Erdoğan, Diyanet İşleri'nin lüks arabasını savundu !

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Diyanet İşleri Başkanı'nın otomobiliyle ilgili açıklama..

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Belçika’daki Gençlik Buluşması’nda Diyanet İşleri Başkanı'nın arabasıyla ilgili tartışmalar hakkında konuştu. Erdoğan şunlanı söyledi: Kusura bakmasın Diyanet İşleri Başkanım, eğer benim haberim olsa 'Sakın bu arabayı verme.' O makam, bu tür bir arabaya fazlasıyla layık' derdim.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Belçika’daki Ethias Arena’da gerçekleştirilen “Belçika Buluşması” etkinliğine katıldı. Burada kendisini dinlemeye gelen vatandaşlara seslenen Erdoğan, “Cumhurbaşkanı olarak Belçika’da sizlerle bu ilk buluşmamızda farklı bir heyecanı yaşıyorum. Sözlerimin hemen başında bu salondakiler başta olmak üzere tüm annelerimizin Anneler Günü’nü kutluyorum. O anneler ki bizim varlık sebebimiz. O anneler ki bizim için farklı çileler çektiler. O anneler ki rabbim cenneti onların ayakları altına koydu. Onların ayaklarının altı öpülür ve bizler böyle büyüdük. Annelerimizi çok sevdik. Onun için gelin hep birlikte annelerimize birer Fatiha okuyalım” dedi.

İçinden okuduğu Fatiha’nın ardından sözlerine devam eden Erdoğan, “Belçika’da yaşayan 220 bin vatandaşımız bizim sadece bu ülkeyle değil Avrupa’yla olan bağlantısında önemli bir parçasınız. Çifte vatandaşlık imkanı olan bu ülkedeki tüm kardeşlerimizden hayatın her alanında daha aktif olmalarını bekliyorum. Kültürden, spora, ticaretten siyasete kadar her alanda Belçika’daki, Avrupa’daki varlığımızı güçlendirmenizi istiyorum. Bugün Belçika’da çok sayıda milletvekilimiz, belediye meclis üyemiz var. Hatta Türk kökenli bir belediye başkanı var. Buradaki işverenlerimizin sayısı 5 bini buldu. Sayıları 200’e ulaşan STK’larımız her alanda faaliyet gösteriyor. Tüm bu çalışmaların birlik, beraberlik, dayanışma ve kardeşlik için de yürütülmesi gerekiyor. Yaşadığımız ve yaşamaya devam ettiğimiz her yer sizler için vatandır” diye konuştu.

 Gençlere seslenen Erdoğan, “Gençler, unutmayın bilhassa sizler milletimizin bu coğrafyadaki yeni Alperenlerisiniz. Bu mücadelenizde, yürüdüğünüz bu kutlu yolda Türkiye tüm imkanlarıyla, tüm gücüyle her zaman yanınızda olacak. Belçika başta olmak üzere, Avrupa’daki varlığımızı sürekli ve güçlü tutmanızı özellikle sizlerden rica ediyorum. Bu da tabi eğitimden geçiyor” dedi.

  “BAŞI ÖNE EĞİK KARDEŞİMİ GÖRMEK İSTEMİYORUM”

 Eğitimin temelinin dil olduğuna vurgu yapan Erdoğan, “Dilimizi kaybedersek diğer değerlerimize sahip çıkamayız. Türkçeyi bilmeyen bir evladımızın Felemenkçeyi de, Fransızcayı da Almancayı da tam olarak öğrenebilmesi mümkün değildir. Öyleyse burada çok hassas olmamız lazım. Anadiliniz, unutmayın düşündüğünüz dildir. Çocuklarınıza önce en mükemmel şekilde Türkçeyi öğretecek sonra da yaşadığımız bölgedeki dili en az onun kadar iyi öğrenmesini sağlayacağız. Ne Türkçeyi, ne Felemenkçeyi ne Fransızcayı ne Almancayı tam olarak konuşamayan bir evladımıza nasıl bir gelecek vaat edebiliriz? Artık hiçbir çocuğumuz, hiçbir kardeşimiz kendisini bu coğrafyada yabancı olarak görmesin. Sizler artık bu coğrafyanın kendisine, ailesine ve yaşadığı topluma karşı sorumluluk sahibi asli evlatlarısınız. Dilinize, inancınıza, kültürünüze, medeniyetinize sahip çıktığınız sürece herkesin size saygı duyduğunu göreceksiniz. Önce siz kendiniz bu vasıflarınızla Belçika toplumunun asli parçası olduğunuzu kabul edeceksiniz sonra da bunu herkes göreceksiniz bunu kabul edecek. Ben, Avrupa’nın hiçbir ülkesinde başı öne eğik kardeşimi görmek istemiyorum” dedi.

 “BİZİ İNANCIMIZDAN KOPARMAK İÇİN 150 YIL UĞRAŞTILAR”

 Türk halkının 150 yıl boyunca inancından koparılmaya çalışıldığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dün Türkçe ezanla, Türkçe ibadetle bunu yapmaya çalışıyorlardı. Bugün malum terör örgütünün de arkasında olduğu bir grup Kürtçe ezanla, Kürtçe ibadetle aynı hevesin peşinde. Öylesine şaşırmışlar ki kendilerine yeni Kabe arıyorlar. 2011 yılında bu partinin organize ettiği eylemler sırasında Kürtçe ezan okutulmuştu. Diyanet İşleri başkanımız bu duruma şiddetle karşı çıkmıştır. Gerçi sonra bunu da inkar etmeye kalktılar.

 Ama hakikatleri örtmek ve unutturmak mümkün olmuyor. Hatta Cuma namazlarını dahi fitneye alet ettiler. Alternatif Cuma namazları kılma yoluna gittiler. Bu da bitmedi. Bu oluşum bir ifade kullanmaya başladı. Ne dedi? ‘Biz Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kapatacağız.’ Bu arada da Diyanet İşleri Başkanlığımız Kuran-ı Kerim’in Kürtçe mealini hazırladı. Ben de Anadolu’da hazırlanan Kur-an’ı Kerim’i gösterdim. HDP Eş Başkanı ne dese beğenirsiniz ‘Cumhurbaşkanı’na Diyanet İşleri Başkanlığı 1 tane Kürtçe meal gönderdi onu gösteriyor.’ Diyanet İşleri Başkanlığımız gereken cevabı verdi. Binlerce Kürtçe meal Kur-an’ı Kerim’i hazırladılar ve tüm illere gönderdiler. Hatta şu anda Diyanet İşleri Başkanlığımız Ermenice Kuran meali de hazırlattı. Tabi bunlar rahatsız oluyor. Bunlar rahatsız oldukları için de şu anda ne diyeceklerini bilemiyorlar. Bunlar Belçika’nın sokaklarında, caddelerinde de aynı şekilde dolaşabilirler. Bunlarda yalan bol. Her yerde aynı şeyi yapıyorlar. Ülkemizde de aynı şeyi yapıyorlar. Ama bunlara cevabı dağdakilerin diliyle değil sandıkta, 7 Haziran’da vermelisiniz” şeklinde konuştu.

  “BENİM TARAFIM MİLLET”

“Biz bu konuşmaları yapıyoruz ya Yüksek Seçim Kurulu’na şikayet ediyorlar” diyen Erdoğan, “Cumhurbaşkanını yasaklayın meydanlara çıkmasın. Bir müracaat ettiler, iki müracaat ettiler, 3 müracaat ettiler hepsinden oybirliğiyle ret aldılar. Bunlar anayasayı da bilmiyor. Anayasayı açıp okuyun. Acaba Cumhurbaşkanı nerede suç işler? Cumhurbaşkanının vatana ihanetten başka suçu yoktur. Ne yaparsanız yapın ben bir defa meydanlarda konuşma hürriyetimi size yedirmem. Cumhurbaşkanı adayı olduğum zaman ne dedim? ‘Alışılmış bir cumhurbaşkanı olmayacağım’ dedim. Yani Çankaya’ya çıkıp da ben yan gelip yatamam. Meydanları dolaşacağım. Tüm partilere eşit mesafedeyim. Burada asla tabi ki bir farklılık ortaya koyamam. Gönlümde benim de bir aslan yatıyor, o ayrı mesele. Fakat taraf derseniz tarafım. Benim tarafım millet. Ben milletin tarafındayım. Ben cumhurbaşkanıyım. Cumhurun başkanı. Milletin tarafındayım. Bundan daha doğal, daha tabi ne olabilir” dedi.

  “DEMOKRATİK HAKKINIZI SAKIN İHMAL ETMEYİN”

  Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti:  “İşte bakın geçenlerde yine o malum örgütün destekledikleri ne diyor, ‘Taksim, işçilerin Kabe’sidir. Böyle bir benzetme olabilir mi? Müslümanların bir Kabe’si var. Ama bunlar bu ara hakkaten şaşırdılar. Rabbim şaşırtmaya görsün. Şaşırdılar. Bu ülkenin yüzde 99’u Müslüman. Zaten bunların pusulası falan yok. Bu yol nereden geçiyor? İşte 7 Haziran’dan geçiyor. Bu 7 Haziran’da ben sadece Avrupa’daki kardeşlerime gidin de başkonsolosluklar da oy kullanın demiyorum. Yetmez. Hem siz kullanacaksınız, gitmeyenleri de kolundan tutup oraya götüreceksiniz. Geçen Cuma başladı. Ay sonuna kadar devam ediyor. 7 Haziran’a kadar da tamamen gümrük kapılarında devam edecek. Bu sizin yıllardır beklediğiniz bir haktı. Her Avrupa’ya gelişimde pusulaları elime tuttururdunuz hep şunu söylerdiniz, ‘Sayın Başbakanım biz ne zaman oy kullanacağız?’ Ben de size diyordum ki o zamanlar, ‘Oldu olacak hiç merak etmeyin. Bu sizin en doğal hakkınızı halledeceğiz.’ Hamdolsun mücadeleyi verdik ve ilk oyunuzu Cumhurbaşkanlığı seçiminde kullandınız. Şimdi de artık ülkeyi yönetecek hükümeti seçmede kullanacaksınız. Bilesiniz ki bu seçim bir kırılma noktasıdır. Bu kırılma noktasında Avrupa’nın oyları adeta bir tohumlamadır bunu yapacaksınız. Diyorum ki bu demokratik hakkınızı sakın ihmal etmeyin.”

  “DİYANET İŞLERİ BAŞKANININ ARABASIYLA UĞRAŞIYORLAR”

 Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:   “Avrupa’daki vatandaşlarımız diyanetin hizmetlerini çok iyi bilir. Rusya’daki, Orta Asya’daki, Kafkasya’daki kardeşlerimiz diyanetin oradaki hizmetlerine gayet yakından şahit. Çıkmışlar Diyanet İşleri Başkanının arabasıyla uğraşıyorlar. Yani kusura bakmasın Diyanet İşleri Başkanım, eğer benim haberim olsaydı ben derdim ki ‘Sakın bu arabayı verme. O makam bu tür bir arabaya fazlasıyla layık.’ Öyle de büyütüyorlar ki. 1 milyon. Öyle bir araba 1 milyon olmaz, yalan. Velev ki olsun, kendileri bu tür arabaların daniskasına biniyorlar.”

KULLANDIĞINIZ HER OY YENİ TÜRKİYE’NİN İNŞASI YOLUNDA BİR TUĞLADIR”

 7 Haziran seçimlerinde yeni Türkiye’nin inşası ile eski Türkiye’nin horlatılması arasında bir tercih yapılacağından bahseden Erdoğan, her oyun kritik öneme sahip olduğunu söyledi. “Sizlere bulunduğunuz ülkelerde oy verme imkanı ciddi bir demokratik fırsattır. Bugüne kadar bir takım aksaklıklar oldu. Bilgi eksikliği sebebiyle 10 Ağustos’ta düşük bir katılım oldu. Artık randevu sistemi yok. Dilediğiniz zaman gidip oyunuzu kullanabiliyorsunuz. Bu seçimlerde inşallah Avrupa’daki tüm kardeşlerimizin sandıklara akın edeceklerine inanıyorum” dedi.

 Seçimlere en az Türkiye’deki kadar yüksek katılım bir beklediklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Oy kullanmak bir külfet değil tam tersine önemli bir sorumluluktur. Ülkemizin ve milletimizin geleceğini biçimlendirecek siyasi irade sizlerin oylarınızla sandıktan çıkacak. Kullandığınız her oy yeni Türkiye’nin inşası yolunda bir tuğladır. Yeni Türkiye’yi bu şekilde, hep birlikte kuracak ve yükselteceğiz. Yeni Türkiye ile birlikte yeni anayasa ve başkanlık sisteminin önünü bu şekilde açacağız. Ülkemizin 2023 hedeflerine ulaşmasında bu seçimin sonucu belirleyici olacak. Türkiye’nin 2053 ve 2071 vizyonlarının oluşmasında bu seçim kritik bir öneme sahip. Belçika’da pek çok şehrimizden daha çok seçmenimiz var. Siz siyasi iradenizi sandıkta güçlü şekilde ortaya koyarsanız kimse buna kayıtsız kalamaz. Elinizdeki bu imkanı, bu gücü çok iyi değerlendirmeniz arzu ediyorum” ifadelerini kullandı.
  Erdoğan, “31 Mayıs’a kadar başkonsolosluklarımızda, 7 Haziran’a kadar da gümrüklerde oy kullanılabilmesi mümkün. Kullanacağınız oyların şimdiden hayırlı olmasını diliyorum” dedi.

  “SON 70 YILIN 40 YILI BİZDE KAYIP”

  Artık Avrupa’nın asli birer mensubu olan Türk vatandaşlarının buradaki gelişmeleri takip ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Avrupa ülkelerinde önemli siyasi hadiseler yaşanıyor. Geçtiğimiz günlerde İtalya koalisyonları yasaklayan, tek başına iktidarı zorunlu kılan bir kanun çıkardı. İngiltere’de seçimler çok ciddi istikrar ve temsil tartışmalarına yol açacak şekilde sonuçlandı. Belçika’da geçtiğimiz yıl yapılan seçimlerden sonra koalisyon hükümetinin hangi zorluklarla kurulduğunu sizler gayet iyi biliyorsunuz. Hükümetin kurulması 135 gün sürdü. 2010 seçimlerinden sonra hükümetin kurulması 541 gün sürmüştü. Bu ülkede istikrar olur mu? Onun için çok ciddi sıkıntılar var. Benim burada Başbakan arkadaşlarım oldu. Hepsi bundan dert yandılar. Türkiye 1970’li ve 90’lı yıllarda bu tür sıkıntıları ziyadesiyle yaşadı, tecrübe etti. Son 12 yılda ülkemizde tesis ettiğimiz istikrar ve güven ortamı sistemin değil milletimizin bize olan teveccühünün eseridir. Bu 12 yıllık dönemde Türkiye’nin nereden nereye geldiği ortada. Son 70 yılın 40 yılı bizde kayıptır. Çünkü 40 yıl koalisyonlar yıllarıdır. 30 yıl tek partili iktidarlardır. Ve bu 30 yılda ne kazandıysak kazandık. 12 yıl taçlandırıldı. 12 yıl ideal yıllar oldu” diye konuştu.

  “YENİ TÜRKİYE’NİN İNŞASI İÇİN BAŞKANLIK SİSTEMİNE İHTİYAÇ VAR”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yeni Türkiye’nin inşası için yeni anayasaya ve onunla birlikte Başkanlık sistemine ihtiyaç olduğunu dile getirerek, “Türkiye’nin dönem başkanlığını yürüttüğü G20 platformundaki ülkelerden 10 tanesi Başkanlık sistemiyle yönetiliyor. Ya bunlar akıllarını peynirle yemediler herhalde. Amerika, Rusya Başkanlık sistemiyle, Fransa yarı başkanlık sistemiyle yönetiliyor. Arjantin, Meksika öyle. Hepsi bunların Başkanlık sistemiyle yönetiliyor. Dünyada istikrar ve güven arayışında olan tüm ülkelerin gündeminde bu var. Yürütmenin parlamentoya bağlı olduğu sistemlerde eninde sonunda bir kriz ortaya çıkıyor.

Bu işin anavatanı olan İngiltere bile bu akıbetten kendini kurtaramadı. Biz Başkanlık sistemiyle ülkemizde bu sorunu kökünden çözmeyi hedefliyoruz. Çünkü Başkanlık sisteminde hem hükümet kurma krizi yaşanması hem de milletin yarısından fazlasının desteği ile iş başına geleceği için meşruiyet tartışması olması mümkün değil. Bu seçimler aynı zamanda ülkemizin yeni yönetim sisteminin de belirleyicisi olacak” dedi.

Belçika’da yaşayan vatandaşların da sandıkta ortaya koyacakları kararlı iradeyle yeni Türkiye’nin inşasının yolunu açacaklarına inandığını söyleyen Erdoğan, “Buradan Belçika’dan öyle güçlü bir şekilde ifade edelim ki Türkiye’den duyulsun” diye konuştu.

  “GENÇLERİMİZE BÜYÜK GÖREVLER DÜŞÜYOR”

 Erdoğan konuşmasını şöyle sonlandırdı:   “Sizler, ey gençler. Çok büyük bir medeniyetin, kadim bir tarihin mensuplarısınız. Sizler Çanakkale’de destan yazan bir milletin torunlarısınız. Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşı olmanın yanında Ortadoğu’daki, Afrika’daki ve dünyanın pek çok yerindeki gençlerin ilham aldıkları, örnek aldıkları bir ülkenin evlatlarısınız. Kardeşliğimizi ebediyen yaşatma görevi artık size düşüyor. Sizler sadece ülkemizin değil, buradaki vatandaşlarımızın burada içinde yaşadığımız toplumun da geleceğisiniz. Bunun için çok çalışmalısınız. En iyi eğitimi almalısınız. En iyi kariyeri hedeflemelisiniz. Yaşadığı tüm zorluklara rağmen şehitlerin bereketiyle ayakta olan, yoluna devam eden Türkiye’yi temsil ettiğinizi bir an bile aklınızdan çıkarmayın. Bu coğrafyada herhangi bir yerde okunan ezanın bir daha susmaması, tayin edilen kıblenin kaybolmaması, kapağı açılan hiçbir Kuran’ın bir daha rafa kalkmaması için hepinize büyük görevler düşüyor. Ben her birinizin sorumluluğunuzun idrakinde olduğunuza inanıyorum.”

Sonraki Haber