Hükümet açıkladı: 15 Temmuz etkinliklerine kaç kişi katıldı ?
Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş, 15 Temmuz etkinliklerine katılan kişi sayısını açıkladı.
Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Bakanlar Kurulu sonrası yaptığı açıklamada 15 Temmuz etkinlileriyle ilgili "birinci yıl dönümünde yapılan bu etkinliklere, yaklaşık 6 milyonu aşkın vatandaşımız katılmıştır" ifadelerini kullandı.
Kurtulmuş, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında düzenlenen Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken gazetecilere açıklamalarda bulundu, sorularını cevapladı.
Bölücü terör örgütü mensuplarınca Hakkari Yüksekova’daki terör saldırısında dördü ağır olmak üzere yaralan 17 asker için Allah’tan acil şifalar dileyerek sözlerine başlayan Kurtulmuş, aynı şekilde Şırnak'ta kaçılarılan çobanın ölü olarak bulunduğunu bildirerek, kendisine Allah’tan rahmet, ailesine ve yakınlarına başsağlığı diledi.
AHLAKİ KRİTERDEN YOKSUN
Kurtulmuş, "Bu saldırı da gösteriyor ki terör örgütü her türlü ahlaki kriterlerden yoksun, kendisinin karşısına kim çıkarsa bütün insanlara karşı suç işleyebilme kapasitesine sahip son derece hain ve sinsi bir örgüttür. Bu yüzünü de göstermiştir. Çoban bir kardeşimizi maalesef önce kaçırıp arkasından katlederek masum insanlara karşı nasıl acımasız ve vahşice davranabildiğini bir kere daha ortaya koymuştur." diye konuştu.
FETÖ'nün 15 Temmuz'daki hain darbe teşebbüsünün yıldönümünde yapılan etkinlikleri anımsatan Kurtulmuş, "Öncelikle 11-16 Temmuz tarihleri arasında yurt dışında ve yurt içinde fevkalede büyük etkinliklerle bu yıldönümü hatırlandı. Cumhurbaşkanlığı himayesinde gerçekleştirilen yurt dışındaki misyonlarımızın yurt içindeki belediyelerimizin, sivil toplum kuruluşlarımızın, üniversitelerimizin, TBMM’mizin, sivil ve resmi bütün kuruluşlarımızın, ilgili bakanlıkların her düzeyde ortaya koyduğu programlarla 15 Temmuz’u bir kere daha hatırlamış oluyoruz." ifadesini kullandı.
Kurtulmuş, 15 Temmuz'un unutulmayacağı ve unutturulmayacağının her vesileyle dile getirildiğini belirterek, "Çok şükür birinci yıl dönümüde milletçe hiçbir şekilde 15 Temmuz'u unutmadığımızı, hiçbir şekilde unuttuma niyetimizin olmadığını ortaya koymuş olduk." dedi.
15 Temmuz'un, Türkiye tarihinin en önemli dönüm noktalarından birisi olduğuna vurgu yapan Numan Kurtulmuş, şöyle devam etti:
6 MİLYONU AŞKIN
"Bir tarafından Anadolu topraklarının gördüğü en büyük ihanet hareketlerinden birisi, diğer taraftan da 15 Temmuz, akşam saatlerinden başlayarak 16 Temmuz sabahının ilk saatlerine kadar devam eden çok büyük bir destansı kahramanlık hikayesi. Dolayısıyla meselenin iki tarafını da unutmayacağız ve unutturmayacağız. Yani ne bunların yaptığı hainlikleri unutacağız ne de 250 şehidimiz, 2 bin 193 gazimiz başta, ölürsem şehit kalırsam gazi olurum diyerek meydanlara çıkan vatandaşlarımız başta olmak üzere bütün bu kahramanlıkları asla unutmayacağız. Bunları rahmetle, minnetle, şükranla anacağız. Bir kere daha, bu elim günde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diliyorum."
15 Temmuz'un yıl dönümünde yapılan etkinliklere ilişkin de bilgiler veren Kurtulmuş, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Birinci yıl dönümünde yapılan bu etkinliklere, yaklaşık 6 milyonu aşkın vatandaşımız katılmıştır. Bu da birinci yılında vatandaşlarımızın aynen 15 Temmuz 2016'daki gibi demokrasiye sahip çıktığını, vatana karşı yapılan bu ihaneti asla karşılıksız bırakmayacağını, aynı şekilde şehitlerimizi ve gazilerimizi anmaktan geri durmayacağını açıkça ispat eden önemli bir gösteri olmuştur."
Kurtulmuş, gelecek yıllarda her alanda artarak devam eden etkinliklerle 15 Temmuz 2016’nın unutulmayacak ve unutturulmayacağını bildirdi.
15 Temmuz'un üzerinden bir yıl geçtiğini ve bu süre içerisinde FETÖ ile son derece kararlı, etkili ve kapsamlı bir mücadele sürdürüldüğüne dikkati çeken Kurtulmuş, şu görüşlere yer verdi:
26 KHK ÇIKARILDI
"Bu mücadele öyle kolay kolay da bitecek bir mücadele değil. Görüyorsunuz KHK’lar ile kamudaki görevden almalar devam ediyor. Bu mücadelenin dört temel ayağı olduğunu ifade etmek isterim. Bunlardan birincisinin bu örgüt elemanlarının, devletin içerisinden temizlenmesi, devletin örgütten arındırılması. Bununla ilgili olarak da ilki 20 Temmuz 2016’da çıkarılan olağanüstü hal uygulamasıyla birlikte, bugün de üç ay daha uzattık, OHAL’in devam ettiği bu süre içerisinde 26 KHK çıkarıldı. Bu KHK’lar ile birikte örgütün devletten arındırılması için gerekli çalışmalar titizlikle kararlılıkla yürütüldü.111 bin 240 kişi kamu görevinden ihraç edildi. 32 bin 180 kişi uzaklaştırıldı. Yaklaşık 3,5 milyon kamu görevlisi olduğunu düşünürseniz ihraç edilenlerin rakamı, toplam kamu görevlilerinin yüzde 3,5 seviyesindedir. Titiz bir çalışma sürdürülüyor. Bu çalışmayla birlikte de yolumuza devam ediyoruz. Bir taraftan gerekli görülenler haklarında işlem yapılanlar, kamu görevinden ayıklanıyor, diğer taraftan da başvuruları haklı bulunanlar görevine iade ediliyor."
Örgütün 40 yıl karda yürüyüp ayak izini belli etmeden devletin içerisinde nüfuz ettiği göz önüne alındığında bu mücadelenin daha uzun bir müddet devam edeceğinin görüleceğini söyleyen Kurtulmuş, bir yıl içerisinde bunların devletten arındırılması için çok etkili bir çalışma sürdürüldüğünü, bundan sonra da sürdürülmeye devam edeceğini belirtti.
Kurtulmuş, mahkemelerin çok etkin bir şekilde devam ettiğini aktararak, "Ümit ediyoruz ki bu darbeciler ve terör örgütü mensuplarına, bağımsız mahkemeler, hukukun üstünlüğü prensibi içerisinde hak ettikleri en ağır cezaları verecek ve bu örgüt mensuplarından bağımsız mahkemelerimiz millet adına hesabı soracaktır." dedi.
FETÖ'nün finansal kaynaklarının kurutulmasının da üçüncü alan olduğunu bildiren Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Bu örgütün en önemli özelliklerinden birisi, diğer terör örgütlerinden belki de en önemli özelliklerinden birisi çok geniş bir finansal imkana sahip olmalarıydı. Devletin içine gizlenmiş olmalarının verdiği bir güçle belki bir maske takarak böyle hayır kurumu, bir sivil toplum kuruluşu gibi kendilerini yıllarca bu millete yutturmaya çalışmalarının verdiği avantajla çok ciddi şekilde topladığı paralar ve onların üzerinden oluşturdukları şirketlerle bir büyük maddi imkana da sahip olan örgüt. Bu örgütün maddi kaynaklarının kurutulması da bu örgütle mücadelenin en temel adımlarından birisidir. Bunun için örgütle irtibatlı olan 966 şirkete el konulmuş ve TMSF'ye devredilmiştir. Ayrıca bu şirketlerin yaklaşık 4 bin 888 mal varlığına el konulmuş bu mal varlıklarının taşınmazlarının Maliye'ye devri sağlanmıştır. Ayrıca, finansal mücadelenin gerçekleştirilmesi için her türlü imkanla bunlarla mücadele edilecek, finansal kaynakları da kurutulacaktır."
MAARİF VAKFI
FETÖ ile mücadelenin dördüncü ve son olan önemli kısmına değinen Kurtulmuş, bu mücadele sürecinin hukuki ve kurumsal alt yapısının hazırlanması olduğunu söyledi.
Kurtulmuş, sadece iki kurumsal örneği paylaşmak istediğini belirterek, "Bunlardan ilkinin Maarif Vakfı olduğunu bildirdi. FETÖ ile mücadelenin özellikle yurt dışı ayağında okullarının devredilmesi bakımından önemli bir kurum olarak bu sürede kurulduğunu ve vakfın çalışmalarına başladığına işaret eden Kurtulmuş, çok sayıda ülkede, FETÖ'nün okullarına el konularak, oradaki resmi otorite tarafından bu okulların Maarif Vakfına devredilmesiyle ilgili işlemlerin başlatıldığını dile getirdi.
Kurtulmuş, birçok ülkede de hazırlıkların sürdürüldüğüne değinerek, "İnşallah kısa süre içerisinde Maarif Vakfımız, önemli bir eğitim vakfı olarak dünyanın dört bir tarafında FETÖ'nün işgal ettiği bu alandaki sorumluluğu üstüne alacak ve onları o alanın dışına atacaktır." ifadesini kullandı.
Bir başka önemli kurumun ise Olağanüstü Hal Komisyonu olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, komisyonun "ara kademe" bir hukuk mekanizması olarak kurulduğunu söyledi.
Kurtulmuş, ihraçlar ya da olağanüstü hal kapsamında yapılan tasarruflardan dolayı "bunların yanlış olduğunu" iddia eden kişilerin başvurabilecekleri bir mekanizma olarak tasarlandığını anlattı.
Bugün itibarıyla başvuruları aldıklarına dikkati çeken Kurtulmuş, şu görüşlere yer verdi:
"Bugün mesai saati bitimine kadar 3 bin 28 başvuru Olağanüstü Hal Komisyonuna gerçekleştirilmiştir. Komisyonun 120 bini aşkın başvuruyla karşı karşıya kalması öngörülüyor. Ayrıca valiliklere ve Başbakanlığa yapılan başvuruların da olağanüstü hal'e devredilmesiyle çok sayıda dosya ortada olacak. Bu dosyalar içerisinde mükerrer olanlar ayıklanarak, olağanüstü hal komisyonumuzda, bu süreçte kurulan bir mücadelenin önemli mekanizmalarından birisi olarak, görevini sürdürecektir."
"ARKASINDA DURAN HERKESTEN HESAP SORACAĞIZ"
Kurtulmuş, komisyonun kurulmasının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bakımından da önemli bir aşama olarak görüldüğünü belirterek, "Sadece bu komisyonun kurulmasıyla 16 bine yakın dosya, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde düşürülmüş oldu. Türkiye'nin bir iç hukuk mekanizması yolu bitirilmediği için bu adımlar atıldı." dedi.
15 Temmuz'da hayatını kaybeden 250 şehidin her birisine karşı can borcun bulunduğuna değinen Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Bu FETÖ'cü eşkiyalardan, bu terör örgütünden, bunlarla bağlı ve iltisaklı, yanında, çevresinde, arkasında duran herkesten hesap soracağız. Bunların devletten arındırılması, finansal kaynaklarının kurutulması, darbeci ve örgüt üyelerinin mahkemelerde sonuna kadar hesap vermeleri ve bunlarla mücadelenin gerektirdiği bütün yasal ve kurumsal alt yapının eksiksiz kurulması sağlanacak."
"ASLA SIRADAN BİR FOTOĞRAF DEĞİLDİR"
Açıklamaları sonrasında bir gazetecinin "15 Temmuz'a yaklaşırken Pensilvanya'dan, Fetullah Gülen'in çeşitli kuruluşlara röportajlar verdiği medyaya yansıdı. Aynı zamanda yakın günlerde bir fotoğraf karesi paylaşıldı ki orada da televizyon ekranında bir şiir olduğu, 'bir mesaj olduğu' şeklinde yorumlandı. Bunun ardından Ankara, yeni bir iade süreciyle Amerika'ya karşı yeni adımlar atacak mı?" sorusuna Kurtulmuş, "Sıradan bir akıl ve bilgi sahibi, FETÖ'nün oradaki ayakta verdiği fotoğraftan, giyiminden, kuşamından, yüz ifadesinden ve arkasındaki ekranda yazan o açık mesajdan ne söylemek istediğini ve ne halt ettiğini çok açık bir şekilde anlar." yanıtını verdi.
Kurtulmuş, söz konusu röportajın, asla sıradan bir röportaj olmadığına işaret ederek, "Asla sıradan bir fotoğraf değildir. Çok açık bir şekilde sürekli mevzi kaybeden, sürekli milletin gönlünde mahkum olan, sürekli mahkemeler karşısında hesap veren, darmadağınık olan örgüt üyelerine moral aşılamaya çalışan ve üstü kapalı olarak da Türkiye Cumhuriyeti devletine tehdit içeren orada sözler var." dedi.
ABD'den dost ve müttefik bir ülke olarak isteklerinin ne kadar haklı ve meşru olduğunun bir kere daha ortaya çıktığını vurgulayan Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Bu kadar çok insanı şehit edecek, bir ülkenin bütün işleyişini ortadan kaldırmak için harekete geçecek, demokrasiyi rafa kaldıracak, tanklarla, uçaklarla, helikopterlerle halkın üstüne yürüyen bir örgütün lideri, hiçbir şey olmamış gibi Pensilvanya'da duracak, orada dünyanın birçok büyük gazetesine ve televizyonuna röportaj verecek, bu röportajlar üzerinden örgüt bağlılığını motive edecek, içerideki adamlarına moral aşılayacak, Türkiye Cumhuriyeti devletine de birtakım tehditlerde bulunacak. Bu kadar açıktır.
Dolayısıyla biz Amerikalı yetkililere şunu söylüyoruz, 'aramızdaki ilişkinin doğası, NATO'da şu kadar yıllık müttefikliğimiz var, Ortadoğu'da stratejik ittifaklarımız var, Türkiye-Amerika ilişkilerinin bu kadar yoğun bir geçmişi olan ilişkiden bahsediyoruz, müttefiklik, dostluk bu adamı derhal derdest edip tutuklamayı gerektirir.' Ama siz diyorsanız ki 'bu bir hukuk sürecidir', o zaman buyrun adamın bulunduğu yerde, tutuklayıp bize iade etmiyorsanız, hiç olmazsa orada faaliyetlerini kısıtlayın, ev ve göz hapsine alın. Eli kanlı bir katil örgütün başı, oradan tehditlerini Türkiye'ye sürdürmeye devam edecek bu kabul edilemez. Bunların son derece açık bir şekilde Türkiye'ye karşı işlenmiş, FETÖ'nün işlediği yeni bir suç olduğunu da açıkça söylemek lazım, Amerikalıların da en azından o fotoğrafı bir kere daha görüp, vasat bir zekayla bunun ne manaya geldiğini de anlamaları lazım. Eğer geri vermek için 'prosedür, hukuk sistemi filan' diyorsanız, ortada açık bir şey var, bu adamın faaliyetlerini kısıtlayın, kendi networkü'nün liderliğini yapabilme kapasitesini elinden alın. Türkiye'ye karşı haince ve düşmanca tavırlarını sürdürme potansiyelini ortadan kaldırın."
TEK TİP KIYAFET
Bir gazetecinin, FETÖ sanıklarının mahkemeye çıktığı kıyafetlerle ilgili yaşananları anımsatması üzerine, bunun kabul edilebilir bir şey olmadığını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da bu konudaki görüşlerini, kamuoyuyla paylaştığını söyledi.
Konunun Bakanlar Kurulunun da gündeme geldiğini ve Adalet Bakanlığının bu konuda bir çalışma yapacağını ifade eden Kurtulmuş, "FETÖ örgütü başta olmak üzere terör örgütü üyelerinin, muhtemelen bu çalışmadan sonra daha teferruatlı olarak sizlerle paylaşacağız, mahkemelere tek tip elbiseyle gelmesi sağlanacak. Henüz çalışma yapılmadığı için detayları paylaşamıyorum ama Adalet Bakanlığımız bu konuyu gündemine alıp çalışmaları çok hızlı bir şekilde sonlandıracak" diye konuştu.
FETÖ sanığının üzerinde Hero (kahraman) yazılı tişörtün görüldüğü günden itibaren gittikleri her yerde halkın tepkisiyle karşılaştıklarını aktaran Kurtulmuş, "Bu tişörtü giymeden evvel de mahkemelere takım elbise ile çıkarılmaları milleti rencide etmiştir. Kimisi Cumhurbaşkanımıza suikast yapan timin içerisinde, kimisi akıncılardan kaldırdıkları uçaklar ve helikopterlerle halkı şehit eden eşkıya güruhunun içerisinde. Bunlara karşı mahkemelerimiz açık, hukukun üstünlüğü prensipleri içerisinde hareket ediyor ama bunların (FETÖ sanıkları) tek tip elbiseyle mahkemelere getirilmesi daha doğru bir yoldur. Bununla ilgili çalışmalar da Adalet Bakanlığımız tarafından yapılacaktır" ifadelerini kullandı.
"MESCİD-İ AKSA'NIN İBADETE KAPATILMASINI ŞİDDETLE KINIYORUZ"
Mescid-i Aksa'nın İsrail tarafından ibadete kapatılmasına ilişkin bir soru üzerine Kurtulmuş, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Gerçekten kabul edilemez, son derece yaralayıcı bir karardır. İslam dünyasında üç tane kutsal mescit var. Mekke'deki ve Medine'deki Harem-i Şerifler ve Kudüs'teki Harem-i Şerif. Kudüs'teki Harem-i Şerif, Müslümanların ilk kıblesi ve üç büyük camisinden birisidir. 1967 savaşlarından bu yana da hiç kapanmamış, hele hele cuma namazları hiç aksatılmamıştır. Dolayısıyla böyle bir ortamda hem de İsrail'in bir tarafıyla barış vesaire dediği ortamda bu kararın uygulanması kabul edilemez. İnsanlık suçudur, ibadet özgürlüklerine karşı işlenmiş bir suçtur. Evrensel hukuk bakımından da asla kabul edilemeyecek tevil götürmeyen bir suçtur. Bunu şiddetle kınadığımızı ifade etmek isterim."
Kurtulmuş, Müslüman kimliğini baskı altına tutmaya çalışmanın Kudüs'ün geçmişiyle bağdaşmayacağını, tarihine, birikimine açık ve aleni bir şekilde yapılan bir saldırı olduğunu vurgulayarak, Kudüs'te dört asır boyunca Müslümanların Allahuekber sesleri ile kiliselerin çanlarının birbirine karıştığını söyledi.
Ağlama duvarının önünde Tevrat'tan dua okuyanlarla, camiye giden Müslümanların duaları ve Kur'an seslerinin birbirine karıştığını ifade eden Kurtulmuş, "Kimse birine dini ibadetlerinden ya da dini yaşayışından dolayı hiçbir şey söylemedi. Osmanlının dört asırlık o barış düzeni, Filistin topraklarına Kudüs'e böylesine bir insanlık mirası bıraktı. Kudüs deyince aklımıza bu gelir ama ne yazık ki İsrail hükümetinin bu yanlış ve insanlık dışı inanç özgürlüklerini ayaklar altına alan bu uygulamasını asla kabul etmek mümkün değildir. Kınadığımızı, bunu doğru bulmadığımızı, bu tür uygulamaların Filistin, İsrail arasındaki gerginlikleri azaltmaktan çok daha da fazla artıracağını ve bölge barışını korumak konusunda en ufak bir katkısını olmayacağını ifade etmek isterim." dedi.
Rusya ile S400 füze savunma sistemlerinin alımı konusunda bir uzlaşıya varıldığının hatırlatılması ve Türkiye'ye ne zaman geleceğine ilişkin soru üzerine Kurtulmuş, Rusya ile S400 füzeleri konusunda olumlu seyreden bir müzakere süreci içerisinde olunduğunu aktardı.
Kurtulmuş, Türkiye ve Rusya arasında füze alımına ilişkin anlaşmalar imzalandıktan sonra detaylar üzerinde işleme geçileceğini belirterek "Şu anda anlaşma son noktasına gelmiş değil, müzakereler olumlu bir seyirde sürdürülüyor." ifadesini kullandı.
Katar ile ortak bir askeri tatbikat olup olmayacağına ilişkin bir soru üzerine de Kurtulmuş, Türkiye'nin Katar'daki askeri üssünün yeni bir mesele olmadığını, 2014'ten itibaren varılan bir anlaşmanın gereğini olduğunu söyledi.
KATAR KRİZİ
Kurtulmuş, gelecek günlerde Katar'da deniz, kara ve hava alanlarında ortak tatbikatlar yapılacağını dile getirerek "Katar başka ülkelerle de tatbikatlar yapıyor. Bu ikili anlaşma sonucu yapılacak olan bir tatbikattır. Planlaması ve takvimi önümüzdeki günlerde ortaya çıkar." diye konuştu.
Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplantısının ne zaman yapılacağı ve komutanların görev sürelerinin uzatılmasına ilişkin bir çalışmanın olup olmadığının sorulması üzerine de Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Yüksek Askeri Şura ile ilgili çalışmalar rutininde devam ediyor, bir tarihi, bir takvimi var. Henüz şu anda kesinleşmiş olan bir takvim yok ama ağustos ayının hemen başında YAŞ toplantıları yapılıyor. Milli Savunma Bakanlığımızın öncülüğünde, terfiler, tayinler, yer değiştirmelerle ilgili çalışma Türk Silahlı Kuvvetlerinde de en detaylı bir şekilde gerçekleşiyor. Rutin bir çalışmadır, ağustos ayında vakti geldiği zaman toplantı yapılacak, toplantıda da alınması gereken kararlar alınacaktır."