Kılıçdaroğlu'ndan 'kayyum' yorumu

CHP Genel BaşkanıKılıçdaroğlu, Zaman gazetesine kayyum atanmasıyla ilgili, ''Kararı veren hakim demokrasiye inanmayan hakimdir, siyasi organın elemanıdır'' dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Zaman gazetesine kayyum atanmasıyla ilgili, "Kararı veren hakim demokrasiye inanmayan bir hakimdir. O kararı veren hakim hakim değil, siyasi organın bir elemanıdır" dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sivil toplum örgütü temsilcilerinin katılımıyla ATO Congresium'da düzenlenen toplantıda "Türkiye'nin Geleceği İçin Büyük Buluşma" çağrısı yaptı. Konuşmasında icra dairelerindeki dosya sayısının 2002 yılında 8 milyon 600 bin olduğunu 2015 yılında ise bu sayının 23 milyon 800 bin olduğunu anlatarak, "Her iki vatandaştan birisi icra dairelerinde. İcra dairelerinin sayısını arttırıyorlar ama yine yetmiyor. Sokaktaki vatandaşın durumu nedir? Tüketici kredisi, banka kredi kartı borcu açısından durumu nedir? 2002'de bankalara borcu 6 milyar 600 bin lira. 2015'te 6 milyar değil, 381 milyar 900 milyon lira. Artış oranı ne? Dünyada bir rekordur. Yüzde 5 bin 682 oranında vatandaşın bankalara borcu artmış durumda. Şimdi bu vatandaş ne düşünecek? Siyasi tutsak haline getirilmiş. Akşama kadar düşündüğü konu, bankadan nasıl kendimi kurtarırım, faizden kendimi nasıl kurtarırım bunun hesabı için" diye konuştu.

"İZLENEN TARIM POLİTİKASI SONUCU TÜRKİYE SAMAN İTHAL EDER ÜLKE KONUMUNA GELDİ"

Çiftçinin durumuyla ilgili değerlendirmede bulunan Kılıçdaroğlu, "2002'de çiftçilerin bankaya borcu 5 milyar 100 bin lira. 2015'te çiftçilerin borcu 5 milyar değil, 61 milyar 100 milyon liraya çıkmış durumda. Hani diyorlar ya darbe anayasası. Anayasadan size 45.maddeyi okuyorum; "Devlet bitkisel ve hayvansal ürünlerin değerlendirilmesi ve gerçek değerlerinin üreticinin eline geçmesi için gerekli tedbirleri alacak." Kim söylüyor anayasa, kimin için söylüyor çiftçi için. İki Trakya büyüklüğünde alan ekilmiyor. Yeni rekorlara imza atıldı. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde izlenen tarım politikası sonucu Türkiye saman ithal eder ülke konumuna geldi. Ortadoğu'yu beslenen, Türkiye'yi beslenen hayvancılıkta Türkiye yurtdışından et ithal etmek zorunda kaldı. Tarım kanununun 21.maddesi, diyor ki, "Milli gelirin yüzde 1'i oranında en az, devlet çiftçiyi teşvik eder." Bugüne kadar yüzde 1 oranı hiç dolmadı" ifadelerini kullandı.

"BİRADAN VAZGEÇTİK KARDEŞİM OKUL BAHÇELERİNDE BONZAİ SATILIYOR SENİN DEVRİ İKTİDARINDA"

Spartalılardan söz eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"İlk çağlardan yani. Spartalıların bir özelliği var. Yakalanmadan çalmak yani maharetle yapılan hırsızlık suç olmadığı gibi tasvip edilen bir çeşit kahramanlıktır. Spartalılarda hırsızlık yapmak bir kahramanlıktır. Şimdi devleti soyanların, kul hakkı yiyenlerin, hırsızlık yapanların devletin en tepe noktalarına kadar çıktığını hatırlıyoruz değil mi? Türkiye'yi ilkel çağ anlayışına hapsettiler bunlar. Bunların döneminde 14 yıllık süre içinde fuhuştaki artış yüzde 790. Adam öldürmede yüzde 261, cinsel taciz yüzde 449, çocukların cinsel istismarı yüzde 434. Uyuşturucu bağımlılığı yüzde 678, uyuşturucu bağımlılığında yaş 10'a indi. Kalkmış konuşuyor. "Efendim çocuklara bira veriyorlar" diye. Biradan vazgeçtik kardeşim okul bahçelerinde bonzai satılıyor senin devri iktidarında. TBMM'ye bir önerge verdik. Dedik ki, uyuşturucu bağımlılığı yaşı gittikçe düşüyor. Bir felaket tablosuyla karşı karşıyayız. Araştırma yapalım bu soruna çözüm bulalım. İktidar partisinin oylarıyla reddedildi önergemiz. Bonzainin peynir ekmek gibi satıldığı bir Türkiye'de siz neden söz edeceksiniz? Gelecek kuşakları mahvediyorsunuz, önlem almıyorsunuz siz. Ama bizim belediyelerimiz bu konuda çok önemli adımlar attılar. Antidepresan ilaç kullanımı, depresyona giriyor vatandaşımız sorunu büyük. 26 milyon kutuyu geçti. Her iki vatandaştan birisi anti depresan ilaç kullanmaya başladı. Türkiye böyle bir sürecin içine sokuldu. Kadına yönelik şiddet yüzde bin 400. Eğer bir aileyi yoz bir kültüre teslim edersiniz, gencecik çocukları uyuşturucu bataklığına sürüklerseniz, kadınları fuhuş batağına sürüklerseniz kadına yönelik şiddette yüzde bin 400 artar."

"SENİN CUMHURBAŞKANIN YALAN SÖYLÜYOR DİYOR. BU BENİM AĞRIMA GİDİYOR"

Ak Parti'nin yöneticilerinin terör örgütlerine yardım ve yataklık yaptığını ileri süren Kılıçdaroğlu, "Bunları söylüyorum ama ne hikmetse kimse mahkemeye vermiyor. Suçlarını çok iyi biliyorlar bunlar. Türkiye sadece içeride sıkışmadı. Dışarıda da sıkıştı. İzlediği yanlış dış politikayla Türkiye bütün komşularıyla değil, bütün dünyayla sorunlu hale geldi. Sıfır sorunla çıkıyorsunuz bütün komşularınızla sorunlusunuz. 5 ülkede büyük elçimiz yok. Cumhuriyet tarihinde ilktir. Severiz sevmeyiz, bir ülkenin Cumhurbaşkanı konuştuğu zaman söylediği sözün bir ağırlığının olması ve sözün başka bir mekanda başka bir ülkede tartışma konusu olmaması lazım. Eğer bir ülkenin Cumhurbaşkanı kalkıp, bir başka ülkeyle ilgili bir olayı açıklıyor ve 10 dakika sonra o ülkenin başkan sözcüsü bizim cumhurbaşkanını açıkça yalanlıyorsa bu benim ağrıma gidiyor. Senin Cumhurbaşkanın yalan söylüyor diyor. Bu benim ağrıma gidiyor. Böyle bir tabloyu Türkiye cumhuriyeti tarihinde hiçbir dönemde yaşamadık" değerlendirmesinde bulundu.

"KARARI VEREN HAKİM DEMOKRASİYE İNANMAYAN BİR HAKİMDİR"

Dünyanın Türkiye'yi nasıl gördüğüyle ilgili bilgi veren Kılıçdaroğlu, "Basın özgürlüğü endeksinde 2002'de 99.sıradaydık. Bugün 99 değil, 149.sıradayız. Biz basın özgürlüğünde sınıfta kalan bir ülkeyiz. 30 gazeteci şuanda hapiste, 7 binin üstünde gazeteci işsiz. Pek çok gazetelere el konuldu. Dün bir gazeteye daha kayyum atandı. Kararı veren hakim demokrasiye inanmayan bir hakimdir. Kararı veren hakim siyasi otoritenin sopasını elinde taşıyan yargıçtır. O kararı veren hakim hakim değil, siyasi organın bir elemanıdır. Doğru haber yaptı diye gazeteciler hapse atılmaz. Gazeteye para verip satın alıyorsunuz. İsterseniz almazsınız. Zorlamı birisi size gazete okutuyor. Hayır. Cinsiyet eşitliği bakımından ne diyordu bir bozuntu, "Efendim kadınla erkeği eşit tutamazsınız." Bozuntu dediğimde başkası alınmasın ben diktatör bozuntusundan söz ediyorum. Kadın erkek eşitliği açısından 145 ülke arasında 2006'da 105.sıradayız. 2015'te 105'ten 130.sıraya geriledik. Nijerya , Zambiya ve Angola bizim önümüzde. Küresel kölelik endeksi 167 ülke arasında 105.sıradayız. Demokrasi endeksi 162 ülke arasında 97.sıradaydık. bize zaten hibrit demokrasi diyorlar. İnsani gelişmişlik endeksi 2015'te 3 sıra geriledik. 69.sıradan 72.sıraya düştük. Ekonomik özgürlükler endeksinde 178 ülke arasında 2015'te 70.sıradaydık 9 sıra geriledik 79.sıraya düştük. Yolsuzluk endeksinde 2013'te 168 ülke arasında 53.sıradaydık. 2015'te 13 sıra geriye düştük 66.sıraya düştük" açıklamasında bulundu.

"AK PARTİ ŞUANDA BİR DEVLET PARTİSİ KONUMUNDADIR"

Devlet ve hükümet arasında temel bir fark olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

"Devlet bakidir. Hükümet devleti yönetmek üzere gelir. Yani bir siyasi parti devlet olmak için iktidara gelmez, devleti yönetmek için gelir. 14 yılda AK Parti şuanda bir devlet partisi konumundadır. Valisiyle, kaymakamıyla, emniyet müdürüyle, polisiyle, hakimiyle, savcısıyla bir devlet partisidir artık Ak Parti. Dolayısıyla sivil toplumun, sendikaların, siyasal partililerin normal bir demokraside yapacakları mücadelenin sınırları aşılmıştır. Bu mücadele bir siyasal partiyle yapılacak mücadele değil, bu mücadele doğrudan doğruya AKP devletiyle yapılacak bir mücadeledir. Herkes bunu böyle bilsin. Geldiğimiz süreç CHP'nin sorunu olmaktan çıkmıştır. Bu süreç demokrasiyi özümseyen, kabul eden, savunan, insan haklarını savunan, kadın erkek eşitliğini savunan güçlü bir sosyal devleti isteyen bütün kesimlerin ortak sorunudur. Siyasi düşüncelerimiz farklı olabilir, ekonomiye siyasete farklı bakabiliriz ama demokrasiye, özgürlüğü, hukukun üstünlüğüne aynı yönden bakıyorsak, ayrışmanın değil, beraber hareket etmenin yeri ve zamanıdır. Herkesi bu konuda göreve davet etmek benim siyasal sorumluluğumdur."

Sonraki Haber