erdoğan'ı ve arkadaşlarını alkışlamak. Bu niteliklere sahip olan kişiler rahatlıkla üniversitelere rektör olarak atanabilir." şeklinde konuştu.
Akademik özerkliğin çok önemli olduğuna vurgu yapan Kılıçdaroğlu, bilim üretilen yerlerde akademik özerklik olması ve her türlü düşüncenin özgürce tartışılması gerektiğini belirtti.
Kılıçdaroğlu, akademik özerklik için "bilimsel özerklik", "yönetsel" ve "mali özerkliğin" olması gerektiğini vurguladı.
Kılıçdaroğlu, "Darbe döneminin, 20 Temmuz darbesinin bundan daha güzel fotoğrafı olabilir mi? Üniversitenin kapısına kelepçe vuruyorsunuz. Erdoğan, '20 Temmuz darbesi yoktur' diyecektir ama onunla her yerde ve her ortamda tartışmaya hazırım. Tabii cesaret edebilirse." ifadelerini kullandı.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'in, rektör atamasına ilişkin, "bir kişinin siyasi kimliğinin olması suç değildir" demesini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Erdoğan ilk iktidara geldiğinde rektörler nasıl seçiliyordu? Üniversiteler seçiyordu, 3 aday belirliyordu, gönderiliyordu Cumhurbaşkanı bunlardan birini seçiyordu. Ne oldu 20 Temmuz'dan sonra, seçim kaldırıldı, bir kişi yetkili kılındı, o kişi üniversiteye rektör atıyor. 12 Eylül darbesiyle, 20 Temmuz darbesi arasında hiçbir fark yok, yaptıkları bu." cevabını verdi.
İŞÇİ VE MEMUR EMEKLİLERİNE YAPILAN ZAM
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, işçi ve memur emeklilerine yapılan zam oranlarına ilişkin bir soruyu yanıtlarken Türkiye'nin 18 yılın sonunda bir ekonomik ve sosyal buhranla karşı karşıya olduğunu dile getirdi.
"Türkiye öyle bir noktaya geldi ki borcun faizini ödemek için de borçlanmak zorunda" diyen Kılıçdaroğlu, bu borçların ödenmesini de yine işçinin, memurun, esnafın ve çiftçinin üstleneceğini anlattı.
Kılıçdaroğlu, "AK Parti'nin siyasi tercihi böyle. Geniş kitleler, eğer bu siyasi tercihe karşı çıkıyorlarsa oylarını ve tercihlerini değiştirmek zorundadırlar. Demokrasinin gereği budur. Kendilerini açlığa mahkum eden bir siyasi iktidara destek vermemelidir. Bazen espri yapıyorum arkadaşlara 'Tayyip'i üzmeyen istatistik kurumu' diye. TÜİK'e talimat veriliyor 'sen enflasyonu şöyle açıkla', o da öyle açıklıyor." diye konuştu.
TÜİK'in yüzde 14,6 olarak açıkladığı enflasyonun gerçeği yansıtmadığını tekrarlayan Kılıçdaroğlu, Enflasyon Araştırma Grubu tarafından yapılan araştırmada enflasyonun yüzde 36,7 çıktığı bilgisini verdi.
CHP'nin kamuya alım sırasında yapılan sözlü sınava karşı çıkmasına karşın CHP'li bazı belediyelerde de personel alımı sırasında sözlü sınav yapılması sorulan Kılıçdaroğlu, konuyla ilgili bilgisi olmadığını, araştıracağını bildirdi.
"Bana kalsa kesinlikle mülakatı kaldırırım" diyen Kılıçdaroğlu, KPSS'de kim en yüksek puanı almışsa onun atamasının yapılması gerektiğini, gerekirse CHP'li belediyelerde bunun kaldırılması için bir genelge çıkartılabileceğini vurguladı.
FİKRİ SAĞLAR'IN AÇIKLAMALARI
CHP'li Fikri Sağlar'ın açıklamalarının günlerdir konuşulduğu hatırlatılarak, "Fikri Sağlar sizin açıklamalarınız sonrası 'benden kurtulmaya çalışıyorlar ama gitmeyeceğim' dedi. Nasıl değerlendirirsiniz bu süreci?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Gereksiz bir tartışma herhangi bir değerlendirmem de yok. Türkiye'nin gündeminde olmayan bir tartışmayı Türkiye'nin gündemine getirmenin hiçbir mantığı yok." dedi.
Tarif ettiği sorunları çözecek Cumhurbaşkanı adayının kendisi olup olmadığı yönündeki bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Kendimizi bir kişiye kilitlersek en büyük yanlışı yapmış oluruz. O şu anlama geliyor, bir kişi devleti yönetecek. Devlet dediğiniz kurum bir kişiden oluşsa doğru ama devlet dediğiniz kurumun içinde yasama var, yürütme, yargı var, bağımsız kurumlar var... Bu algı yaratılmaya çalışılıyor, tehlikeli bir algı. 'Bir kişi gelecek bizi kurtaracak.' 21. yüzyılda 'biri gelecek bizi kurtaracak', biz Ortaçağ'da mıyız? Bizi kurtaracak olan akıldır, ahlaktır, bilgidir, erdemdir ve istişaredir. Bir felsefe bizi kurtaracak, bir kişi değil. O felsefeye kimler sahipse birlikte çözülecek bu sorun. Türkiye'nin bu sorunlarının tamamı çözülür. Ben olaya böyle bakıyorum, birlikte çözüm."