Cumhurbaşkanı Erdoğan sürpriz bir şekilde Türkiye'ye neden döndüğünü açıkladı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İtalya'da katıldığı G-20 zirvesinden sürpriz bir şekilde Türkiy'ye geri dönme nedenini açıkladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İtalya ziyareti dönüşü uçakta gazetecilerle sohbet etti, soruları yanıtladı.
G20 Roma Zirvesi'ni başarıyla tamamladıklarını belirten Erdoğan, Roma'da iki gün boyunca "İnsanlar, Gezegen ve Refah" ana teması etrafında verimli toplantılar yaptıklarını, yıl boyunca yapılan çalışmaları gözden geçirdiklerini kaydetti.
"Küresel enflasyonla mücadelede iş birliğinin önemine değindik"
Zirve kapsamında, küresel ekonomik gelişmeleri ele aldıklarını ifade eden Erdoğan, "Sağlık boyutuyla mücadelede önemli mesafe aldığımız salgının olumsuz ekonomik etkileri halen devam ediyor. Özellikle emtia fiyatları ve borçluluk oranlarının ciddi oranda yükseldiğini görüyoruz. Küresel enflasyon baskısı da aynı şekilde giderek artıyor. Bu çerçevede ekonomilerimizin dayanıklılığını artırmak amacıyla ne gibi önlemler alabileceğimizi değerlendirdik. Küresel enflasyonla mücadelede iş birliğinin önemine değindik." dedi.
"TURKOVAC aşımızı, insanlığın da istifadesine sunacağımızı ifade ettik"
Ayrıca, koronavirüs salgınının küresel sağlık sistemine olan etkileri üzerinde fikir alışverişinde bulunduklarını dile getiren Erdoğan, aşı meselesinde süregiden adaletsizliğin ve ayrımcılığın önlenmesi gerektiğini, şu an klinik deneyleri yapılan TURKOVAC'ın, onaylanınca, insanlığın da istifadesine sunacaklarını ifade ettiklerini söyledi.
G20 Zirvesinin ana başlıklarından birinin de "İklim ve Çevre" olduğunu hatırlatan Erdoğan, "İklim değişikliğiyle mücadelede üzerimize düşeni yaparak Paris Anlaşmasını onayladığımızın bizzat altını çizdim. Bu konuda öncü ve proaktif bir rol üstlenmeye hazır olduğumuzu muhataplarımızın dikkatine getirdim." diye konuştu.
Erdoğan, "Zirve vesilesiyle, ev sahibi İtalya Başbakanı Sayın Draghi, Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Sayın Von Der Leyen, Hollanda Başbakanı Sayın Rutte, önümüzdeki G20’nin ev sahibi Endonezya Cumhurbaşkanı Sayın Widodo, Amerikan Başkanı Sayın Biden, Fransa Cumhurbaşkanı Sayın Macron, Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Sayın Michel, Almanya Şansölyesi Sayın Merkel ile bir araya geldik. Tabi aday Şansölye ile de görüştük, hatta ikisi beraber geldiler. Yine zirve sırasında farklı ülkelerden katılımcılarla görüşmelerimiz oldu. Ziyaretim boyunca gerçekleştirdiğimiz istişarelerin ve ortaya koyduğumuz görüşlerin hayırlı sonuçlar doğurmasını temenni ediyorum." dedi.
"Ekonomik ilişkilerimizi çok daha yoğun bir şekilde devam ettirme kararı aldık"
ABD Genel Başkanı Joe Biden ile görüşmesini değerlendiren Erdoğan, "Sayın Biden ile samimi ve yapıcı havada bir toplantı yaptık. Toplantıda Mevlüt Bey, İbrahim Bey ve Hakan Bey benimle birlikteydiler. Kendisinin yanında da Dışişleri Bakanı ile güvenlik ve istihbarattan sorumlu isimler vardı. Toplantıyı gayet olumlu bir havada devam ettirdik. Afganistan, Suriye, Libya ve Doğu Akdeniz konularında iş birliğimizi güçlendirmenin yanı sıra özellikle de ekonomik ilişkilerimizi çok daha yoğun bir şekilde devam ettirme kararı aldık." dedi.
Erdoğan, "Bunun için de arkadaşlarımıza gerekli talimatları verdik. Hemen Hazine ve Maliye Bakanlarımıza muhataplarıyla çok daha sık görüşmelerini söyledik. Böylece inşallah ekonomide ikili ticaret hacminde 100 milyar dolar hedefimize ulaşırız ve bu yolda yürürüz." ifadelerini kullandı.
F-35 konusu: "Bu hassas konuyu da neticelendirmeyi umuyoruz"
NATO ittifakı ve stratejik ortaklık bağlamında atılacak adımları da istişare etme fırsatı bulduklarını dile getiren Erdoğan, şunları söyledi:
Hepsinden öte tabi bizim bu F-35 konumuz var. Malum bizim 1 milyar 400 milyon dolarlık yaptığımız bir ödeme var. Bununla ilgili olarak da F-16 tedarikini müzakere ettik. Bu konuda da kendilerinden olumsuz bir yaklaşım görmedim. Tam aksine yine bununla ilgili de Savunma Bakanlarımız birbiriyle görüşecekleri gibi Dışişleri Bakanlarımız da muhataplarıyla görüşerek inşallah iki ülke ilişkilerini ilgilendiren bu hassas konuyu da neticelendirmeyi umuyoruz.
Biden, 'Çok kısa zamanda netice alamayabiliriz. Biliyorsunuz iki farklı bölümden, Temsilciler Meclisi ve Senato'dan geçiyor. Malum, durum 50-50 ama ben elimden geleni yapacağım' dedi. Ben de kendisine 'Bunu başarabileceğinize inanıyorum ve bu konuda şu anda ağırlığın sizde olduğunu görüyorum' dedim.
İnşallah Savunma Bakanlarımız da birbirleriyle görüşmeleri devam ettirecekler. Bugünkü toplantıya katılan arkadaşlarımızın bu işi yakın markajda tutmasıyla inşallah bunu nihayetlendirirsek, burada iki tane önemli başlığımız olacak; biri tedarik, biri de elimizdeki F-16’ların modernizasyonu. Bunların da o arada inşallah yapılma durumu söz konusu olacak."
"Biden'a 'Biliyorsun ben de çevreciyim' dedim"
Gerek kendisinin "Daha Adil Bir Dünya Mümkün" kitabını gerekse "Türkiye'nin Yeşil Kalkınma Devrimi" kitabını Biden'a hediye ettiğini belirten Erdoğan, "Türkiye’nin Yeşil Kalkınma Devrimi kitabında benim bir takdim yazım bulunuyor. Biden'a 'Biliyorsun ben de çevreciyim' dedim. Biz bu kitapları verince o da 'Ben de size kendi kitabımı takdim edeceğim' dedi. Onun da vefat eden oğlu hakkında yazdığı bir kitabı var." ifadelerini kullandı.
"(Biden'ı) Türkevi'nde misafir ederiz, görüşmemizi yapabiliriz"
BM Zirvesi sonrası, Biden için kullandığı "Kendisiyle iyi başladık diyemem" sözleri hatırlatılan Erdoğan, Bu görüşmeden sonra bu kanaatinin değişip değişmediği ile ilgili soruya şöyle yanıt verdi:
"Tabi şartlar atmosfere göre değişiyor. BM sırasında farklı beklentilerimiz vardı. O farklı beklentiler olmayınca olay biraz daha farklı bir duruma doğru gitti. O gelişme farklıydı. Bu görüşme için medya da '20 dakikalık bir görüşme olacak' diyordu. Bizim görüşme 1 saat 10 dakika sürdü. Medyanın bizimle nasıl uğraştığını anlayın. Yani kendilerince 'kabul etmeyecek, görüşmeyecek' de derler, 20 dakikaya da indirirler! Ama bizim görüşme 1 saat 10 dakika sürdü. O sürede de protokol sürekli geldi gitti, geldi gitti, onlara bir iki kez kaş göz yaptı.
En sonunda da bir yerde artık görüşmeler vardı, bir taraftan da toplantı başlamıştı, hemen onlara gitmek zorunda olduğumuz için diğer programlara geçmek durumunda kaldık. Onun için BM Genel Kurulunun olduğu dönemden bu yana farklı bir sürecimiz oldu. Şimdi tabi bizim Türkevi tam BM’nin çapraz karşısında. İnşallah gün ola harman ola. Misafir ederiz, orada da görüşmemizi yapabiliriz, o da olur. Niye olmasın.
Ayrıca güvenlik, savunma, ticaret, terörle mücadele ve bölgesel konular başta olmak üzere aramızdaki bütün konularla ilgili ortak bir mekanizma kurulması konusunda mutabık kaldık, anlaştık. İnşallah bu konuları da ilgili arkadaşlarımız bizzat yürütecekler."
Terör örgütü PKK/YPG'ye operasyon
Operasyonun yapılması gerektiği zamanda tabi ki operasyon yapılır. Ondan geri adım atılmaz. Bir defa terör örgütleriyle olan mücadelemizden bizim asla sarfınazar etmemiz mümkün değildir. Eğer karşımızda bir terör örgütü olan PKK/PYD/YPG varsa, ne gerekiyorsa biz bunu yaparız. Bundan da taviz vermeyiz. Bunu zaten biz kendilerine her zaman söyledik ve söylüyoruz. Bundan sonraki süreçte de NATO’da müttefiksek, NATO müttefiki olarak bizim ittifak halinde olduğumuz ortağımızın böyle bir şeye tevessül etmemesi gerekir. Yine aynı şekilde bundan sonraki süreçte de Türkiye’nin temel önceliklerinden olan bu meselede beraber çalışmamız gerektiği hususunda bugün de mutabakata vardık. Orada da kendilerinin olumsuz bir yaklaşımı olmadı.
"Atak helikopterleriyle de dünyada farklı bir yere geliriz"
İtalya ile Berlusconi döneminden itibaren çok güzel, başarılı işler yaptıklarını kaydeden Erdoğan, "Biz İtalya ile Berlusconi döneminden itibaren çok güzel, başarılı işler yaptık. Savunma sanayiinde de o dönemde çok ciddi bir adım atarak bu Atak helikopterlerimizi biz İtalya ile anlaşarak aldık. Onlarla buna başladık. Özellikle Atak helikopterlerinde müşteri çok ama bizim tek sıkıntımız, bu Rolls-Royce noktasında gerekli olan motoru istediğimiz miktarda temin edemediğimiz için ihracatında maalesef çok çok başarılı olamıyoruz." dedi.
Atak helikopterlerinde ellerinde bol miktarda Rolls-Royce motor olsa ciddi manada ihracat yapabileceklerini belirten Erdoğan, "Bu dönemde inşallah burayla adımları yeniden başlatıp atarken, onların motor teminini sağlamalarıyla biz Atak helikopter talebini karşıladığımız zaman savunma sanayiinde ciddi manada bir sıçrama daha yapmış oluruz. Olay sadece İHA, SİHA, Akıncı’da kalmaz. Aynı zamanda Atak helikopterleriyle de dünyada farklı bir yere geliriz. Bunun dışında da ben Biden’ın buraya farklı yaklaşım göstermediğini, onun da olumlu bir yaklaşım veya beklenti içerisinde olduğunu görüyorum. Temennim odur ki inşallah en kısa zamanda bu süreci başarılı bir şekilde sürdürürüz." diye konuştu.
"(Macron) Libya ile ilgili Berlin Konferansının bir benzerini Paris’te yapmak istiyor"
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile görüşmelerinde 5-6 ana başlık olduğunu söyleyen Erdoğan, bunların merkezinde Libya'nın olduğunu belirtti.
Erdoğan, şöyle devam etti:
"Libya ile ilgili Berlin Konferansının bir benzerini Paris’te yapmak istiyor. Bu bir yerde durumdan vazife çıkarmak gibi oluyor. Bizim oraya ısrarla eş başkan olarak gelmemizi istiyor. Dedim ki, 'Berlin'de zaten biz bu konferansı yaptık. Kaldı ki buraya bazı davetleriniz var; mesela Yunanistan, mesela İsrail, mesela Kıbrıs Rum kesimi… Bunların katılacağı bir Paris Konferansına biz katılamayız." Durdu ve 'Bir çalışma yaptırsak bunun üzerinde, özel temsilciler belirlesek' dedi.
Ben de 'Şartımız bu, bir defa bunlar olmayacak. Eğer Yunanistan buraya gelecekse özel temsilci falan da göndermeye gerek yok. Burada çok ısrarcı durumundaysanız özel temsilcileriniz kim, bunları da görelim ama burada Yunanistan, İsrail ve Kıbrıs Rum kesimi olacak olursa bunu zaten yapamayız' dedim. Birincisi bu. Şimdi o da isimler verecek, biz de isimler vereceğiz, arkadaşlar aralarında görüşme yapacaklar. Fakat tabi bu şartlarımız yerine gelmedikten sonra olmaz."
"Afganistan halkını yalnız bırakmak gibi bir düşüncemiz yok"
Macron ile yaptıkları görüşmede bir diğer konunun Afganistan meselesi olduğunu belirten Erdoğan, "Afganistan ile ilgili de malum, askerimizi çektik, askerimiz artık orada yok. Tabi bunların sıkıntıları var; orada zaman zaman Fransızlar olabilir, bunların oradan alınması gibi… Dedik ki biz şu anda Katar'la çalışıyoruz, bir gayretimiz var ve bizim Afganistan’da Afganistan halkını yalnız bırakmak gibi bir düşüncemiz yok." diye konuştu.
Macron'un güney Kafkasları gündeme getirdiğini kaydeden Erdoğan, "Dedik ki, biz geçen hafta oradaydık ve güney Kafkaslar’da da şu anda atılan olumlu adımlar var ve bu olumlu adımları da Sayın İlham Aliyev kardeşimiz kararlı bir şekilde sürdürmek istiyor. Hatta Paşinyan’la da görüşmesi oldu. Bu görüşmede de bölgede 6’lı bir platform oluşturalım konusu gündeme geldi. Rusya, Azerbaycan, Türkiye, İran, Gürcistan ve bunun yanında bir de Ermenistan, eğer hepsi de kabul ederse burada bir barış platformu oluşturmuş oluruz. Bizim derdimiz, bu da olursa isabetli olur." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, "Macron’la görüşmemizde Libya ile ilgili konuda bizim askerlerimizin eğitmen olarak ve Libya’nın milli hükümeti ile anlaşmalı şekilde orada bulunduğunu da bir kez daha ifade ettim." dedi.
"Bizim bütün dedimiz Türkiye olarak biz güçlü olacağız"
Yunanistan'ın Fransa'dan Rafale uçak ve firkateynler alması ile ilgili Erdoğan, "Biden'a da, Macron'a da bu konuyu söyledik. Dedik ki bu Dedeağaç olayı nedir? Burada böyle bir üssün kurulması bizi, halkımızı ciddi manada rahatsız ediyor. Bununla ilgili olarak da Macron sahiplenemedi ve Rafale ile ilgili de "Onların parası var" dedi. Dedim ki "Bak seni aldatıyorlar. Bunların parası falan yok. Sadece Batı’ya 400 milyar euro borcu olduğunu biliyorum." "Paraları var" dedi. Her şey para! Tabi bir de üs meselesi var. Ama bu gelişmelerle ilgili bizim bütün derdimiz Türkiye olarak biz güçlü olacağız." dedi.
"NATO’da olmayan Hindistan’la böyle bir adım atmaya kalkıyorsun"
S-400'ler konusunda ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı'nın, "Hindistan'a S-400 yaptırımı uygulanmayabilir" şeklindeki açıklamasını değerlendiren Erdoğan, "Ben Roma’daki görüşmemizden sonra böyle bir şeyin olmadığını görüyorum. Şu anda gerek Dışişleri Bakanımız gerek Savunma Bakanımız muhataplarıyla yapacakları görüşmelerle bu işi neticelendirirler ve biz de kendisiyle ayrıca yapacağımız görüşmelerle işi yakın takibe alırız. Tabi Hindistan meselesi önemli. Çünkü Hindistan NATO’da değil ama Türkiye NATO’da, senin ortağın. Dolayısıyla NATO’daki ortağınla böyle bir şeye girmiyorsun, NATO’da olmayan Hindistan’la böyle bir adım atmaya kalkıyorsun. Bu tabi bizi üzer. " ifadelerini kullandı.
"Adeta 'Siz yapmadınız ama biz yapıyoruz' mesajı vereceğiz"
Aşı konusunda bir iddia ile ortada olduklarını ifade eden Erdoğan, "Bizim iddiamız TÜRKOVAC ve biz TÜRKOVAC’ta inşallah bu yıl sonuna kadar üretime tam manasıyla geçtiğimizde burada herhangi bir kıskançlık yapmadan bunu dünya ile paylaşacağız. Dünya ile bunu paylaşırken de adeta 'Siz yapmadınız ama biz yapıyoruz' mesajı vereceğiz." dedi.
Bu yaklaşımı çok kısa zamanda ürettikleri elektronik solunum cihazlarında da gösterdiklerini dile getiren Erdoğan, "O solunum cihazlarını üretmeye başladığımız andan itibaren buna sahip olmayan Afrika ülkeleri başta olmak üzere birçok ülkeye gönderdik. Bunu da yaparken hasbi yaptık, hesabi yapmadık. Aynı şekilde biz yurt dışına ciddi manada oksijen tüpü de gönderdik. Bütün bunlar gerçekten o anlarda çok çok büyük önem arz etti. Tabi TÜRKOVAC seri üretime girdikten sonra biz inşallah dünyada dengeleri biraz değiştiririz." diye konuştu.
"Her türlü desteğimizi Afrika ülkelerine verdik"
Küresel iklim değişikliğiyle mücadele için mali taahhüt konusunda verilen sözlerin büyük olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:
"Mali noktada olmaktan öte özellikle Afrika ülkelerine yönelik çok ciddi bir destek olmadı. Merkel’in Afrika ülkelerine yönelik olumlu bir çıkışı vardı, 'Oralara belli destekler verilmelidir' diye. Afrika ülkeleriyle ilgili en can alıcı destek ve hedef bizden oluyor. Türkiye olarak biz bu süreç içerisinde de her türlü desteğimizi Afrika ülkelerine verdik. Onları kendi başlarına bırakmadık. Aşı da verdik. Biz kendimiz henüz üretmedik ama kendimize aldığımız aşılardan Afrika ülkelerine ciddi manada gönderdik. Özellikle solunum cihazları da gönderdik."
"SPD’nin içinde olan birisi ve ortak dostlarımız var"
Almanya'nın başbakan adayı ile ilgili de konuşan Erdoğan, "Sayın Laschet, bana göre sempatik biri. Şunu da unutmayalım ki Alman yönetiminde bakanlık yaptı. Yani dışarıdan gelen birisi değil. Aslında bize de yabancı değil. Yani SPD’nin içinde olan birisi ve ortak dostlarımız var. Zannediyorum biz çok fazla yabancılık çekmeyeceğiz. O da yabancılık çekmeyecek. İnşallah Kasım-Aralık gibi de hükümeti kuracaklarını söylüyor. Ben güveniyorum." ifadelerini kullandı.
"Biz her zaman buradaki kardeş ülkelerin yanındayız"
Balkanlar'daki gerilime de değinen Erdoğan "Balkanlarda, Bosna-Hersek’te zorluklarla tesis edilen barış ve huzur ortamını muhafaza etmek çok önemli. Türk halkının gönlünde de ikili ilişkilerimizde de burasının ayrı bir yeri vardır. Biz her zaman buradaki kardeş ülkelerin yanındayız. Temenni ederiz ki bundan sonra da barış, huzur ve güven ortamının devamı istikametinde hareket edilir. Biz bundan sonra da bu sürece destek olmayı sürdüreceğiz." dedi.
"Taleplerimiz yerine getirilmeyince biz de Glasgow’a gitmekten vazgeçtik"
İskoçya'ya neden gitmememe nedeni ile ilgili de konuşan Erdoğan, "Glasgow’da düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği konulu Liderler Zirvesi için talep ettiğimiz güvenlik protokolü standartları vardı. Bunlar uluslararası bütün ziyaretlerimizde bize ve diğer bütün liderlere her zaman uygulanan protokoldeki standartlardı. Ancak bize bunların son anda karşılanamayacağı söylendi. Daha sonra bizim geri çevrilen talebimizdeki standartların başka bir ülke için istisnai olarak sağlanabildiğini öğrendik." ifadelerini kullandı.
Bunun diplomatik teamüllere de uymadığını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bunu kabul edemezdik. İlgili birimlerimiz net bir duruşla görüşmelerini sürdürdü. Sağ olsun Boris Johnson da süreçle ilgilendi. İlk başta sorununun çözüldüğünü ifade etti. Fakat son anda bize geri dönüp İskoçya tarafının zorluk çıkardığını söyledi. Taleplerimiz yerine getirilmeyince biz de Glasgow’a gitmekten vazgeçtik. Nihayetinde bu sadece kendi güvenliğimizle ilgili değil, ülkemizin itibarıyla da ilgili bir meseleydi. Biz milletimizin itibarını korumakla mükellefiz. Hiçbir yerde ülkemizin saygınlığına, izzetine halel gelmesine müsaade etmeyiz. Daha adil bir dünyayı ancak eşitlikçi bir yaklaşımla kurabileceğimizi de böylece bir kez daha göstermiş olduk."