Erken seçim olsa sonuçlar ne olur ?
Andy-Ar' şirketinin sahibi Faruk Acar, yapılacak bir erken seçimde neler olabileceğini açıkladı.
7 Haziran seçim sonuçlarını bilen Andy-Ar'ın sahibi Faruk Acar olası erken seçimin oy tablosunu anlattı.
Seçim sonrası tablonun çok fazla değişmediğini söyleyen Acar, HDP'nin bölgede daha da güçlendiğini belki Batı'da CHP'den gelen oyları kaybedebileceğini söyledi.
MHP'nin seçmen karşısında "haklı çıktık" söylemini kazandığını fakat bunun MHP oylarına çok fazla etkisi olmayacağını belirten ANDY-Ar'ın sahibi, bundan 10 yıl önce belki savaş söylemi etkili olabilirdi ama bugün demokrasi, barış söyleminin daha etkili olduğunu ifade etti.
AK Parti'nin çıkabileceği maksimum oyun yüzde 45 olduğunu söyleyen Acar'a göre 7 Haziran'dan beri tabloda çok da fazla şey değişmedi
SEÇİM SÜRECİNDE KONUŞTUKLARIMIZ BUGÜN DE GEÇERLİ
Seçim öncesinde de konuştuklarımız bugün de geçerli. 7 Haziran seçimlerine giderken partilerin alacağı oy oranlarını değerlendirdiğimizde bunlar kampanyanın etkileriyle oluşan sandık sonuçlarıdır demedik, bunlar bir birikim. Geçmişten günümüze gelen, özellikle de son bir yıldır, hem yerel seçim sonrası gelişmeler hem de sonrasında Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası yaşananlar Türkiye'de oturmuş olan bazı fikirler, öngörüler ya da hem hükümet hem muhalefet partileri ile olan gidişatın değerlendirilmesine ilişkin yanlış ve doğru politikaların bir tezahürü olacağını savunduk.
PARTİLERİN OY ORANINI ETKİLEYEN BİR DURUŞ OLMADI
Bunların ana başlıkları da yine kamuoyunun çok yakından takip ettiği bir çözüm süreci meselesi, Yüce Divan meselesi, Cumhurbaşkanının konumlandığı pozisyon ve ekonomik gidişat gibi başlıklardı. Bu eksende bir seçim gerçekleşti ve buradan tüm partilerin alması muhtemel olan mesajlar olduğunu da değerlendirdik.
Fakat görünen o ki, aslında seçim öncesinde planlanan ama çok da dillendirilmeyen, hükümetin bu politikaya doğru evrilmesini planladığı çözüm sürecine ilişkin yaklaşımı belli ki pek de dillendirmediği bir eksene kaymış vaziyette. Özellikle Güneydoğu bölgesinde seçim öncesinde olduğu gibi seçim sonrasında da gündeme gelen dış politikayla ilgili, özellikle Suriye meselesinin sıkıntılı bir sürece girdiğine dair değişik söylemler söz konusuydıu.
Bunun hemen seçim sonrasında gerçekleşmiş olması, özellikle de koalisyon görüşmeleri esnasında böyle bir dış politika ekseninde bir sürece girilmiş olması, Türkiye'nin iç siyasetinin dışına çıkan bir meseleye dönüşmüş olması da ayrıca kamuoyunun daha dikkatle takip edeceği bir konuma gelmiş durumda.
Şu an itibariyle, burada partilerin oy oranlarını etkileyen ve partilerin düşüş ya da yükselişe geçeceği bir ortam açıkçası oluşmadı. Şu an birçok insanın tatilde olması, tatil beldelerinin dolup taşması da bizim sandığımız üzere politikaların Türk halkı nezdindeki karşılığının belirsizliğe yol açtığı gibi bir durumun olmadığını görüyoruz.
AK PARTİ'NİN HAVUZU BELLİ
AK Parti'nin havuzu belliydi, çıkabilecek maksimum oy oranı ve inebileceği oy oranı belli. Ama burada MHP'nin biraz konumu itibariyle süreci değerlendirmek gerekiyor. Çünkü meseleyi AK Parti ve HDP gibi konuşsak da MHP'yi de konuşmak lazım.
MHP'NİN OYLARINDA BİR DEĞİŞİKLİK YOK
Özellikle çözüm süreci başlığı altında başlayan dönemde MHP'nin konumlandığı yer itibariyle duruşu hep "bu bir taviz, çözülme süreci" tutumuydu. Bugün itibariyle MHP bu tutumuyla "aslında çok da haksız olmadığına dair" bir noktaya gelmiş gibi görünüyor. Belki fotoğraf itibariyle bugüne yansıyanlar böyle yorumlamamıza neden olabilir ama netice itibariyle seçmen nezdinde de artık MHP'nin söyleyeceği bir sözü var, "haksız çıkmadım" diyebilecektir.
Hükümetin bundan sonraki güdebileceği politikalarla ilgili bir şekilde söylemek mümkün, ya da son 10 gündür yaşananlara bakıldığında hükümetin MHP'nin sözüne geldiği gibi bir görüntü oluşabilir. Dolayısıyla Meclis Başkanlığı seçimleri esnasında MHP'nin tutumunu, yüzde 60'lık blok içerisinde değerlendirirsek bu blok içindeki potansiyel MHP'ye oy verecek olan seçmenlerin aslında kaybolduğunu ve net bir şekilde MHP'nin duruşundan rahatsızlık duyduğuna diar bir gündem oluştu. Bu tabanın aslında MHP'ye olan kredisinin sona erdiğini görmüştük. MHP'nin Meclis Başkanlığı'nı altın tepsi içinde Ak Parti'ye sunması bunda etkili olmuştu.
Fakat, bugün itibariyle AK Parti ile koalisyona da sert bir tutum sergilemiş olmaları, ilkesel duruş söyleminin arkasının dolduğunu, özellikle de bugünlerde yaşanan gelişmelerle ilgili olarak MHP'nin hareketliliğinden söz etmek mümkün olabilir. Ama bu hareketlilik aldığı oy oranının üzerinde bir oy oranı değil, bundan söz etmiyorum. Özellikle, Meclis Başkanlığı seçimi ve 7 Haziran seçimi sonrası sergilediği uzlaşmaz tutumuyla kaybettiği, AK Parti'ye giden oyların tekrar toparlanmasından bahsediyorum.
HDP BÖLGEDE DAHA DA GÜÇLENİYOR
Bugün AK Parti'nin bölgede daha aktif bir pozisyona gelebilmesini beklemek bugünkü politkayla çok örtüşen bir şey değil. Burada, özellikle HDP'nin duruşu itibariyle de bölgede güçlendiğini, alanını sağlamlaştırdığını, bölgedeki oy oranının düşmediğini söyleyebiliriz.
CHP'DE 1-2 PUAN OYNAMA OLABİLİR
HDP'ye baraj sınırını geçiren de zaten Güneydoğu'dan alınan oylardı. Nitekim bugünkü oy oranını koruduğunu söyleyebiliriz. Ama Batı'daki, özellikle hükümetin çözüm sürecindeki tutumu ve PKK'nın bu konudaki bugünlerde yaptığı eylemler biraz daha emanet dediğimiz oy veren seçmenleri ürkütmüş ve potansiyel CHP'li olduğunu bildiğimiz seçmenlerin tekrar CHP'yi tercih edebilmelerinin mümkün olabildiği bir ortamı görüyorum.
Netice itibariyle CHP'yi iktidara taşıyacak bir oy oranından söz etmiyorum. Ortalama yüzde 2 gibi bir oy oranından söz etmek, CHP'de bir kıpırdamanın olduğunu söylemek mümkün. Ama AK Parti ile ilgili aynı şeyleri söyleyemeyiz, seçim sonrasında hata payı sınırları içerisinde olduğu için çok anlam ifade etmeyen 1-2 puanlık bir artışın olduğunu, diğer partilerden, özellikle Saadet ve MHP'den geri gelen oyun olduğunu söylüyorduk.
MHP'den gelenlerin geri döndüğünü ama diğer partilerden gelen 1-2 puanlık yükselişin mümkün olabileceğini söyleyebiliriz, zaten çıkabileceği maksimum oy oranı yüzde 45'ler dolayında, seçim öncesinde de bu böyleydi, bugün itibariyle de değişen bir şey olmadığını söyleyebiliriz.
BUGÜN SEÇİME GİDİLSE...
Bugünkü şartlarda seçime gidilerse AK Parti'nin yüzde 45 ve üzerinde alacağı oy 285 ve yukarısında alacağı milletvekili sayısına tekabül ediyor. Dolayısıyla 4 partili bir Meclis'te yüzde 45 ve altı alınan sonuçların Ak Parti lehine gelişen sonuçlar olmadığını söyleyebiliriz.
Bugün adına tekrar seçim diyelim, erken seçim diyelim, yüzde 45 ve altında alınan oyun tabloyu çok değiştirmeyeceğini söyleyebiliriz. Çünkü, önemli olan Güneydoğu'da HDP'nin aldığı milletvekillerinin tekrar HDP'de devam ediyor olmasıdır, bu da bugün itibariyle böyle görünüyor.
ÇÖZÜM SÜRECİNE YÜZDE 70 DESTEK VERDİ
Toplumun yüzde 70'inden destek alan bir çözüm süreci var, MHP seçmenleri de dahil olmak üzere. MHP seçmeninin yüzde 40'ı çözüm sürecini destekliyordu. Bu kadar destek alan bir projenin bugün son bulmuş olması da hükümet adına bundan 3-4 yıl önce başlattığı süreçte tedirgin olacağı, ateşten gömlek giydim diyerek yola çıktığı bu süreçte çok radikal bir karar aldı.
ÇÖZÜM SÜRECİNİN BİTMESİ MHP'NİN OYLARINA YANSIMAZ
Toplumda bir farkındalık yaratıyorsunuz, bu politika herkesin projesi haline geliyor. AK Parti'nin ağzıyla kuş tutsa dahi hiçbir politikasında yanında olmayacak bir kitle olmasına rağmen sizin aktör olarak desteklediğiniz bir projenin diğer seçmenler tarafından desteklenmesine rapmen bugün son veriyorsunuz, bu da MHP oylarında bir hareketlilik yaratabilir beklentisini oluşturabilir ama bunun bugünkü şartlarda MHP'yi haklı çıkarmanın ötesinde bir sonuca dönüşmeyeceğini söylememiz daha doğru olur.
EKONOMİ DAHA BELİRLEYİCİ OLACAK
Bu nedenle ben önümüzdeki günlerde yaşanması muhtemel gelişmelerin ekonomiye olan etkisinin daha belirleyici olacağını düşünüyorum Türkiye'de oluşabilecek bir belirsizlik ekonomide yaşanacaktır, bunun yaşanmasıyla birlikte AK Parti açısından daha da olumsuz bir noktaya gidebileceğini düşünüyorum. Dolayısıyla nasıl bir politikanın eşiğindeyiz, açıkçası bunu topluma çok iyi ifade edebilmeli, yoksa henüz iktidar gücünü kaybetmiş olan bir partiyken daha da yıpranmasına sebep olacak ortamlardan mümkün olduğunca uzak durması gerekir. Bugün itibariyle her parti konumunu devam ettiriyor.
BUNDAN 10 YIL ÖNCE OLSA SAVAŞ PRİM YAPARDI
Savaş, daha dik bir duruş belki bundan 10 yıl önce prim yapabilirdi ama bugünkü şartlar değişti, beklenti artık, demokrasi, masada yapılan siyaset, diplomasi noktasına evrildi. Tam da tüm partilerin içinde olduğu, Meclis'in yüzde 90'ın üzerinde temsile geldiği bir noktada savaş gibi bir gündemin içinde bulması kimsenin talep edeceği ve iktidar partisinin bundan faydalanacağı bir ortam yaratmaz.