İYİ Partili Durmuş Yılmaz: ''Ekonomide tekeri patlak kamyon gibiyiz''
Eski Merkez Bankası Başkanı, İYİ Parti kurucusu Durmuş Yılmaz, ekonomiyle ilgili çok konuşulacak açıklamalarda bulundu.
Merkez Bankası eski başkanı ve eski MHP'li Durmuş Yılmaz, Meral Akşener'in liderliğindeki İYİ Parti'nin kurucularından. Buıgünkü Sözcü gazetesinde Özlem Gürses'in sorularını yanıtlayan Durmuş Yılmaz, ekonomiden siyasete çok dikkat çekecek açıklamalarda bulundu.
FRENİ PATLAMIŞ KAMYON BENZETMESİ
Türkiye ekonomisinin, 2001’deki kriz süreci ile benzerlik gösterdiğini ifade eden Yılmaz, “Her şeye tek bir ses karar veriyor. Bu nedenle koordinasyon yok ve daha önemlisi yapılan yanlışlarla ilgili kimse ‘Bunu biz nasıl düzeltiriz’ diye soramıyor. Tekeri patlak kamyon gibi gidiyoruz, üstelik fren de yok” ifadesini kullandı.
MHP İÇİN SERT SÖZLER
MHP'de siyaset yaptığı döneme de değinen Yılmaz,
"Zaten o dönemde o kadar kısa bir mesai yaptık ki Meclis'te, gün doğarken vekil olduk, gün batarken bu iş bitmişti! Fakat o dönemde iki iş yaptık; birincisi “Terör araştırılsın” diye bir önerge verdik, bu MHP'nin oylarıyla reddedildi. Terörün araştırılmasınıın ne gibi bir sakıncası vardı, neden reddedildi, doğrusu onu anlayamamıştım. Arkasından Meclis Başkanlığı seçimleri oldu, o süreçte de gördük ki MHP'de milletvekillerinin pek fazla bir etkileri yok. Dolayısıyla o dönemde parlamentonun dışında kalsaydım ülkeme çok daha fazla hizmet ederdim diye çok düşündüm."
dedi.
İYİ PARTİ'NİN EKONOMİ POLİTİKASI
Röportajında Meral Akşener'in Genel Başkanlığı'ndaki İYİ Parti'nin ekonomi politikasını da açıklayan Durmuş Yılmaz yol haritalarını şu sözlerle açıkladı:
"Bizim İYİ Parti olarak yapacağımız en önemli işlerden biri bu büyüme modelini değiştirmek, şu anda cari açığa dayalı bir büyüme modelimiz var. Yabancıdan para geliyor, biz onu kredi olarak içeride kullanıyoruz, o kredi ile hammadde ve ara malı alıyoruz, onu içeride işliyoruz, kullanılabilir mala dönüştürüyoruz. Bunun bir kısmını yurtdışına satıyoruz bir kısmını da içeride tüketiyoruz. Dolayısıyla bizim büyümemiz ithalata çok bağımlı. Bizim büyümemizi belirleyen en önemli kısıtlardan bir tanesi bu yabancı sermayenin, özellikle sıcak paranın Türkiye'ye gelmesi ve cari açığımızı finanse etmesi. Bu olmazsa ithalat yapamayız, ara malı hammadde getirisi sağlanmayınca da yerli üretim olmaz. Yani bizim bu modeli değiştirmemiz lazım. Bu akşamdan sabaha olacak bir iş değil. Ama nihai hedefimiz bu. Bakın, Türkiye Cumhuriyetin başından beri en yüksek büyümeyi 1930'larda sağladı.
1930'LARDA NASIL BÜYÜDÜK ?
1930'larda vatandaş söküğünü dikmek için kullandığı iğneyi dışarıdan ithal ediyor. Ölüsünü defnetmek için kullanacağı kumaşı dışarıdan ithal ediyor. Şimdi böyle bir ortamda bu büyüme nasıl sağlandı? Yapısal reformlar yapıldığı için sağlandı. Ekonomiye toplumun tüm kesimlerinin iştirak etmesi mümkün oldu. Ve o dönemde biz ülkemizin gördüğü en yüksek sermaye birikimini gerçekleştirdik. Sümerbank o dönemde kuruldu, Etibank o dönemde kuruldu, demiryolları yapıldı, Beykoz Kundura Fabrikası, Demir Çelik Fabrikası, hepsi o dönemde yapıldı."