Erdoğan’dan Sayıştay’a ''açık aramayın'' önerisi
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Sayıştay'ın icracı kurumlardaki denetiminin açık arama ve ceza penceresinden bakarak yapmaması gerektiğin düşünüyorum" sözleri Sayıştay’ın 160. Kuruluş Yıl Dönümü Programı'na damgasını vurdu.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sayıştay'ın 160. Kuruluş Yıl Dönümü Programı’nda konuştu. Sayıştay’ın her bir vatandaşın hakkını, hukukun özellikle gözeten bir faaliyet yürüttüğünü ifade eden Erdoğan, Sayıştay’ın hukuk sisteminin temel taşlarından biri olduğunu söyledi.
“KİLİT ROLE SAHİP”
Erdoğan, Sayıştay’ın sahip olduğu birikim, kendine verilen yetkiler ve üstlendiği misyonla kamu yönetim sisteminde kilit bir role sahip olduğunun altını çizerek şu ifadeleri kullandı;
Anayasa'mıza göre yargı yetkisiyle donatılmış Sayıştay’ı, 2006 ve 2010 yıllarında çıkardığımız kanunlarla daha güçlendirdik. Böylece milletimizin kamu kaynaklarının nasıl harcandığının en doğru, güvenilir ve sistematik şekilde takip edilmesini temin ettik.
Kamu yönetimine ilişkin diğer reformlarımızın Sayıştay’ın denetim alanını genişleten bir anlayışı benimsedik. Sayıştay mensuplarının haklarını gerçekleştirdiğimiz iyileştirmelerle çalışma şartlarını iyileştirdik.
Denetim faaliyetlerinizi her türlü etki ve baskıdan uzak şekilde yapabilmenizi sağladık. Bizim denetimden asla kaçmadığımızın, korkmadığımızın, çekinmediğimizin en somut örneği Sayıştay mensuplarının özlük haklarında yaptığımız tüm bu değişikliklerdir.
“ÇOK DAHA ETKİN VE YAYGIN ÇALIŞMALAR GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ”
Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi ile Sayıştay’ın etki alanlarının düzenlediğini ifade eden Erdoğan, gerekli yasal düzenlemelerin yapılmaya devam edeceğini belirterek şunları söyledi;
Amacımız Türkiye’nin demokratik hukuk devleti vasfıyla 2023 hedeflerine ulaşmasını, 2053 vizyonunu hayata geçirmesini temin etmektir. Önümüzdeki dönemde bu doğrultuda çok daha etkin ve yaygın çalışmalar gerçekleştireceğiz.
Sayıştay’ın 160. Cumhuriyetimizin 99. Kuruluş yılını yaşadığımız günlerde akıl ve vicdan sahibi hiç kimsenin inkar edemeyeceği bir gerçek vardır. Türkiye'nin demokrasi ve kalkınma sürecinde geçtiğimiz 20 yıllık süreçte bir asırlık yol kat ettiğidir.
Güvenlikten adalete, ulaştırmadan enerjiye, spordan sosyal desteklere, diplomasiden savunma sanayine kadar her alanda bu devrimlerin somut neticelerini görmek mümkündür. Bize bu kadar kısa sürede böyle devasa atılımları nasıl gerçekleştirdiğimizi soruyorlar. Hatta sormakla kalmayıp heyetler göndererek bizzat kurumlarımız nezdinde inceleme yaptırıyorlar.
Süreç böyle hızlı olunca yeni yöntemler, usuller, araçlar ihtiyacı da ortaya çıkıyor. Her yenilik gibi bu tablonun içinde bir takım eksiklerin, hataların yaşanması kaçınılmazdır. Biz yürütme tarafından meseleye , ülkemize ve milletimize en kısa sürede mümkün olan en çok eserin ve hizmetin kazandırılması penceresinden bakıyoruz. Denetim ve yargı organları ise bu meseleyi elbette sürecin hukuka uygunluğu yönünden değerlendirecektir.
“SADECE AÇIK ARAMAYIN”
Önemli olan bu iki yaklaşımı ülkenin ve milletin çıkarlarını en üst düzeyde tutacak bir yerde buluşturmaktır. Bunun için Sayıştay’ın icracı kurumlardaki denetiminin açık arama ve ceza penceresinden bakarak yapmaması gerektiğin düşünüyorum. Doğru olan yaklaşımın icracı kurumların iş ve işlemlerin hukuka uygunluğunu kolaylaştırıcı, yol gösterici bir anlayışla denetim faaliyetlerinin yürütülmesi olduğuna inanıyorum.
Bu yönde gösterilen faaliyetleri takdirle takip ediyorum. Milletin ve onun adına faaliyet gösteren hukukun değil de başka bir takım güçlerin işaretine göre çalışan her kurum eninde sonunda vesayet damgası yemeye mahkumdur. Kendilerine anayasa ve yasalarla verilen yetkileri güç temerküzüne yönelmek yerine ülkeye ve millete daha etkin hizmet etmek için kullanan her kurumun başımız üstünde yeri vardır.
Velev ki bu kurumlar bazen yaklaşım farklılıkları sebebi ile canımızı sıkacak, eleştirilecek işler de yapsalar neticede ortaya çıkan sonuca saygı göstermeliyiz. Biz birilerinin sürekli yaptığı gibi hakim, savcısından polisine, üst düzey bürokratından memuruna kadar tüm kamu görevlilerini tehdit ederek kendi siyasetçilerimize alan açmaya asla çalışmadık, çalışmayız.
Biz sorumluluklarımızın gereğini yerine getirirken devlet geleneğimizin adabına, ahlakına, usulüne aykırı bir söz söylememeye, bir tutum sergilemeye azami gayret gösteriyoruz.
“DARBECİ ZİHNİYETİN YANSIMASINDAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR”
“Anayasal güvence altında kamu hizmetini yürütmekle görevli insanları tehdit etmek ve gücünü milli iradeden alan iktidara direnmeye çağırmak, faşist ve darbeci zihniyetin yansımasından başka bir şey değildir” diyen Erdoğan şunları kaydetti;
Kamu hizmetlerinin, yatırımların, üretimin, ,istihdamın tıkanmasından kimin fayda göreceğini düşündüğümüzde izlenen taktiğin gerisindeki sinsi amaç kendiliğinden ortaya çıkacaktır. Yalan ve yanlış bilgilerle kamuoyunun meşgul edilmesinden daha tehlikesi eksik ve çarpıtılmış bilgilerle bu işin yapılmasıdır.
Türkiye'nin yıkıcı değil yapıcı yaklaşımlarıma, bakış açılarına, argümanlarına, siyasi projelere, küresel analizlere ihtiyacı vardır. Ağzından çıkan sözden de sergilediği davranıştan da haberi olamayan mazur tipler ne bizim ne kamu görevlilerinin muhatabı değildir. Bunları milletimizin engin ferasetine havale ediyoruz.
Biz işimize bakacağız. Cumhurbaşkanından memuruna kadar yönetim sorumluğu üstelenen herkesle birlikte ülkeye hangi eserler, insanımıza hangi hizmetleri kazandırabileceğimizin gayreti içinde olacağız.
Dünyanın ve bölgemizin köklü bir değişim sancısı içinde olduğumuz bir dönemde kısır sancılarla vakit kaybetmek değil Türkiye’yi hedeflerine ulaştıracak adımları kararlılıkla atmaktır. Sayıştay’ımızın her bir mensubunun bu anlayışla hareket edeceğine, ettiğine yürekten inanıyorum. İHA