Erdoğan'dan çok net açıklama: ''İzin vermeyiz...''

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İdlib operasyonuyla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İdlib operasyonuyla ilgili, "Dün itibariyle adımı atılan, bu sabah ise uygulamaya başlayan süreç şu anda devam ediyor ve herhangi bir sıkıntı olmadan Özgür Suriye Ordusu ile beraber bizimle desteğimizle oradaki gayret, sakin bir şekilde devam ediyor" dedi. Afrin’den Akdeniz’e uzanan terör koridoruna izin verilmeyeceğini kaydeden Erdoğan, "En doğudan Akdeniz'e oluşturulmak istenen bir terör koridorunu biz bozmak mecburiyetindeyiz, buna müsaade edemeyiz. Eğer biz buna müsaade edersek yeni bir Kobani yaşarız, kusura bakmasınlar. Biz yeni bir Kobani yaşamak istemiyoruz ve bunu yaşatmayacağız" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan AK Parti 26. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı kapanışında konuştu.  Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:

Birileri, bizim partimizdeki değişimle ilgili ifadelerimizi aslında neyi anlattığımız çok belli olduğu halde farklı yönlere çekmenin gayreti içindedir.
Şahsım dahil hiç kimse kendini davamızın üzerinde göremez.

İyi ki varsınız. İyi ki sizlerle yol arkadaşlığı yaptım. İyi ki tüm başarıların altına sizlerle birlikte imza atma şansım oldu.

AK Parti’yi yıkmadan Türkiye’yi yıkamayacaklarını görenler ülkemizle birlikte partimizi de hedef alıyorlar. Bizim birliğimizi beraberliğimizi her zamankinden güçlü tutmamız gerekiyor.

FETÖ ile ilgili yargılamaların kararları verilmeye başladı. Siz onların mahkemelerde yaptıkları şovlara, yurt dışına kaçmış kılıç artığı elemanlarının provokasyonlarına bakmayın.

15 Temmuz gecesinin 16 temmuz gün ve gecesinin değerlendirmesini yaptığımızda bu ümmetin nelerden kurtulduğunu bizler çok iyi biliyoruz.

O gece bütün olanlar şöyle masaya yatırıldığında o geceyi bizzat yaşayanlar hakikatten bizler nasıl bir mücadeleden nasıl çıktığımızı izahı mümkün olmayan, daha çok kitaplar yazılacak o ayrı iş de, bunu ifade edeceklerdir.

Paslı yüreklerle passız olanlar o gece savaştılar.

Türkiye’nin FETÖ ile ilgili girişimleri yavaş yavaş da olsa netice vermeye başlamıştır. Ve yurt dışındakilerin de tavrını çok daha iyi göreceğiz. Şimdi uluslararası hukuk bakımından da göreceğiz. Ne doğuda ne batıda bu örgütün hiçbir unsuru rahat değildir olamayacaktır.

Açık konuşmak adını doğru koymak lazım. FETÖ başladığı yer neresi olursa olsun geldiği nokta olarak sapkın bir harekete dönüşmüştür. Bu yüzden tarihteki her fasık hareket gibi karanlık kesimlerin doğal müttefiki aracı haline gelmiştir.

İslam’ın ana çizgisinden kopan her yapıya imkanlarını sonuna kadar açan batının bunları neden bu kadar sıkı sahiplendiğini artık daha iyi anlıyoruz.

“BİZDEN İSTEDİKLERİNİ ALABİLMEK İÇİN ÖNCE İSTEDİKLERİMİZİ BİZE VERİN”

Kendileriyle konuştuğumuzda bize “iltica ettiler” diyorlar. Ne demek iltica ettiler ya. Bunlar hain bunlar terörist. Bizim mahkemelerimizin verdiği kararlar var. Bizden birilerini istemeye kalkıyorlar. Kusura bakmayın. Bizden istediklerini alabilmek için önce istediklerimizi bize verin.

Her kim Gezi olaylarıyla FETÖ ihanetinin ilgisinin olmadığını söylerse bilin ki ya cahildir ya kendisi aynı ihanetin içindedir.

Her kim bölücü terör örgütünün eylemleriyle DEAŞ’ın saldırılarının alakası olduğunu söylüyorsa bilin ki ya dünyadan bihaberdir ya da o da aynı dünyanın bir parçasıdır.

Bizim kimsenin iç işleriyle işimiz yok. Biz sadece kendi iç işlerimizi güvence altına almak istiyoruz.

“GECİKTİK”

İşte biz Suriye’yi gitmediğimizde Suriye bize geliyor. Kendimizi aldatmayalım bir gerçeği çok iyi bilmemizi lazım. 911 km Suriye sınırı. Ve burada çok ciddi bir devlet yapılanması ön çalışmaları var. Bugün biz buna sessiz kalırsak, ki geciktik, o zaman bu yapılanma orada tahakkuk edecektir.

İşte Cerablus’tan müdahaleyi yaptık. Hani hep söyledim ya artık kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz dedik. Arkasından Rai ve Dabık’a girdik. Durmadık güneyde El Bab’a girdik. El Bab’a girince birileri tutuştu. Halbuki biz buralarda DEAŞ’ı temizledik.

Şimdi olay çok daha farklı bir boyuta ilerliyor. Neydi o? Halep’ten kimler kaçmak zorunda kaldı. Oradaki kardeşlerimiz. Halep bizim kardeşlerimiz. Bugün Gaziantep’e bak orayı Halep’ten ayıramazsın. Ve Halep’teki o insanlar o bombaların altından İdlib’e kaçmak zorunda kaldılar. Ve bugün milyonlarca insan İdlib’de ama her ana yine tehdit altındalar. Bize düşen bir görev de İdlib’di.

Astana’da bu çalışmaları yaptık. Ve alınan kararları şimdi biz uygulamaya koyduk. Neydi o? Çatışmasızlık bölgesi. Dışarıda Rusya içeride de Türkiye olarak biz ÖSO ile bu çalışmayı yürütüyoruz.

Dün adımı atılan bu sabah da uygulamaya giren süreç devam ediyor. Herhangi bir sıkıntı olmadan ÖSO ile birlikte bizim de desteğimizle oradaki gayret sakin bir şekilde devam ediyor.

PYD denilen terör örgütünü biz sıradan bir örgüt olarak değil Akdeniz’e uzanan bir terör koridorunu bozmak mecburiyetindeyiz. Buna müsaade edersek yeni bir Kobani yaşarız. Kusura bakmasınlar biz yeni bir Kobani yaşamak istemiyoruz.

"KILIÇDAROĞLU, HDP NE DERSE DESİN..."

Ne derlerse desinler biz ensar ve muhacir bir medeniyet kültüründen geliyoruz. Kılıçdaroğlu, HDP ne derse desin. Halk ne diyor biz ona bakacağız.

Bölgesel yönetimi kararından dönmesi için başlattığımız ya da başlatacağımız yaptırımlardan şikayet edenler acaba nasıl bir çözüm öneriyorlar?

 
Referandum hançerini birileri Kürtlerin hakkı kılıfıyla pazarlamaya çalışıyor ve buna da müşteri buluyorsa yapmamız gereken daha çok iş var demektir.

Kim ne derse desin biz Türkiye’nin Suriye ve Irak kaynaklı tehditlerle köşeye sıkıştırılmasına izin vermeyeceğiz.

Saldırıları kendi topraklarımızda karşılamak yerine bizzat bu topraklarda çözme stratejimizi adım adım gerçekleştiriyoruz.

Bize dostluk gösterene yüreğimiz de kollarımızı da sonuna kadar açıktır. Bize husumet besleyenlere sözümüz ise burada tekrarlayayım: Bir gece ansızın gelebiliriz.

Sürekli cephedeki arkadaşlarımızla irtibat halindeyiz. Gelişmeleri adım adım takip ediyoruz. İnşallah sonu hayır olacak.

“CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERDE İSTEDİĞİMİZ SONUCU ALAMAZSAK DİĞER BAŞARILAR HAVADA KALACAKTIR”

2019 yerel seçimlerinden ne kadar güçlü çıkarsak genel seçimlere o kadar moralle gireriz. Milletvekilliği seçimleriyle cumhurbaşkanlığı seçimleri arasında da fark oluşmaması lazım. Aksi takdirde mecliste sıkıntıya düşer.

Bu seçimde sadece bir cumhurbaşkanı seçilmeyecek. Onunla birlikte icraya yönelik tüm kararları belirleyen bir tercih söz konusudur.
Eğer cumhurbaşkanlığı seçimlerde istediğimiz sonucu alamazsak diğer başarılar havada kalacaktır.

Boşa geçirilecek tek bir saniyemiz dahi yoktur. Çok çalışacağız. Şahsım dahil olmak üzere tüm teşkilatımız dağ tepe demeden koşturacağız.

Sonraki Haber