Cumhurbaşkanı Erdoğan: ''Her Müslüman'ın görevidir''
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Uluslararası Kudüs Vakıfları Forumu" ile Vakıf Haftası açılış töreninde konuşma yaptı.
Haliç Kongre Merkezi'nde Uluslararası Kudüs Vakıfları Toplantısı'nda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Gerektiğinde evladı için vücutlarını kahpe kurşunlara siper eden Filistin’in fedakar babalarını özellikle selamlıyorum” dedi. Erdoğan, burada yaptığı konuşmada Harem-i Şerif ile ilgili "Sadece 2016'da çok sayıda radikal İsrailliler Mescid-i Aksa'ya girmiştir. Harem-i Şerif, 144 dönüm alanıyla sadece müslümanlara ait bir bütündür. Ve ebedyete kadar da böyle kalacaktır. Provokasyonlara asla rıza göstermeyeceğiz. Bu tarz taciz ve imar faaliyetlerine bir an evvel son vermeliler" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti:
"KUDÜS HASRETTİR, İNSANLIĞIN GÖZÜNÜN NURUDUR"
Burada bir inceliği özellikle vurgulamak istiyorum: Biz Mescid-i Aksa dediğimiz zaman orada Harem-i Şerif olarak ifade etmeyi eksik buluyoruz. Kubet'üs Sahra da... bunların hepsi onun içindedir. Bunun böyle bilinmesini istiyorum. Kimse kimseyi aldatmasın, bunun mücadelesini veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz. Kudüs 3 semavi din için kutsal bir şehirdir. Kudüs hasrettir, insanlığın gözünün nurdur, yeryüzünde Arş-ı Ala'ya en yakın yerdir. Ümmetin ilk kıblesi, peygamberler şehri olan Kudüs; tüm Müslümanların harem-i izzeti ve namusudur. Burada bizlere pusula olması için bir hadisi özellikle söylemek istiyorum: Bir gün Hz Memnune, 'Peygamber Efendimiz Mescidi Aksa için hüküm nedir' diye sorar. O da oraya gidin ve orada namaz kılın buyurur. Hz. Memnune gidemezsek ne yapalım der. Peygamberimiz de o zaman kandillerinde yakılmak üzere yağ gönderin buyurur. Kudüs tekrar özgürleşene kadar, Selahaddin Eyyubi'nin gözüne uyku girmemiştir.
"KUDÜS'E SAHİP ÇIKMAK HER MÜSLÜMANIN GÖREVİDİR"
Kudüs'e sahip çıkmak, her müslümanın görevidir. Kudüs davası sadece Filistinli kardeşlerimizin davası değildir. Bizler millet olarak Kudüs'e Hz Peygamberin şehrine hizmet etme onuruna nail olmuş bir neslin torunlarıyız. Çanakkale'de ve Kut'ül Amare'de kazandığımız zaferlere rağmen işgali durduramadık. Kudüs o günlerden beri huzur yüzü görmedi. Kudüs'ün tekrar barış şehri olması için gayret sarfediyoruz. Kıymetli kardeşlerim, vakıf müessesi bu amaçlarımızı gerçekleştirmek için biçilmiş kaftandır. Tarih boyunca maruz kaldığımız saldırılaara rağmen ayakta kalabilmemizde vakıf müesseselerin büyük katkısı vardır. Kudüs'ün tarihine baktığımızda vakıfların izini görürüz. Bu Suriye'de de böyle değil miydi? Ama şimdi o eserler yer ile yeksan oluyor. 50 yıldır işgal altında olan Kudüs'te vakıflarımız için yoğun çaba sarfediyoruz. Oradaki tüm eselere destek olmalıyız. Sadece İslam vakıfları değil diğer dinlerin vakıflarını da aynı çerçevede değerlendiriyoruz. Haçlı seferlerinde kılıçtan geçirilen Yahudi halkı fetihten sonra Kudüs'e dönebilmiştir. Bu tarihi formun uluslararası çalışmalara ışık tutacağına inanıyorum. İşgal altındaki Kudüs'ün gençleri, yetimleri için vakıflar yegane sığınaktır. Bu noktada Haremi Şerif'in himayesinden sorumlu olan Ürdün Kralı'na bağlı vakfa tüm İslam aleminin destek olması gerektiğini özellikle vurgulamak istiyorum.
"BURADAN MİLLETİME SESLENİYORUM"
TİKA vasıtasıyla Doğu Kudüs'teki ev ve iş yerlerinin dekorasyonlarını üstleniyoruz. Yüzyıllara dayanan tecrübeye dayalı bu faaliyetleri artırarak sürdüreceğiz. Buradan milletime çağrıda bulunuyorum: Yüzbinler neden Türkiye'den Mescidi Aksa'ya ziyarete gitmesin. Oradaki kardeşlerimize vereceğimiz en büyük destek Kudüs'teki varlığımız olacaktır. Filistin meselesinde yıllardır üstünlerin hukuku işliyor. İsrail çeşitli güçlerden aldığı destekle hukuk tanımazlığını sürdürüyor. Kudüs'ü müslümansız yaşatmaya devam ediyor. Mevcut uygulamaların ırkçı ve ayrımcı politikalardan ne farkı var. Gazze'ye uygulanan kısıtlamaların vicdanlarda yeri var mı? İsrail, işlediği suçların karşılıksız kalacağını biliyor. Sahilde top oynarken parçalanan masum çocukların hesabının kendilerinden sorulmayacağını iyi biliyorlar. Cezasız kalan her suç faili azgınlaştırır. İşlenen cinayetlerin uluslararası hukuk içinde hesabı sorulmadan bölgede barış ve istikrar arayışları bulunamaz. Çözümün yegane kuralı başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen bir Filistin'in kurulmasıdır.
"HAREM-İ ŞERİF, SADECE MÜSLÜMANLARA AİTTİR"
ABD'nin İsrail nezdindeki büyükelçiliğinin Kudüs'e taşınması fikri son derece yanlıştır. Bu konudaki uyarıları gerekli mercilere yapıyoruz. Böyle düşünenler o topraklarda bir taşı bile yerinden oynatmanın ne denli etkili olacağını bilmiyorlar. Bir diğer önemli konu, Mescid-i Aksa'ya yönelik tacizlerdir. Sadece 2016'da çok sayıda radikal İsrailliler Mescid-i Aksa'ya girmiştir. Harem-i Şerif, 144 dönüm alanıyla sadece müslümanlara ait bir bütündür. Ve ebedyete kadar da böyle kalacaktır. Provokasyonlara asla rıza göstermeyeceğiz. Bu tarz taciz ve imar faaliyetlerine bir an evvel son vermeliler.
"ER VEYA GEÇ GEREKLİ CEVABI VERECEĞİZ"
İsrailli yöneticilere hatırlatmak istiyorum: İnancınıza güveniyorsanız bizim ezan sesimizden neden rahatsız oluyorsunuz. Ülkemizde yaşayan Musevi vatandaşlarımıza bu tür olumsuz bir tavır almak gibi bir derdimiz yok. bu yasakçı zihniyete en güzel cevabı Kudüs'teki kardeşlerimiz her sabah bizzat evlerinde okudukları ezanla cevap verdiler. Aklıma cezaevindeki arkadaşımın okuduğu ezan geldi aklıma. O da ezan okuyarak bizi kaldırıyordu. Biz şimdi bu açıkhavayı cezaevine çevirenlere er veya geç gerekli cevabı vereceğiz.