Erken seçim iddiaları ortalığı karıştırdı
Devlet Malzeme Ofisi'nin açtığı bir ihale sosyal medyada erken seçim iddialarına neden olunca YSK'dan konuyla ilgili açıklama geldi.
Devlet Malzeme Ofisi'nin internet sitesinde yapılan bir duyuru sosyal medyayı salladı. Duyuruda yeni bir ihalenin haberi verilerek "Yüksek Seçim Kurulu ihtiyacı 450.000 adet tercih kaşesi satın alınacaktır" ifadeleri kullanıldı.
Başbakan Davutoğlu'nun dünkü veda konuşmasının ve Ak Parti'nin 22 Mayıs'ta olağanüstü kongre kararı almasının ardından erken seçim iddiaları Ankara kulislerini karıştırmıştı. Devlet Malzeme Ofisi'nin açtığı bu ihale ise sosyal medyada erken seçim olacak iddialarının ortaya çıkmasına neden oldu.
YSK'DAN AÇIKLAMA GELDİ
Yüksek Seçim Kurulu (YSK), erken seçim iddialarıyla ilgili "450 bin mühür alımı erken seçime işaret etmiyor" dedi. Kurul'dan yapılan açıklamada daha önce kullanılan kaşelerin önemli kısmının hasar gördüğünü, bu ihalenin stokları belli seviyede tutmak için rutin uygulama olduğu belirtildi.
Öte yandan Milliyet gazetesi yazarı Serpil Çevikcan erken seçim iddiaları ile ilgili bugünkü köşesinde çarpıcı bilgiler verdi. İşte Çevikcan'ın yazının ilgili bölümü:
CUMHURBAŞKANI'NIN ERKEN SEÇİM GÖRÜŞÜ
Bu noktada, önceki günkü Cumhurbaşkanı-Başbakan görüşmesinin ardından yeniden gündeme gelen “erken ya da baskın seçim” tartışmasına da değinmek istiyorum.
Cumhurbaşkanlığı’na yakın kaynaklar, Erdoğan’ın ilkesel olarak erken seçime karşı olduğuna, bunu defalarca dile getirdiğine dikkat çekiyorlar.
Erdoğan’ın, koalisyon olsun olmasın, ömrü 1 yılı, 1.5 yılı geçmeyen hükümetlerin Türkiye’ye maliyetini örnek gösterdiği biliniyor.
İstikrarın önemine Erdoğan’dan daha fazla vurgu yapan lider neredeyse yok.
Bu nedenle Cumhurbaşkanı’nın “fevkalade bir gelişme olmadıkça” erken seçimden yana olmadığı görüşünü son gelişmeler ışığında yeniden dile getirdiği, hatta önceki akşam, Başbakan’la görüşmesinin ardından bu değerlendirmesini yinelediği kaydediliyor.
Erdoğan’ın, Ak Parti’de dünden itibaren açılan yeni sayfaya ilişkin öngörüsüne yansıyan bilgiler ışığında da şunları söyleyebiliriz:
Cumhurbaşkanı parti ve hükümetin daha dinamik bir yapıda çalışacağı, bürokrasi ile yürütme ve yasama arasındaki uyumun tahkim edileceği bir dönemin başlayacağı inancında.