Erdoğan gençlerin ''çözüm süreci'' sorusuna bu yanıtı verdi
Cumhurbaşkanı Erdoğan sadece sosyal medya üzerinden takip edilebilecek programda gençlerle buluştu.
Ankara Atakule’de gerçekleşen programın moderatörlüğünü de bizzat Erdoğan yapıyor.
Erdoğan dün sosyal medya hesaplarından paylaştığı mesajında, “Yarın sadece sosyal medya hesaplarımızdan takip edilebilecek sürpriz bir programımız olacak. 28 Mart Perşembe, saat 12’de Twitter, Facebook ve Instagram'da buluşalım” demişti.
İşte Erdoğan’ın gençlerle buluşmasında Erdoğan’ın açıklamaları ve sorulara verdiği cevaplardan satır başları:
İkinci gençlerle buluşma toplantımı sizlerle yapıyorum. Yoğun bir maraton; tam böyle finale geldiğimiz anda sizlerle başkentimizin bu güzel yerinde Atakule'de bir taraftan hem Ankara'yı izleyerek hem de karşılıklı moderatörlüğümde böyle bir toplantıyı yapmak benim için ayrı bir mutluluk vesilesi. Ben sizlerden sorular alacağım, cevaplandırmaya çalışacağım.
Bu konuda sizler herhangi bir sıralama tabii tutmadan, kim soru sormayı arzu ediyorsa, soruyu sorarsa memnun olurum.
Beka sorununun öne çıktığı bir seçim. Zira terörle mücadelede Türkiye'nin dört bir yanında nelerin olduğunu sizler de yakından takip ediyorsunuz. Gerek içerde gerek dışarda bir mücadelemiz var. İçerde Cudi'de Gabar'da dışarda Kandil'den yönetilen bir süreci işliyoruz, takip ediyoruz.
Ve Mehmetçiğimiz, polisimiz, güvenlik korucularımız olsun çok ciddi bir mücadele veriyorlar. Ve iyi bir netice aldığımızı düşünüyorum. Hakikaten güvenlik güçlerimizin verdiği mücadeleyle her geçen gün biraz daha huzur, refah ortamını yakalıyoruz.
Bunlardan en önemlisi de Güneydoğu - Doğu adeta çukurlar, kanallar hatta bitişik nizam evlerde birbirlerine tünellerle geçişler olmuştu. Böyle bir durumu orada müşahede ettik. Bu dönemde de sağ olsun Çevre ve Şehircilik Bakanım, bugün de Ankara'da Büyükşehir Belediye Başkan adayımız Mehmet bey, o sıkıntıları çözmekle görevliydi.
Şu anda farklı bir Diyarbakır, Van, Siirt, Mardin var. Bütün bunlar koodinasyonunda Özhaseki’nin yürüdü. Şu anda bölgelerin eskisini bilenler, 15 sene öncesini bilenler bu şehirler nasıl ihya edildi diye şaşar. Onun için de ben kendilerine ayrıca teşekkür ediyorum.
Soru: Ben Mardin’den geliyorum. Dediğiniz gibi çok büyük değişiklikler var. Biz Mardin’de aşırı derecede rahatız. Özellikle genç olarak sosyal imkanlarımız arttı.
Biliyorsunuz Mardin medeniyetlerin başkenti olan bir şehrimiz. Bu potansiyeli kullanmak amacıyla, hem Ortadoğu’ya toparlanma katkısı, inovasyona olan ihtiyaçla beraber akademik anlamda katkısı olması amacıyla Mardin’de Kültür Üniversitesi düşünebilir misiniz? Eğitim sisteminde bir söz konusu olabilir mi?
Bu üniversitemiz kültürel anlamda Artuklu Üniversitesi orada bir açılımı gerçekleştirdi. Ama sadece kültüre, sanata yönelik; çünkü oralardaki tarihi yapılanmaya baktığımız zaman geçmişiyle çok farklı bir şehrimiz. Üniversitemiz yoğun bir şekilde gelişiyor. Hepsinden öte bizim kurduğumuz Teknoparklar vasıtasıyla bu söylediğiniz inovasyon çalışmalarını o Teknoparklar içinde ele almak, oralarda hem destek verecek altyapıyı oluşturmak, bunun yanında da genç öğrencilerimiz için sadece burs kredi ile okumak değil… O Teknopark’larda part time çalışmak suretiyle, diyelim ki yarım gün derse gidiyorsa, yarım da gün de çalışma imkanını bulacaklar. Buralarda inovasyona yönelik bir çok yatırım olabilir.
Peki bu yatırımlar niye olmuyor? İşte bunun tek sebebi terör.
Mardin’de trafiğin yer altına alındığı imkanlar oluştu. Bunlar geçmişte neden olmuyordu? Devletten aldıkları parayı nereye gönderiyorlardı? Kandil’e gönderiyorlardı. Bu para Mardin’de yaşayan insanlar için, yatırımlar için. Bakın şimdi karşı tarafın yine bir adayı var. nedir? Teröre bulaşmış birisi. Bu konuda kararlıyız. Üç sene bekle, beş sene bekle. Bekleyemeyiz. Şimdi bütün bunlarla ilgili GBT’leri her şeyi hazır olarak elimizde tutuyoruz. Seçim sonucu neticelerine göre adımlarımızı atacağız.
Üniversitemizle birlikte dediğiniz değerlendirilebilir. Yakında bir rektör adımı da atılacak. Artuklu’da adımı atabiliriz.
SORU: Bizi davet ettiğiniz çok teşekkür ederim. Ben Gençlik Kulüpleri Konfederasyonu Gelecek Planlama sorumlusuyum. 2013 yılında siz Finlandiya’dan döndüğümüzde, bizim de oyunumuz olsun demiştiniz. O gece karar verdim. Çanakkale’yi anlatan Nusret isminde bir oyun yaptık bakanlığımızın sayesinde. Bu oyunu hayata geçirdiğimizde fuar fuar dolaştım. Bu noktada Türkiye’nin bu dijital yolculuğunda gençleri nerede görüyorsunuz? Ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?
Zaten şu an dijital yolculuğun içinde bizzat gençlik var. bizim jenerasyon sizler kadar aktif yer almıyor. Sizler şimdi artık öncü olmaya aday konumundasınız. Çanakkale ile ilgili o hatırayı dile getirmiş olmanız da beni ayrıca mutlu etti. Çanakkale’yi bilirsek kurtuluş mücadelemizin ne olduğunu anlarız. Gerek Gazi Mustafa Kemal, gerek onunla birlikteki Seyit Onbaşılar, On Beşliler dediğimiz yavrular nasıl bu savaşı verdiler ve bugünkü vatanı onlar bize hediye ettiler. Bu bizim mesuliyetimizi daha da arttırıyor. Nusret ile gelen o yardım unutulamaz bir şey. Sizin o girişiminizi ben önemli buluyorum. Bunları bizim her yerde, bütün STK’larda, gençlikle ilgili STK’larda anlatmamız lazım. Her şey hazır böyle gelip kucağımıza konmadı. Avuçlarımızın içine konmadı. Bunun için verilen bir mücadele ver. Bu mücadelenin neticesinde bu kadar şehitler verdik, gazilerimiz oldu. Bunların sonucunda da bizler bu vatanı başta Çanakkale olmak üzere ele almış olduk.
Çanakkale Boğazı başta olmak üzere burası geçilse girilecek yer neresiydi? İstanbul… İstanbul öyle bir hedef ki, Konstantinapol olayını hazmedemeyişlerinin sebebi o. Hedefleri buydu. Fakat ecdadımız buna imkan vermedi, fırsat vermedi. Ve bunu unutmuyorlar, hazmedemiyorlar. Hazmedemedikleri için de işte orada, 51 Müslümanı Cuma namazı esnasında şehit ettiler.
Şimdi şöyle bir şey düşünelim gençler. Bir kiliseye, bir Müslüman; bakın açık konuşuyorum. Bir DEAŞ’lı saldırıda bulunduğu zaman Batı dünyası dünyayı ayağa kaldırır mı? Kaldırır değil mi? İşte bunda batının hiç sesi çıktı mı? Bu teröristi kalkıp kötülemediler.
Charlie Hebdo olayında bütün dünya liderleri bir araya geldi. Kıyamet kopardılar. 51 müslüman orada camide şehit ediliyor. Ses yok. Bu bir şeyi gösteriyor. Şunu bir defa çok iyi bilmeniz lazım. Biz bu dünyada kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Onun için gençler yolumuz ırak, işimiz zor, yapmamız gereken çok şey var. sanatta kültürde ilimde irfanda teknolojide çok ileri noktaya gelmemiz lazım.
Biz şu ileri teknolojiyi yapamasaydık; göreve geldiğimizde biz savunma sanayiinde yüzde 20’yi halledebiliyorduk. Şimdi yüzde 60-70’e dayandık.
Bunu çalışalım dedi, daha sonra da bize gelen cevap; Kongreden izin çıkmadı. Bu arada da İsrail’den aldıklarımız vardı. Fakat İsrail’den aldıklarımızda da tabi İsrail arıza yaptığı zaman doğru dürüst tamiratı yapmaz. Sıkıntı üstüne sıkıntılar yaşıyoruz. Ama ne zamanki biz İHA’mızı ürettik, hele hele silahlı insansız hava aracımızı kendimiz ürettik rahatladık. Ve bizim terörle mücadelemiz ondan sonra farklı olmaya başladı.
Şimdi üçüncü faza geçiyoruz. Üçüncü fazda bu İHA’ların çok çok önemli bir boyutta olanını beş altı ay içinde üretiyoruz. O üretildikten sonra zaten bu işi çok daha güçlü yapacağız. Çünkü beş ton ağırlığında bir İHA. Bir tarafında 1,5 tonluk bombaların olduğu, onlarla birlikte o zaman terörle mücadelemiz içerde de dışarda da çok daha farklı biçimde gelişecek. Ki bunlar Türkiye’nin savunma sanayiinde nereye vardığını göstermesi bakımından çok çok önemli. Geleceğimiz için sizlerin bu çalışmaları, hele hele içinizde bilişim teknolojisi alanında, elektrik elektronik mühendisliği alanında çalışanlar çok çok büyük görevleri üstlenmeye hazır olmalısınız diye düşünüyorum.
Soru: 15 Temmuz’da üzerimizde jetler geçerken bunu çok daha iyi anladım. Bir şeyler yapmamız gerekiyor ancak, biz ülkemizde yerli arabalarımız olsun, insanlar Türk markalarını tercih etmiş istiyoruz. Bu konuda faydalı olmak istiyoruz. Bize ne söyleyebilirsiniz?
Büşra kardeşim bununla ilgili çok kararlı adımlarım oldu. Bunu yapabilecek olan firmalar var. güçlü firmalar bunlar. Her türlü teşviki desteği kendilerine vermemize rağmen işi biraz hafiften alıyorlar. En son yine bu konuda, sanayi ve teknoloji bakanımızın yaptığı görüşmeler var. Ve işte biz cumhurbaşkanımızla görüşelim. Ben de kendisine dedim, görüşelim. İstediğim şey belli, bizi oyalamasınlar. Yoksa başka arayışlar içine girmek zorunda kalacağım. Artık buna tahammülümüz yok. Bir an önce adımımızı atacağız.
Gerekirse yurt dışından yatırımcılar bulacağız. Türkiye’den de ortak yatırımcılar vereceğiz. Onlarla ortaklaşa, bu işi ortak proje olarak hayata geçirmenin adımlarını atacağız.
Bunun için vakit kaybına tahammülümüz yok. Çünkü bizim altyapımız var. bugün birçok Türkiye’de üretilenlerin bakıyorsunuz, yüzde 70-80-85-90’a varıncaya kadar yerli, ama o bir tane noktası var ki o ithal. Halbuki o da burada üretildiği anda; üretilir mi? İnanın üretilir. Bunu yapar mısınız? Yaparız. Niye yapmıyorsun? Maliyet. Niye maliyet ya? Kazanırken maliyet demiyorsun. Gelin bunu da yapın.
Bütün mesele bu ülkenin evlatlarının millilik-yerlilik meselesidir. Bu biraz da gerçekten ciddi manada inanmak meselesidir. Ben bu ülkenin evladı olarak bu ülkede bunu yapmalıyım, yaparım ve ülkemin de sanayisine teknolojisine katkıda bulunurken, ciddi manada da istihdam sağlarım. Kim için? Sizler gibi gençlerimiz yetiştiği zaman, bu ülkede otomotiv sanayiinde bilişim teknolojisinde şunlar var. Gençler de geliyor mu? Geliyor. Öyleyse biz bu yatırımı yapmalıyız demeleri lazım.
İmzaları attı. Hadi arkadaş imzaları attık… Ya başlayacaksınız, ya başlayacaksınız. Başlamadığınız takdirde hesaplaşacağız.
SORU: Sizin de yerel seçimler sona erdikten sonra üniversite kampüslerinin modernleşmesi, akıllı şehirler gibi projeleriniz konusunda ne gibi süreçlerde buluşacağız. Türkiye olarak hedefimiz nedir? Enerjinize de hayranız….
Furkan bizi iyi takip etmiyorsun. Akıllı şehirler bunlarla ilgili ciddi manada büyükşehir belediye başkanlarımız, gerek Mehmet bey, gerek İstanbul’da binali bey, gerek Gaziantep’te Fatma hanım, Antalya’da Menderes bey bu konuda projelerini açıkladılar.
Devlet olarak biz zaten bu konuda projelerimizi hazırlarken, bir taraftan da Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın attığı adımlar var. artık o geçmiş şehircilik anlayışları geride kaldı.
Millet Bahçeleri ve Millet Kıraathaneleri dedim. Ama bunu CHP kumarhane anladı. Halbuki şöyle karıştırsa kitabı veya Google amcaya sorsa görecek. Kıraathane okuma evi demektir. Ama böyle bir dertleri yok.
Ben gençliğimizin meşru olmayan yerlere sapmasını istemiyorum. Derdim çok büyük. Annelerin de dertleri büyük. Gençlerin hakikaten gayrimeşru yerlerde zamanlarını öldürmesi yenilir yutulur değil. Bizim gençlerimizi verimliliği yüksek yerde değerlendirmemiz önem arz ediyor.
Tabi İngiltere, Finlandiya’dan bahsettin Furkan. Biz onları aştık aşıyoruz. Onlar bizim gerimizde kalacaklar. Çünkü biz daha geriden başladık. 25 havalimanıyla biz Türkiye’yi devraldık. Ama biz bunların üzerine bu sayıyı 56’ya çıkardık. Ülkemizin neresine giderseniz gidin evinizle havalimanının arası yarım saattir, 40 dakikadır. Geçmişte bu var mıydı? Burası Ankara…
Tabi sen haklı olarak buranın 17 sene önceki halini bilmiyorsun değil mi? Şu anki havalimanı değil, körükler falan yok. Havalimanından Ankara’ya gelmek için üç gidiş üç geliş yollar yok. İlkel, çukurlar, çamurlar böyle bir Ankara. Burası Başkent ya… Ama bizim hemen ilk işimiz Ankara’ya bu havalimanını yaptık, şu andaki mevcudu.
O zaman Melih bey de hemen yolların yapımına başladı. Üç geliş, üç geliş yollar da yapıldı. Bugün Batının birçok ülkesinde olmayan havalimanımız ve şehre giriş çıkışlarımız var. Aynı şey İstanbul için geçerli. Ve İstanbul’da şu andaki havalimanının olduğu yeri inşallah Millet Bahçesi’ne çeviriyoruz. Burası 1 milyon 300 metrekare alan. Bir de iş adamlarına yönelik bir bölümü onlara ayırıyoruz, onlar yine uçaklarıyla insinler diyoruz. Büyük alanı Millet Bahçesi olarak yapacağız. Bir de fuar alanı yapıyoruz. Bütün bunların yanında mesela şimdi ilk defa bu yıl yeni havalimanında Etnospor olarak büyük bir TeknoFest yapıldı. 600 bin izleyicisi oldu.
Bu sene TeknoFest bunu şu anda mevcut havalimanında yapacak. Hedefleri ne biliyor musunuz? 1 milyon genç oraya gelecek diyorlar. Peki kimler geliyor buraya daha çok? Sizin gibi bilişim teknolojisi, elektronik mühendisliği… Yarışmalara da katılıyorlar. Meslek lisesinden yavrularımız da var. Aramızdaki bu mesafeyi kısa zamanda kapatacak ve bunları aşacağız.
Örneğin İHA’da bizde bir şey yoktu değil mi? Şimdi birçoğunu aştı. Geçtik bunları. Artık bizim herhangi bir İHA’mız, SİHA’mız arıza yapacak olursa ya bu parça ne zaman gelecek diye düşünme derdimiz yok. Hemen bunların tamiratını yapabiliyoruz. Sonra elimizde bir tane iki tane yok. Artık yeteri sayıda bütün İHA’larımız elimizde mevcut. Gerek Kara Kuvvetlerimizin, gerek jandarmamızın, hatta hatta meteorolojide bile yapar hale geldik.
Ankaramızda da bir zamanların çevre ve şehircilik bakanı sayın Özhaseki bunun uygulamasını en güzel şekilde hayata geçirecek. Şimdi biliyorsunuz AnkaPark gibi onun başlayıcısı da Melih beydi, şimdi Mehmet beyle devam etti. 31’inin akşamına kadar… Ben şimdi sayın Özhaseki’den… Çok yoğun bir katılım oluyor. Sayın Özhaseki benim bir ricam olsa, oranın işleticileriyle görüşsen… Yani bu AnkaPark’ı 31 Mart akşamına kadar değil de, seçimi kazanacağınıza da inanıyorum. Bir Meclis kararı almak suretiyle 23 Nisan akşamına kadar AnkaPark’ı açık tutsanız, ücretsiz olarak değil mi? 23 Nisan’ı da orada kutlama fırsatı olsa… Böyle bir fırsatı verirsek inanıyorum ki hayır dualarını alırız…
ÖZHASEKİ: Keyifle dinliyoruz… AnkaPark hususu Ankara’da çok tartışıldı. Maliyetleri konusunda o kadar çok haksızlık ettiler ki. Yalanlar iftirasına arka arkaya geldi. Açıldığı anda gördüğümüz şu çok gerekli bir projeymiş. İlk gün açıldığında 230 bindi, ikinci gün ben de gittim. Akşam 4 civarında 980 bin kişi gelmişti. Maliyetleri de çok büyük değil zaten. İnşallah bunu 23 Nisan’a kadar uzatırsak, herhalde Ankara’da birkaç kez gelmiş olurlar. Ankaralı hemşehrilerimiz bekliyor efendim. Talimatı yerine getiririz inşallah.
CHP’nin adayı olan zat da Ankapark’a karşı çıktı. Nerede hayırlı bir iş yapsanız hemen bunlar karşımıza çıkıyor. İstemezük diyorlar.
Birkaç ay içerisinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki kütüphanemizi bitiriyoruz. Benim şimdi büyük kızım İndiana’da okurken, zaman zaman kendisini aradığımda neredesin kızım? Okuldayım. Bu saatte okul olur mu? Burada kütüphane 24 saat açık… Biz neden yapmayalım, biz de yapalım dedik. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne o muhteşem kütüphanesini yapıyoruz. İnşallah hepiniz oranın tadını alacaksınız.
SORU: Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nde okuyorum. Kampüsümüz merkeze uzak. Benim ulaşımım 2 saat sürüyor. Metro projesinden bahsetmiştiniz. Başlaması ve tamamlanması hakkında bilgi verir misiniz?
Şu anda ihale aşamasında olan bir konumda. Yani ihalesi yapıldığı andan itibaren de süratle burası bitirilecek. Mehmet bey siz de geri kalan kısmı tamamlayın.
ÖZHASEKİ: AKM’den Keçiören’e kadar hat çalışıyor. Fakat hattın 3300 bölümünü ihale ettiler. Şu anda yer altında çalışmalar sürüyor. Bir yıl içerisinde tamamlıyorlar. Fakat Havaalanı hattının da tamamlanması gerekiyor. Sonra da Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’ne hattı tamamladığımızda, Kızılay’dan kesintisiz bir hatta ulaşmış oluyoruz. Bizim inşallah iş başına geldiğimizde yapacağımız işler alanında yer alıyor.
SORU: Önce HDP’yi PKK yanlısı ya da PKK terör uzantılı olarak söylediniz, söylüyorsunuz. Dolayısıyla ittifak partileri de bunlarla birlikte işbirliği içerisinde teröre yandaş olarak ifade ediyorsunuz. Daha öncesinde de çözüm sürecinde AK Parti aynı olmasa da temasta bulundu. Ne değişti? Bizim kafamızda böyle soru var. Aydınlatırsanız teşekkür ederim.
HDP malum, PKK’nın siyaset kanadıdır. Zaman zaman siyaset kanalı olmayı dahi hazmedemeyip; mesela çıkıyor kadın diyor ki “Biz sırtımızı YPG’ye PYD’ye dayadık” diyor. Oraya sırtını dayadığını söylüyor. Bunlar akıllı bir siyasetçi olsa, sırtını oraya dayasan bile bunu söyleme. Bunu söyleyecek duruma geldiler. Aynı şey Demirtaş… Ne diyor? “Biz bölücü örgüt başının heykelini dikeceğiz” diyor. Bu adamlar şirazesinden çıkmış. Bunları izah etmemiz için daha başka bir şeye gerek yok.
Fakat bunlara oy veren kardeşlerimizi bizim uyarmamız lazım. Mesela bir tanesi çıkıyor, “Kürdistan’da oylar HDP’ye, batıda da AK Parti ile MHP’ye oy yok” diyor. “Çökerteceğiz” Tabi siz gençler bunu çok çok iyi biliyorsunuz. Benim ülkemde Kürdistan diye bir bölge var mı? Bu ifadeyi kullanmak demek ne demektir biliyor musunuz? Bizim bu vatan topraklarını bölme operasyonudur. Bu tarihimize ihanettir. Sen benim topraklarımı nasıl bölücü ruhla, Kürdistan diyebilirsin. Kürdistan nerede var? Irak'ın kuzeyinde var. Al yanına senin gibi düşünenleri defol git Kuzey Irak’tak Kürdistan’da yaşa.
Yalan söylüyorlar. “Bizim kimseyle pazarlığımız yok” Ama hepsi yakalandılar. Meclis listelerinden sızma hareketi yapıyorlar. Örneğin Ankara’da İstanbul’da İzmir’de niye aday göstermediler? Bu bir şeyi göstermiyor mu? Bu oradaki malum ittifak yaptıkları siyasi partilerle, onları zayıf düşürmemek için aday göstermeme yoludur. Burada bir gerçeği ortaya koyalım. Biz Cumhur İttifakı olarak her şeyimiz açık. Biz MHP ile ittifakımızı yaptık, yola devam ediyoruz. Ve devam edeceğiz.
Temennim odur ki 15 temmuz katil FETÖ’nün operasyonu neticesinde MHP ile kurduğumuz bu ittifakın pazara kadar değil mezara kadar devamını sağlamaktır. Kaldı ki bir şey daha var. bilmeyenler bunu bilsin isterim. Mesela 7 ağustos Yenikapı ruhu diye ifade ettiğimiz o toplantıda, ben arkadaşlarıma dedim ki Bay Kemal’i de davet edin. Ve telefonla aradılar. Gelemeyeceğini bize CHP’nin özel kalemi, benim özel kalemime söyledim. Fakat öyle bir baskı herhalde kuruldu ki, Cumartesi miting var, Cuma akşamı geleceğini bildirdiler.
Daha sonra Yenikapı ruhunu tanımadığını söyledi. Onu da geçelim; 15 Temmuz gecesi biz Marmaris’teyiz. Damadım, eşim, kızım, torunlarım beraber. Tabi olay patlak verince biz oradan hareket ettik. Ben son ana kadar pilota nereye ineceğimizi söylemedim. Dedim ben belli noktaya geldikten sonra sana söyleyeceğim dedim. Meğerse 23.15’te Bay Kemal Atatürk Havalimanına inmiş, oradan FETÖ’cüler, tankların arasından alıp Bakırköy Belediyesi’ne götürmüşler. Bütün operasyonu kahvesini yudumlayarak takip ediyor.
01.15’te de biz Atatürk Havalimanına indik. Ve 16 saat biz oradan İstanbul Valisi ve Birinci Ordu Komutanıyla beraber süreci yönettik. 16 saatin sonunda iş bitti. Şimdi cezaevinde hesabı veriyorlar. Tabi kaçanlar kaçtı, onları da izliyoruz. Yakaladıklarımızı getirtiyoruz. Bu süreç de devam ediyor. Bunu niçin söylüyorum? Silahlı kuvvetlerimizin, bakanlıkların içine sızdılar. Gerçekten bu 40 yıllık bir yerleşim planıydı, operasyondu. 40 yıl içerisinde bu yerleşimi yaptılar.
Biz çözüm süreci olayında da tabi biz özellikle biz tepe noktadan öte bizim tabanı bütünleştirme hareketi olarak, çözüm sürecini biz onlarla değil; Dolmabahçe’deki benim çalışma ofisimde bütün kanaat önderlerini oraya davet etmek suretiyle oturup yaptık. Bunun için ilim adamları, kültür sanat adamları vardı, onların da temsilcileri vardı. Orada bu şekilde de konuştuk. O toplantılara katılanlar 100 civarında. Bunları biz çalışmalara gönderdik. Yazarlar hepsi topladılar, görüşmeler yaptılar vesaire… Ama bunlar ne yazık ki orada alınan kararlara sadık kalmadılar. Bunu da ilk seçimde gösterdikleri gibi, dağlardaki emre uymak suretiyle aldığımız kararların aksine hareket ettiler.
Şu andaki malum zillet ittifakı, gerek benim ifademle illet ittifakı; bunlarla bizimki birbirine benzer bir şey değildi. Zaten bitti, bundan sonra da aramızda ittifak, görüşmek; zaten onlarla olan bir şey değildi. Dediğim gibi kanaat önderlerinin de katıldığı çalışmalardı. Temenni ederim ki şu anda bizim doğuda yaptığımız çalışmalar tarihte olduğu gibi… Çünkü benim oradaki mazim çok eskidir. Gençlik yıllarımdan itibaren orada çalışmalarım var.inşallah bu işleri çözeriz. Barış bölgeye hakim olur. Çünkü hakim olması lazım ki oraya yatırım gelsin. Bu olmazsa güneydoğuya yatırım beklemeyelim. Ama halledersek, yatırımcılar yatırım yapmayı istiyorlar.
SORU: Gençler için pek çok yatırım ve proje gerçekleştirdiniz. Biz gençlik olarak beklentilerinizi karşılayabildik mi?
Ordu-Giresun havalimanına muhteşem havalimanı kurmak suretiyle hem süreleri kısalttık. Hem halkı da gerçekten birbiriyle buluşturduk. Bütün buraları halkın yolu haline getirdik. Bundan dolayı çok mutluyuz. 76 üniversiteden 206 üniversiteye çıktık. Bir şeyi biz planladık. Dedik ki, biz üniversiteyi gençliğin ayağına götürelim.
Çünkü benim öyle fakir, garip gureba vatandaşım var ki, çocuğunu üniversiteye gönderecek durumda değil. Niye? Güvenemiyor. Benim çocuğum Ankara’da İstanbul’da nasıl okuyacak? Mali imkanı var mı yok mu? Zaten üniversiteye hazırlanırken, FETÖ’cülerin dershanelerinde, varsa bileziklerini satıyordu. Ama biz bunu tersine çevirince artık üniversite ayağına geldi. Üniversitenin olmadığı ilimiz yok.
Bunların yanında biz bir adım daha attık. Yurtlarımızın sayısını yoğun biçimde çoğalttık. 17 yıl önce 1 milyon 656 bin olan üniversite öğrenci sayımız bugün 8 milyon 31 bine ulaştı. Niye? Önünü açarsan, zemin açarsan işte burada olduğu gibi 1’e 7 kat var. biz bunu teşvik ederek, bizim üniversiteye gitme imkanı olmayan; mesela benim üniversite adayı olduğum dönemde üniversiteye gitme şansımız 10’da 1. Ama şimdi neredeyse 10’da 10’u yakaladık. Böyle bir konuma geldik.
Mesela son Almanya seyahatimde Merkel ile konuşurken dedim ki, sizde üniversite öğrenci sayınız nedir? Dedi ki, bizim 3 milyon civarında dedi. Almanya nüfus 82 milyon onların, bizimle hemen hemen başa baş. Sizde ne kadar dedi? Ben de 8 milyon… Şaşırdı. Bu ne demektir? Biz er veya geç bunları yakalayacağız, geçeceğiz.
Ha nitelik olarak belki o seviyede değiliz. Ama nitelik de hemen istediğin anda olmuyor ki. Bu da olacak. Bakın beyin göçü geri başladı. Yurt dışındaki hocalarımız geri dönmeye başladılar.
Ankara Şehir Hastanesi’nde mesela, bazı profesörlerimizi gördüm. Bunlar tekrar bu hastanelere geri döndüler. Bazı planlarımız, programlarımız var. inşallah yurt dışındakileri buraya geri çekeceğiz. Herkes mali, şudur budur. Gerekirse bunu da sağlayacağız. Bunu da bu şekilde başaracağız.
Bizim sizden ne beklediğimizden öte; biz diyoruz ki okuyun, düşünün, uygulayın, neticelendirin. Ondan sonra da siz bizden ne istiyorsanız isteyin.
Bir şeyi buradan ifade edeyim. Gençler sadece burs istiyor. Ben de diyorum ki, kredi niye istemiyorsunuz? Kredi de isteyin. Burs diyelim ki 1 milyon 600 bin öğrenciden 500-600 binine burs veriyorsak; diğerine de kredi verme şansımız var. her müracaat edene biz burs veya kredi veririz. Şimdi burada kredinin bir avantajı var, siz benden iyi biliyorsunuz. Nedir o? Faiz yok, iki sigortalı bir işe girmeden ödeme de yok. Ondan sonra ödemeye başlayacaksınız. Taksitlere gelince taksitler de öyle sıkıntıya düşürücü miktarda değil.
Bir diğer konu, harç vardı değil mi? Harçları biz kaldırdık.
Spor tesislerine bakıyorsunuz. Yoğun bir spor tesisi yapma çalışmalarımız var. hatta yeni projemiz, gençlik spor bakanımızla konuşuyoruz. Özellikle basketbolda istiyorum ki üniversitelerimiz kendileri bu işe ağırlıklarını koysunlar. Gerek bayanlarda, gerekse beylerde, bizim üniversitenin alt zeminini oluşturduğu basketbol yapısını kurmamız lazım. Amerika’da böyle, bu işe ağırlıklarını koymuşlar. Üniversitelerin kendi içerisindeki spor salonlarında yetiştirip, ulusal uluslararası yarışmalara giriyorlar.
SORU: Biliyorsunuz son zamanlardaki döviz sıkıntısı olsun, bunlar bizi bir miktar endişelendirmekte. Örnek verecek olursak, benim kız kardeşim var. o günlük olarak doların değerini kontrol etmekte. Ben de o bakımdan fikrinizi sormak istiyorum?
Sen şimdi o cici kızımıza söyleyeceksin; O TL’nin değerini korumaya gayret etsin. TL’yi biriktirsin çok daha isabetli olur.
Tüm bunlar Batı'nın, başta Amerika'nın, Türkiye'yi sıkıştırma operasyonlarıdır. Şimdi son olarak döviz, faiz kur sıkıştırma operasyonları ne oldu? Ters tepti. Şimdi Türk Lirası bulamıyorlar. Ödeme yapma noktasında sıkıntıya düştüler. İş ters döndü. Bunu yapamayınca da şu anda Türk Lirası prim yaparken, dolar düşmeye yöneldi.
Dün akşam itibariyle 5,3-4 bu civarlara kadar düşmüş vaziyette. Biz bu defa kendimize güveniyoruz. Ekonomide iyi konumdayız. Şu anda uluslararası bu oyunu oynayan bankalar, işte onlar seçim zamanları rapor açıklamayacağız demeye başladı. E açıkla, açıklasan ne yazar? Biz kendimize güveniyoruz, inanıyoruz. Bundan önce yaptığınız tutmadı, yine tutmayacak.
Burada bizim bir sıkıntımız var onu söyleyeyim. O da nedir? Enflasyon meselesi. Enflasyonda düşüş hafif de olsa başladı. Fakat burada tabi asıl sıkıntı faiz konusudur. Faizi aşağı düşürdükçe enflasyon aşağı düşecektir. Olay enflasyonda; aslında patates domates değil. Asıl mesele faizdir. Ben de bir ekonomistim.
Piyasadaki spekülatörleri terbiye etmemiz şart. Malum gidip bir yıl önceden benim üreticimin bütün varlığını satın alanlar var. gelip kendi vitrinlerinde fahiş fiyatlarla satıyorlar. 31 Mart akşamına kadar bu iş yoluna girdi girdi, girmezse tanzim satış noktasında adımımızı atacağız dedik. Kimlerle yapacağız? Esnaf sanatkarlar birliği var. oturacağız, konuşacağız. Onların da hitap ettiği küçük marketler var. bu küçük marketlerle de bu adımı atarız. Bize zincir marketlerin yardımcı olması lazım. Bu devlet, bu millet hepimizin. Fahiş fiyatlarla milleti sömürmeyelim, pazarlarda yeni çıkaracağımız hal yasasıyla da pazarlarda farklı bir adımı inşallah atmış olacağız.
SORU: Yaşlılara, kadınlara çocuklara birçok şey yapılıyor. Yaşlılarımız ücretsiz biniyor. Bu durumda haksız eleştiriler aldığınız zaman modunuz düşüyor mu? Hevesinizi kırıyor mu bu durum?
Tabi üzmez dersek yalan olur. Örneğin belediye başkanlığım zamanında İstanbul’da biz bu uygulamayı yaptık. Bir defa 65 yaşındaki benim amcam veya teyzemiz gece herhalde 7-8 bu saatten sonra otobüse biner mi? O bir yere gidecekse gündüz saatlerinde gider değil mi? Ben o zaman arkadaşlarıma dedim ki, bunlara özel bir paso versek ve gündüz saatlerinde gezecekleri yere, ziyaret edecekleri yere gitseler, onların hayır dualarını almamızı sağlamaz mı? Arkadaşlar da sağlar… Biz o adımı attık.
Sonra başbakanlığım döneminde bunu daha da yaygınlaştırdık. Buna katılmayan CHP’li belediyeler oldu. Ben ilk belediye başkanlığım döneminde burs olayına girdiğim zaman, bunu AYM’ye CHP taşıdı. O zaman ki AYM, bizim bu burs olayını yasakladı. Ne zaman ki Başbakan oldum, bunu biz tekrar gündeme getirdik ve burs krediyi vermeye başladık.
CHP’nin gençlikle münasebetleri noktasında aldananlar var. benim genç arkadaşlarımın bunu bilmesi lazım. Daha sonra biz mücadelemizi sürdürdük ve tekrar AYM’den de önünü açtık. Şimdi de veriyoruz.
Burada bizim yaşlılarımıza yönelik bir yaklaşımı sağlamayan bir ana muhalefet var. bunlar bizim her şeyimizi borçlu olduğumuz büyüklerimiz. Bu imkanları tanısak ne kaybederiz? Hızlı trende vesaire biz de bu destekleri veriyoruz.
Şimdi geçen Hatay’a gittim. Biz 6 baraj, 3 gölet yapmışız. Belediye Başkanına soruyor; burada diyor baraj var mı? Baraj yaptı mı diyor… Belediye başkanı da “baraj yok ki” diyor. O da bunu çıkıyor anlatıyor. Bizim en başarılı olduğumuz alan ki 564 civarında baraj yapmışız biz bu dönem içerisinde. Ama bizden önce de rahmetli Demirel’in de mahareti var, onun yaptığı da var. Şimdi bu Hatay’da yoktu diyor. Ya yalancı olma dürüst ol.
Bak biz bütün mega görüntülerde bunu aynı anda yayınlıyorum her ilde. Bir ilde ne kadar baraj var? Hemen görüntülerle geliyor. E dürüst ol niye yalan söylüyorsun? Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. 17 yılda ne yaptınız ki diyor? 6 bin km bölünmüş yol vardı, şimdi 26 bin kilometre bölünmüş yol var. inkar mı edeceksin? YHT’miz var inkar mı edeceksin? Ne derlerse desinler biz diyoruz ki at denize balık bilmezse Halik bilir…
SORU: Kayyum atandıktan sonra Diyarbakır’da çok büyük yenilikler yapıldı. Harap bir şehri modern bir şehre dönüştürdünüz. Bundan dolayı teşekkür ederim. Doğu ve güneydoğu bölgeleri sanayi açısından çok daha az gelişmiş bölgeler. Bu bölgeleri sanayileştirme açısından planlarınız var mı?
Ben şundan dolayı çok huzurluyum. Diyarbakır’ın 20 yıl öncesini de bilen birisiyim. Neydi şu anda ne oldu? Ve terör döneminde ne hale gelmişti, şimdi ne oldu? Ben onun için kayyum arkadaşlarımıza çok çok teşekkür ediyorum. Bizim Diyarbakır adayımız da orada kayyum olan arkadaşımız. Bu son gidişim değil bir önceki gidişimde, gelirken malum oranın kadayıfları falan meşhur. Şöyle bir tanesinde arkadaşlar duralım dediler, durduk. Bir anda yoğun bir ilgi alanına dönüştü. Dikkatimi çeken şuydu. Üç gidiş üç geliş… Bir de gece aydınlatma olayı muhteşem olmuş. Bunlar yoktu.
Bir de tabi yapılan yatırımlar, binalar… TOKİ’nin yaptığı yatırımlar yaklaşık 17-18 bini buldu. Suriçi malum yeniden ele alındı. Dicle, şu anda piknik alanlarıyla bambaşka bir hale geldi. Daha tabi yapılacak çok işler var.
Ama bizim derdimiz sadece Diyarbakır değil. Şırnak’ı da böyle yaptık. Güneydoğu’daki bütün illere gittim. Oralar da bizim topraklar, bizim vatan. Diğer siyasilerin büyük çoğunluğu oralara gitmedi. Ben gittim, gidiyorum, gideceğim. Siirt’in; damadıyım gitmek durumundayım. Gittim, oradaki yapılanmalar gayet güzel şekilde devam ediyor.
Türkiye değişim dönüşümü yaşarken hala bunun farkında olmayanlar var. ama bir şey daha var. oyunu verirken hizmete bakmayıp ideolojik yaklaşım içinde olanlar var. nedir? “Ben Kürdüm, sadece Kürde oy veririm” “Ben Türküm sadece Türke oy veririm.” “Ben Lazım sadece Laza oy veririm” Bana göre bu doğru bir anlayış değil. Etnik milliyetçiliği hizmet alanında yıkmamız lazım.
Yani bize en iyi hizmeti kim getirecek? Ahmet mi getirir? Ahmet’e desteği veririm. Veya şu parti mi getirir? O partiye desteği veririm. Diyarbakır belediyesinin önünde anneler yattı ağladı. Niye? 13-14-15 yaşındaki kızlar Kandil’e kaçırıldı. Ve onları orada taciz ettiler. Hala aynı şey yapılıyor. Ama bakıyorsunuz bazıları hala bunlardan vazgeçemiyor.
İşte ben buna üzülüyorum. Biz evlatlarınızın sahibi olmaya katkıda bulunmak istiyoruz. Bu milletin imkanlarının buralara harcanmasını istiyoruz. Çünkü benim milletim niçin Batının en gelişmiş ülkelerinde yaşayan insanların, o modern yaşam şekillerine ulaşmasın… Onlar geriliyor, biz de çıkıştayız. Bunu fark edenler yok değil var. Geç de olsa onlar da bunu fark edecekler.
Şimdi Almanya’ya ilk gidenler o zaman Mark ile maaşlarını alıyorlardı. Şimdi iş Euro’ya dönüştü. Şimdi gerileme var, eski rakamlar yok. Şimdi oraya gidenler buraya geldikleri zaman ‘benim ülkem değişti’ diyorlar. Aynı şekilde eski Diyarbakır da Mardin de Siirt de Hakkari de yok. Biz şimdi Diyarbakır’a muhteşem bir stadyum yaptık. İstediğimiz kadar vekil çıkmıyor diye Diyarbakır’ı bir kenara koymadık.
SORU: Ben de bir mühendis olarak işsizim. İşsizlik için planladığınız şeyler var mı?
İşsizlik olayı zaman zaman mevsimsel. Bu mevsimler işsizliğin tırmanışta olduğu dönemler. Ama şimdi şöyle yaz ile birlikte işsizlikteki durum değişecektir. Bu olumlu istikamette gelişecektir. Ben inanıyorum ki bu tek haneliye de inşallah inecektir.
Ama şunu bilmenizi istiyorum. Mühendisti mimardı bu alanlarda olanların işsiz kalmasını ben düşünemiyorum. Onlar bu ülkede kesinlikle iş sahibi olurlar. Çünkü özel sektör dahi bu tür mühendislere ihtiyacı olduğunu söylüyorlar. Mesela Gaziantep hep bunu bize söyler. Biz yetişmiş, kaliteli mühendis mimar bunları arıyoruz. Elektrik, elektronik arıyoruz diyorlar.
Hele hele şimdi Ankara’nın merkezi zaten bir çekim alanı oluşturacak. Savunma sanayinin merkezi Ankara. Ankara’nın çok ciddi ihtiyacı olacak. Binler, belki de on binler inşallah burada yer alacak. Endişe etmeyin.
Soru: Sayın Bahçeli 'zillet' siz 'illet ittifakı' diyorsunuz. Muhalif kesim bunu halka dediğinizi söylüyorlar. Siz bu tanımı neye göre yapıyorsunuz ve muhatabı kimdir?
Bunun muhatabı olarak kesinlikle ne HDP’ye, CHP’ye olsun sözde İYİ Parti olsun bunların tabanına yönelik değerlendirme değildir. Bu tamamen yönetici kadrolarına yönelik bir ifadedir. Ben bu partilere oy verenlere terörist diyecek kadar vicdansız değilim. Ama sözde İYİ Parti’nin başındaki hanım, “Benim terörist vatandaşlarım. Size böyle diyen cumhurbaşkanı” Bununla ilgili ne gerekir? Ben de kendisine hemen avukatlarım vasıtasıyla davayı açtım. 250 bin liralık manevi tazminat davası açtım. Sadece bununla bırakmayacağım tabi. Bu iş cezai süreci gerektiriyorsa ceza davası da açacağım.
Vatandaşlarıma özellikle terörist deme noktasına beni taşıyan bir anlayışa hukuk devleti içerisinde hakkım neyse bunu ararım. CHP için aynı şey geçerlidir. HDP için de aynı şey geçerlidir.
Az önce örnek verdim. Yönetici olan eski genel başkanları ne diyor? “terör örgütü ele başının heykelini dikeceğiz” diyor. Bu suç. Niye? Bölücülük yapıyor, ülkeyi bölüyor. Bu ülke eğer anayasal hukuk devletiyse, hukuk içerisinde herkes yaptığı konuşmasından eylemlerine varıncaya kadar bu çerçevede yapmak zorundadır. Buna ben de dahil. Bunun dışına çıkacak olursan bedeli de ödersin.
Bay Kemal Man Adaları diye bir şey çıkardı. Ben Man Adalarını da bilmezdim, sayesinde öğrendim. Benim ailemin burada paraları olduğundan bahsetti. Tabi davaları açtık, 2,5 milyona mahkum oldu. Şimdi istinafta. İstinaftan da bu teyit edildiği takdirde buradan gelecek olan 2,5 milyonu ben de Mehmetçik Vakfına hibe edeceğim.
Mehmet bey döner sucuk dağıtıyor ama, ben Mehmetçik Vakfına verilmesinin çok daha isabetli olacağını düşündüm. Şu anda istinaf kararını bekliyoruz."
SORU: Ankaragücü’nü takip ediyor musunuz? Ligde kalacak mı?
Ankaragücü, şu anda Ankara’nın süperlig’deki tek takımı. Tabi toparladı. Bir ara çok kötü gidiyordu. Temennim odur ki Ankara’yı her halükarda, Süper Lig’de temsil eden bir takımı olmasıdır. Osmanlıspor vardı maalesef düştü. İnşallah Mehmet beyin büyükşehir başkanı olmasıyla birlikte, nasıl Kayseri’de bir takım bulundurduysalar, burada Ankaragücü gerekli olan desteği alacaktır. Ve Ankaragücü de şu andaki durumu korumak suretiyle inanıyorum ki süper lig de başkentimizi temsil edecektir.
Şimdi Ankara’ya çok büyük bir stadyum yapıyoruz. Biz burada bir hata ettik gerçi ama, böyle de olsa yapmak zorundayız. 55 bin kişilik stadyum düşünüyoruz. Onu düşünmemizin nedeni, burada bir Dünya Kupası, Avrupa Kupası olması halinde; Ankara – İstanbul arası böyle bir durum söz konusu olabilir diye dev proje yaptık. Proje çok güzel bunu zaten lansmanında Özhaseki başkanımız kendisi açıkladı. Oradaki lansmandaki görüntüler hakikaten büyüleyici.
Ankaragücü’nün bir defa ciddi kararlı bir seyirci potansiyeli var. Eskişehir’in de var. Geçen akşam ikinci yarısına yetişebildim. Acayip bir seyirci var. eskişehir’i de böyle görmek istemiyoruz. Eses’ler dediğimiz güne yeniden dönmesi lazım. Ama onun için yerel yönetimin değişmesi lazım. Bu yerel yönetimle bu iş zor. Eskişehir’de de muhteşem bir stadyum yaptık. Bunları hep biz yaptık. Diğerlerinin böyle bir derdi yok. Yapmazlar, yapamaz zaten. Bu bir aşk meselesi.
SORU: Ülkemizde diğer sektörlere göre, geri planda kaldığını düşündüğünüz daha fazla yatırım yapmamızı düşündüğünüz bir sektör var mı?
Çok zor bir soru sordun. Tabi dünyada şu anda üzerinde en çok durmamız gereken ileri teknoloji dediğimiz inovasyon ki bunlardan bir tanesi. Bir de tabi özellikle bizim bilişim teknolojisinde çok daha iyi bir konuma gelmemiz lazım. Bilişim teknolojisiyle yazılım önem arz ediyor. Bunda iyi bir konuma Türkiye’nin gelmesi lazım.
Güzel bir çalışma, özel sektör de biz de üniversitelerimizin de ciddi çalışmaları var. az önce İHA’larla girdik. Bizim otomotiv sektöründe ki en önemli ihracat kalemimiz otomotiv sektörümüzdür. En geniş destinasyon alanına sahip olan THY’dir. Ama istiyoruz ki sadece destinasyon ile ulaşım değil, biz bir de artık bu işin üretimine geçelim diyoruz. Çok acelemiz yok, bir otomotiv gibi değil. Bir de ürettiğini satmak… Ama hiç değilse bunların motorlarını üretmekte mesafe almamız gerekiyor.
Bütün bunlarla TAİ’nin atması gereken adımlar var. onlar bu çalışmaları yürütüyorlar. Buralardan elde edilecek imkanlar, burada bulunan ağırlıklı mühendis arkadaşlarımız için iş alanlarını doğuracaktır.
SORU: Farklı fikirlere farklı görüşlere ne kadar destek verdiğinizi görüyorum ancak Batı medyasında şahsınızın agresif bir lider olarak görülmesi bizi üzmekte bu konuda neler söylemek istersiniz?
Dün akşam A haber ATV ortak yayınındaydım. O bizim 1922 yılındaki çıkış mücadelesinin olduğu dönemde batı medyasının Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili tespitlerini yayınladılar. O yayında da bana onu gösterdiler. Doğrusu ben de o ana kadar detayı bilmiyordum. Aynen Gazi Musatafa Kemal Atatürk’e, bana söylediklerini aynen ona söylüyorlar. Bunlar tahammül edemiyorlar. Ona da diktatör dediler, şimdi bize diyorlar. Niye? Hazmedemiyorlar.
Bu kadar kısa zamanda nasıl toparlar, ayağa kalkar? Nasıl olur da kendi İHA’sını üretir, SİHA’yı üretir? Nasıl olur da tankını, topunu, füzesini yapar. Bunlar, bunları çıldırtıyor. Biz bunları yapar durumda olmasaydık Afrin operasyonunu yapamazdık. Bunlar bize bir şey vermezdi. Ama bunlar elimizde olunca biz bunların hepsini yapar duruma geldik. Ve Afrin operasyonunu gerçekleştirdik. Aynı şekilde zeytin dalı operasyonunu gerçekleştirdik. Şimdi sınırlarda şu anda biz hazır haldeyiz. Amerika bakalım verdiği sözde duracak mı? Rusya ile olan görüşmelerimiz, ayın 8’inde Moskova’dayım. Orada görüşmelerim var. Ha bu bir şeyi gösteriyor. Artık Türkiye masada oturup konuşan bir ülke. Onun için buraya nasıl geldi Türkiye? Onları bu rahatsız ediyor.
Bizim paramızla, ekonomimizle, kur faiz bunlarla oynamakla… Bunların netice alabileceği alandan çıktı. Şimdi Pazartesi’den sonra önümüzde 4,5 yıl biz önümüze bakacağız. Bütün yapmamız gereken işleri, yol haritamız, takvim belli. Hepsini tıkır tıkır yoluna koymaya başlayacağız. Şimdi yatırımcılar da bizden haber bekliyorlar. Gel dediğimiz anda onlar da gelecek.
Ben size bir şey söyleyeyim. Para, cıva gibidir. Cıva kendisine uygun nereyi bulursa oraya doğru hareket eder. Para da öyledir. Kendisi için verimli yeri nerede bulursa oraya kaçar.
Güneydoğu’ya gelip de yatırım yapar mı yatırımcı? Benim ülkemdekiler bile yapmıyor. Oranın insanı bile yapmıyor. Ha bunların içinde yürekli olanlar var. Gidiyor mermer, çimento fabrikasını kuruyor. Ama niye? Yüreği var yüreği. Diyor ki, ben bu toprakların evladıyım. Ben de onları alkışlıyor. Ve onların isimlerini de vermek suretiyle tanıtıyorum. Çünkü bunların alkışlanması, takdir edilmesi lazım.
Şu anda bizler de merkezi yönetim olarak parayı çok iyi yönetmek zorundayız. Bir defe devlette yönetim anlayışında insan yönetimi çok önemlidir. Bilgi yönetimi çok önemlidir, finans yönetimi çok önemlidir. Bu üç şeyi başardığınız sürece başarılı olursunuz. Bu üçünde başarılı olamazsanız kayba mahkumsunuz.
Biz öğrenciyken etkinlik oluyor, yoruluyoruz. Siz üç dört miting yapıyorsunuz. Hala dinç görüyoruz sizi. Bunu nasıl sağlıyorsunuz? Gençlik sırrını alalım?
Gençlik sırrı da olsa artık yaş malum bir yere geldi. Gayri meşru olan herhangi bir durumumuz söz konusu değil. Sigara içmeyiz, alkol almayız, uykumuza dikkat ederiz. Bütün bunlar olduğu zaman dinç duruyorsunuz. Şu anda kampanya sebebiyle sporumu yapamıyorum. Ama hemen önümüzdeki haftadan itibaren spor faaliyetlerine de devam edeceğim. Bunlarla birlikte süreci devam ettiriyoruz. Gıdamıza dikkat ediyoruz.
Sağ olsun evde de hanımefendi bizi ciddi manada sıkıştırıyor. Her şeyi yememize de müsaade etmez. Kendisi aynı zamanda alternatif tıpçıdır. Mümkün olduğunca dikkat ediyoruz.
Ama sizler de bence sporu ihmal etmeyin. Özellikle aletli-aletsiz sporu yapmanızda büyük fayda var diye düşünüyorum.
SORU: Ankara’daki gençler için ne düşünüyorsunuz? Bizim için düşünceleriniz, faaliyetleriniz, yatırımlarınız ne olacak?
ÖZHASEKİ: Projeleri hazırlarken arkadaşlarımızla öğrencilerin neye ihtiyacı var diye çok çalıştık. Çay çorba çamaşır… Birinci proje bu. Genelde kahvaltı etmeden okula gidenler öğleni bekliyorlar. Üniversite kapılarında daha önce de yaptım. Bir araç içerisinde çorba… Tam okula girerken bardağıyla çorbasını içip gidebiliyor. Erciyes Üniversitesi’nin kapısına koyduk.
Çamaşır daha çok zorluyor. Bodrum katlarınızda çamaşırhane için yer verir misiniz diye… “Hazır” dediler. Öğrencimiz sabah poşetiyle bıraksın, akşam tertemiz götürsün.
Millet kıraathanesi gibi yurt dışında adı “uyanık kütüphane” diyorlar. Bunu Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne devasa eser koydunuz. Ama üniversitelerin bulunduğu bölgelerde de butik şekilde 24 saat açık kütüphaneler. Çayının, ufak tefek atıştırmaların olduğu kütüphaneler için 10 ayrı yer belirledik.
Ayrıca gençlerimiz ders çalışıyorlar. Ama bir kültür sanat ve sporla uğraşmazsa, Allah korusun kötü yollara gitme ihtimalleri yükseliyor. Saraçoğlu Mahallesi gündemimizde, çok güzel evler var. o evlerin her birini sanat dallarına ayırmayı planlıyoruz. Orada ağaçlar bile tescilli. Her bir binada kültürün sanatın bir dalını icra edeceğimiz bir buluşma noktası olarak gördük.
RECEP TAYYİP ERDOĞAN:
Ankara’daki ilk opera binasını biz yaptık. Külliyenin içerisinde opera binası yaptık. Gençliğin de tüm halkımızın katılacağı bir mekan haline getirdik. Mesela son hafta içerisinde Ahmet Özhan’ın orada bir programı oldu. Mazhar Özkan üçlüsünün bir programı oldu. Ve böylece gençliğin daha çok katılacağı ama çok amaçlı olsun ki, bir defa bu yatırımı da kullanalım. Boş kalmaktan çok, çok etkinliğin yapıldığı yer haline getirelim dedik. O bakımdan çok mutluyum.
Bir de nasip olursa aynı şekilde İstanbul’da bir Harbiye Kongre Merkezimiz var, Haliç Kongre Merkezimiz var, bunlar hep bizim yaptıklarımız. Şimdi de AKM’yi yıktık, temelini attım. Şimdi de AKM’yi de Türkiye’nin en büyük opera binası olarak inşa ediyoruz. Ama çok çok modern ve dünyadaki opera binalarıyla yarışacak bir proje olarak görüyoruz. İnşallah çok uzun da sürmeyecek. 2020 gibi falan orayı bitireceğiz, belki 2021’e sarkabilir.
Yani gençlik bizim için her şey, onları da yalnız bırakmayacağız.
SORU: Yaklaşık 6 gündür evliyim. Lisans üstü öğrencisiyim. Birkaç gün önce Trump’ın Golan Tepeleri ile alakalı bir sözleşme, bir başkanlık kararı imzalandı. Sanki Rusya’nın Kırım’a ihlakında tepki verilmişti ekonomik faaliyetler de yapılmıştı. Ancak AB olsun, Müslüman ülkeler olsun basit bir kınama gerçekleştirdiler. Bu konuda bir tek bizim sesimiz çıkıyor. NATO’da hesap soramıyor musunuz? Filistin de bizim kendi sorunumuz olduğu için hassasiyetimiz var. neden böyleler, neden bu kadar sessizler? Maddi güç bu kadar mı değerli?
BM Genel Kurulu’nda yaptığım konuşmalarda aslında bunları dinlemiş olmanız lazım. Kudüs ile yaptığım açıklamalar, gerek bölgeyle ilgili açıklamalar; Yeni Zelanda’dan buraya gelenlerle ilgili yaptığım açıklama, hemen olağanüstü islam işbirliği teşkilatı zirvesini İstanbul’da topladım.mesajlarımızı verdik.
Golan 1967 anlaşmalarıyla BM tarafından tamamıyla Suriye’ye ait tescil edilmiş topraklardır. Buranın İsrail ile yakından uzaktan alakası yok. Fakat Trump, ali kıran baş kesen. Senin yapmanla olmuyor. Macron ile görüşmem oldu. “Ben de senin gibi düşünüyorum” dedi. Burayla sizin alakanız yok. Sayın Putin açıklamasını yaptı, Lavrov açıklamasını yaptı. Şu anda attığı bu adımın ne BM genel kurulunda ne BM güvenlik Konseyi’nden onay alması mümkün değil. Görünen bu.
Maalesef körfezdeki Müslüman ülkeler bu noktada kararlı bir duruş sergilemiyorlar. Ciddi bir ses buradan çıkmıyor. İnsanı üzen bu. Onların sesi çıkması lazım. Çıksa da çıkmasa da ben İslam İşbirliği Teşkilatı’nın başkanıyım, üzerime düşeni yapıyorum.
İsrail’de 9 Nisan’daki seçim için Trump, orada Netanyahu’ya destek veriyor. Netanyahu yolsuzluklara adı karışmış bir adam. Karısının yolsuzluğa bulaşmış bir hali var. Sıkıntı içerisinde. İnsanlık sana nereden bakıyor? Bu önemli.
Şimdi biz zaman zaman görüşüyoruz. Bu tür haller meydana gelince, doğrusu biz görüşmek bile istemekte zorlanıyoruz. Çünkü adalet bizi birleştiren en önemli kavramdır. Bu yoksa hiçbiri olmaz.
Dünyada en büyük örgüt BM, ikinci sırada İslam İşbirliği Teşkilatı. Ne BM olumlu bakıyor, ne biz olumlu bakıyoruz. Kendiniz çalışıp, kendiniz oynuyorsunuz. Onun için bu işlerin üzerine üzerine biz gideceğiz. Yalnız da kalsak biz gideceğiz. Biz burada Sisi’nin ne dediğine mi bakacağız? 9 genci idam eden adamın ne dediğine bakacağız?
Bunlara güvenilmez. Ben bunların artık ciğerlerini okudum. Hepsini çok iyi okudum. Ama biz Türk milleti olarak, Müslümanlar olarak biz kendi kararlılığımızı ortaya koyup yolumuza devam edeceğiz.