Erdoğan: ''Belediyelere T.C. ibaresi asmak riyakarlıktır''

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Ankara’nın Enleri” Ödül Töreni ve iftar programında konuştu. Erdoğan özellikle iptal edilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri için çok sert ifadeler kullandı.

Ankara'da sanayici ve iş adamlarına seslenen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Şaibeli hale gelmiş bir seçim için en doğru karar verilmiştir" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ATO Congresium'da düzenlenen " Ankara'nın Enleri" Ödül Töreni'nde, sanayici ve iş adamlarına seslendi.

Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

Türkiye'yi başka türlü durduramayacaklarını görenler, umudumuza, moralimize, hedeflerimize ulaşma inancımıza saldırıyorlar.

İlerleyen süreçte istihdam da ciddi bir yükseliş bekliyoruz. Devlet olarak istihdam konusunda geçmişte hiç olmadığı kadar çok teşvikler veriyoruz. Kara bulutları birer birer dağıtıyoruz. Faizi ve enflasyonu tetikleyen kur operasyonlarındaki en büyük amaç budur. BU oyunu bozmakta kararlıyız. Türkiye’nin potansiyeli bunların üstesinden gelmeye yetecek düzeydedir. Hiçbir yaptırım ve bununla ilgili tehditler veyahut ambargo bizi durdurulamaz. İş adamlarımız için ülkemizin her köşesinde ayrı fırsatlar vardır. Türkiye’ dünyanın 200 ayrı bölgesine ihracat yapan bir ülke gelmişse Allahın izni ile elimizden hiçbir şey kaçmayacaktır. İş ve sivil toplum insanlarımız dünyada ayak basmadık yer bırakmadıkça önümüz aydınlık demektir. Bu topraklardaki bin yılık varlığımız şehitlerimize ve gazilerimize borçluyuz.

Bunu için her fırsatta tek millet tek bayrak tek vatan ve tek devlet diyoruz. Şayet Rabia’mıza sahip çıkmazsak, bizi bu topraklardan jiletle kazır gibi kazırlar. 82 milyon hep beraber ir olacağız kardeş olacağız ve hep birlikte Türkiye olacağız.

"BÜTÜN BUNLAR BİR ŞAİBENİN OLUP OLMADIĞINI KOYMUYOR MU?"

31 Mart mahalli idareler seçimleri esasında yerel yönetimler ve muhtarlıkla ilgiliydi. Bu seçimlerde milletimiz bir kez daha yüzde 51,7 gibi bir oranla bizim yanımızda Cumhur İttifakı'nın yanında yer almıştır. Her seçim gibi 31 Mart'ta kazanılan kaybedilen yerler oldu. AK Parti olarak biz de daha önce başka partide olan illerden, ilçelerden, beldelerden belediye başkanlarını kazandık. Aynı şekilde bizim yönettiğimiz yerler başka partilerin adayları tarafından kazanıldı. İstanbul'da farklı bir durumla karşı karşıya kaldık. Seçimin ertesi gün netleşen sonuçlar, 39 ilçeden 25'ini almış olmamıza rağmen İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığını ilk etapta 28 bin oyla kaybettiğimizi ilan etmişlerdi. Yapılan itirazlarla bu rakam en son 13 bin küsurata kadar geriledi. Şimdi bütün bunlar ortaya bir gerçeği, bir şaibenin olup olmadığını ortaya koymuyor mu?

"CHP ADAYI TEK OYLA KAZANSAYDI BAŞIMIZIN ÜSTÜNDE YERİ VARDI"

ABD'de Trump 3 milyonla kaybetti diye zannedilen bir seçimi kazanıyor. İstanbul'da rakamların böylesine değişmiş olması bizim meselenin üzerine daha fazla eğilmeye yöneltti. Bu milli iradenin ve bizlere destek verenin haklarının aranması ve savunulmasıydı. Biz bu süreci takip ederken alenen çalınmış olan oyların en azından bir kısmını bulmakla kalmadık. Başka usulsüzlükler, yolsuzluklar, hukuksuzluklar tespit ettik. Seçim kanunumuzda her konuyla ilgili süreler ve tahditler bulunduğu için birkaç ilçeye ulaşabildik. Adım adım ilçe ve il seçim kuruluna oradan da YSK'ya taşıdık. Sonuçta YSK değerlendirmesini yaptı ve 23 Haziran'da seçimin yenilenmesine karar verdi. Burada yapılan iş bir başka adayın kazandığını bir başka adaya teslim etmek değildir. Yapılan iş tespit edilen yolsuzluklar, hukuksuzluklar sebebiyle şaibeli hale gelen bir seçimin yenilenmesidir. Sandık kurullarında memur yerine bankaların işçileri oralara bu şekilde verilirse, bunlar da ispatlanırsa, belirlenirse beklenen karar nedir, öncelikle burada yolsuzluk, usulsüzlük vardır, dolayısıyla bu işin yenilenmesi vardır.

"YSK SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDU, BİZ DE BULUNACAĞIZ"

Şayet bu şaibeler ortaya çıkmamış olsaydı CHP adayı tek bir oyla kazanmış olsa da başımızın üstünde yeri vardı. Her aşaması tartışılır hale gelmiş bir seçim için en doğru karar verilmiştir. Bundan dolayı biz de hukuk tecelli etmiştir diyerek şimdi tekrar 23 Haziran için milletimize müracaat edeceğiz. Oy sayım ve döküm cetvelleriyle ilgili eksiklikler vardı. Söz konusu ilçe seçim kurulu sorumluları için YSK suç duyurusunda bulunmuştur, biz de bulunacağız. Bunları yapanların yanına kâr kalmayacaktır. 2018 seçimlerine kadar sandık kurullarında memur olmayan kişiler görev alabiliyordu. Mart ayında yapılan kanun değişikliği ile ilçe seçim kurulu tarafından belirlenen sandık kurulu başkanı ile üyelerden en az birinin memur olması şartı getirildi.

"31 MART'TA KAZANDIĞINIZA İNANIYORSANIZ 23 HAZİRAN'DA DA KAZANABİLİRSİNİZ"

Nasıl olup da bankalar başta olmak üzere özel sektörden sandık kurulu başkanı yapıldıkları ortaya çıkarılacaktır. Seçimin yenilenmesi hukuki bir zorunluluğa dönüşmüştür. Aynı zarftan çıkan ilçe belediye başkanlığı, muhtarlık niye yenilenmiyor da sadece büyükşehir için böyle bir karar alınıyor. 26 ilçe tek tek ele alındığında oralarda tespit edilen sorunlu sandıkların toplamının ilçe belediye başkanlığının yenilenmesini gerektirecek bir durum söz konusu değildir. Maltepe ve Büyükçekmece ilçe belediye başkanlıkları için yapılan itirazlar YSK'ya getirilmiştir. Büyükşehirle ilgili seçimin yenilenmesi kararı verilen YSK her ikisi de CHP tarafından kazanılmış olan belediye seçimlerine ilişkin itirazları reddetmiştir. Biz bu kararı da saygıyla karşılamıştır. YSK'nın kararına kendine güvenen herkesin saygı göstermesi gerekir. Seçimi 31 Mart'ta kazandığınızı düşünüyorsanız 23 Haziran'da da kazanabilirsiniz.

"DOKUNULMAZLIĞIN VAR DİYE Mİ YSK ÜYELERİNE SALDIRIYORSUN?"

CHP'nin başındaki zat partisinin grup toplantısında bir skandala imza atmıştır. Kılıçdaroğlu YSK üyelerin ismini tek tek okuyup yuhalatmıştır. Sen dokunulmazlığına mı sığınıyorsun? Dokunulmazlığın var diye mi YSK'nın üyelerine bu denli hakaret ediyorsun? Dokunulmazlığın kaldırılmasını iste o zaman bakalım bu ifadeleri aynen kullanabilecek misin? Hayatı yalan, iftira, tehdit iftira üzerine kurulu böyle bir siyasetçinin bizatihi kendisi Türk demokrasisinin en büyük sorunu haline gelmiştir. CHP yönetimi bu meseledeki tavrıyla bir kez daha tek parti özleminden kurtulamadığını göstermiştir. Bu parti partimizin kapatılması gündeme geldiğinde 'Ankara'da yargıçlar vardır' diye meydanlarda dolaşıyordu. Biz bunların gibi kimseye hakaret etmedik, tam aksine hak tecelli edecektir dedik ve tecelli etti.

CHP'nin tarihi sandık yolsuzluğu ve hırsızlığı iledir. Gizli oy açık oy seçimi demokrasi tarihimizin yüz karasıdır. Bunları bu millet yaşadı. 1947 seçimlerindeki Toroslar'daki Arslanköy'de sandığa sahip çıkan kadınlarımızın hikayesini defalarca anlattım. 1961 yılında Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi silahla tehdit edilerek adaylıktan çekilen Ali Fuat Başgil olayını da hatırlıyoruz. İstanbul seçimlerini kazanan Adalet Partisi adayın mazbatasının memuriyetten zamanında istifa etmedi diye alınıp CHP adayına verilmiştir. 31 Mart seçimleri CHP yönetiminin sandıktaki son sabıkasıdır. Demokrasilerde herkes gibi hakimlerin kararlarını eleştiri hakkı vardır. Biz de geçmişte pek çok kararı tenkit ettik. Hakimlerin kararlarını eleştirmek başka bir şeydir, şahıslarına hakaret etmek, can güvenliğini tehlikeye atacak şekilde hakaret etmek başka bir şeydir.

Uzun zamandır belediye binaların kapılarında yer almayan T.C. ibarelerinin yeniden asılması ise riyaklarlıktır.

(Riyakarlık: İkiyüzlülük)

"TENCERE TAVA HEP AYNI HAVA"

Bu kişinin tek icraatı mahkeme kararıyla durdurulan ve nereye götüreleceği belli olmayan belediye verilerinin kopyalanması teşebbüsüdür. YSK kararının ardından İstanbul'da yıllar sonra yeniden duyduğumuz tencere tava sesleri de bize vesayet dönemindeki toplum ve siyaset mühendisliklerini hatırlatmıştır. Tencere tava hep aynı hava. Lafa geldiğinde demokratlığı kimseye bırakmayanların milli iradenin sağlıklı bir şekilde tezahürü için atılan adıma tahammülsüzlükleri bir kez daha görülmüştür. Bizim safımız her zaman olduğu gibi milletimiz yanıdır. Milli iradenin tezahürü için mücadele etmeyi sürdüreceğiz.

Sonraki Haber