Gürsel Tekin: ''İDO'nun sözleşmesini fesh edeceğiz''
İDO'nun iç hat seferlerini durdurma kararının ardından tepkiler gelirken CHP'li Gürsel Tekin konu hakkında basın açıklaması yayınlandı.
CHP Milletvekili Gürsel Tekin, yayınladığı basın bildirisinde İDO'nun kabul edilemez kararına tepki gösterirken, kent yönetimine geldiklerinde İDO'nun özelleştirme ihale sözleşmesini feshedeceklerini açıkladı.
Gürsel Tekin'in basın bilgirisinin tam metni:
AKP, kendi ifadeleriyle ustalık dönemindedir. Ustalık dönemini yaşatıyorlar hepimize. “Geleceği ve olmayanı satmak demek olan” kamu-özel iş birliği modeline geçiş yaptılar biliyorsunuz. Artık geçmediğimiz köprünün ücretini, gitmediğimiz hastanenin muayene payını, inmediğimiz havaalanının uçuş ücretini ödüyoruz yaptıkları ihaleleri alanlara. İstanbul’a yapılan köprüden geçiş için garanti verilen araç sayısının taahhüt edilen sayının altında kalması durumunda artık Hakkârililer de İzmirliler de bedel ödüyor bu modelde. Adamlar, Ankaralıdan Kütahya Havalimanına inmiş gibi ücret alıyor. Gelecek yıl doğacak, şimdi anne karnında olanlar borçlandırılıyor bu dâhiyane ihale modelinde.
Bir ihale daha var geçmişte yaptıkları ve bugün hep birlikte bedelini ödediğimiz.
İstanbul Deniz Otobüsleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin (İDO) özelleştirme ihalesinden bahsediyorum.
Bilineceği üzere 1987 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin iştiraki olarak kurulan İstanbul Deniz Otobüsleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin (İDO) yüzde 100 oranındaki hissesi 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun çerçevesinde blok hisse satış yöntemi ile8.4.2011 tarihinde 861 milyon dolar bedelle Tepe-Akfen-Souter-SeraOrtak Girişim Grubuna satılmıştır.
İhale kapsamının; vapurlar, tüm iskeleler, iskelelerde büfe, lokanta gibi ticari işletme açma, kiraya verme hakkı, küçük motorların devrini dahi içerdiği; hatta o dönemde CHP İstanbul İl Başkanlığının; “kamu hizmetinin bu şekilde özelleştirilmesinin hem hukuka aykırı olduğu hem de ileride karlılık gerekçesiyle bu şirketin bazı hatların maliyetli olması sebebiyle iptali yoluna gidebileceği” uyarılarıyla, halkın faydası için, ihalenin iptali için mahkemeye gittiği bilinmektedir.
O tarihte, bundan yaklaşık 7 yıl önce, şahsım da dâhilduyarlı hiçbir örgütün uyarılarını dikkate almayan İstanbul’a ihanet edenler; o gün yanlış usulle, karmaşıklaştırılmış bir yöntemle, hukuka aykırı şekilde; daha önce TEKEL, TELEKOM’da, en son şeker fabrikaları özelleştirme uygulamalarında olduğu gibi halkın yararına değil, adeta birilerinin çıkarına olacak şekilde yapılmış bir ihaleyle bugün tüm İstanbullulara bedel ödetmektedirler.
Bilinmelidir ki; “Büyükşehir içindeki toplu taşıma hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gerekli tesisleri kurmak, kurdurmak, işletmek veya işlettirmek, büyükşehir sınırları içindeki kara ve denizde taksi ve servis araçları dâhil toplu taşıma araçlarına ruhsat vermek. Büyükşehir içindeki toplu taşıma hatlarıyla ilgili olarak; şehir merkezine olan uzaklık, nüfus ve hattı kullanan sayısı kriterleri esas alınarak tespit edilecek hatlarla ilgili toplu taşıma hizmetlerinin işlettirilmesine karar vermek.” Hükümleri gereği kent içi deniz ulaşımı, büyükşehir belediyelerinin imtiyazıdır.
Bakınız en çarpıcı olan gerçek şudur:
5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 15 inci maddesinin (f) bendine göre; Toplu taşıma yapmak, bu amaçla otobüs, deniz ve su ulaşım araçları, tünel, raylı sistem dâhil her türlü toplu taşıma sistemlerini kurmak, kurdurmak, işletmek ve işlettirmekBelediyenin yetkileri ve imtiyazları arasında sayılmıştır.
Kanunun 15 inci maddesinin son fıkrası hükmüne göre;
Belediye, (f) bendinde düzenlenen “deniz ulaşımı kurmak, kurdurmak, işletmek ve işlettirmek” hakkı/yetkisiniDanıştay’ın görüşü ve İçişleri Bakanlığının kararıyla süresi kırkdokuz yılı geçmemek üzere imtiyaz yoluyla devredebilir; toplu taşıma hizmetleri imtiyaz veya tekel oluşturmayacak şekilde ruhsat vermek suretiyle yerine getirebilir; toplu taşıma hatları kiraya verilebilir veya hizmet satın alma yoluyla yerine getirebilir.
Bu hüküm ortada iken, mevzuatına göre İstanbul Büyükşehir Belediyesi yetki ve imtiyazı olan deniz ulaşımının tüm haklarıyla özel bir şirkete/tekele devri öncelikle hukuka aykırıdır.Çünkü burada imtiyaz hakkı İDO’da değil, İstanbul Büyükşehir Belediyesindedir.O gün, sanki bu hak belediyenin değil; İDO’nunmuş gibi bir özelleştirme ihalesi yaptılar ve bu hakkı bir özel şirkete/tekele devrettiler.
Yaptıkları hukuksuz ihaleyle İDO’nun sahibi olduğu birçok mal ile birlikte kiralama haklarını ve en önemlisi de 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu’nun sadece belediyeye verdiği ulaştırma, toplu taşıma yapma yetkisini/hakkını da sattılar.
Bir şirketi özelleştirebilirsiniz. İDO da özelleştirilmiştir. Kanundaki özelleştirme bahsi, o şirketin özel bir şirkete/şahsa satılmasını kapsar. Ancak, bu ihalede olduğu gibi;İstanbul Büyükşehir Belediyesinin imtiyazı olan deniz ulaşımını, hatları, iskeleleri bu ihale kapsamına alarak satamazsınız. İDO’yu satın alan ortak girişim/şirket, sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesinin kent içi deniz ulaşımı hatlarının kiralanmasına yönelik olarak 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine uyarlı yapılacak bir ihaleye girebilir. Bu ihalelerde kiralama süresi de 10 yıldan fazla olamaz. Çünkü yapılan özelleştirme işlemi bir imtiyaz devri şeklinde yapılmamış, sadeceİDO’nuntüm hissesinin devri şeklinde yapılmıştır.
İmtiyaz devri olmadığı için de mevzuatındaki Danıştay ve İçişleri Bakanlığı görüşü alınmadığı soru önergelerine verilen yanıtta belirtilmiştir İstanbul Büyükşehir Belediyesi yetkililerince.
Sonuç olarak;
1-) Hukuka aykırılığı açık olan bu ihalenin, yapılmış hak devirlerinin, akdedilmiş sözleşmenin hukuk kurallarına göre her zaman iptal edilebileceği dikkate alınarak; İstanbul Büyükşehir Belediye yönetimini devraldığımızda, “kentin ve kentlimin çıkarlarını koruyacağıma” ilişkin taahhüdümden dolayı, kamu adına, İstanbullular faydasına bu sözleşmenin hukuk çerçevesinde feshi yoluna gideceğimin, kapatılan hatları tekrar açacağımın,
2-) Kent içi deniz ulaşımı dahiltüm ulaşımhizmetlerininkamu hizmeti, aynı zamanda insan hakkı olduğundan hareketle; kamu hizmetlerinde maliyet hesabı yapmayacağımı, İstanbul’u 24 saat yaşanan bir kent olarak göreceğim sözüyle, gece maliyetli de olsa vatandaşı evlerine götürmek zorunda olduğumu bir kez daha taahhüt ettiğimin,
3-) Kamu hak ve imtiyazlarını “ustalar” gibi birileri/özel şirketler için değil; tüm İstanbullular için kullanacağımın,
Bilinmesini istiyorum.
Bir kez daha hatırlatalım!
Belediyeler şirket değildir. Kamu kurumu statüsündedirler. Kamu kaynağı kullanırlar.
Yönetenler, meclis üyeleri kamu personeli statüsündedirler. Kar hesabıyla çalışmazlar, çalışamazlar.
Kamuoyuna saygılarımla,
Gürsel TEKİN