Devlet Bahçeli'den 'yeni anayasa' şartı
MHP lideri Bahçeli yeni anayasa tartışmaları ilgili açıklamalarda bulundu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, gündemdeki yeni Anayasa hazırlığına ilişkin açıklama yaparak "Milliyetçi Hareket Partisi, AKP'nin mevcut anayasanın ilk dört maddesiyle oynaması halinde ve sonunda totaliter sisteme kayabilecek bir başkanlık sistemi önerisiyle gelmesi karşısında şüphesiz ki yeni anayasa hazırlığına sıcak ve olumlu bakmayacak" dedi.
Bahçeli’nin açıklaması şöyle:
Yeni anayasa etrafında kümelenen tartışma ve fikri mücadeleler bir yanda anlaşmazlıkları tetiklerken, diğer yanda bilgi kirliliğini ve spekülasyonları da teşvik etmektedir.
Özellikle partimizin durduğu yer, savunduğu ilkeler kasten çarpıtılmakta, bilerek istismar edilmekte ve art niyetli şekilde sulandırılmaktadır.
Bunun doğru, masum ve insaflı bir hal olmadığı her türlü izahtan varestedir.
Milliyetçi Hareket Partisi, yeni anayasanın toplumsal beklenti ve taleplerden kaynaklandığı sürece giderilmesi zaruret arz eden bir ihtiyaç olduğunu düşünmektedir.
Anayasa, devlet-millet ilişkilerini demokratik ölçülere göre düzenleyen, birlikte yaşamanın asgari kurallarını koyan ve dengeleyen kapsayıcı bir toplum sözleşmesidir.
Bu sözleşmenin henüz tartışma safhasındayken ihtilaf ve görüş ayrılıklarını derinleştirmesi yeni anayasaya yüklenen anlam ve değeri tahrip edecektir.
"YANLIŞ YORUMLANMIŞ TERSTEN OKUNMUŞTUR"
5 Mart 2016 Cumartesi günü, bir basın mensubunun yeni anayasa çerçevesinde şahsıma yönelttiği bir soruya verdiğim cevaplar hayret verici şekilde yanlış yorumlanmış, tersten okunmuştur.
Herkes meşrebine, siyasi ve ideolojik mensubiyetine göre değerlendirmeler yapmıştır.
Yoğunlaşan görüş ayrılıkları ve yaklaşım tutarsızlıkları nedeniyle konunun açıklığa kavuşturulması tekraren gerekli görülmüştür.
1.Milliyetçi Hareket Partisi tereddütsüz anayasanın yenilenmesinden veya yeni anayasanın baştan ayağa yapılmasından ve yazılmasından yanadır.
Bunun ise mutlaka geniş kapsamlı bir uzlaşmayla teminini mecburiyet görmektedir.
Bu maksatla TBMM’de grubu bulunan siyasi partilerin eşit katılımıyla oluşan Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun çalıştırılmasını, herkesin sorumluluk şuuruyla hareket etmesini istemektedir.
Ancak Cumhuriyet Halk Partisi’nin kamuoyuna ilan edilmiş bazı gerekçeleri nedeniyle 16 Şubat 2016 tarihinde komisyondan ayrıldığı da bilinmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi AKP’den, CHP’nin nazik şekilde ikna edilerek komisyona davetini başından beri seslendirmiş, bunu beklemiştir.
Halen aynı noktada, aynı kanaattedir.
CHP’nin olmadığı bir zeminde etkin katılımlı, geniş kapsamlı bir mutabakat ruhunun tesis edilemeyeceği de açık ve ortadadır.
Anamuhalefet partisinin Anayasa Uzlaşma Komisyonu’ndan ısrarla uzak durmasının ve uzlaşmaya yanaşmamasının devamı halinde yeni bir durumun şekilleneceği kuşkusuzdur.
Milliyetçi Hareket Partisi, fiilen etkisizleştiğini bilmesine ve görmesine rağmen uzlaşma masasından kalkmama hususunda kararlıdır.
Fakat bu şartlar muhtevasında yeni bir anayasanın hazırlanması da eşyanın tabiatına uygun olamayacaktır.
2.CHP’nin ikna edilememesi ya da kaygılarının giderilememesi halinde yeni anayasa yolu kapanmış sayılamayacaktır.
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin el altından hazırladığı anlaşılan yeni anayasa taslağını TBMM’ne getirmesi en akılcı çözümlerden birisi olarak değerlendirilmelidir.
Bu durumda AKP’nin yeni anayasanın referandum eşiğini aşması amacıyla 330 milletvekilinin oy desteğine ihtiyacı olduğu yürürlükteki anayasa kuralıdır.
Ne var ki TBMM Başkanı’nın oy hakkı olmadığı düşünüldüğünde AKP’nin mevcut milletvekili sayısı 316’dır.
Anlaşılacağı üzere yeni anayasanın kabul edilerek milletimizin takdir ve tensibine sunulabilmesi için 14 milletvekilinin ilave katkısı gerekecektir.
Bu şartlar altında 330 milletvekilinin nasıl bulunacağı ise elbette AKP’nin sorunudur.
Milliyetçi Hareket Partisi daha önceden ilan edilmiş hassasiyetleri, teklifleri, parti ilkeleri ve dünya görüşü dahilinde yeni anayasa hazırlandığını müşahede ederse milletine vermiş olduğu sözü tutacaktır.
Fakat, AKP’nin mevcut anayasanın ilk dört maddesiyle oynaması halinde ve sonunda totaliter sisteme kayabilecek bir başkanlık sistemi önerisiyle gelmesi karşısında şüphesiz ki yeni anayasa hazırlığına sıcak ve olumlu bakmayacaktır.
AKP’nin dayatması ve bölücü çevrelerden aldığı ek yardım ve tevessül ettiği işbirliğiyle yeni anayasa çalışması TBMM’de 330’u bulur ve referanduma götürülürse, partimiz kendi ilkeleri çerçevesinde kamuoyunu aydınlatmak ve bilinçlendirmek için üzerine düşeni eksiksiz yapacaktır.
Böylesi bir tabloyla referandum sürecine girildiği takdirde Milliyetçi Hareket Partisi itiraz ve eleştirilerini cesurca yapacak, AKP’nin karşısında kaya gibi duracaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin tutumu nettir ve hiç kimseye destek vaadi şeklinde mütalaa edilmemelidir.
Sözlerimizi bilmece olarak ele alan Sayın Davutoğlu’nun her şeyden evvel samimi olması, milli birlik ve dayanışma şuurunun canlandırılması için lazım gelen fedakârlıkları yapması şarttır.
Bu itibarla AKP’nin anayasanın ilk dört maddesine sorunlu bakışı ve başkanlık sistemi konusundaki kuru inadı acilen gündemden çıkarılmalıdır.
Bu gerçekleşirse Türk milleti hak ettiği bir anayasaya kısa sürede kavuşabilecektir.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin siyasi ayak oyunlarıyla rehin alınması, tehdit ve şantajlarla kırmızı çizgilerini ihlal etmesi mümkün değildir ve ihtimal dahilinde görülemeyecektir.
Partimizin yeni anayasa kanalıyla fitili tutuşturulmak istenen bölünmeye sessiz kalması hiç akıllara getirilmemelidir.
"YA MÜFTERİDİR YA DA ZİHNEN MÜFLİSTİR"
Tüm bu açık seçik görüşlerimizi yok sayarak Milliyetçi Hareket Partisi’nin AKP’ye payanda, can simidi, figüran, selektör yaptığı iddiasında bulunan kim varsa ya müfteridir ya da zihnen müflistir.
Türkiye’nin, milli bir mutabakatla belini doğrultması, kuruluş ilke ve esaslarını çağın ve zamanın akışına göre sağlam esaslara bağlayarak yıkım ve çözülmeyi durdurması tek seçenektir.
Milliyetçi Hareket Partisi, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk milletinin milli kimlik, milli beka ve milli varlığının teminat altına alınmasını, yüksek demokrasi standartlarıyla birlikte kişi hak ve özgürlüklerin meşru ve insan onuruna riayet edecek seviyelere çıkarılmasını vazgeçilmez görmektedir.
Unutulmamalıdır ki, Türk’süz anayasa ölüm demektir.
Yalnızca bir kişinin egolarını tatmin etmek, mevki tutkusunu karşılamak, kişisel kariyer açlığını doyurmak için parlamenter sisteme neşter vurmaya teşebbüs etmek geçmişe sünger çekilmesi, 93 yıllık Cumhuriyet mirasının hiçe sayılması anlamına gelecektir.
Buna da göz yummamız imkânsızdır.
Bu nedenle Milliyetçi Hareket Partisi yanlış ve yalanın arkasında durmayacak, ortak olmayacaktır.