''Her hafta 2 milyar dolar rezervi yakıyorlar''
İyi Parti Grup Başkanvekili Erhan Usta, Türkiye'nin tarihte görülmemiş bir ekonomik kriz içinde olduğunu söyledi. Yüksek enflasyon, yüksek cari açık, yüksek bütçe açığı ve düşük büyümeden oluşan dört olumsuzluğun bir arada yaşandığını ifade eden Usta, doların kur korumalı mevduatla belli bir ölçüde tutulduğunu belirterek, ''Her hafta da 2 milyar dolar civarında da rezervi yakıyorlar'' dedi.
Türkiye’nin enflasyonla uyumlu bir para politikasına geçmesi gerektiğini ve bu programın para politikası, maliye politikası ve yapısal reformlar olmak üzere üç ayağa oturtulması gerektiğini belirtti.
Dünya gazetesinden Maruf Buzcugil ve Canan Sakarya'ya konuşan Usta, şunlar kaydetti:
"Bu dört başlığı açar mısınız?
Yüksek enflasyon, yüksek cari açık, yüksek bütçe açığı ve düşük büyüme. Dört olumsuzluğun bir arada yaşandığı bu kadar uzun bir dönem olmadı. O kadar kötü yönetmeniz o kadar güveni bozmanız gerekiyor ki bunların hepsini bir arada yaşayasınız. En kötüsü de iktidarın bu sorunları çözmek için hiçbir şey yapmaması. Bir program uygulanmıyor, para politikası etkisizleştirildi diye övünen bir Maliye Bakanımız var. Yerli para, politika faizi ve rezervle korunur ama politika faizi devre dışı, rezerv eksi 50 milyar lirada. Çok maliyetli kur korumalı ile belli ölçüde tutuyorlar, her hafta da 2 milyar dolar civarında da rezervi yakıyorlar.
Sizin önerileriniz nelerdir bu durumdan nasıl çıkılabilir? Nasıl bir program olmalı?
Birincisi güvenin tesis edilmesi gerekiyor, güven olmadan ekonomi olmaz. Türkiye’nin enflasyonla uyumlu bir para politikasına geçmesi lazım ama artık böyle bir programı kararlıkla uygulayacak bir iktidar da, ekip de yok. Bu programın para politikası, maliye politikası ve yapısal reformlar olmak üzere üç ayağı olacak. Enflasyon beklentisi fena halde bozuldu, ortada bir çıpa yok insanlar fiyat belirlerken neye bakacaklar. Merkez Bankasının bağımsızlığı ile ilgili iradenin mutlaka ortaya konması lazım. Para politikasının etkin hale gelmesi, Türkiye’nin rezerv biriktirme ile ilgili kapsamlı bir strateji açıklanması ve buna da sadık kalarak olabildiğince şeffaf olması gerekiyor. Şeffaf olmayan ortamda piyasa en kötüyü fiyatlıyor. Maliye politikası tarafının harcama, gelir ve finansman ayağı var. Harcama tarafında ilk yapılacak iş, bir tasarruf genelgesi ile kamuda cari harcamaları kısmak olmalı. Bu bir anlayışı ortaya koyması açısından önemli, kamu bina yapımları, araç kiralamaları, organizasyonlar gibi... Kamu özel işbirliği projelerinden gelen bir yük var. Bunları da gözden geçirmek gerekiyor.
"KÖİ projelerini yeniden masaya yatıracağız"
İyi Parti olarak kamulaştırma değil yeniden masaya yatıracağız. Çünkü devletleştirme adamın canına minnet olur. Tekrar müzakere ettikten ve fiyatı makul hale getirdikten sonra ister devletleştir isterse firma yapsın. Eğer müzakere etmeden devletleştirirsen, önümüzdeki 10 yılda alacağı parayı defaten verirsen canına minnet. Biz ‘şirketlerle yeniden masaya oturacağız’ diyoruz ve bunları çok detaylı çalıştık. Osman Gazi Köprüsü bunlardan bir tanesi milimi milimine çalıştık, kazançlar maliyetler bunların hepsini çıkardık. Bunların dışında ilaçta, savunma ihalelerinde döviz üzerinden yapılan fiyatlamalar var. Eğer dolarizasyonu azaltacağız diyorsak buralardan da çekilmek, bunun zamanlamasını da iyi yapmak gerekiyor. Bütün bu kur şoklarını yedikten sonra yeni bir hükümet geldiğinde zaten Türk lirasının değer kazanacağı bir döneme geçersen bu seferde zarar edersin, kur düşer bunların hepsine bakarak planlanması yapılır.
"Türkiye'de ciddi bir barınma ve gıda krizi yaşanıyor"
Kur korumalı mevduatta ciddi bir gelir transferi söz konusu, 84 milyondan topladığınız vergileri üst gelir grubuna aktarıyorsunuz. Eğer çıkarsa enflasyon korumalı tahvil de yine böyle olacak. En önemlilerinden biri ucuz kredi. 0,99 ile konut kredisi yanlış, bu ülke taşa toprağa para gömmekten bu hale geldi. Aylık en az 15-20 bin lira taksit ödeyecek bir kesime siz yüzde 12 yıllık faizle, yüzde 70 enflasyon olduğu ortamda kamu bankalarından kredi veriyorsunuz. Kamu bankalarına son 3 yıldır sermaye enjeksiyonu yapılıyor. Sözde, faizi aşağıda tutuyor mu göstermek için kamu bankaların üzerinden belli bir kesime ve gruba gelir transferi var. Mevduat faizini yüzde 17’de zorunlu olarak tutuyorsunuz, bankaların yüzde 40 ile para vermesine izin veriyorsunuz, bu bankacılık kesimine bir gelir transferi. Gelir dağılımında bir bozulma var, bu gelir transferlerini durdurmak lazım, geldiğimiz noktada Türkiye’de ciddi bir gıda ve barınma kiriz yaşıyor."