İşte Rakka operasyonunun ayrıntıları...
Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar, ABD'nin Rakka konusunda Türkiye ısrarını böyle değerlendirdi.
Ankara'nın gündemi Rakka'ya başlatılması düşünülen operasyon. ABD ile görüşmelerini sürdüren hükümet operasyona stratejik destek vermek istiyor. Güvenlik Uzmanı Ağar bu tutumun sebeplerini sıraladı.
Fırat Kalkanı Operasyonu kapsamında El Bab'ın DAEŞ'ten temizlenmesi sonrası gözler Rakka'ya yapılacak operasyona çevrildi.
Haber7'nin haberine göre Almanya ziyareti kapsamında Oberhausen’a giderken uçakta açıklamalarda bulunan Başbakan Binali Yıldırım, "Rakka'da prensipte anlaşılırsa doğrudan operasyona girmeyeceğiz. Askeri varlığımız olacak. Taktik destek vereceğiz" demişti.
Uzmanlar, Türkiye'nin askerini Rakka'da sahaya sürmek istememesinin haklı gerekçeleri olduğu söylüyor.
Türkiye-ABD Genelkurmay Başkanları Hulusi Akar ve Joseph Dunford İncirlik'te görüştü. Görüşmede bölgede güvenliğin sağlanmasına yönelik terör örgütleri ile mücadelede görüş birliği teyit edildi.
RAKKA DAEŞ'İN EN GÜÇLÜ OLDUĞU YER
Güvenlik uzmanı Abdullah Ağar, “Rakka düşürenin menfaatlerine, inisiyatiflerine, varlık ve meşruiyetine hizmet edecek. 2014 Haziranından beri, ABD koalisyonu ve Rusya başta, sahada pek çok devlet, bölgesel, yerel güç ve örgütle eş zamanlı ve değişik alanlı mücadele edebilen DAEŞ, halen ayakta. Ve Rakka en büyük direnç alanı. Motivasyonu ise halen çok yüksek. El Bab ve Musul bunu ispatlıyor. Irak ordusuna bağlı 6 tümenden ve Suriye ordusundan ele geçirdiği konvansiyonel silahlar başta olmak üzere diğer tedarik kaynaklarından elde ettiği/kendisine verilen ve yerel imkanlarla ürettiği silah, mühimmat ve teçhizat yükü ise varlığını halen büyük bir oranla koruyor” dedi.
TÜRKİYE İÇİN BÜYÜK TUZAKLAR VAR
DAEŞ, Rakka’dan nasıl yok edilecek ve bunun bedelini kim ödeyecek sorularını cevaplar arayan Ağar, “Gizleniyor olsa da, sadece Musul Harekâtının Irak Ordusuna ve Peşmerge’ye verdirdiği kayıp binlerle ölçülüyor. Haşdi Şabilerin cansız bedenlerinin, bırakın morgları, artık soğutuculara bile sığmadığını söyleniyor. Ve bütün bunlar, sadece DEAŞ’ın ürettiği silahlı tehdit ve gücü ile ilgili. Ürettiği kavramsal tehdidi anlayan, algılayabilen, kafa yoran, çözüm önerebilen sayısı ise neredeyse yok gibi. DEAŞ askeri anlamda etkisizleştirilse bile, mikrolaşmış gücü ve zihinlere yaptığı etki nasıl ortadan kaldırılacak? Dünya ise asıl bu tehdidi, tanımlamanın bile çok uzağında.
İşte bütün bu nedenlerle Rakka işi bambaşka. ABD, bu işi kendisinin DSG dediği YPG-PKK ile yapabileceğine inansa, Türkiye’nin kapısını bir kere bile çalmazdı dostlar. Hem de hiç çalmazdı. Nasıl bir şeyle karşı karşıya olduğunu çok iyi biliyor. Artık senaryolar havalarda uçuşuyor. YPG-PKK ile Türkiye’nin aynı safta yer aldığı bütün senaryolar ise, Türkiye için büyük tuzaklar barındırıyor” değerlendirmesinde bulundu.