KHK’yla atılan devlet memurları oy kullanabilecek mi ?
15 Temmuz FETÖ’cü darbe girişiminin ardından çıkarılan KHK’larla ihraç edilen devlet memurlarının seçimde oy kullanıp kullanamayacağı tartışması başladı.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu, Haydar Baş'ın lideri olduğu Bağımsız Türkiye Partisi'ne (BTP) yakınlığıyla bilinen Yeni Mesaj gazetesinde “Atılanlar oy atabilir mi?” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu, yazısında “OHAL sürecinde haklar ne kadar askıya alınırsa alınsın toplum ve insanlar adaletsizliğe asılmamalıdır” ifadelerini kullandı.
İşte o yazı:
Görevlerinden atılanların seçme hakkı tartışılabilir. OHAL (Olağanüstü Hal) sürecinde işlerine son verilenlerin durumunu hukuka yatıralım;
15 Temmuz darbe teşebbüsü sonrasında Bakanlar Kurulu toplanarak, “Şiddet olaylarının yaygınlaşması ve kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması” (Anayasa, madde-120) gerekçesiyle, 20 Temmuz 2016 tarih ve 2016/9064 sayılı kararı ile 21 Temmuz 2016 tarihinde başlamak üzere 90 gün süreyle OHAL ilân etti. Her seferinde üç ay olmak üzere 7 kez uzatıldı. Bu süreçte KHK’larla (Kanun Hükmünde Kararname) ihraç edilen devlet memurlarının sayısı hayli kabarık.
İhraç kararlarında, “kamu görevinden çıkarılan kişilerin, mahkûmiyet kararı aranmaksızın memuriyetleri alınır ve bu kişiler görev yaptıkları teşkilâta yeniden kabul edilmezler; bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemezler, doğrudan veya dolaylı olarak görevlendirilemezler” hükmü bulunmaktadır.
298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’un 8.maaddesine göre kamu hizmetinden yasaklı olanlar seçmen olamaz. Seçemez ama, referandumda oy kullanabilir mi? Bunu yasaklayan bir hüküm yoktur. Seçme hakkı olmasa da oylama hakkı vardır; referandum yani halkoylamasında, evet/hayır şeklinde oyunu atabilir.
Anahtar soru: OHAL süreci bittiğinde seçme hakkı geri döner mi, yoksa bu hak mahrumiyeti süresiz midir?
Kamu hizmetlerinden yoksun bırakılma hallerini düzenleyen TCK’nın (Türk Ceza Kanunu) 53.madde gerekçesinde, “hak mahrumiyeti” süresiz olamaz, hükmü vardır. Üstelik mahkûmiyet kararı olmaksızın OHAL KHK’sı ile ihraç edilenlerin OHAL’in kalkmasıyla yoksun bırakıldığı hakkına kavuşması hukuk gereğidir.
Yaklaşık iki yıl süren OHAL içinde pirincin taşını ayıklayamayan, sırf ihbar ya da yalancı tanık beyanlarıyla hareket eden siyasal iktidarın, FETÖ olayının asıl müsebbip ve faillerinin üzerine gitmesi âdil olacaktır.
Bu işin siyasi ayağını kayırıp kollamadan ve delillendirerek yargı önüne çıkarılması, kamu vicdanını da tatmin edecektir.
Mağdur olanların da, âdil yargılanma ve adalete erişim hakları engellenmeden haklılıklarını ispatlamalarına imkân verilmelidir. OHAL sürecinde haklar ne kadar askıya alınırsa alınsın toplum ve insanlar adaletsizliğe asılmamalıdır.
Savunma olanağı verilmemiş ve haklarında suçluluklarına ilişkin herhangi bir yargı kararı bulunmayan bazı vatandaşların haklarından yoksun bırakılmaları ve mahrumiyetin ömür boyu süreceği yolundaki yaklaşım ve icraat hukuk devleti dışında kalmaktadır.
OHAL’in de hukuku vardır ve uluslararası yükümlülüklere de uymak gerekir;
Türkiye’nin imzalayarak taahhüt ettiği uluslararası sözleşmelerin güvencesindeki haklar ve özellikle demokrasilerin merkezindeki en önemli bir hak olan seçme hakkı örselenmemelidir.