Erdoğan resti çekti: İşimiz bitmeden çıkmayacağız !
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrin operasyonunu durdurma çağrısı yapmaya hazırlanan Avrupa Parlamentosu'na çok sert tepki gösterdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi'nde Liseliler Destan Yazıyor Şiir ve Kompozisyon Yarışması'nda konuştu.
Erdoğan konuşmasında, bugün Türkiye'ye Afrin operasyonunu durdurma çağrısı yapan bir karar tasarısını oylayacak olan Avrupa Parlamentosu'na tepki gösterdi.
"Avrupa Parlamentosu'nda Afrin ile alakalı olarak bizim oradaki harekatı durdurmamız istenecekmiş, isteniyormuş vesaire. Genişlemeden sorumlu bayan var bir tane o da böyle arzuda bulunmuş" diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Boşuna heveslenmeyin, işimiz bitmedikçe oradan çıkmayacağız. Bunu bilesiniz. Türkiye şamar oğlanı değildir. Kendi iradesini kullanabilmektedir. Orada işimiz bitecek. 3.5 milyon Suriyeli bizim ülkemizde yaşamaktadır. Ey Avrupa Parlamentosu sen burada benden hangi yükü aldın da bunu söyleyebiliyorsun. Bu sözler bizim bir kulağımızdan girer diğerinden çıkar."
"ARTIK HER ŞEY AN MESELESİ"
Zeytin Dalı Harekatı'na ilişkin son bilgileri de veren Erdoğan, "Etkisiz hale getirilen terörist sayısı 3525 oldu. Artık her şey an meselesi, bu iş bitiyor, bitecek, az kaldı. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatlarına verilen destek, milletimizin gerektiğinde yedi düvele meydan okumaktan asla geri durmayacağının da işaretidir" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı, terörle mücadeleye de değindi ve "PKK-PYD-YPG'nin inlerine girdik, giriyoruz. Cudi'de Gabar'da inlerine girdik. Sadece Afrin'de değiliz" ifadelerini kullandı.
Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
"Dil devrimi adı altında Türkçemiz, tatsız tuzsuz, ruhsuz, renksiz kelimelerin tasallutuna sokularak milletimizin kadim medeniyetiyle arasındaki bağ zayıflatılmaya hatta koparılmaya çalışılmıştır. Yani bizim aslında damarlarımız kesilmiştir. Tarihten olan bağımız kesilmiştir. Dil noktasında milletin damarını kestiğiniz anda dedesiyle arasındaki bağı koparmış olursunuz.
"CİNNET DÖNEMİ GERİDE KALDI"
Bugün genç bir kardeşimizin, Fuzuli, Baki, Şeyh Galip bir yana Mehmet Akif'i, Ömer Seyfettin'i ve Ahmet Haşim'i dahi anlayamıyor olması, bu dönemde dilimize yapılan suikastin sonucudur. Dilimizin zenginliğini kendi elimizle yok etmeye çalıştığımız bu cinnet dönemini artık inşallah geride bıraktığımıza inanıyorum. Önü kesilmiş olmakla birlikte bu dönemin tahribatı hala devam ediyor. Osmanlı Türkçesi'nin okullarımızda öğretilmesini önemli görüyorum.
"TAHAMMÜL SINIRLARINI AŞTI"
Dilimiz yeni bir tehdit altındadır. Maalesef Türkçemizde internet ortamı başta olmak üzere pek çok mecrada genç nesilleri tesiri altına alan yeni bir bozulma süreci yaşıyoruz. Bu konuda aileden okula, basın yayın kuruluşlarından iş dünyasına kadar herkese düşen önemli görevler var. Tabelalarda, yazışmalarda ve konuşmalarda şahit olduğumuz yabancı kelime kullanma hastalığı artık tahammül sınırlarını aşan bir boyuta ulaşmıştır.
TÜRKÇE TAVSİYESİ
Diyeceksiniz ki Sayın Cumhurbaşkanımız siz ne işe yarıyorsunuz. Kişisel olarak açılışını yaptığım yerler başta olmak üzere, Türkçe dışında tabelalar gördüğüm mekanların sorumlularına, bu isimlerin değiştirilmesini bugün bu vesileyle ekranları başında bizi izleyenlere tavsiye ediyorum. İnternet kafe, kafe... Bizim kıraathanemize ne oldu? Şimdi evler bile adeta 'kafehouse' oldu. Böyle şey olur mu? Bu konuda arzu ettiğim hassasiyeti göremediğimi belirtmek durumundayım. El birliğiyle bu meselenin üstesinden geleceğiz.
"LİSELİLER DE MEYDANDAYDI"
15 Temmuz gecesi asla yaşamayacağımızı düşündüğümüz bir darbe teşebbüsü ile karşı karşıya kaldık. 15 Temmuz gecesi liseli gençlerimiz de meydanlardaydı, onlar da darbeye karşı koydu. 15 Temmuz gecesi gördük ki bu milletin tüm fertleri yeri ve saati geldiğinde mayalarında kahramanlık ateşini yakabilmektedir."