Erkan Baş’tan Gökhan Zan'a rest: ''İspat etmek zorunda''

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, Hatay’da yaşanan ‘Gökhan Zan’ krizine ilişkin açıklamalarda bulundu. Baş, “Gökhan Zan kendisine kumpas kurulduğunu iddia ediyorsa bunu ispatlayacak. Başka bir şey varsa bu açığa çıkacak. Belki başka partiler, başka insanlar için bunlar çok normal şeyler olabilir ama bizim kabul edebileceğimiz şeyler değil” dedi.

TİP, Hatay Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak gösterdiği Gökhan Zan’ın adaylığını “Partimizin asla tasvip etmeyeceği ilişkilere girdiğine dair çeşitli iddialar tarafımıza ulaşmıştır” ifadeleriyle geri çekti. Bu açıklamanın ardından ise Zan, “Adayım ve çekilmiyorum!” açıklamasını yaparak “TİP Genel Merkezinin beni adaylıktan çekme konusundaki açıklamasının yasal ve siyasal karşılığı yoktur. Şantajla, montajla tehdide boyun eğmeyeceğim. Kişilik haklarıma yapılan saldırılara karşı korkmadım, korkmayacağım” diyerek tavrını ortaya koydu.

TİP’in bu kararının ardında AK Parti’nin Gökhan Zan’a para teklif etmesi olduğu iddia edilirken TİP Genel Başkanı Erkan Baş’tan konuya ilişkin açıklama geldi.

Gökhan Zan’ın adaylık sürecini anlatan Baş, “Türkiye İşçi Partisi’yle hiçbir ilgisi olmayan farklı bir siyasi partinin daha önce adayı olmuş Gökhan Zan ismi bize aday olarak önerildi. Biz üyemiz olmamasına, dünya görüşümüz ortaklaşmamasına rağmen Gökhan Zan’ın Türkiye İşçi Partisi adayı olmasını kabul ettik. Çünkü bir şeyi göstermek istiyorduk: Burada parti olarak kendimize bir beklentimiz yok. Türkiye İşçi Partisi bir şey kazansın istemiyoruz. Bu tabloyu değiştirelim. Temel amaç buydu ve bu iddiayla çıktığımız bir yolculuktu aslında’ ifadelerini kullandı.

Baş krize ilişkin ise şöyle konuştu:

Geldiğimiz aşamada çeşitli iddialar; ses kayıtları falan konuşulmaya başlanınca Hatay örgütümüz tarafından Genel Merkez’imize iletildi bunlar. Biz bunu doğrudan muhatabıyla konuştuk. Arkadaşlarımız orada bir değerlendirme yapmak için bilgi almak istediler. Bir kısmı için “montaj” dendi. Bir kısmı için “Ben görüşmeyi yaptım ama içeriği şuydu” dendi. Açıkçası gerçekten şu aşamada da ‘şöyle bir suç var diyemiyorum’ fakat bizim açımızdan şeffaflık ve temiz siyaset bütün Türkiye’de en hassas olduğumuz noktalardan bir tanesi. İlkesel bir duruşumuz var ve bizim bilmediğimiz bir ilişkinin kurulmuş olması da bu kararı almamız için yeterli. O yüzden, bu kadar ‘temiz siyaset, şeffaflık’ derken herhangi bir kirli ilişkinin gölgesinin bile Türkiye İşçi Partisi’nin üstüne düşmesi; hele Hatay gibi halkın hala temiz suya muhtaç olduğu bir yerde böyle bir tartışmanın parçası olması bizim açımızdan kabul edilebilir bir şey değildi. İlkeli bir duruş sergilemek gerektiğini düşündük. Çıktık, durumu açıkça yurttaşlarımızla paylaştık. Bizim açımızdan durum budur. Bundan sonrası gerçekten bizim sorumluluğumuz değil, mahkemeler karar verecek. Bundan sonra Gökhan Zan kendisine kumpas kurulduğunu iddia ediyorsa bunu ispatlayacak. Başka bir şey varsa bu açığa çıkacak. Belki başka partiler, başka insanlar için bunlar çok normal şeyler olabilir ama bizim kabul edebileceğimiz şeyler değil. Bunu da yurttaşlarımızla açıklıkla paylaşmayı bir sorumluluk olarak gördük. Şunu yapabilirdik; “görmezlikten, duymazlıktan” gelebilirdik. Belki o şantajlar başarıya ulaşırdı ve örneğin bunlar hiç yayımlanmayabilirdi, konuşulmayabilirdi ama biz bunu kendimize yakıştıramadık.

“BU KİRLİ SİYASET ALANINDA GİZLİ KAPAKLI YÜRÜMEMEK LAZIM”

Baş Gökhan Zan’ın ‘montaj’ açıklamasına ilişkin ise şunları söyledi:

“Tabii teknik ayrıntısına çok vakıf değilim. Bu kriminal inceleme sonucunda ortaya çıkacak ama “deep fake” dedikleri bir uygulamayla yapıldığını söylüyor ama kimi konuşmalarda da “Ben bu seçimi kazanamazsam da kendi geleceğimi düşünmem gerekir” gibi birtakım ifadeleri de bizim arkadaşlarımıza söylüyor. Burada birincisi seçimi kazanamamak durumu; bizim açımızdan buna göre bir plan yapılması zaten kabul edilebilir bir şey değil. İkincisi siyasi mücadele sırasında insanlar birtakım fedakarlıklarda bulunabilir, buna cüret ederek siyasete girilir zaten. Bir tavır alıyorsanız bunun hepimiz açısından belli bedelleri var ve bunu göze almak gerekir. Yani yanda bir kişisel ajanda tutmak doğru bir şey değil. Bakın çok açık söyleyeceğim, burada iki taraf açısından da; yani AKP açısından da Lütfü Savaş cephesi açısından da her tür müdahalede bulunulabilecek bir dönemde yapabileceğiniz tek şey vardır: Kendi kararlarınızı kendiniz alırsınız. Yurttaşla şeffaf biçimde bunları paylaşarak yol yürürsünüz. Yapılabilecek başka bir şey yok. Bu kirli siyaset alanında gizli kapaklı yürümemek gerekir.

‘Seçimi kazanamazsam ileride ne yapacağımı da düşünmem lazım.’ Burada ‘kazanamamak’ da bizim açımızdan problemli bir durum. Tabii ki her yerde seçimi yüzde 100 kazanacağımızın garantisi yoktur ama buna göre plan yapmak doğru değildir. Çünkü biz bir seçime giriyorsak birisine kaybettirmek için girmeyiz. Biz o seçime kendimiz kazanmak için gireriz.”

Baş, “Peki şimdi ne olacak Hatay’da TİP adına? TİP ne yapacak?” Sorusuna ise şu yanıtı verdi:

Biz şunu yapacağız, bir kere biz Defne’de, Samandağ’da, Arsuz’da, Antakya’da hâlâ çok iddialıyız ve oraları kazanmak için mücadele devam ediyor. Oralarda belediyemiz, listelerimiz güçlü listeler ve seçimi kim kazanırsa kazansın Hatay’da bu mücadele devam edecekse Türkiye İşçi Partisi’nin Hatay Büyükşehir Belediye Meclisi’nde güçlü bir grupla temsil edilmesini sağlamamız lazım. Ki Hatay halkına verdiğimiz sözü devam ettirebilelim. Biz seçim sonuçları ne olursa olsun, Hatay’da 6 Şubat’ta yan yana gelen insanların, bize oy versin vermesin bütün Hatay halkının hak ettiğini alabilmesi için, iktidar kim olursa olsun ona karşı mücadele etmeye ve Büyükşehir Belediye Meclisi üyelikleri başta olmak üzere kazanmak için çalışmaya devam edeceğiz. Diğer taraftan bizim seçilmiş bir Hatay milletvekilimiz var. Hâlâ cezaevinde. Biraz yerel seçim gündemi nedeniyle kamuoyu hızlıca unutuyor ama biz o uğradığımız haksızlığı, mağduriyeti de içimize sindirmiş durumda değiliz. Onu da kabul etmeyeceğiz. Oradan da kavgayı devam ettireceğiz.

Sonraki Haber