İmamoğlu'nun katıldığı CHP Grup Toplantısı'nda Kılıçdaroğlu'ndan olay sözler
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun da katıldığı partisinin Meclis’teki grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu, "Sen kimsin Ekrem İmamoğlu kim? Sen Ekrem İmamoğlu'nun tırnağı bile olamazsın" diyerek İçişleri Bakanı Soylu'ya da çıkıştı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Meclis’teki grup toplantısında açıklamalarda bulundu.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında verilen hapis cezası ve siyasi yasak kararının ardından CHP Grup Toplantısı'na CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'yla birlikte geldi. Kılıçdaroğlu, "6 genel başkan bir aradayız, hepimiz aynı şeyleri düşünüyoruz. Bu ülkeye demokrasiyi ya getireceğiz ya getireceğiz" dedi.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu açıklamalarda bulunuyor. Kılıçdaroğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya sert sözlerle yüklenerek, "Sen kimsin Ekrem İmamoğlu kim? Sen Ekrem İmamoğlu'nun tırnağı bile olamazsın. İmamoğlu'nun adını ağzına almak için önce bir ağzını yıkayacaksın" dedi.
Gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, sözlerine "Hiç meraklanmayın halkın iktidarını mutlaka kuracağız. Hiç kimseyi ötekileştirmeden 85 milyonu kucaklayacağız, bunun sözünü veriyorum. Bu ülkeye demokrasiyi beraber getireceğiz" dedi. Kılıçdaroğlu, "Eğer 85, 90 yaşında insanlar hapiste kalmasın diyorsanız, her türlü katkıyı vermeye hazırız, intikam duygusuyla bir devlet yönetilmez" diye devam etti.
CHP lideri, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya sert yanıt vererek, "Sen kimsin Ekrem İmamoğlu kim? Sen Ekrem İmamoğlu'nun tırnağı bile olamazsın. Adını ağzına almak için önce ağzını yıkayacaksın" dedi.
6 yaşındaki çocuğa istismarla ilgili konuşan Kılıçdaroğlu, “Bakan geldi diyor ki 2 yıldır olaydan haberimiz var. Devleti, savcıları, polisleri çalıştırmadılar, sahte raporlar aldırdılar, arkasındaki güç kim?” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı davada 2 yıl 7 ay hapis ve siyasi yasak cezası verilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu da grup toplantısına katıldı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu açıklamalarda bulunuyor. Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
Bize düşen görev Türkiye'yi bugün içinde bulunduğu zor atmosferden çıkarmak. Türkiye'de devletin kurumlarını liyakatli kişilerin üretebileceği bir sürece evirebilmek. Bütün bunları sabırla gerçekleştireceğiz. Altı lider bir aradayız. Hepimiz aynı şeyleri düşünüyoruz. Demokrasiyi savunuyoruz. Bu ülkeye demokrasiyi ya getireceğiz ya getireceğiz.
Bazen soruyorlar veya eleştiriyorlar. 'Demokrasi diyorsunuz milletin mutfağına bir şey kalmadı' diye. Mutfakta bir şeyin kalmamasına yol açan temel olay bu ülkede demokrasinin olmamasıdır. Bu çerçevede ilk adım demokrasi sonra hep beraber hızla büyüme ve kalkınma. Çünkü her şeyimiz var.
Demokrasinin olmadığını gösteren temel bir olay. Bir partinin genel başkanı İstanbul'da Kadıköy'de kendi ilçe binasına giremiyor. Talimat verilmiş. Altı milyon oy alan bir siyasi partinin genel başkanı kendi ilçe binasına giremiyor. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Onlar şeytanlar ve bunu yapıyorlar ve bizler beraber mücadele edeceğiz. Polis arkadaşları asla suçlamıyorum onlara talimat verenler sorumlusu. Talimat verenin kim olduğunu, gücünü saraydan aldığını da çok iyi biliyorum. O nedenle bizler taşkınlığa kapılmadan, sağ duyu ile hareket ederek sandığı bekleyeceğiz. Sandık gelecek, oyumuzu kullanacağız Saray ve şürekasını yolcu edeceğiz.
Haksızlıkların çok fazla olduğunu biliyorum. 85-90 yaşında insan hapishanede tutulmaz. Tuvalete gidemeyecek bir kişi hapiste tutulmaz. Eğer devlet olarak siz bunu yapmaya kalkarsanız kişilerden intikam alırsınız. Devlet intikam duygusuyla yönetilmez, adaletle, bilgiyle, birikimle yönetilir. Eğer insanları 85-90 yaşında ben sizi hapislerde öldüreceğiz derseniz demokrasinin, insan haklarının olmadığı algısı çok daha güçlü bir şekilde ortaya çıkar. Buradan iktidar sahiplerine sesleniyorum. Eğer 85-90 yaşındaki insanlar hapiste kalmasın diyorsanız her türlü katkıyı vermeye hazırız. Çünkü biz adaletten, insan haklarından yanayız.
"HANGİ VİCDAN KABUL EDER BUNU?"
Dramatik bir olayı sizlerle paylaşmak isterim. Van Büyükşehir Belediyesi'nde 306 taşeron işçisi var. 306 arkadaş kararnamenin gereği olarak sınav açılıyor, sözlü sınava giriyorlar. Bir kişi bile kazanamıyor, tamamını eliyorlar. Yargıya gidiyorlar. Yargı işçilerin hakkını teslim ediyor. Bunun üzerine ikinci kez sözlü sınava alınıyorlar, ikinci sınavda da aynı numara çekiliyor. Bir kişi bile kazanamıyor. Bunlar da din, iman var mı? Yine itiraz ediliyor. Üçüncü kez tekrar sınava giriyorlar. 24 Kasım 2022 tarihinde yine bu sınavda bir kişi bile sınavı kazanamıyor. Bu kadar büyük vicdansızlık olur mu? Kul hakkı yenir mi? Bunların aileleri, çoluk çocukları var. Bu süreçte 6 işçi hayatını kaybetti. Bir kişi, cumhurbaşkanı danışmanını kurtarmak için gitti gönüllü olarak o kişi hayatını kaybetti. Devlet ona hakkını teslim etmiyor ama o bir kişi çığ altında kalmasın diye gönüllü gidiyor ama kendisi hayatını kaybediyor. Vebali kimin omuzlarında? Bütün muhafazakar kardeşlerime sesleniyorum. Bunun vebali kimin omuzlarında? Mesut Babat intihar ediyor. Hüsnü Timur, icra memurları geliyor kapısına kalp krizi geçiriyor. Hasan Turgut kanserden, İdris Karaca beyin kanamasından yaşamını yitiriyor. Hangi vicdan kabul eder bunu? 306 kişinin sınavı geçememesi hayatın olağan akışına aykırı bir durumdur. Sınavda neler soruluyor? Barbie bebeğin yanındaki sevgilisi kim' soruya bakın. 'Kırk haramilerin lideri kim' diye soruluyor. Ben olsaydım kim olduğunu biliyorum da, bunlar onu söyleyemezler.
"6 YAŞINDAKİ ÇOCUĞA İSTİSMAR TEPKİSİ"
Bütün vatandaşlarıma seslenmek isterim. Merkez Bankası'nın önüne Kılıçdaroğlu neden gitti? Enflasyonla mücadele edin diye gitti. Yasanın verdiği görev yerine getirilsin diye gitti. Yapmadılar. Kılıçdaroğlu TÜİK'e niye gitti. İşçinin, emeklinin enflasyonu düşük gösterecekler, düşük maaş almalarına yol açıyor haklarını teslim edin diye gitti. MEB'in önüne niye gitti? Dayısı olmayanı sözlüde eliyorlar. Dayısı olmayanın arkasında durmak için gitti. Et ve Süt Kurumu'na niye gittik? Bu ülkenin çocukları süte, ete ihtiyaç duyuyorlar. Bunun için gittim. Adalet Bakanlığı'na vekil arkadaşlarımla beraber yürüdük. 6 yaşındaki bir çocuğa sistemli tecavüz edilmesi ve bunun karşısında iktidarın suskun olması... Bunlarda vallahi de billahi de ahlak, vicdan, erdem yok. Sistematik tecavüze uğruyor. Bakan '2 yıldır haberimiz' var diyor. Devleti çalıştırmadılar, savcıları, polisleri çalıştırmadılar. Arkasındaki güç kim? Bunun cevabını hala almış değilim. Bir çocuğun hakkı için bakanlığa yürüdüm. Sonra ne oldu? Devletin refleksi çalışmaya başladı. Demek ki bu kardeşiniz haklı.