Kılıçdaroğlu: ''2 trilyon doları nereye harcadın?''
CHP lideri Kılıçdaroğlu, Bursa'da STK'larla yaptığı buluşmada, Hükümete "2 trilyon 94 milyar doları nereye harcadın" diye sordu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Size bir rakam vereceğim sayın STK başkanları, lütfen bu rakamları not alın. 1923 - 2002'de bütün bu hükümetlerin harcadığı para 713 milyar dolar. 2003-2017 son 14 yılda harcanan para ise 2 trilyon 94 milyar dolardır. Asla inkar edemeyecekleri rakamları vatandaşın önüne koyduk. Bu para eğer bu ülkenin kalkınması ve büyümesi için harcansaydı ülkede fabrika koyacak yer kalmazdı. Nerede bu iki trilyon dolarlık para." diye konuştu.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Bursa Akademik Odalar Birliği (BAOB) salonunda sivil toplum kuruluşu (STK) temsilcileriyle bir araya geldi. Türkiye'de hiç kimsenin can ve mal güvenliğinin olmadığını iddia eden Kemal Kılıçdaroğlu, "Şunu rahatlıkla söyleyebilrilim; şu anda Türkiye'de hiç kimsenin can ve mal güvenliği yok. Bana kızıyorlar. Peki soru şu. Kişilerin can ve mal güvenliği nasıl sağlanır? Bunun dünyada bilinen bir yolu vardır; yargı bağımsız, tarafsızsa yani hakim bir yerden talimat almadan hukukun üstünlüğüne göre karar veriyorsa, orada tarafsızlık vardır. Yargının bağımsızlığın temel ölçütü şudur; haksızlığı yapan kişinin gücüne teslim olmaz. Haksızlığı yapan kişi güçlüyse, devlette çok önemli bir makamdaysa, valiyse, milletvekiliyse, cumhurbaşkanıysa, haksızlık yapıyorsa, vatandaşın başvuracağı yer hakimdir. Yargı talimatı saraydan ya da başka bir yerden alıyorsa kimsenin can ve mal güvenliği yoktur. Gözaltına alınıyorsa, belli çevreler talimat verip o talimatlar yapılıyorsa, hiç kimsenin can ve mal güvenliği yoktur" diye konuştu.
STK temcilcilerine, "Size bir rakam vereceğim. Bütün STK ve meslek kuruluşları bu rakamları not alsın" diye seslenen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"1923-2002 döneminde yani 79 yılda pek çok hükümet geldi geçti, pek çok başbakan geldi geçti. Hepsi şu veya bu şekilde bu ülkeye hizmet etti. 1923-2002 döneminde 713 milyar dolar bütün hükümetlerin harcadığı toplam para. Keban Barajı yaptılar, köprüler, Sümerbank, Etibank kurdular, Körfez depremi oldu, bütün o yaraları sardılar, Kıbrıs çıkarması yaptılar, 1925'te uçak fabrikasının temelini attılar ve toplam 713 milyar dolar harcadılar. 2003-2017 döneminde yani son 14 yılda harcanan para ise 2 trilyon 94 milyar dolar. Bilgiye dayalı söylem, bilgiye dayalı söylem, rakama dayalı söylemdir, asla inkar edemeyecekleri rakamları biz vatandaşların önüne koymak zorundayız. Bu para ile bu ülkede ne yapıldı? Yol yapıldı, köprü yapıldı. 2 trilyon 94 milyar dolar eğer bu ülkenin kalkınması ve büyümesi için harcansaydı bu ülkede bugün fabrika kuracak boş arazi bulamazdık. STK'ların, meslek kuruluşlarının bilmesi gereken temel nokta budur. Köprü yaptılar, ben sana 'niye köprü' diye sormuyorum, kaça yaptın arkadaş? Bu paraları nereye harcadın? Çiftçiye soruyorum hayatından memnun değil, sanayici zorda, çiftçi kendisini yakıyor, işsizlik almış başını gitmiş. 2 trilyon 94 milyar dolar nereye gitti? Bir de fabrikaların hepsini sattılar. Bu soruyu sanayicinin de esnafın da çiftçinin de kendisine sorması lazım. Bu soruları sorduğumuz zaman acı gerçeği öğrenmiş oluruz. Dünyada hiçbir başbakan kalkıp 'Ben yol yaptım, köprü yaptım' diye övünmez, 'şu kadar buzdolabı, şu kadar çamaşır makinesi ürettik' diye övünmez; ayıp sayarlar. Neden? Buzdolabı, çamaşır makinesi 18'inci yüzyılın ürünleridir, biz 21'inci yüzyıldayız."
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı makamının bir ülkenin sigortası konumunda olduğunu da belirterek, "Cumhurbaşkanlığı makamı, bir partinin genel başkanı konumundaysa olmaz. Hem diyeceksin cumhurbaşkanı hem falan partinin genel başkanı, bu olmaz. Bu bilinçle yola çıkarak Muharrrem İnce'yi aday gösterdiğimiz gün rozetini vermesinin temel nedeni budur. 'Ben 81 milyonun cumhurbaşkanı olacağım' dedi. Ben de onun yakasına Türk bayrağını verdim, 'Türk bayrağı taşıyacaksın. Ayrılık gayrılık olmayacak. Kim olursa olsun, 81 milyonun cumhurbaşkanı olacaksın' dedim. Allah'ın izniyle cumhurbaşkanı olacak" diye konuştu.
Konuşmasının devamında "Bu düzenden kim memnun?" diye soran Kılıçdaroğlu, soruyu kendisi yanıtlarken şöyle dedi:
"Bu düzenden sadece bir sınıf memnun; rantiye sınıfı. Onun dışında hiç kimse yok. Niçin memnun biliyor musunuz? Bir masa ve sandalye; bol miktarda parası var, borç verir ve faiz alır, başka hiçbir şey yapmaz. Son 16 yılda dışarıya ödenen faiz, yani hükümet borç alıyor ve faiz ödüyor, bir grup faiz lobisine 151 milyar 34 milyon dolar. Vatandaşlar vergi ödedi, aldılar faiz ödediler. Şu anda Türkiye, dünyada en yüksek faiziyle borç alan tek ülkedir. Yaka tefeciye kaptırıldı."
"Bütün şaibelerine karşın, bütün baskılara karşın 24 Haziran'da güzel bir Türkiye'ye Allah'ın izniyle uzanacağız" diye sözlerini sürdüren Kılıçdaroğlu, konuşmasını tamamlarken şunları söyledi:
"En düşük emekli aylığı 1.500 lira olacak. Bugün 200-300 lira emekli aylığı alanlar var. 151 milyar dolar faiz ödeyen zatlara seslenmek istiyorum; sor bakayım ayda 400 lira ile o emekli geçinebilir mi, 200 lirayla 300 lirayla. 1.500 lira yapacağız. Para büyük değil, ben bunu biliyorum. Emekliye yine Ramazan'da Kurban'da birer maaş ikramiye vereceğiz Asgari ücret net 2.200 lira olacak. 1 milyon 644 kişi bu kişiler, 1.500 liranın altında emekli aylığı alıyor. Bu kadar perişan edilir mi toplum. Ektiği ürünün karşılığını alamıyor. Güçlü bir sosyal devlet oluşturmak zorundayız. Bu beylerin çocukları işsiz mi? Hayır; bir elleri yağda bir elleri balda. İlk 1 yıl içinde 180 bin öğrenmeni atayacağız, eğitimde devrim başlatacağız. Çocuk sabahleyin evinden çıkacak, kahvaltı yapmadan okuluna gelecek, arkadaşları ve öğretmenleriyle kahvaltı yapacak, öğle yemeğini yine aynı şekilde, akşam evine gelecek. Böylece çocuğuna harçlık veremeyen babanın utancını ortadan kaldıracağız. Bunları söyleyince diyorlar ki 'Parayı nereden bulacaksın?' 2 trilyon dolar harcadınız ne yaptınız, sadece yandaşlar için harcadınız. Biz bunu millet için harcayacağız. İttifakı kurmamızı nedeni bu; büyük bir değişim ve dönüşüme ihtiyacımız var. Sorumluluğumuzun bilincinde olacağız, arkadaşlarımıza kahvede, tarlada, köyde, şehirde söyleyeceğiz. Anneler söyleyecek, babalar söyleyecek, yaşlılar, gençler söyleyecek. Bu memleket bizim, hepimizin. Bu anlattıklarım bir Türkiye gerçeği. Türkiye'nin bu çemberin dışına çıkması lazım. Bunu yaptığımız zaman Türkiye'yi aydınlatmış oluruz.