İbrahim Kalın'dan Merkel'e yanıt
Almanya Başbakanı Merkel'in, ''Türkiye ile derin görüş ayrılıklarımız var'' sözlerine Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın yanıt verdi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın Beştepe'de gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Kalın'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Cumhurbaşkanımız yarın Rusya'ya günübirlik bir ziyarette bulunacak. Bir dizi anlaşmalar imzalanacak. Normalleşme sürecinde tamamlanmamış işlerin tamamlanması için görüşmeler de yapılacak. Bölgesel konular da ele alınacak. Cumhurbaşkanımızın Putin ile yapacağı görüşmede Suriye-Irak konuları ele alınacak.
Genelkurmay Başkanları arasındaki toplantı sonrasına denk gelmesi isabet oldu. Antalya'daki toplantının son derece önemli olduğunun altını çizmek isterim. Bu toplantının özel bir önem arz ettiğini iletmek isterim. Kaza türü şeylerin yaşanmaması için koordinasyon mekanizmasının kurulması planlanmıştı, detayları ele alındı.
Suriye'de siyasi çözüm süreci devam ediyor BM çatısı altında. Ateşkesin gözetlenmesi ihlallerin önlenmesi amacıyla Türkiye-Rusya-İran arasında da üçlü mekanizma kuruldu. Cenevre'de 5. tur toplantı 25 Mart'ta yapılacak. Sürecin devam etmesi için önemli. Astana ve Cenevre birbirini tamamlayan iki süreç olduğunu belirtmek istiyorum.
16 Nisan'da yapılacak halk oylamasının büyük önem arz ettiğini ifade etmek istiyorum. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi kuruluyor. Kararların hızlı alınmasını sağlayacak bir sistem. Güçlü bir denge ve denetim mekanizması da kurulmuş oluyor. Milletvekili sayısının 600'e çıkarılmasının amacı temsilde adalet ve eşitliği sağlamak.
Bu sistemin en önemli özelliği koalisyonlar dönemine son verecek olması. Yürütme yetkisinin tek elde toplanmasıyla yasama ve yürütme birbirinden net bir şekilde ayrılıyor. Meclis sadece yasama çalışmalarına yoğunlaşacak. Cumhurbaşkanlığı da yürütme üzerine yoğunlaşacak. Maddeleri dikkatli şekilde okuduğunuzda güçlü bir denge-denetim mekanizması kurulduğunu görüyoruz. Meclis'in kanun çıkarttığı konularda cumhurbaşkanı KHK çıkartamayacak.
Fesih meselesi de gündeme getiriliyor, böyle bir yetki söz konusu değil. Fesih söz konusu olduğunda cumhurbaşkanı da seçime gitmek zorunda. Bu sistemin temelinde millete güven var.
Gündemimizdeki önemli başlıklardan biri de Avrupa'daki bazı ülkelerin bakanlarımızın vatandaşlarımızla buluşmasını önlemeye yönelik hareketleri. Düşündürücü bir tablo ile karşı karşıyayız. Evet çıkmasın diye çalışıyorlar. Boşuna uğraşmayın bunun kararını millet verecek. Bu tür engellemelerle Avrupa'daki vatandaşlarımızla olan gönül bağımızı koparamazsınız. Vatandaşlarımızın en güzel cevabı sandığa gitmeleridir. Avrupa'nın genel gidişatı ile ilgili endişelerimiz olduğunu belirtmeliyiz. Göçmen, İslam karşıtı kesimlerin Avrupa siyasetini etkilediğini görüyoruz.
Türkiye karşıtlarına kucak açanların erferandum nedeniyle Türkiye'deki iç siyaseti buraya taşımayın açıklaması yetersiz. Öncelikle Avrupa'daki örgütlerin faaliyetleri durdurulmalı. Türkiye karşıtlığı bir enstrüman olarak kullanılıyor. Avrupa'nın gidişatıyla ilgili endişeliyiz.
Asıl üzücü olan Avrupa'nın içinde olduğu tablodur. Bu süreci tetikleyen Almanya'ya yapacağı ziyaretlerin engellenmesidir. Gerekçelere baktığınızda trajikomik bir tablo var. Hayır kampanyası yürütenlere kapılarını açarken, öbür tarafı temsil eden siyasileri engellemesi üzücü bir sonuç. Merkel haklı bazı konularda görüş ayrılıklarımız var. Terör örgütlerinin Avrupa'da bu kadar serbest olması karşısında nasıl tedbir almazsınız sorularımızı karşılıksız bırakıyorlar. Bölücü terör örgütünün son 10 yılda Almanya'da nasıl örgütlendiğini bizzat kendileri yazıyorlar. Bu tabloya rağmen bir tedbir alınmaması asıl üzücü olandır. Almanya üzerinden gelen muazzam bir Türkiye karşıtlığının dünyaya servis edilmesidir.
Henüz ortaya konmuş bir Rakka planı yok. Türkiye'nin Kürtlerle bir sorunu yok. Türkiye'nin kavgası terör örgütleriyledir. Biz PYD-YPG'nin nasıl kurulduğunu biliyoruz. PKK'dan farklı olduğunu söyleyenler kendileri de sözlerinin doğru olmadığını biliyorlar. Münbiç ve Rakka'da nasıl bir mücadele yapılması gerektiği ve sonradan kimler tarafından yönetilmesi gerektiği açık ve nettir. Bu konudaki görüşmelerimiz devam ediyor.
Biz bu mücadelede bütün müttefik ülkelerle birlikte mücadele ediyoruz. Bölgenin DEAŞ'tan temizlenmesi için doğru aktörlerle işbirliği yapmaya hazırız. Münbiç ve civarında güvenliğimize tehdit edecek bir oluşum söz konusu olursa her türlü tedbiri alma gücüne sahiptir.
Irak ayağı da çok önemli. Önemli bir mücadele yürütülüyor. Destek olduk, olmaya da devam ediyoruz. Irak hükümetinin yanlarında olduğumuzu belirtmek isterim."