Eski AKP milletvekilleri: ''Parti halktan koptu''
AK Parti'nin 7 Haziran seçimlerinde tek başına iktidarlık koltuğundan inmesinin nedenini eski AKP'li vekiller açıkladı.
Daha önce ‘kol kırılır yen içinde kalır' anlayışıyla susan partililer, artık eleştirilerini yüksek sesle dile getiriyor. Teşkilatta, ‘dava şuurunun kaybolması, partinin bir çıkar birlikteliğine dönüşmesi, kayırmacılık-keyfîlik ve rantiyeciliğin bütün vücudu sarması' en önemli hastalıklar olarak sıralanıyor.
‘Ben yaptım oldu' anlayışı bu sonuçlara neden oldu
Eski Başbakan Yardımcısı ve AKP Kurucu Üyesi Ertuğrul Yalçınbayır: “Biz, kuruluşta evrensel kuralların iç hukuka geçmesi için önemli bir irade koyduk. Bu irade uluslararası normların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin uygulanması ve Türkiye'nin Avrupa Birliği yolunda ilerlemesiydi. Başlangıçta bu irade konsa da AB yolundaki ve uluslararası normların konmasındaki irade giderek zayıfladı. Bunun yanı sıra parlamento iyi yönetilemedi. Parlamentoda çıkarılan kanunlar usulüne uygun ve evrensel normlara uygun değildi. Torba kanunu gibi anlayışlarla, son dakika önerileri ile halkın, muhalefetin ve sivil toplum kuruluşlarının katılımı sağlanmadan kalitesiz kanunlar çıkarıldı. Katılım olmadan “ben yaptım oldu” anlayışı, denetimin olmaması bu sonuçlara neden oldu.
17 ve 25 Aralık, denetimsizliğin tepe yaptığı nokta oldu. 17 ve 25 Aralık dünya tarihinde de eşi ender görülen soruşturmalardandır. Buna rağmen parmaklarla onların aklanması “AK” bir partiyi götürür. AK Parti, “AK'lamalar” ile sınandı, onu aşamadı. Etik kurallar çiğnendi, yakınlar, yandaşlar korundu. Hukuk önünde eşitlik çiğnendi. Yakınlar, yandaşlar, iltimaslılar her tarafta yer aldı. Basında da yer aldı, ihalelerde yer aldı, VIP torpillerde de yer aldı. Bütün bunlar kötü yönetimlerin işaretleridir. AK Parti'nin ayağa kalkabilmesi için cumhurbaşkanı ile ilişkilerini kesmesi gerekiyor. O tarih olmuş bir vakıadır. İlerlemek istiyorsanız özünüze dönün. Bu özünüz AB yolunda normların daha kaliteli olmasında, açıklıkta, şeffaflıkta, katılımda, denetimde, denetlenebilirliktedir. Parti çıkarını gözetmekte değildir. Parti çıkarını bırakın hukukun çıkarını gözetin. Yakınlarınızı bırakın, yandaşlarınızı bırakın. İlerlemek istiyorsanız adalet yolunda ve eşitlik yolunda kalite yolunda yarışmalıdır. Bundan elbirliğiyle ders çıkarmadıkça, kaliteli kanunlar çıkarmadıkça, 12 Eylül hukukunu ve 17-25 Aralık hukukunu tasfiye etmezseniz kendinize gelemezsiniz.”
Halk artık paralel safsatasına inanmıyor
Eski DYP Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan: 13 yıl sonunda vatandaşların birbirine düşman olduğu, toplumun kamplara ayrıldığı, parti genel başkanlarının birbirlerine en ağır hakaretleri yaptığı, cumhurbaşkanının tarafsızlığını bir kenara bırakıp seçim meydanlarına inmesi Türkiye'yi adeta bir savaş alanına çevirdi. Vatandaş artık bütün bu olup bitenden yoruldu. 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet dosyalarının üzerlerini kapatmaya çalışmaları ve hayali bir ‘paralel' meselesi ortaya çıkarmaları vatandaşlardan ciddi bir biçimde eleştiriliyordu. Artık paralel meselesinin toplumda hiçbir karşılığının olmadığı çok açık ve net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Cumhurbaşkanı'nın bir siyasi parti başkanı gibi seçim meydanlarına inmesi halk tarafından büyük tepkiyle karşılandı. Sayın Cumhurbaşkanı büyük bir kibir içine girmişti. Bütün Türkiye'yi adeta iki dudağının arasında vereceği kararlarla her şeyi yapabileceğini düşünüyordu. Bir güç bozulması vardı. Vatandaşlar kibir ve gurur dolayısıyla tepkisini gösterdi.
Dava partisi, nemalanma partisine dönüştü
Eski AKP Ankara Milletvekili Haluk Özdalga: AKP bu seçim kampanyası boyunca Tayyip Erdoğan'la özdeşleşmiştir. AKP'nin imajı Erdoğan'ın gölgesinde kalmıştır. 17-25 Aralık'tan beri kendisinden ve yakınlarından hesap sorulacağı ile ilgili derin bir korku içinde. Bunun içinden kurtulabilmenin yolu olarak hukuk devletini ortadan kaldırabilmek, basın ve ifade özgürlüğünü ortadan kaldırmakta buldu. Kendisine muhalif sesleri, kişileri, partileri ezmeyi hedefleyen siyasette ısrar etti. Kendisi ve yakınları ile ilgili derin bir korku yaşadığı için bir korku rejimi kurma yolunu seçti. O yüzden işi, zaten daha önce de sert olan üslubunu bir kavgaya dökerek karşı tarafı şeytanlaştırarak yapma yoluna gitti. Bunun sonucunda AKP'nin siyasi konumunda da değişmeye gitti. AKP ilk kurulduğunda bir dava partisiydi. Şimdi nemalanma partisine dönüştü.
Güç sarhoşluğuna kapıldılar
Eski AKP Burdur Milletvkekili Hasan Hami Yıldırım: Elbette kuruluş dönemindeki AK Parti gitti. Özellikle 2010'dan, yani üçüncü dönemi, ustalık dönemi diye ifade edilen döneme, geçmişin sıkıntılı dönemlerine doğru hızla Türkiye'yi götürdüler. Güç sarhoşluğuna kapılındı maalesef. İnsanları kutuplaştırdılar. Hâlbuki toplumu birleştirmek için oy istenmişti, kimseyi ötekileştirmeyeceğiz, dışlamayacağız diye. Ama üçüncü dönemde tam tersi yapıldı. İktidar yozlaştı. Seçim sürecine baktığımızda parti de kaybetse, daha çok Erdoğan kaybetti. Çünkü o masaya kendisini sürdü, seçimi kendi meşruiyetini sorgulatacak bir zemine soktu. Neticede insanlar Cumhurbaşkanlığı seçiminde verdikleri yüzde 52 oy oranını yüzde 41'e çekti. Bu seçimde 17-25 Aralık dönemlerini yaşadık ve yolsuzluk iddialarının boyutları hakikaten dudak uçuklatacak boyutta. Bu yozlaşma, yolsuzluk iddiaları, bunlar AKP'nin tabanında da karşılık buldu, daha da bulacak diye düşünüyorum.